11 Şubat 2012 Cumartesi

Türkiye’de Ergenekon İtalya’da Gladio - Aziz ÜSTEL


Özel Harp Dairesi, Kontrgerilla ya da Ergenekon’un uluslararası bir tasarım olduğunu iyice anlamak için İtalya’daki Gladio yapılanmasını ve yaptıklarını incelemek gerekiyor. Gladio üyesi 622 kişinin hiçbiri teröre bulaşmak ya da terörü yönlendirmekle suçlanmadı, yargılanmadı ama Gladio, İtalya’da terör yönetiminin kısa adı haline geldi. Ancak darbe girişimleri ve intihar süsü verilen cinayetlerle faili meçhuller Rosa dei Venti (Rüzgar Gülü), Nuclei di Difesa Dello Stato (Devlet Savunma Birimi) ve de L’anello (Halka) gibi derin devlet birimlerince örgütlendi. Bunların hepsi SIFAR’ın şemsiyesi altındaydı. Türkiye’deJİTEM’in tetikçileri tarafından işlendiği öne sürülen cinayetlerle SIFAR olarak bilinen, İtalyan Silahlı Kuvvetler İstihbarat Birimi’nin sorumlu tutulduğu cinayet ve intiharlar birbirine çok ama çok benziyor. Bunların ilki Albay Renzo Rocca’nın intiharıdır. Sözde emekliye ayrılan albay 1968’de, Fiat’da çalışırken, ofisinde ölü bulundu. Asıl görevi SIFAR’la İtalya’yı kana bulayacak terör örgütleri arasında köprü kurmak, kendi adamlarını bu örgütlere yerleştirmek olan emekli Albay Rocca’nın ölümü intihar olarak açıklandı. Derken 1969 yılında “Piano Solo” adlı post-modern darbe ortaya çıkarıldı. Gözaltına alınan üç askeri görevli öldürüldü; katilleri bulunamadı. General Carlo Ciglieri, 27 Mayıs 1969’da bir trafik kazasında öldü. Hemen ardından General Manes, Darbe Soruşturma Komisyonuna kanıt sunmaya hazırlanırken kalp krizi geçirip öldü; üç hafta sonra yaveri Teğmen D’Ottavio tabancayla intihar etti. Ve 12 Ağustos 1977 de Orgeneral Antonio Anza, silahla kendini şakağından vurdu. Anza intihar etmeseydi Askeri Polis Carabinieri’nin başına getirilecekti ve Gladio karşıtlığıyla tanınıyordu. Askeri Polis’in başında kalan General Minobir helikopter kazasında yaşamını yitirdi! İnsanın tüylerini ürperten, GLADİO’yla Ergenekon arasındaki benzerliğin belki de en çarpıcı örneği, İtalya’nın ünlü araştırmacı gazetecilerinden,Gladio ve SIFAR’la ilgili yazılar yazan, önemli belgelere ulaştığı söylenen Mino Perocelli’nin, kimliği hala bilinmeyen kişilerce öldürülmesidir!

SIFAR, savaş sonrasında, Özel Harp Dairesi olarak kuruldu. Daha sonra adı SID, ardından da SISMI olarak değiştirildi. Şimdilerdeyse adı AISI olarak biliniyor.

İtalya’da, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, birçok siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve askeri görevliyle savunma sanayinin araştırma geliştirme bölümlerine görev yapan mühendisler ya öldürüldü ya da intihar etti! Bunların sorumluları olarak hep teröristler manşetlere taşındı ama sonradan birçok cinayet ve bombalama eyleminin derin devletçe örgütlenmiş, içinde ajanların cirit attığı çetelerce gerçekleştirildiği anlaşıldı. Burada amaç, hükümetin halkını korumaktan aciz olduğunu vurgulamak ve itibarını zedelemek elbette. Aynen Türkiye’de olduğu gibi! İtalya’da oynanan oyunun perdesi kapanmış gibi görünüyor. Türkiye’deyse oyunun üçüncü, son perdesi oynanıyor hala...

Hiç yorum yok: