20 Şubat 2012 Pazartesi

İngiltere’den İki Savaş Gemisi Alacaklıyız-Yavuz Bahadıroğlu


“Birinci Dünya Savaşı öncesinde İngiltere’ye iki savaş gemisi ısmarladık. Amacımız donanmamızın gücünü arttırmaktı. Ücretini nakit ödedik. Fakat İngiltere, Birinci Dünya Savaşı’nda kendi tarafını tutmadığımız için parasını ödediğimiz savaş gemilerini gaspetti.
Tabir caizse, paramızın üzerine yattı.

Olayın hikâyesi kısaca şöyle: 1903 yılında İngiltere’ye Osmanlı Deniz Kuvvetleri konusunda bilgi veren Kraliyet Armadası Birinci Lordu Earl Selbourne, Osmanlı Donanması için aynen şu cümleyi kullanıyordu:

“Günümüzde bir Osmanlı donanmasından söz etmek mümkün değildir.”

Öylesine bitikti. Oysa 1900’lerin başında denizlerde üstün olmak her şeyden daha önemliydi. Çünkü kara yolları henüz gelişmemişti.

Tabii Osmanlı Devleti’nin de donanma açısından güçlenmesi gerekiyordu. Bu bir zaruretti. Zaten komşumuz Yunanistan da güçlü bir donanma kurmaya başlamıştı.
O sıralarda İngilizler tarafından “dretnot” tipi gemiler geliştirilmişti. Bu tip gemiler daha hızlı hareket edebiliyorlardı. Bu yüzden müşterisi çoktu.

Meselâ 1911 yılı baharında, Arjantin’le amansız bir silâhlanma yarışı içine giren Brezilya da bunlardan satın almak istiyordu. Bu amaçla İngiltere’nin Newcastle’daki Armstrong Şirketi’ne bir dretnot siparişinde bulunmuş, satın alacağı dretnotun adını bile belirlemişti: “Rio de Jenerio”.
Düşmanlıklar ebedi değildir. Nitekim 1913’e gelindiğinde Brezilya ile Arjantin arasındaki sorunlar giderildi. Giderildiği için de Brezilya, ısmarladığı gemiyi almaktan vaz geçti. 1913 Temmuzuna kadar düzenli olarak yaptığı ödemeleri de kesti.

O sırada İngiltere’ye irili-ufaklı kırka yakın savaş gemisi siparişi v
eren Osmanlı Devleti, o günkü parayla tutarı dört milyon Sterlini bulan iki de dretnot istiyordu. İsimleri, hattâ süvarisi bile belirlenmişti: Dretnotlardan birinin adı “Reşadiye”, diğerinin ise “Sultan Osman-1” olacaktı.
İngiltere bir ihale açtı. Yunanlıların da girdiği ihaleyi Osmanlılar kazandı. Böylece Brezilya için inşa edilen Rio de Jenerio dretnotu Osmanlıların oldu. Adı da “Sultan Osman-1” olarak değiştirildi.

Bu gemilerin alınabilmesi için yeterli bütçe olmadığından, Osmanlı Devleti geniş çaplı bir bağış kampanyası açtı. Halkın toplu olarak bulunduğu her yerde para toplandı. Bu amaçla müsamere ve eğlenceler tertiplendi. Hatta bayram gibi vesilelerle öğrencilerin ellerine kumbaralar verilip dolaştırıldılar.

Önemli para yardımlarında bulunanlara ise, “Donanma İane Madalyası” adı altında bir de madalya veriliyordu.

Aranan meblağ toplandı ve gemiyi yapan İngiliz şirketine havale edildi. Artık her şey hazırdı. Gemiler teslim alınabilirdi.

Nihayet, meşhur Hamidiye kahramanı Rauf Bey (Orbay) gemileri İngiltere’den teslim almak amacıyla 27 Temmuz 1914’te Reşit Paşa Vapuru ile gemilerin inşa edildiği Newcastle kentine gitti. Rauf Bey, inşası bitip parası da ödenen “Sultan Osman-1” dretnotunu, Osmanlı Donanması adına merasimle teslim alacaktı.

Fakat işler umulduğu gibi gitmedi. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na Almanya saflarında katılması, gemilerin teslimatını geciktirdi. İngiltere, kendisine ve müttefiklerine karşı kullanılabilecek gemileri verip vermemekte tereddüde düşmüştü.

Nihayet 3 Ağustos 1914’de İngiliz Hükümeti adına resmî bir açıklama yapan Churchill, Osmanlılara satılan Sultan Osman ve Reşadiye’ye İngiliz Krallığı adına el konulduğunu bildirdi. Bu tam bir diplomatik skandaldı. İngiltere, parası ödenmiş gemilerin üzerine resmen yatmıştı.
İki İngiliz Gemisi
Rauf Bey anılarında şöyle diyor: “Geminin son taksidi olan yedi yüz bin lira da ödenmişti. İşleri bir an önce bitirmek için denemelerin bir kısmından vazgeçerek fabrika ile 2 Ağustos 1914 günü, geminin bize teslimi konusunda anlaşmıştık. Fakat parayı verişimizin ertesi günü için kararlaştırılan sancağımızı çekme töreni saatinden yarım saat önce, İngiliz Hükümeti, Sultan Osman’a el koydu. Osmanlı Devleti tarafından durum şiddetle protesto edildiyse de kimse oralı olmadı.”

Kısacası, İngiltere paramızı yedi! “Sultan Osman-1” gemisi “Agincourt” adıyla İngiliz Kraliyet Donanması’nın hizmetine alındı.

“Reşadiye”ye ise “Erin” adı verildi. Fakat galiba ahımız tuttu ki, denemeler sırasında silahlarının iyi çalışmadığı görüldü. 26 Ağustos 1914’te onarım için karaya çekildi. Ama onarılamadı. İmalat hataları tespit edildi. Bu yüzden de kimseye satılamadı. 1922 yılında hurdaya ayrılıp paramparça edildi.

Peki, daha sonra İngiltere, üzerine yattığı paramızı geri ödedi mi?

Hayır ödemedi. Hâlâ İngiltere’den iki savaş gemisi alacaklıyız.

Hiç yorum yok: