24 Ağustos 2013 Cumartesi

“Darwin-rastgele varoluş” çizgisinde olmayan bilim insanı olamazmış ! Yiğit Bulut

Geçtiğimiz günlerde, fikirlerine saygı duyduğum ama asla katılmadığım bir biyoloji profesörü uzun tartışmamızın ardından eline aldığı yabancı bir derginin kapağını sallayarak, bana şu cümleyi söyledi. “rastgele varoluş-evrim kurgusunu sorgusuz, sualsiz kabul etmek ve bilim yapabilmek için bu ilk basamak üstünde biat etmek gerekiyormuş”!
Sevgili dostlar, bilim insanlarının “sorgusuz sualsiz bu tanımlamaları Kabul edeceksiniz” dayatmasını anlayamayan biri olarak bazı noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum...
“Random existence/rastgele varoluş/evrim”; toplumları bozmak, “çocukları küçük yaşlarda yoldan çıkarmak ve toplumun üst benliğini ortadan kaldırıp, inançsız, referanssız, yolunu kaybetmiş nesiller” yetiştirmek için yüzyıllardır uygulanan yöntemin adı! “Evrim-rastgele varoluş” masalını “kurduğu dünyanın” merkezi yapan “insan” için herşey “rastgele” ve bu “anlamsız kaos” içinde inancın, saygının, sevginin ve “ideal olanın” anlamı yok! Kısacası ilkn basamak “random varoluş” ise sonraki basamakların anlamı yok!
Sevgili  dostlarım, “evrimin” merkez aldığı canlı hücre yapısını bırakın bir kenara “sadece bir atom” alalım, birlikte içine bakalım ve “raslantı sonucu milyon yıllar sonucu oluştu” denilen “elektron” yapısını inceleyelim... Bir atom içinde en çok dikkat çeken nokta, çekirdeği elektrik yükünden oluşan bir zırh gibi kuşatan elektronların atomun içinde en ufak bir kazaya yol açmamaları! Olsa ne olur? Felaket olur! Madde olmaz! Biz olmayız! AMA olmuyor! Felaket
sınırında “dolaşan” matematiksel olarak “olması ihtimali” yüksek olan böyle bir kaza asla gerçekleşmiyor! Matematiksel olarak “mümkün” ama olmyor, tüm işleyiş mükemmel bir düzen ve kusursuz bir sistem içinde devam ediyor. Çekirdeğin çevresinde saniyede 1.000 km. gibi akıl almaz bir hızla hiç durmadan dönen elektronlar, birbirleriyle bir kez bile çarpışmıyorlar! Birbirlerinden herhangi bir farkları bulunmayan bu elektronların farklı farklı yörüngelerde bulunmaları, son derece şaşırtıcı! Şimdi düşünün; atomdan, hücreden, atomların, hücrelerin “birleşmesinden” vazgeçtim, elektronlar “dahi” mükemmel bir “uyum içinde” ve bu uyum “varoluştan” bugüne devam ediyor ! Şimdi soralım; bu “uyumu, ilahi ahengi ve varoluş gerçeğini” bizden daha iyi bilen TUBİTAK’ı oluşturan bilim adamları mı “rastgele varoluş-evrim” saçmalığına biat edecekler !
Bu noktada daha önce de verdiğim başka bir örnek verelim. Yine hücreden, evrimden vazgeçtim. Yerde duran bir tahta parçası var. Üstünde bir tezgah var, usta matkapla “çalışıyor”! Şimdi soralım; matkabın çalışır halde yere düşüp “tahtayı” delme ihtimali ne? İstatistikler her ay o atölyede 3 kaza olduğunu ve yaklaşık her 10 çalışma gününde 1 “rastgele” delik açıldığını gösteriyor. Şimdi bir soru daha soralım; aynı deliğin yanına bir “menteşe” çakılması ihtimali ne? Yine istatistikler o atölyede son 3 yıl içinde sadece bir yani 1.000 günde 1 kez aynı yerde duran artık bir parçaya düşen bir “menteşenin” üstünden geçilmesi sonrası “son derece bozuk” bir şekilde takıldığını gösteriyor. Bu iki verinin anlamı; bir delik ve yanına bir menteşe takılması ihtimali 10 binde 1! Lütfen dikkat daha “pencere” falan yapmadık! Tahtayı kesmedik, deliklerini delmedik, menteşe takmadık!
Sevgili dostlar, bu “gerçekler” ve bu “veriler” eşliğinde bir daha soralım; bir tahtanın bir “pencere” olma ihtimalinin “olmadığı” bir “gerçeklik” içinde gerçek tek hücrenin “bir yaratıcının müdahalesi” olmadan bugün gördüğümüz “mükemmel bizi” ortaya çıkarma ihtimali sizce kaç? Yorulmayın ben söyleyeyim; matematiksel olarak böyle bir “ihtimal” yok! Bu gerçeğe “dünyanın oluşumu”, “yer çekimi” gibi kanunların da oluşumunu ekleyin! Tekrar ediyorum; böyle bir “ihtimal” matematiksel olarak “ifade edilemez”! Bu noktada tekrar soralım; “bir yapanı olmadan bir tahta pencerenin bile ortaya çıkamayacağını matematiksel olarak bizden” çok daha iyi ortaya koyabilen bilim insanları mı “evrim masalını” bilimsel veri Kabul edecekler?
Sonuç : Bırakın bütün diğer disiplinleri matematik” ilminin “m” harfini bilen biri “rastgele varoluş ve sonrası evrim sonucu bugüne geliş” gibi bir “oluşumun” imkansız olduğunu matematik olarak bilir ve böyle bir “saçmalığın varlığını” asla düşünmez, aklından bile geçirmez!
Son söz : Yaratılan ve/veya kurulan mükemmel sistem içinde tekamül yani bizim anladığımız anlamıyla “evrim “süreklidir”, her yerdedir. “YARATAN’ın bize verdiği imkanlar içinde iyiye ve güzele doğru “evrim-tekamül” maddi-manevi anlamda devam eder. Bir sistemi kurarsınız, bileşenlerini “tasarlarsınız” sonrasında sistemin işleyişi sırasında karşılıklı etkileşim ile “yeni sonuçlar” ortaya çıkabilir. Bu da “evrimdir” ama bunu görmek “YARATICI’yı inkar etmeyi gerektirmez ! Tam tersi YARATICI’nın varlığını ve büyüklüğünü pekiştirir. Mükemmel yaratılan doğanın mükemmel uyumunu farkedenler Darwin sapkınlığını ortaya koyarak, sistemin mükemmelliğini insanlığa karşı kullanacakları bu “tezi” geliştirip insanlığa en büyük zararı vermeyi denediler ve gerekli cevabı bugüne kadar aldılar ! “Rastgele varoluş” saçmalığına karşı lütfen sizler de çocuklarınızı koruyun ve bütün hayatlarının algılamasını bozabilecek bu zehire karşı lütfen uyanık olun !  YENİ DÜNYA DÜZENİ “içi boşaltılmış” sadece tüketen bir insan istiyor ve bunun için “bu teoriler” eşliğinde elinden geleni yapıyor!

Hiç yorum yok: