20 Şubat 2012 Pazartesi

Osman Üzerine Düşündürücü Hatıralar-www.alucrahaber.com


Osmanlının adil yönetimi
Eski Dış İşleri Bakanlarından ve CHPnin önde gelen siyasetçilerinden Gaziantep Milletvekili Hikmet Çetin 1991 yılında resmi bir görüşme için İsraile gittiğinde İsrail Dış İşleri Bakanı olan Şimon Perez başına gelen bir olayı şöyle anlatır:
HÇ: İsrail ziyaretim sırasında görüşmelerde bulunduğum Dış İşleri Bakanı Şimon Perez ile konuşurken bana dedi ki:
Ben bundan üç yıl önce Sina bölgesinde bir beldeyi ziyarete gittim. Küçük bir Yahudi Beldesiydi burası. Belediye reisiyle yaptığım görüşmede Mısırdan şikayet edip hakaretlerini savuruyordu. Ardından İsrailden şikayet edip hakaretler ve küfürler savuruyordu. Herkesten şikayetçi olunca bende kendisine kızdım. Ne istiyorsun? Dedim. O da kalktı bana: Osmanlıyı istiyorum, Osmanlının adil yönetimini istiyorum, çünkü Osmanlı bir hoşgörü devletiydi, o gidince huzur ve güvende gitti dedi.
Kapı Tokmağı
Ecdadımız sosyal yaşamda her şeyin ayrıntısını öyle düşünmüş ki şu örneği her şeye bedel. Eski Osmanlı evlerinin dış kapılarında iki tane kapı tokmağı olurdu. Bunların birisi büyük, kalın ve tok ses çıkarır diğeri ise küçük, ince bir ses çıkarırdı. Kapı çalındığında tokmağın sesi tok ve kalın ise kapıda bir erkeğin olduğuna işaret eder, bundan dolayı da kapıyı da erkeği açardı. Eğer tokmak ince , tiz bir ses çıkarıyorsa kapıdakinin bir bayan olduğunu anlaşılır ve kapıyı hane sahiplerinden bayan birisi bakardı. Ne güzel bir ahlak ne güzel bir davranış değimli?
İsyan Üretmek İmkansız
Elie Kedourie’nin kaleme aldığı, Osmanlı’nın son döneminde İngiltere’nin Orta Doğu politikasına dâir kitabın bir ekinde anlatıldığına göre 19. yüzyıl sonlarında Doğu Anadolu’da müthiş bir kıtlık başgöstermişti. Bunun üzerine İngilizler, kıtlıktan hareketle bölgede Osmanlı’ya karşı bir isyan çıkarıp çıkaramayacaklarını tespit için oraya bir casus gönderdiler. Casusun yaptığı araştırma neticesinde müşâhede ettiği gerçek, son derece ibretli idi. Raporda deniliyordu ki:
“Burada kıtlık var, ama açlık yok! Herkes birbirini gözetiyor, yardımda bulunuyor. Bu yüzden de kıtlık, açlığa dönüşmüyor. Sonuç olarak böyle güçlü bir ictimâî yapı içinde kıtlıktan hareketle isyan üretmek imkânsız!”
Osmanlının Parlayan Kılıçları
16. yüzyılın kudretli padişahı Yavuz Sultan Selimin huzuruna girerek yer öpüp itimatnamesini sunan Venedik elçisi Antonio Jüstinianine ülkesine döndüğünde Padişahın nasıl biri olduğu hakkında bilgi istediğinde elçinin şaşkınlık içinde: “Kılıcı öyle parlıyordu ki göremedim” diye itirafta bulunur.
Elçinin bu itirafının daha sonraları Yavuz Selim tarafından öğrenilmesi üzerine haşmetli Hünkarım, Paşalarım Osmanlının kılıcı parladığı sürece düşmanların başı daima önde olur. Ama Allah korusun bu kılıç kınına girer ve paslanmaya başlarsa o zaman bu kafalar yavaş yavaş dikilir ve birgün bize yukardan bakar der.
Yedi Ben
Yavuz Sultan Selim Hanın doğumundan az bir zaman önce babası II. Bayezidin sarayına gelen bir dervişin: “Bugün bu hanedandan bir erkek çocuk dünyaya gelecektir ve babasının yerine geçecektir. Vücudunda yedi ben bulunacaktır ve onların miktarınca alişan beylere galebe edecektir” diyerek ortadan kaybolur. Dünyaya gelen Yavuz Sultan Selimde hakikaten de altı yıl gibi kısa süren hükümdarlık döneminde yedi tane devleti yeryüzü haritasından siler.
Osmanlı Devleti ile Ticaret Yapmanın İmtiyazı
Osmanlı Devletinin, kurmuş olduğu muhteşem devlet sistemini, tekke-medrese-kışla sacayağı üzerine sağlam bir şekilde oturtup, doğruluk ve adalet üzerine cihana ışık saçar. Osmanlı tesirinin dört bir yanda hissedildiği bu günlerin birinde Hollanda Ticaret Odasında bir karar alınırken, oyların eşit çıkması
halinde, ticaret odası başkanının karar verebilmek için: “İçinizde Türklerle alış veriş eden var mı?” diye sorduğunu ve herhangi birinden “evet” cevabı alınca da onun oyunu iki oy yerine kabul edip kararı neticelendirilir.
Bir Siyaset Dahisinin Ölümü
Devrinin en buhranlı döneminde devraldığı Osmanlı Devletini 33 yıl süreyle dahice politikalar takip ederek yöneten Ulu Hakan Abdülhamid Hana kıblesi batıya ayarlı yerli aydınlarca birçok iftiralar atılıp Batılı ağzıyla “kızıl sultan” denmesine karşılık dönemin İngiltere Hariciye Nazırı Sir Edvvard Greyin Sultan Abdülhamidin vefatını öğrendiği zaman: “Ne büyük kayıp! Hasmımdı ama onun ölümü ile diplomasi mesleği artık şevkini kaybetti” der.
Çadır İçinden Savaş İdare Etmeyüz
Merc-i Dabık Savaşı öncesi Büyük Hünkar Yavuz Sultan Selimin ordusunun önünde askerleriyle beraber göğüs göğüse çarpışmak için atın doğru mahmuzlaması üzerine, Sadrazam Sinan Paşanın padişahın ellerine sarılıp: “Şevketlü hünkarım, olmaya ki heyecana gelir, kendinizi ateşe atarsınız, yüreğimiz dilhun olur” diye gitmemesi için yalvarır. Alem-i İslamın birliğini sağlama adına hayatı at sırtında geçmiş olan bu büyük dava adamının bunun üzerine: “Biz cennetmekan Fatih Sultan Mehmet Hanın torunuyuz, çadır içinden savaş idare etmeyüz” diye haykırır.

Hiç yorum yok: