19 Şubat 2012 Pazar

Görünmezi görebilmek!Görünmezi görebilmek! -Prof. DR. B. Gültekin ÇETİNER


Ekonomistlerin görünmezi görebilmelerini engelleyen veya görse de görmemiş gibi davranmalarını sağlayan birinci etmen çeşitli gruplarla olan çıkar ilişkileridir.
Orijinal yazı: Görünmezi görebilmek
GÖRÜNMEZİ GÖREBİLMEK!
Görünmez adam filmini seyredenler bilir. Bir deney sonucu görünmez hale gelen adam görünmezliğin de cazibesiyle kötü birisi olur çıkar. Etrafa dehşet saçmaya, yakın çevresinden başlayarak insanlara zarar vermeye ve hatta onları öldürmeye başlar. Filmin akışı içerisinde kendisine karşı mücadele eden diğer insanlar bir şekilde görünmezi görebilir hale gelerek kurtulurlar.
Bir çocuk tarafından camı kırılan bakkala söz konusu eylemin ekonomi için yararlı olduğu konusunda teselli veren kasabalıların bu ortak yanlışını “Kasabalılar haklı mı?” başlıklı yazıda tahlil etmiştik. Kasabalıların ortak yanlışının pek çok ekonomist tarafından benimsenmesi sonucu çok sayıda ülkenin ekonomi politikalarında bu tür eğilimlerin sıklıkla öne çıktığını anlatmıştık.
Peki, çok sayıda insan ve hele ekonomistler neden bu yanlışın içerisine düşmektedir diye sorulursa yanıtı insanların “ilk anda ya da kısa vadede görülene odaklanıp görünmezi görememeleri” denilebilir.
“Görünmezi görememek” bir bilim içerisinde mazeret olmadığına ve bilim sayesinde görünmezler görünebilir (ya da bilinebilir) hale geldiğine göre ekonomi bir bilim değil midir?
Ekonomiyi bilim olarak kabul etmeyenleri suçlamak haksızlık olur. Öte yandan ekonominin bilim olduğunu kabul ederseniz akla hemen şu soru gelmektedir: “Bir şey bilim dalı ise o bilimin mensupları veya profesyonel yürütücüleri nasıl bu kadar yanlış yapabilir? Ya da birbirine zıt düşünceler ortaya atabilirler?
Belki soruyu “Ekonomistler neden görünmezi görmede pek iyi değiller?” şeklinde sormak daha uygun olabilir.
Ekonomistlerin görünmezi görebilmelerinin neden zor olduğunu disiplinin kendi içerisinde aramak gerekiyor. Hazlitt’in ifadesiyle ekonomi tüm disiplinler arasında en fazla safsata ve yanlış inanışların yer aldığı çalışma alanı. Bu elbette bir tesadüf değil.
Mutlaka her disiplinin kendine göre bir takım zorlukları bulunmakta. Ama fizik, matematik, mühendislik, tıp gibi diğer alanlarda fazla olmayan özel bir şey ekonomi alanında bolca mevcut. O da bu disiplin mensuplarının mesleklerini icra ederken diğer alanlardan çok daha fazla bencil isteklere ve çıkar çatışmalarına sahip olmaları.
Durum ekonomi olunca her grubun belli ekonomik çıkarlarının bazı gruplarla örtüşmesi kadar diğer pek çok gruba karşı hasmâne ilişkilere ve çıkar çatışmalarına girmesi de kaçınılmaz bir gerçek.
Belli politikalar uzun vadede herkesin yararına olabilecekken diğer bazı politikalar belli grubu sıklıkla öne çıkarmakta, birilerinin lehine olanlar diğerlerinin aleyhine olmaktadır.
Eğer ekonomik politika bir grubun doğrudan lehine ise hararetle ve çeşitli delilleriyle o politikayı savunabilmektedirler. Bazı gruplar bu amaçla en iyi beyinleri istihdam etmekte, danışman yapmakta ve her türlü araçlarla fikirlerini kabul ettirmeye çalışmaktadırlar. Her türlü kurum ve kuruluş, yol ve yöntem ile alanında uzman kişilerden sıklıkla yararlanılmaktadır. Belli grupları kayıran bazı politikalar, spekülasyon ve manipülasyon gibi eylemlerle kısa sürede belli gruplara belli menfaatler sağlanabilmektedir.
Bu tür ekonomistlerin görünmezi görebilmelerini engelleyen veya görse de görmemiş gibi davranmalarını sağlayan birinci etmen çeşitli gruplarla olan çıkar ilişkileridir. Tüm insanlığın ve tüm grupların ortak çıkarları yerine belli gruplara öncelik vermeleridir.
İyi ekonomist kötü ekonomist

Ekonomideki yanlışlıkların ve bu yüzden ekonomistleri güvenilmez kılan sebeplerin ikincisi ise onların bir politikanın belli gruplar üzerindeki kısa vadeli sonuçlarına odaklanırken tüm gruplar üzerindeki uzun vadeli sonucunu görememeleridir.
Kısa vadeye ve belli gruplara odaklanıp uzun vadede tüm toplumsal kesimlerin ortak menfaatini gözden kaçırabilme durumu sadece ekonomistler değil diğer pek çok insanda olan bir özelliktir.
İlk görülene odaklanıp sonraki sonuçları kestirememe yanlışı çoğu kez sistematik düşünce yoksunluğundan ve olaylara sistem mühendisliği nazarıyla bakamamaktan kaynaklanmaktadır. Bu da mevcut yöntemleri ve problem çözüm yollarını olduğu gibi kabul etme ve alternatif çözüm yolları geliştirememe şeklinde sonuçlanmaktadır. O yüzden “en iyi iktisatçılar mühendislerden çıkar” sözü neredeyse bir darbı mesel haline gelmiştir.
İkinci yanlışı yapıp yapmama bir anlamda iyi ve kötü ekonomistin arasındaki farktır. Kötü ekonomist ilk göze çarpanı görür. İyi ekonomist ise ilerisini ve görünmezi de görür.
Kötü ekonomist bir eylemin direk sonuçlarını görürken iyi ekonomist daha uzun vadeli ve dolaylı sonuçları da görebilendir.
Kötü ekonomist sadece belli bir politikanın sınırlı sayıda grup üzerinde sonucunun ne olacağını görebilir. İyi ekonomist ise aynı politikanın tüm gruplar üzerinde etkisini kestirebilir. İlk anda ve uzun vadede görünmez olanı da görebilir.
Örneğin; çok zeki ve başarılı olarak görülen bazı ekonomistler ülkenin iyi bir ekonomiye sahip olması için tasarrufu reddeder ve sürekli harcamayı teşvik ederler. Bunun uzun vadede olumsuz sonuçlarını hatırlatanlara da dalga geçerek savurgan evladın öğüt veren babasına diklendiği gibi “Neticede hepimiz ölmeyecek miyiz?”  cevabını verirler.
Bu şekildeki sığ hazırcevaplar sanki hikmetli birer söz gibi değerlendirilir. Fakat unutulmaması gereken şey şudur. Bugün aslında dünkü kötü ekonomistin göz ardı etmemizi istediği yarındır.
Kötü ekonomistlere göre sağlıklı bir ekonomide toplum sürekli harcamalıdır. Aslında hem ekonomi hem de bizde karşılığı olarak kullanılan iktisat kelimelerinde var olan tasarruf boyutu bunlar tarafından inkâr edilir.
İyi ekonomistlere adaletiyle ünlü Harun Reşid’in hikâyesindeki yaşlı adam örnek olarak verilebilir.
Hurma ağacının meyvesi
Halife Harun Reşid vaktiyle çok yaşlı bir adamın hurma fidanı diktiğini görünce ağacın kaç senede yetişeceğini sorar. O da 20-30 sene deyince “Amcacığım bu ağacın meyvesini ne zaman yiyeceksin? Ömrün yeter mi?” diye sorunca o da; “Evlat bizden öncekiler ekmiş onlarınkini yiyoruz. Biz de ekelim de bizden sonrakiler bizimkinin meyvesini yesinler” der. Bu sözler halife Harun Reşid’in hoşuna gider ve ihtiyara bir kese altın verir. İhtiyar da “bak bizimki hemen meyve verdi” deyince halife bir kese daha verir bu kez; “başkasının bir kez meyve verir bizimki iki kez verdi” der. Harun Reşid hem böyle bir anlayışa sahip vatandaşa sahip olduğu için Allah’a şükreder hem de vezirinin “Bu göngörmüş ihtiyar sizin elinizde bir şey bırakmayacak” sözüyle oradan uzaklaşır.
Bazı uzun dönem ekonomik politikaların sonucu hemen bir kaç ay içinde belli olmaya başladığı gibi seneler de sürebilir.
Kötü ekonomistlerin politikalarının sonuçları hemen görülür olduğu için hatalarını iyi ekonomistlerin hakikatlerini sunabildiğinden daha iyi pazarlayabilirler.
Demagogların ve kötü ekonomistlerin önemli bir özelliği yarı gerçekliği görüp söylemeleridir. Bu yüzden söyledikleri şeyler gerçek de olabilir. Ancak bu gerçeklikler ve tavsiye ettikleri politikalar uzun vadede gerçek sonuçları yansıtmayabilir.
İyi bir ekonomist zihninde doğru olarak gördüğü uzun vadeli resme bakarak sistemi sorgulayabilir.
Tüm bu anlatılanlardan dolayı; birisinin iyi bir ekonomist sayılabilmesi için; doğru istikamet sahibi ve ilkeli olması, ahlaki vasıflara duyulan ihtiyaç gibi özellikler diğer alanlardakinden çok daha fazladır.
Ne yazık ki sadece görüleni görebilen ekonomistler çoğunluğu teşkil ediyor. Galbraith’in, “Ekonomistlerin var olma nedeni astrolojiyi saygın kılmak içindir”sözlerini bu anlamda değerlendirmek ve görünmezi görebilenekonomistler yetiştirmek gerekiyor.
Not:
1. Ekonomist kelimesi iktisatçı ile eşdeğer anlamda kullanılmıştır.
2. Önceki yazıda; Kanada’da yapılan ankete ekonomistleri de katsak sonucun fazla değişmeyeceği iddiası verilmişti. Bu konuda ekonomist arkadaşların düşüncelerini merak ediyoruz.

Hiç yorum yok: