8 Mayıs 2012 Salı

Solomon’un Serüveni -Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN


Çok gelişmiş ve büyük bir şirkette Solomon isminde bir memur varmış. Solomon kendi halinde, kibar, sessiz, sakin ve dürüst bir insanmış. İşinden evine, evinden işine giden, sıdk-ı selamet ile çalışan, iş arkadaşları ve yöneticileri tarafından beğenilen ve takdir edilen bir memurmuş. Kimsenin eksiğine fazlasına karışmaz ve herkesle iyi geçinirmiş.
Bir gün iş arkadaşlarından İsmet, elinde bir tomar parayla Solomon’a gelerek onları emaneten belli bir müddet tutmasını istemiş. İsmet, bu paralara karşılık ondan sadece küçük bir kağıda, “İsmet’in bende emaneten şu kadar parası vardır” diye bir ibare yazıp imzalamasını istemiş. Solomon da kabul edip İsmet’in dediğini aynen yapmış.
İsmet’in bu yaptığını öğrenen bir başka arkadaşı da ayni şekilde Solomon’a gelerek bir miktar parayı emaneten bırakmış ve o da küçük bir kağıda “bu not, şu kadar paraya karşılık verilmiştir” diye bir ibare yazmasını istemiş. Solomon onu da aynen yapmış.
Bu böyle devam ederken, kendisine para bırakan kişilerin emanet ettikleri süreler geçmesine karşılık paralarını geri almaya gelmediklerini görmüş. İlk planda bundan telaşa kapılsa da, soğuk kanlılıkla olayı araştırdığında, o yöredeki insanların büyük miktarlardaki parayı yanlarında taşıyacaklarına, kendisinin verdiği notları taşıyarak birbirleri arasında kullandıklarını anlamış.
Bu yapılan işlemlerde herhangi bir beis görmemiş. Çünkü verdiği notlara karşılık elinde paralar mevcutmuş ve kim verdiği bir notu getirirse, notun işaret ettiği parayı o kişiye veririm diye düşünmüş.
Zamanla Solomon’a belli sürelerle emanet bırakılan paraların miktarı artarken günün birinden kendisini tanıyan bir başka arkadaşı ondan borç istemeye gelmiş. Solomon da kendisinde para olmadığını sadece emanet para bulunduğunu söyleyerek arkadaşını reddetmiş. Solomon’un yazıp verdiği notların, piyasada para gibi kullanıldığını bilen arkadaşı, o zaman “bu not şu kadar paraya karşılık verilmiştir” diye küçük bir yazı yazıp kendisine vermesini istemiş.
Aslında bu tür notu sadece, belirtilen miktardaki parayı getirip kendisine emanet bırakan kişilere veren Solomon, arkadaşının ısrarcı tavrına karşı biraz düşünmek için zaman istemiş. Solomon “elimde nasıl olsa bol miktarda nakit para var ve çok az sayıda insan verdiğim notu geri getirip parasını alıyor. Hem hepsi de aynı anda gelip parasını isteyecek değil ya” diye düşünerek arkadaşını çağırmış ve ona borç istediği miktara karşılık sanki kendisine o kadar para emanet edilmiş gibi “bu not şu kadar para karşılığı verilmiştir” diye küçük bir kağıda yazı yazıp vermiş.
Belli bir müddet yaptığı hile açığa çıkar diye tedirgin olsa da zamanla kimsenin bu konuyla ilgilenmediğini ve her şeyin eskisi gibi devam ettiğini fark etmiş. Bundan sonra Solomon biraz daha cesaretle, borç isteyenlere de sanki onlar istedikleri borç kadar para emanet etmişler gibi “bu not şu kadar paraya karşılık verilmiştir” ibaresi bulunan küçük yazılar vermeye başlamış.
Tabi bu borç isteyenlerden kimisine, kendisinde emanet bulunan asil parayı verse de verdiğinin kahir ekseriyetini o küçük yazılar oluşturmuş. Bir küçücük yazı ile olmayan bir miktar parayı var ettiğinin bilincinde olan Solomon, zamanla inanılmaz miktarlarda para kazandığının farkına varmış. Ama bu kazancı büyüdükçe, “yaptığım hile açığa çıkar da mahvolurum” korkusu da gönlünde büyümeye başlamış.
Günün birinde elinde fiziksel emanet olarak var olan paralara karşılık, kendisinin “bende parası vardır” diye yazdığı notların toplamının o miktarın yaklaşık yirmi katına ulaştığını gören Solomon, yaptığı işe devam etse de korkusuna dayanamaz olmuş. Çünkü herkes elinde Solomon’un verdiği kağıtla gelip emanetteki paralarını geri almak istese, gelenlerin ancak yirmide birinin bu istekleri yerine getirilebilecektir. Bu takdirde Solomon’un yaptığı hile açığa çıkacak ve ceza olarak gelenler belki de kendisinin canına kastedeceklerdir.
Solomon, yaptığı hilenin bilincinde olarak korku içinde yaşamaya başlamış. Yaptığı hileyi kimseye anlatamıyor ve“bir gün mutlaka bu hilem açığa çıkarılır ve beni mahvederler” düşüncesi içini kemirip duruyormuş. Geceleri rahat uyuyamayan Solomon’un ailesi onun bu haline çok üzülüyor ama ne olduğunu da pek anlayamıyorlarmış.
Bu strese daha fazla dayanamayan Solomon sonunda ailecek mensub oldukları cemiyetin “Bilge”sine gidip danışmaya karar vermiş. Bilge’nin huzuruna giden Solomon gerekli ritüelleri yaptıktan sonra kendisine durumu bir bir anlatmaya başlamış. İçinde bulunduğu hileli mekanizmayı ve tüm korkularını detaylarıyla birlikte anlatıvermiş.
Anlatılanları dikkatle dinleyen Bilge bir müddet düşünüp kendisine şu tavsiyelerde bulunmuş. Bilge, yavaş yavaş “Evladım Solomon, görünen odur ki büyük bir mekanizma kurmuşsun ve insanlara yardım ediyorsun” demiş. Devamla, “ancak bu yaptığın hile çok açık ve yakalanman mukadderdir. Lakin kurduğun mekanizma cemiyetimizin menfaatinedir” demiş.
Bu mekanizmanın çok ciddi bir şekilde korunması gerektiğini belirten Bilge, Solomon’dan şunları yapmasını istemiş. Öncelikle yaptığı işe kutsal ve mistik bir hava kazandırmasını istemiş. Akabinde, çevresindeki insanlara yaptığı işin gayet doğal bir iş olduğunu ve ancak o şekilde yapılabileceğini inandırmasını istemiş. Son olarak da elindeki güç ile o bölgedeki kamuoyuna sahip olmasını ve onları sürekli başka şeylerle meşgul etmesini istemiş.
Bu tavsiyeler çerçevesinde Solomon hemen işe koyulmuş. Öncelikle kendisinin çok hayırlı ve önemli bir iş yaptığı “fısıltısını” yaymaya başlamış. Yine mümkün mertebe herkesin “emanetleri hatırına” kendisini iyi koruması gereğini yaymış. Daha sonra kendisine yakın bazı bilim adamlarına konuyu değişik bir şekilde ifade ederek, onlardan belli bir ücret karşılığında kitap yazmalarını istemiş. Bilge’nin tavsiyeleri doğrultusunda son olarak da o civarda etkili olan gazeteleri satın almış.
Yapılan bütün bu çalışmalar neticesinde, insanlar zamanla Solomon’un hileli mekanizmasını kutsallaştırıp bağımsızlaştırmışlar. İnsanlar hileli mekanizmayı değil, o mekanizmanın ürettiği para ve küçük kağıtların (notların) piyasada dolaşım hızı ve muhtemel etkilerini konuşur olmuşlar. Bu şekilde Solomon’un hilesi basit bir kamuoyu taktiğiyle gözlerden uzak, kutsal bir köşeye çekilmiş. Aynı zamanda Solomon, sahip olduğu medya sayesinde kamuoyunu sürekli kendi arzu ve emelleri doğrultusunda meşgul etmiş.
Toplumda kendi kontrolü dışında çıkabilecek her türlü yeniliği ve gelişmeyi, aleyhine olur korkusuyla hemen dağıtıyormuş. Gün geçtikçe Solomon’un medyası, içinde bulundukları mekanizmanın hilesinden habersiz olarak, sistemin yılmaz savunucuları haline gelmişler. Lakin ne yaparlarsa yapsınlar içinde bulundukları toplumun huzur ve barışını temin edememişler.
Solomon ise sahnenin gerisinde tedirgin ve gergin bir şekilde olayları izliyormuş. Her ne kadar yaptığı hileyi geçici olarak saklayabildi ise de yüreğinden “bir gün anlaşılacak” korkusunu hiçbir zaman atamamış: “Bir gün anlaşılacak ve ben helak olacağım”.

Hiç yorum yok: