Önce fotoğrafın bütününü görebilmek için hafızamızı tazeleyelim!
Obama, seçimlerden hemen sonra ilk gezisini Ortadoğu’ya yaptı ve apar topar İsrail’e koştu!
Derken 2013 nevrozu…
Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği mesajla PKK, Barış Süreci’nin startını aldı!
Derken 2013 nevrozu…
Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği mesajla PKK, Barış Süreci’nin startını aldı!
Nevroz ilk kez bu kadar sütliman geçti. Ne sokaklar karıştı, ne de PKK eylemcileri polisle çatıştı.
Obama, garip ama “Barış sürecini alkışlıyorum” deme ihtiyacı hissetti. Bu demecini vermek için de Milliyet’i seçti. Milliyet de bu ayrıcalığın farkındaydı ve demeci sürmanşetten verdi! Yani ABD&İsrail, yıllardır Türkiye’nin tepesinde Demokles’in kılıcı gibi salladığı PKK’nın fişini çekti!
Hemen ertesi gün İsrail, Mavi Marmara Baskını olayından dolayı, Türkiye’den özür diledi! Oysa bildiğiniz gibi İsrail’in, kurulduğu günden bu yana başka bir ülkeden özür dilediği asla vaki değildi.
Ardından, daha barış sürecinin eşiğindeyken, BDP’li vekiller dilini tutamadı ve İmralı zabıtlarını kamuoyuna sızdırıverdi. Bu sızıntıyı da yine Milliyet sürmanşetten verdi.
Acaba ABD&İsrail’in ensemizde sallayacağı yeni kılıç kim olacak derken Reyhanlı patlaması sonucu kıyamet koptu. Sokaklar hareketlendirildi. Çünkü ABD&İsrail’in Ortadoğu’daki planlarını gerçekleştirebilmeleri için, Türkiye’deki sosyal ve bilhassa ekonomik istikrarın alabora edilmesi gerekliydi.
Nihayet hükümet, IMF’ye olan borçları kapatmayı başardı.
Ardından Gezi Olayları patlak verdi. Yani PKK’nın fişini çeken ABD&İsrail, bu kez uzun zamandır apolitik duran marjinal sol grupları fişe taktı.
MOSSAD’ın kara belası Tamir Pardo, Gezi sopasını kaptığı gibi, soluğu MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kapısında aldı!
İşte şimdi hazırsınız, başlayalım…
Şimdi başlangıçta, çevreci bir içgüdüyle spontane meydana geldiği iddia edilen Gezi Olayları’nın aslında ta Şubat ayında, Washington’daki en etkin İsrail kuruluşu olan American Enterpise Institue’nin ABD’nin ‘NeoCon’larınca kurgulandığını söylesem? Hatırlarsanız Başbakan da, “Bir İstanbul İsyanı” olasılığının jurnalini aylar öncesinden aldıklarını vurgulamıştı!
Olmuş olacak, hangi NeoCon’lar olduklarını da dile getirelim Donald Rumsfeld, Paul Wolfowits, Douglas Feith, William Kristol, Bernard Lewis, Eliot Abrams, Richard Perle, John Bolton!
AIPAC (ABD&İSRAİL HALKLA İLİŞKİLER KOMİTESİ), ABD’nin İsrail’e yaptığı parasal yardımın en büyük lokmasını kapan kuruluştur! Bu kuruluş, İsrail-Türkiye ilişkilerinin türbülansa girmesinden sonra, finanse ettiği AEI, Hudson Institute, WINEP gibi kuruluşla ortak hareket ediyor! İsrail Lobisinin bu entelleri, İsrail kuruluşlarına danışmanlık yapmalarının karşılığı olarak dudak uçuklatacak rakamlarda para kazanıyor! Her bir oturum için 40 binden, 80 bin dolara kadar fırlayabilen rakamlarda üstelik!
Mesela, Gezi olayları sırasında, Başbakan’ın danışmanı İbrahim Kalın’a SANSÜR UYGULAYAN CNN’nin küstah savaş muhabiri Christiane Amanpour da AIPAC’ın servet ve statü kazandırdığı isimlerden biri! Bu arada CNN’nin AIPAC’lı muhabiri Christiane Amanpour, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Eric J. Rubin’le evli!
Bilin bakalım New York Times gazetesine verilen 55 bin dolarlık GEZİ PARKI İLANI İÇİN toplanan 108 bin dolarlık bağışın en yüklüsünü kim yaptı? Cevap: Yahudi sermayeli Rafagen adlı ilaç firması! Bu firma, sıkı durun tam 40 bin doları Gezi Çatışması için gözden çıkardı!
Anlayacağınız, AIPAC yazıyor, marjinal sol ve CHP oynuyor! AIPAC beslemeleri de köşelerinde oturdukları yerden olayları kışkırtmaya, Taksim’den Tahrir çıkarmaya çalışıyor!
Peki, geri kalan parayı kimler ne yaptı? Hangi Gezi kışkırtıcılığı yapan sanatçıların, kendisine din adamı süsü vermiş, Yahudi beslemesi fitne fesatçıların kasasına aktarıldı?
Hudson Institute’de Şubat ayında yapılan o toplantıdaki altı Türk kimdi? Sermaye piyasasından birileri miydi? Örneğin Koç’lardan kimler oradaydı?
Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanı! Bu sorularıma yanıt bekliyorum. Bunlar araştırılacak mı? Sonuçlar halkla paylaşılacak mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder