18 Şubat 2012 Cumartesi

Osmanlı'nın Somalili mücahitlere yardımı-Erhan Afyoncu

Osmanlılar'ın 16. yüzyılda Portekizliler'le mücadeleye girip, Somalililer'in de içinde bulunduğu Müslüman mücahitlere yardımıyla Doğu Afrika Hristiyanlaşmaktan kurtulmuştu.



Somali kıtlıkla boğuşuyor. Türkiye'nin dışında büyük gayret gösteren kimse ortalıkta görünmüyor. Acaba Somali, 16. yüzyıldan itibaren Hristiyan Etiyopya'ya karşı Müslümanlığın merkezi olarak mücadele verdiği için mi kimsenin sesi çıkmıyor diye insanın aklına soru işaretleri geliyor.

Portekiz vahşeti

Vasco de Gama'nın 1497'de Afrika'yı dolaşmasından üç yıl sonra Portekizliler, Hint Okyanusu'na açıldılar. Uğradıkları her yeri vergiye bağladılar. Afrika yerlileri direnmeye çalışınca Portekizliler her yeri yakıp yıktı.

Portekiz donanması Sudan ve Somali kıyılarında ölüm saçtı. Haçlı gemileri kıyılarda bulunan Makdişu (1499), Berâve (1506) gibi Somali şehirlerini acımasız bir şekilde bombardımana tuttular. Portekizliler 1507'de Kızıldeniz'e ulaştılar. 1513'te ise Müslüman Sudan'ın merkezi olan Sevakin'e saldırdılar. Bu şehir büyüklüğü, zenginliği ve güzelliği ile Portekizliler'i kendine hayran bırakmıştı. 1517'de Lopo Suareş, Adel Sultanlığı'nın başkenti Zeyla'yı ateşe verdi ve şehir yağmalandı. 1518'de Adel'in en önemli limanlarından biri olan Berbera tahrip edildi.

Portekiz korsanları, Aden Körfezi'ne yerleşerek Müslüman ticaret gemilerini yağmaladılar. 1520'de Adel Sultanı Ebubekir, başkenti Zeyla'dan Harar'a taşıdı.

Osmanlı imdada yetişti

Portekiz, 20 yılda bölgedeki 700 yıllık İslam medeniyetini yok etmek üzereydi. Bölgenin en önemli Müslüman devleti olan Memlük Devleti bütün çabalarına ve Osmanlı'dan aldığı donanma ve denizci yardımına rağmen Portekizliler'le başedemiyordu. Tam bu sırada 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Memlük Devleti'ni ortadan kaldırıp Mısır'ı ve Arabistan Yarımadası'nın önemli bir kısmını Osmanlı topraklarına dahil etmesiyle birlikte bölgenin kötü gidişatı değişmeye başladı. Afrika'daki Müslüman hükümdarlar Yavuz'a haberci göndererek yardım istediler. Cengiz Orhonlu, Ahmet Kavas ve Nikolay Aleksiyeviç İvanov'un araştırmaları bölgedeki Osmanlı yayılmasını teferruatlı olarak anlatır.

Türkler, Portekiz baskısı altındaki Müslümanlar'a silah, para ve din adamları göndererek yardım etmeye başladılar. Bölgenin askerî ve siyasi evriminin en önemli faktörü olarak Osmanlı'nın etkisi ve itibarı arttı. Kızıldeniz'deki Sevakin, Masavva ve Zeyla gibi limanlara ateşli silahlarla donatılmış garnizonları yerleştirildi.

Babu'l-Mendeb Körfezi'nin girişinde önemli stratejik konuma sahip Adel Sultanlığı, Adal, Etiyopya'ya karşı yapılan saldırı harekâtları için bir ana üs konumundaydı. Osmanlılar, Haçlılar'a karşı mücadele eden ve bugünkü Somali, Etiyopya ve Cibuti'nin bir kısmında hüküm süren Adel Sultanlığı'nın hükümdarı Ahmed el-Mücahid'i (Ahmet bin İbrahim/Ahmed Gran/Ahmed Gurey) desteklediler. Mısır beylerbeyi aracılığıyla, top, tüfek ve asker yardımında bulundular.

Portekizliler'le mücadele

Ahmed el-Mücahid, Osmanlı kuvvetlerinin yardımıyla çekirdeğini yerli Araplar, Afer ve Somalililer'in oluşturduğu disiplinli ve ateşli silahlar ile donatılmış bir ordu kurdu. III. David'i birkaç kez yenerek, Habeşliler'i (Etiyopyalılar) deniz kıyılarından uzaklaştırdı. Bölgede Hristiyanlık büyük bir darbe yerken Müslümanlık yayılmaya başladı.

Portekizliler'in bölgeye baskısının tekrar artması üzerine Ahmed el-Mücahid, Türkler'den yardım istedi. Yemen'in beylerbeyi 900 yeniçeri ile 2 bin Arap süvari gönderdi. Vasco da Gama'nın oğlu Cristovao da Gama, Habeşliler'le birleşip Müslümanlar'a saldırdı. Afer-Somali kuvvetlerini ciddi bir yenilgiye uğrattı. Ancak Yemen'den takviye kuvvetlerinin gelmesinden sonra Ahmet bin İbrahim, 28 Ağustos 1542'de Hristiyan ordugâhına saldırdı. Habeşliler yeniçerilerin hücumuna dayanamayıp dağıldılar. Cristovao da Gama'nın ordusu dağıldı ve kendisi de esir alınıp, idam edildi.

Estevao da Gama kardeşine yardım etmek için 1542 yılının baharında Enrique de Vaskonsellush'un yönetimi altındaki küçük bir filoyu Kızıldeniz'e gönderdi. Ancak onun Masavva ve Sevakin kıyılarında asker indirme çabaları sonuçsuz kaldı.

Ahmed el-Mücahid, zafer kazanmasından sonra yeniçeriler ve Yemenli askerlerin önemli bir kısmını geri gönderdi. Ancak Portekizliler, 22 Şubat 1543'te Tana gölü yakınlarında, Afer-Somali kuvvetlerini mağlup ettiler. Savaşın başında yaralanan Ahmed el-Mücahid ve onunla birlikte 40 yeniçeri öldü. Bu mağlubiyetten sonra Portekizliler tekrar bölgeye yayılmaya başladılar.

Etiyopya'da Osmanlılar

Bu gelişmeler olurken başka bölgelerle ilgilenen Osmanlılar, Portekiz tehlikesinin artması üzerine 1550'lerden itibaren yeniden Hindistan ve Doğu Afrika ile ilgilenmeye başladılar. Arka arkaya Hint seferleri yapıldı. Kanunî, 1555'te Sultan Özdemir Paşa'yı yeni kurulan Habeş eyaletinin beylerbeyi tayin etti. Özdemir Paşa, Osmanlı hakimiyetini Afrika'nın kuzeydoğu kısmına yaymayı başardı. Masavva'yı eyaletinin başkenti olarak seçti. Babü'l-Mendeb Boğazı'nın her iki kıyısını da ellerine geçiren Osmanlılar burayı Portekizliler için kapattılar. Ahmed el-Mücahid'in yeğeni Nureddin bin Mücahid'e yardım edildi. Portekiz ve Habeşliler mağlup edilip, Ahmed el-Mücahid'i öldüren Clavdiy öldürüldü. Kafatası da Nureddin'in emri ile Harar şehrinin giriş kapısındaki direğe asıldı.

Babasının ölümünden sonra Haber Beylerbeyliği'ne tayin edilen Özdemiroğlu Osman Paşa da bölgede Osmanlı hakimiyetini genişletti. Hristiyanlar karşısında gerileyen Müslümanlar, Osmanlı yardımıyla tekrar kuvvetlendiler. Eritre ile Sudan tamamıyla Müslümanlar'ın eline geçti ve buralardaki Hristiyan hakimiyeti sona erdirildi.

Osmanlı'nın Afrika tarihi

Osmanlı İmparatorluğu, tarihin gördüğü en büyük imparatorluklardan birisiydi. Ancak tarihi tam manasıyla yazılamamıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun Afrika sınırları haritalarda sadece Kuzey Afrika'da bir kıyı şeridi olarak görülür. Bu külliyen yanlıştır. Osmanlı sınırları Afrika'nın içlerinde Kenya'ya kadar uzanıyordu. Rahmetli Cengiz Orhonlu ve Ahmet Kavas'ın yazdığı kitap ve makaleler Afrika'nın Osmanlı tarihindeki yerini ortaya çıkarmıştır.

Rahmetli Cengiz Orhonlu, kendisine bölgedeki Osmanlı hakimiyetiyle ilgili soru soran bir Afrikalı'ya yeterince cevap veremediğini fark edince bu konuda geniş bir araştırma yapmış ve 1976'da yayınladığı "Osmanlı İmparatorluğu'nun güney siyaseti: Habeş Eyaleti" isimli muazzam eseriyle bölgedeki Osmanlı tarihini aydınlatmıştır.

Habeş Beylerbeyliği

1555'te kurulan Habeş Beylerbeyliği, zamanla Doğu Afrika'daki Mombasa'ya kadar uzanan ve bugünkü Sudan'ın bir kısmı ile Cibuti, Eritre, Etiyopya ve So­mali'yi içine alan bir beylerbeylik haline geldi.

Müslüman sultanlıklar

Osmanlılar, Habeş beylerbeyliğini kurduktan sonra Doğu Afrika'da hakimiyet kurmuşlardı. Ancak bölgenin tamamını bu beylerbeyliğe bağlamadılar. Adel, Funcistan ve Yukarı Nubiya, Habeş eyaletine dâhil edilmeyip, Osmanlı'ya tabi Müslüman sultanlıklar olarak kaldı. Bu sultanlıklar ise bölgede İslamiyet'i yaydılar.



Hiç yorum yok: