19 Temmuz 2013 Cuma

Siz 2002 öncesini özlüyorsunuz değil mi? Aziz Üstel

Emily Pankhurst
Duran Adam  hazırola geldi, gündeme dikildi! Kimi cahiller “bu muazzam fikri Türkiye’ye özgü bir direniş biçimi” olarak yorumladı ve de övgüler düzdü. Tabi nereden bilsinler 1897 tarihinde kurulan Kadın Toplumsal ve Siyasi Birliği’nin bu sokakta saatlere dikilip kıpırdamadan durma “eylemini” başlattığını? Okumazlar, araştırmazlar, kişisel siyasi görüşlerine uygun düşen bir şey gördüler mi hemen alkış tutarlar!

Kadınların seçme ve seçilme hakkını savunmak için İngiltere’de 1903 yılında Emily Pankhurst, Parlamento’nun önünde dikildi, hiç kıpırdamadan dört saat durdu, polis geldi, kollarından tutup götürdü sonunda. Pankhurst’u başka kadınlar da izledi; sonunda Emily Davison adında bir kadın yarışlar sırasında dörtnala kalkmış atların önüne dikildi kıpırdamadan ama atların altında kalarak feci bir biçimde öldü... Ve duran kadınlar eylemi böylesi çok kötü bir sonla bitti ne yazık ki.
Kimdi kendilerine Suffragette” adı gazeteci Charles Hands tarafından verilen bu kadınlar? Toplumsal ve ekonomik durumlarından yakınan, çoğu orta sınıftan gelme, erkeklerin itip kaktığı hatunlardı. Yeni Zelanda ve Avustralya’da, sırasıyla 1891 ve 1893 yılında kadınlar seçme ve seçilme hakkını alınca, İngiltere’deki hanımlar da kendilerini sokağa attı...
Bizde “direniş” ağaçlara sarılma, çiçekleri öpüp koklama eylemi olarak başladı. Gerçekten de Gezi Parkı’nda betonlaşmayı istemeyen iyi niyetli insanlar bir araya gelmişti ilk günlerde. Ama kaltabanlar gençlerin arasına sızınca bakın kimlere gün doğdu: Herkesten önce ABD’nin her dediğine 1945’ten bu yana topuk vuran, gene ABD sayesinde bölünmüşlükten kurtulup tek ülke haline gelen ve de kendi uçkurunu Washington izin vermezse toparlayamayan Almanya’ya! Merkel teyzem, kendi ülkesindeki Türkleri yataklarında yakarak öldüren Neo-Nazilere “Tuh tuh, vah vah... Pek üzüldüm canım!” demekle yetindiğini unutup Şaşkın-ı Zade Kılıçdaroğlu Kemal Bey’le birlikte ne kadar toplumun kıyısında bucağında dolanan, kendilerine cephe, kurtuluşçu, toplumcu” gibi yakıştırmalar yapanlara destek verdi. Sadece Merkel mi? ABD’deki Ermeni ve “one minute”den bu yana şu Erdoğan’dan öcümüzü alsak diye fırsat kollayan Yahudi lobilerinin kimi üyeleri, İslam nefretiyle yanıp tutuşan Yeni Doğmuş (New Born) Hıristiyan tayfası, Türkiye’nin güçlenip salt bölgede değil AB’deki birçok ülkeyi de sollayıp geçmesini haset ve de nefretle izleyen, rahmetli Kemal Tahir’in demesiyle “batının şımarık piçleri”ni ne yapacağız? Bazı TV kanallarıyla yazılı basına yurt dışından ve içinden emri verince,  Taksim’i Tahrir Meydanı’na sokağı tutanları da Türkiye Baharına dönüştürdüler ki, İngiliz Muhipleri Cemiyetinin yüzyıl önceki çabaları kaç para!
Yahu biz bu tezgahları çok gördük, çok yaşadık be! İngiliz altınıyla Arap şeyhlerinin kimilerini satın alıp Osmanlı askerinin üzerine salan Lawrence’ı hatırlayanınız var mı? Türkiye’de darbe haberi alınca CIA’nın güçlü adamı Paul Henze’yi arayarak, TSK’nın tepesinde oturan Kenan Evren ve dört general için “Senin çocuklar başarmış ha! Valla aferin!” diyen ABD Başkanı Carter’ı, kocasının metreslerinden yaka silkip kendini Türkiye’ye atarak her türlü pisliğe bulaşan Madam Mitterand’ı, ülkesinde adı sanı bilinmeyen ama Türkiye’yle ilgili her meselede kendini ortalara atan milletvekili Claudia Roth’u, ABD ve müttefiklerinin ilk Irak harekatı sırasında ünlenen, o günden bu yana da dünyanın dört bir yanında en küçük bir çatışma ya da direnişe elinde mikrofonla koşup, “bu çok önemli bir harekat” diyerek dilinin paçasını sıvayıp bilmediği, tanımadığı, çözemediği sulara dalan, ABC’den kovulunca gene CNN’e dönen, yaldızı dökülen şöhretini yakalamak çabasıyla yanıp tutuşan Christian Amanpour’u ve daha kimleri kimleri görmedik mi arkadaş!!
Bunların çoğu Tunus bayrağıyla Türk bayrağını bile birbirine karıştırdığı, Photoshop ve kurguyu bile doğru dürüst beceremediği için çabucak yakayı ele veriyor. Masum istekleriyle Gezi Parkı’na gelen gençlere daha ilk gün biber gazı sıkan bir avuç polisin yaptığından çok daha tehlikeli ve ahlaksızca bir girişimdir Avrupalı İslam fobisine kapılmış, Türkiye nefretine de kendilerini kaptırmışlarla yerli, Tayyip Erdoğan’ı eleştirmekten ve gitmesine dua etmekten öte hiçbir şey beceremeyen siyasiler ve kimi iş adamlarının son on beş günde yaptıkları!

Hiç yorum yok: