21 Mayıs 2013 Salı

XIX. YÜZYILA KADAR MACAR EDEBİYATINDA TÜRKLER-Vural Y I L D I R I M


Macar edebiyatında Türklere ilk kez "tarihsel şarkılarda" yer
verilir. X V I . ve X V I I . yüzyılda yazılan epik şiirler arasında yer alan
bu şarkılar, gezgin şairler ya da Latin kültürüne sahip kimselerce lavta
eşliğinde çalınıp söylenirdi. Bu şairler olayın geçtiği yerde halkla konuşur,
savaşa katılmış askerleri dinler sonra da bunu manzum hikâye
haline getirirlerdi. Epik şiiri, Miklös Zrinyi (1620-1664) ve Istvân
Gyöngyösi'ye (1629-1704) kadar bu şarkılar temsil etmektedir. Olayın
geçtiği döneme ait, kroniklerden ve tarihsel eserlerden yararlanarak
tarihsel şarkı yazan şairler de vardır.


Bu şarkıların en eskisi olan "Szabâcs viadala" (Böğürdelen'in
Alınması) Böğürdelen kalesinin 1476 yılında Kral Matyas tarafından
Türklerden geri alınmasını anlatır. Şairi belli olmayan bu şarkı Türkleri
ele alan i l k eserdir. Bu tarihten sonra Türkler epik edebiyatın
sürekli kişileri olacaktır.

Bu şairlerin en ünlüsü Sebestyen Tinodi'dir (1505, 1510 arası -
1556). Gerçekleri yazmaya büyük bir özen gösteren Tinodi, çağın olaylarını
işlediği şarkılarını "Cronica" adıyla 1554 yılında bastırmıştır. Bu
eserinde Kral Jârios'un (Yanoş Kral) ölümünden Rahip. György'e kadar
Erdel tarihi, 1552 Temeşvar savunması, 1553 Eğri kalesi savunması
gibi kale savunmalarının yanı sıra düellolar, muharebeler anlatılır.
Tinodi gibi tarihsel şarkı söyleyen başka şairler de vardır. Bunlardan
Ferenc Töke, 1566'da "Szigetvâr vagy Antemus szigete ostromânak
törtenete"yi (Zigetvar ya da Antemus Adası Kuşatmasının Hikâyesi)
yazdı. Bu eserde kalenin yedi gün süren ve başarısızlıkla sonuçlanan
i l k kuşatması anlatılır. Kalenin ikinci büyük kuşatması ise yazarı
belli olmayan bir eserde işlenmiştir (1566): "Historia az Szigetvârnak
veszesseröl" (Zigetvar'ın Düşmesi Üzerine Hikâye).


Tarihsel şarkı okuyan şairlerin işlediği konulardan Liri de Jânos
Hunyadi ve Kral Mâtyâs'ın Türklerle yaptıkları savaşlardır. Bunlardan
biri Bânkai Nagy'ın 1560 tarihli "Hunyadi Jânos... sok külömbkülömb
viadalja" (Janos Hunyadi'nin... Çeşitli Zaferleri) dir. Yine
Ambrus Görcseni Lântos'un "Mâtyâs kirâly viselt dolgairol" (Kral
Mâtyâs'ın Yaptığı İşler) ve Heltai'nin "Histörias enekes könyv" (Tarihsel
Şarkı Kitabı) (1574) adlı eserlerinde de Türklerle yapılan savaşlar
ele alınmıştır.

Kral Mâtyâs'ın hükümdarlığı sırasında kazanılan Kenyermezö
zaferi (1479) de iki ayrı .şair tarafından anlatılır. B i r i , Nikolsbarglu
Adsız'ın (Anonim) (1958), öbürü de Istvân Temesvâri'nin (1569) "Kenyermezei
diadal" (Kenyermezö Zaferi) adlı tarihsel şarkılarıdır. Jânos
Temesvâri ise Kral IV. Bela'dan ve Kırım Tatarlarının akınlarından
(1571) söz eden şarkısında (1574) Türklerin, Macarları cezalandırmak
için Tanrı tarafından gönderildiğini söyler.

1567 yılında Erdelli şair Andrâs Valkai, Adem'den Kral Jânos'a
kadar getirdiği bir manzum şecere yazmıştır. Kroniklerden yararlanarak
yazdığı otuz bir bölümlük bu şecerenin ikinci bölümünde Attila
ve oğullarının başından geçenler anlatılır: "Az magyar kirâlyoknak
eredetekröl es nemzetsegekröl, az elsö Adâmtol fogva a felseges mâsodik
Jânos kirâlyig" (Macar Krallarının Kökeni ve Kabileleri Üzerine,
Adem'den, Majeste Kral I I . Janos'a Kadar).

Andrâs Valkai, "Cronica avagy szep histörias enek, mikepen Hariedenus
tengeri tolvaj Barbarossâ es basâvâ lett es mikepen ez âltal
Suliman csâszâr a tengert bîrta" (Kronik ya da Gökçe Tarihsel Şarkı.
Deniz Korsanı Hariedenus (Hayrettin) Nasıl Barboros ve Paşa Oldu
ve imparator Süleyman Bu Nedenle Nasıl Denizlere Egemen oldu)
(1573) adlı eserinde de Barbaros Hayreddin Paşa'dan söz edeF.
Erdel Beyi Zsigmond Janos'un resmî şairi Demeter Csanâdi de
1571 yılında, yani Zsigmond'un öldüğü tarihte yazdığı " I I . Jânos'
Magyarorszâg vâlasztott kirâlya elete" (Macaristan'ın, Seçilmiş Kralı
I I . Janos'un Yaşamı) adlı eserde Türklerin kralı himayesini, kurdun
kuzuyu himaye etmesine benzetir. Mâtyâs Gosârvâry'nin 1579 yılında
Erdel Beyi Istvân Bâthory'ye sunduğu "Az regi magyaroknak
vagyis hunoknak elsö bejövçsekröl valö histöria" (Eski Macarların
'yani Hunların' Yur;t işgali Hikâyesi) adlı Hunlarla ilgili kronikte
Macarlar arasında yaşayan Hun efsanesi, A t t i l a ve oğullarının kavgaları,
Sekellerin Erdel'e yerleşmeleri anlatılır. Bunlarda da kroniklerin
verileri işlenmiştir.


Günün olaylarını işleyen şairler de vardır. Şarkıda adı geçen Jânos
Hegedüs'ün yazdığı tahmin edilen "Cantio de militibus pulchra" (Askerler
Üzerine Güzel Şarkı) (1561) da Türk akıncılarıyla Gyula uçkalelerindeki
Macar kahramanları arasında geçen bir olay anlatılır. Marton
Alistali'ye mal edilen "A vitez Tûri György halâlârol" adlı şarkıda
(Kahraman György Tûri'nin Ölümü Üzerine) Kanije komutam Tûri'
nin 1571 yılında Türkler tarafından tuzağa düşürülüp öldürülmesi
konu edilmiştir. György Salânki'nin yazdığı tarihsel şarkı ise 19 Temmuz
1580'de Türklere karşı kazanılan Nâdudvar muharebesini anlatır.
Başlık Latincedir: "Historia. Cladis turcicae ad Nâdudvar" (Nâdudvar
Türk Tehlikesinin Hikâyesi).

György Târdi, i k i bölümlük "Historia Szikszoiensis" (Szikszc Hikâyesi)
adlı tarihsel şarkısında Zsigmond Râkoczi'nin Szikszo'da Fülek
Bey'i Korkut Bey'e karşı kazandığı zaferi anlatır. Şarkının yazıldığı
tarih 1588'dir.

Zsigmond Bathori döneminin olayları ve muharebeleri pek Çok
tarihsel şarkıya konu olmuştur. Yazarı bilinmeyen "Bâthori Zsigmondhak
1595. esztendöben viselt hadai" (Zsigmond Bathori'nin 1595 Yılında
Yaptığı Muharebeler) adlı şarkı ve bundan kırk yıl sonra, bu
anonimin şiirini görmediği anlaşılan Istvan Szöllösi'nm şarkısı ve her
ikisini kaynak olarak kullanarak "Brevisenarratio"yu (Kısa Hikâye)
(1596) yazan Jânos Jacobinus, Sinan Paşa'nın yenilgisini anlatır.
Gezgin şairler doğrudan doğruya Türkleri konu alan şarkılar da
yazdılar. Tinodi'nin 1546'da yazdığı "Szuliman csâszârnak Kaszul basâval
viadaljârol" (Sultan Süleyman'ın Kasım Paşa'yla Kazandığı
Zafer Üzerine) adlı şarkı bunların ilkidir ve 1534-1536 yılları arasındaki
olayları anlatır. Tinodi'nin 1546-1552 yılları arasında yazdığını
söylediği, ama kaybolmuş olan "Török csâszârok kronikâja" (Türk İmparatorlarının
Kroniği) adlı eserin yanı sıra, "Karol esâszâr hada Saxoniâba,
ott Kurfirstnek megfogâsa" (imparator Karl'ın' Saksonya'
daki Savaşı ve Burada Kurfirst'in Yakalanması) adlı şarkısında Macar
husarlarınm V. Karl'dan Türklere karşı yardım istemeleri de anlatılır.
İskender Bey'in Türklerle yaptığı mücadelelerden söz eden "Cast
r i o t a " (İskender Bey) (1579) adlı şarkı ise Miklos Bogati Fazekas tarafından
yazılmıştır. Yine, şairi bilinmeyen "Icon vicissitudinis yitae
humanae" (İnsan Hayatındaki Değişikliklerin Resmi) adlı şarkıda,
padişahın ablası ile evlendiği için karısından ayrılmak zorunda kalan,
ama kudretli karısının ölümünden sonra, evlenmek istemediği başka
bir kadın yüzünden gözden düşen ve intihar eden Budin Paşası Kalaylıkoz
A l i Paşa'nın hikâyesi aktarılır. Bu hikâye 1587 yılından, yani i n t i har
olayından kısa bir süre sonra yazılmıştır. 1597'de yazılmış olan ve
yazarının Jânos Baranyai Decsi olduğu sanılan bir manzum kronikte
ise Yıldırım Bayezid devrinden I I . Selim'e kadar Osmanlı tarihi, özellikle
de Türk-Macar muharebelerine yer verilmiştir. Türk tarihinin
sürekli olarak ilgi çektiğini gösteren bu t ip bir eser de yine adı bilinmeyen
bir yazar tarafından 1684 yılında yazılmıştır.

Tarihsel olaylar bakımından bir önceki yüzyıl kadar zengin olan
X V I I . yüzyıl da tarihsel şarkı şairlerine bol bol kaynak olmuştur. Bunlardan
b i r i asker bir aileden gelen Ferenc Wathay'dir. Pâkozd'da (1593)
Estergon kuşatmasında ve Györ muharebesinde savaşmış, daha sonra
da Szekesfehervâr (İstolni Belgrad) kuşatmasında (1602) kale komutan
yardımcısı iken Türklere esir düşüp Belgrad'a gönderilmiş ve 1603 yılında
kaçması üzerine istanbul'a gönderilip Galata kulesine hapsedilmiştir.

Tarihsel şarkılarını burada yazmıştır. "Szinan es ibrahim bassa
idejeben lett tatar rablâsrul valö historia" (Sinan ve ibrahim Paşa Zamanındaki
Tatar Yağmalarının Hikâyesi) adını taşıyan şarkısının birinci
bölümünde Sinan Paşa'nın seferlerini (1593), ikinci bölümde ise
ibrahim Paşa'nın 1599'daki seferini anlatır. "Szekesfehervâr veszeserül
valö historia" (İstolni Belgrad'ın Düşmesinin Hikâyesi) adlı şarkısında
ise Szekesfehervâr'in Türklerden alınması ve 1608 yılında yeniden
Türklerin eline geçmesini ayrıntılarıyla anlatır.

Adı bilinmeyen bir şaire ait "Historia az Erdely orszâgnak nyomorusâgâröl
es Magyaroknak Bâthori Gâbor ellen valö feltâmadâsâr
ö l " (Erdel Ülkesinin Sefaleti ve Macarların Gabor Bathori'ye İsyan
Etmeleri Üzerine Hikâye) adlı şarkıda Gâbor Bâthori zamanında (1608-
1612) Erdel Beyliği ile Babıâli arasındaki ilişkilerden söz edilmektedir.
Daha önce değindiğimiz Istvan Szöllösi, 1635'te basılan şarkısı "Rövid
historia, melyben megiratik Szenan Başsânak . .. Havasalföldenek
es Erdely orszâgânak pusztitâsâra valö kijövetele... megveretese es
szegyenvallâsa" (Sinan Paşa'nın Karlıova'yı ve Erdel Ülkesini Mahvetmek
İçin Gelişi..., Yenilgisi ve Utanç Verici Başarısızlığı) da adından
da anlaşdacağı gibi Sinan Paşa'nın seferlerini anlatır.

Erdel Bey'i I I . György Râköczi'nin Lehistan seferi ve Kırım Hanı
tarafından cezalandmlması da pek çok şarkıya konu olmuştur: "Erdelynek
es Magyarorszâgnak szörnyfi romlâsâröl es az nepeknek rabsâgba
viteleröl valö rövid historia" (Erdel'in ve Macaristan'ın Korkunç
Bir biçimde Mahvedilmesi ve Halkların Esir Olarak Götürülmesi Üzerine
Kısa Hikâye); Latince yazılmış olan "Erdel'i 1658'de Yakıp Yıkan
Tatarların Öfkesinden Kolozsvar'ı Koruyan Tanrı'ya Şükran Şarkısı"
adlı şarkı ve 970 dizelik, 1653-1660 yılları arası olaylarından tarihsel
gerçeklere bağlı ve ayrıntılı olarak söz eden uzun bir şarkı.

I I . György Râkoczi'nin Erdel Beyliğinin son yularının tarihiyle
uğraşan şu manzum kronik ise daha sonra istanbul'a elçi olarak gidecek
olan Kristof Szekelyhidi Pasko tarafından 1662 yılında yazılmışt
ı r : "A nemes es regenten hires Erdely orszâgânak keserves es szomorû
pusztitâsâröl i r t siralom" (Soylu ve Bir Zamanlar Ünlü Olan Erdel
Ülkesinin Acı ve Hüzün Veren Mahvı Üzerine Yazılmış Ağıt). Birinci
bölümünde Türkleri ve Tatarları, Tanrının Macarları cezalandırmak
için gönderdiği söylenir.

Özgün bir Macar menkıbesi olan "Szilâgyi es Hajmâsi Lâszlö historiâja"
(Szilâgyi ve Lâszlö Hajmâsi Hikâyesi) 1571 yılında yazılmıştır.
Yazarının k im olduğu belli değildir. Türklere tutsak düşen i k i Macar
gencinin başından geçenler anlatılır. Szüâgyi'nin hüzünlü şarkısını
duyan Türk sultanının kızı kendisiyle evlenmek koşuluyla ikisini de
kurtarmayı önerir. Kendilerini izleyenlerin hakkından gelirler. Bundan
sonra Hajmâsi, kız için arkadaşını düelloya davet eder, kazanan Szilâgyi
olur.

İ l k büyük l i r i k Macar şairi Bâlint Balassa (1551-1594)'nm şiirinde
doğu şiiriyle temasın pek çok izleri görülür. Balassa Türkçe biliyordu
ve Türk şairlerini okumuştur. Türkçe şiirleri örnek alarak şiirler
yazdı: "Ez vilâg sem keli mâr nekem" (Gerekmez Dünya Sensiz), " H o l
Jûliâra talâla igy köszönne neki" (Julia İle Karşılaştığı yerde Onu Böyle
Selamla), "Minap mulatni mentem" (Eğlenmeye Gittiğim Gün). Türk
şiirini örnek alarak yazdığı "Valahâny Török Beeyth k i t magyar nyelvre
forditottak" (Macarcaya Çevrilmiş Birkaç Türk Beyiti) adlı şiirde
Türkçe metni vermiş ve bunun Jülia'ya uyarlanmış biçimini de eklemiştir.
Balassa'nın izinde yürüyenler arasında Ferenc Barakonyi ve
Kata Petröczi de Türkçe şarkılardan söz eder. Balassa'nm dilinde
Türkçenin de büyük etkisi vardır.

Bir Macar dönmesi olan Divenyi Mehmed'in Viyana'da 1839 yılında
Türkçe bir kodeksin içinde bulunmuş olan "Madzsar T ü r k i " (Macar
Türküsü) adlı şiirinde Doğulu ruhun egemenliği açıkça görülmektedir.
Barok çağda (1620-1691) Türkler ilgi merkezi olur. Kont Miklos
Zrinyi'nin 1651'de yayınladığı ve bir şaheser olduğu kabul edilen "Szigeti
veszedelem" (Zigetvar Tehlikesi) adlı manzum epopede atası Miklos
Zrînyi'nin 1566 yılında Türklere karşı yaptığı başarılı Zigetvar zavunmasını
ebedileştirmiştir. Kısmen Macchiavelli'nin eserini kullanarak
yazdığı "Török afium ellen valö orvossâg" (Türk Afyonuna Karşı
ilaç) adlı eserinde ise Türklerin Macaristan'dan nasd kovulacağım anlatır.
Bu eseri ancak 1705 yılında yayınlanabilmiştir.

Szigeti veszedelem'den i k i yıl sonra basılan "Magyar Mars, avagy
Mohâch mezejen törtent veszedelemnek emlekezete" (Macar Marsı
ya da Mohaç Ovasında Vuku Bulan Felaketin Hatırası) adh manzum
kroniği yazan Lâszlö Lisztius, Zrinyi'yi taklit etmiştir. İ k i bölümlü
bu kroniğin birinci bölümünde Mohaç meydan muharebesi, ikinci bölümde
ise Attila'dan başlayarak IV. Ferdinand'a kadar Macar kralları
anlatılır. Bu eserlerde Türkler, yoldan çıkan Hıristiyanları cezalandırdırmak
için Tanrı'nın gönderdiği kimseler olarak tanıtılır. Listius, Istvân
Brodarics'in Latince kroniğini kaynak olarak kullanmış, hatta bu'
kroniği şiirleştirmiştir.

Zrinyi'den sonra yüzyılın ikinci büyük şairi olan Istvân Gyöngösi
(6124-1704) "Porâbul megeledett Phoenix, avagy Kemeny Jânos
Emlekezete" (Dirilen Phoenix ya da Jânos Kemeny'in Hatırası)
(1674) adh hikâyesinde Erdel Bey'i I I . György Râkoczi'nin Lehistan
seferi ve Jânos Kemeny'in bey olması \e Küçük Mehmed Paşa ile
Szöllös'te yaptıkları (1662), muharebe anlatılır.

X V I I . yüzyılın şövalye romanları kahramanlarını daha ilginç
kılabilmek için ne yapıp edip Türkiye'ye, iran'a ya da daha doğuya
götürmüşlerdir. Buna ilk örnek 1676'da Löcse'de Vencel Tesseni'nin
çevirisiyle yayınlanan "Magelona historiâja"dır (Magelona'nm Hikâyesi).
Pançatantra'nm Macarcaya i l k çevirisi olan "Horologium Turcicum"
(Türklerin Szati) (1682) Türkçeden çevrilmiştir. Çeviriyi yapan
Dâvid Rozsnyai Doğuda çok dolaşmıştı ve Türkçeyi i y i biliyordu. A l i
Çelebi'nin' Türkçeye çevirdiği Pançatantra'yı Macarcaya aktarmış,
ama basılmamıştır.

Erdel'in Türklerle ilişkisi sonucu bu yüzyılda basılmış olan bir eser
vardır. 1626 yılında Kassa'da şu adla çıktı: "Machumet Propheta,
Vallâsân levö egy fö irâs tudö Doktornak irâsâböl Törökböl Magyarra
fordîtott Könyv, mellyet Envaral Asikinnac hivnak" ((Peygamber
Muhammed Dininden Yazı Bilen Alim Bir Doktorun Enverül Aşıkın
Denen Kitabının Türkçeden Macarcaya Çevirisi). Bu eseri Erdel beyi
Gâbor Bethlen'in (beyliği 1613-1628) Türkçe kâtibi Jânos Hâzi çevirmiştir.
Bu eser Megharîbu'z-Zeman (Zamanların Gurubu) adlı Arapça
eserin Bican MehnıecFin çevirmeye başladığı ve kardeşi Bican Ahmed'in
Sultan Murad I I . zamanında (1421-51) bitirdiği eserin Macarcaya çevirisidir.

Macar mültecilerinden olan Kelemen Mikes (1600-1761) 207 mektuptan
oluşan "Törökorszâgi levelek" (Türkiye Mektupları) adb eserini
Tekirdağ'da yazmıştır (1717-1758). Eserde Osmanlı devletinin toplumsal
ve siyasal ilişkilerinden de söz edilir. Bu mektuplar Sadrettin Karatay'ın
çevirisiyle 1941 yılında Millî Eğitim Bakanlığının yayımladığı
Macar Klasikleri dizisinde yer almıştır.

Romantik çağın başlangıcı olan X V I I I . yüzyıl sonunda Doğuya
ilişkin konular Avrupa'da sanatın her dalında moda olmuştur. Bu modanın
ortaya çıkmasının nedeni romantizmin özgün, çarpıcı konular
araması; doğunun renkli çerçevesi içine rahatça oturtulabilen duygusallık
özelliği; gizemli konulara düşkünlüğü; uygarlığın bozmadığı, doğal,
ilkel, içgüdülerine göre yaşayan insanı bulma çabası; doğunun bir aşk
dünyası olarak düşünülmesi ve son olarak da bu dünyanın gerçekten
tanınmayan bir dünya olmasıdır.

Macar romantizminde doğuya yönelme akımı 1800 yılı dolaylarında
ortaya çıkmıştır. Ama Romantizmin edebiyata getirdiği halkçılık
ve milliyetçilik eğilimleri, onun öbür ülkelerde olduğu kadar güçlü
olmasını engelledi. Sonuçta Macaristan'da eski anayurdu arayan, onu
bağrına basan özel bir oryantalizm oluştu. Bilimsel alanda olduğu
kadar, şiirde, epikte ve dramda da bu akım kendini gösterdi. "Doğulu
halk" olma düşüncesi, Macar oryantalizmini Batınınkinden ayıran
en karakteristik çizgi haline geldi.

Romantizmin gelenekleri kurtarma çabası, Macar edebiyatında o
zamana kadar işlenmiş olan doğuyla ilgili konulan yeniden ortaya çıkarır
ve yazarlar, şairler sık sık bu konulardan esinlenirler. Doğuyla
ve özellikle de Türklerle ilgili konuların edebiyattaki yaygınlığının
yanı sıra ağızdan ağıza yayılma geleneği, masallarda ve anekdotlarda
da bu konuları konmuştur. Jozsef Trosztler'in "Mesenyomok" (Masal
izleri) (1827) adlı eserinde işaret ettiği gibi, Macar masallarında Doğunun
masal hazinesinden gelme pek çok motif vardır. Bu masallarda
Türkler de çoğunlukla, gösterişli, zengin ve zalim Türk padişahı, saçı
kurdeleli paşalar biçiminde yer alır. Sândor Petöfi (1823-1849) "Jânos
vitez" (Kahraman Jânos) (1846) adlı eserinde bu motifleri edebiyata
aktarmıştır. Bu masallar, gelenekleri kurtarma çabası sonucu
ortaya çıkarılmış ve derlemeler yapılmıştır: "A bûbajos lakat" (Sihirli
K i l i t ) ; György Gaâl, "Magyar nepmesegyüjtemeny" (Macar Halk

Masalları Derlemesi) (1857); Lâszlo Merenyi, "A türök szultân fia,
Sajovölgyi eredeti nepmesek" (Türk Sultanının Oğlu, Özgün Sajovölgy
Halk Masalları) (1862) vb. Bu masalların derlenmesi halkçılık
eğilimi sonucu yapılmıştır.

Macar anekdot hazinesinde de Türklerle ilgili sayısız anekdot ve
adoma* vardır.

Bunlardan da anlaşılacağı gibi Macar edebiyatında Doğuyla i l g i l i
konular yeni değildi. Romantizm bu konuların edebiyatta daha sık işlenmesine
yol açmıştır yalnızca. X V I I I . yüzyıldaki Tatar istilası, Türklerle
yapılan savaşlar ve yüz elli y ı l süren Türk egemenHğinin edebiyatta
da derin izler bırakmış olması doğaldır. Bunun yanı sıra Macarların
paganlık devri kroniklerinden başlayarak X I X . yüzyıla kadar bütün
Macar tarihi boyunca Hun-Macar akrabalığı ve Macarların doğu kökenli
oldukları düşüncesi sürekli olarak egemen olmuştur. Bu ulusal
gelenek romantizmin doğusuyla birdenbire canlanmış ve ele geçen kronikler
ve ulusal heyecan sonucu güçlenmiştir. Tarihçiler de bu düşünceyi
beslemiş ve bilimsel olarak kanıtlamaya çalışmışlardır. Efsane
dünyasının malzemeleri o çağın bilincinde tarihsel gerçekler durumuna
gelmiştir. Istvân Szechenyi (1791-1860) "Kelet nepe" (Doğu Halkı)
(1841) adlı eserinde Macarların Asya kökenli olduğunu söyler. Daniel
Horvâth (1875-1866) da "Magyarok eredete Azsiâban" (Macarların
Asya'daki Kökeni) (1819) adlı eserinde benzer düşünceleri dile getiriyor.
"Doğu halkı" olma düşüncesi Csöma Körösi (1784-1842) gibi gezginlerin
anayurdu aramak için Asya yolculuğuna çıkmasına yol açtı.

Edebiyatta ise tarih şekerine batırılmış görünüşte doğuyla i l g i l i -doğulu,
ilkel Macarlar bahanesiyle Aral ve Volga boylarını romantik karakterlerle
dolduruyorlar; örneğin, Peter Vajda, "Joguz" (Yoguz)'da,
Jânos Garay, "Az utolsö magyar Khân" (Son Macar Hanı)nda- eseTİer
veriliyor. Doğuya ait eserler de bu düşünceyle çevriliyor.
Finugor dil akrabalığı düşüncesinin Jânos Sajnovich'in (1770)
ve Sâmuel Gyarmathy'nin (1799) eserleriyle ortaya çıkması da anayurt
olarak "KarjeF'in edebiyata girmesine yol açıyor.

Alman oryantalizminin de, dergiler, kitaplar ve ünlü oryantalistler
aracılığıyla (başta Hammer Purgstall olmak üzere) büyük bir etkisi
oluyor.


Yazılacak olan eserlerde kaynak olarak kullanılması ve Doğu kültürü
hakkında bilgi sağlaması bakımından çeviriler de büyük önem taşır.
Romantik edebiyatta sık sık karşılaşılan Doğu motifleri, çeviriler
yoluyla girmiştir. Daha önce sözünü ettiğimiz ve Türkçeden (Humayunname)
çevrilen, ancak basılmayan Sanskritçe bir masal derlemesi
olan Pançatantra'nın ikinci çevirisi Sâmuel Patay tarafından yapıldı:

"A regi indıısok böltselkedesek, azaz peldâkkul jo erköltsökre tanito
könyvettske. Eğer, 1781" (Eski Hintlilerin Felsefeleri, Yani Örneklerle
İ y i Ahlâk Öğreten Kitapçık. Eğri, 1781). Bundan i k i y ı l sonra Türkçeden
Fransızcaya çevrilmiş bir Pançatantra daha Macarcaya aktarıldı:
"Bidpai es Lokman indiai historiai es költött beszedei, mellyek török
auctorbol, A l i Tchelebi ben Salehböl Galland uram âltal frantzia nyelvre,
most pedig magyar nyelvre fordittattak. Kolozsvâr, 1783" (Bidpay'-
nin ve Lokman'ın Hint Hikâyeleri ve Kurmaca Konuşmalan, Türk
Yazarı A l i Çelebi Bin Salih (Vasi Ali)'ten Galland Efendi Tarafından
Fransızcaya, Şimdi ise Macarcaya Çevrildi. Cluj, 1783).

Avrupa'da i l k kez X V I I I . yüzyıl başında yayınlanan ve çağın bütün
yazarlarını büyük ölçüde etkileyen Binbir Gece Masalları, Mihâly
Vörösmarty (1800-1855) tarafından çevrildi: "Ezeregyejtszaka",
İranlı şair Sadi'nin adı da Macar edebiyatında sık sık duyulmaya
başlar. İkinci bir dilden yapılan çevirilerinde özellikle masalları ve
meselleri yer alır. Bunlardan i l k i 1790 yılında Miklös Kazinczy tarafından
yapıldı: "Vallâs türedelem (Saadi perzsa regeje, Bustan nevu
könyveböl Meiszner utan)" (Dinî Sabır, Sadi'nin Fars Meseli, Meiszner'in
çevirdiği Bostan Adlı Eserinden).

Çağın ahlakçı - eğitici olma çabaları atasözü ve mesel derlemeleri
modasını yaymıştı. Doğu ve bu arada Türk atasözleri, meselleri pek
çok yazar tarafından derlendi. Kâroly Kisfaludy'nin, kaynağı belirlenemeyen
sekiz ciltlik "Keleti közmondâsok. Oğuz könyve, 1831" (Doğu
Atasözleri. Oğuz Kitabı) adlı eseri; Gergely Czuczor'un basılmadan
kalan Macar Bilimler Akademisi'nin arşivindeki "Török közmondâsok"
(Türk Atasözleri) adlı derlemesi; Jozsef Ponori Tewrewk'in "Keletiek
es nyugatiak morâlja (Közmondasokbân, 1825)" (Doğululann
ve Batılıların Ahlakı (Atasözleri Işığında, 1825) ve dergilerde çıkan
"Török közmondâsok, 1837" (Türk Atasözleri), "Török közmondâsok,
I , Târsalkodo, 1834". "Török közmondâsok, I I , Târsalkodo,' 1834",
"Keletföldi peldabeszedek (Török, kînai, arab közmondâsok, Târsalkodo,
1835)" (Doğu Meselleri (Türk, Çin, Arap Atasözleri)) adlı derlemeleri
bunlardandır.

Kuran da i l k kez 1831 yılında Macarcaya çevrildi: Alkorân. Çeşitli
dergilerde de sözü edildi, alıntılar yapıldı.

Doğu şiirlerinin çevirileri de ayrı bir küme oluşturur, istanbul'da
da uzun süre Avusturya elçisi olarak bulunmuş olan ve pek çok doğu
düini bilen Kont Imre Reviczky Kâroly, Hafız'ın Divan'ından on altı
odu Latinceye çevirmiştir. Büyük oryantalist J. Hamrner de Hafız'ın
Divan'ını (1812), Arap şairi Mutannabbi'yi (1823), Baki'yi (1825) çevirmiştir.

Gâbor Döbrentei bir makalesinde Hafız'ın i k i şarkısını Macarcaya
aktarmıştır: "Perzsa költö Hafiz sirhalma s ket odâja, Erdelyi
Mûzeum, 1816" (İranb Şair Hafız'ın Mezarı ve İ k i Şarkısı). Bir Türkçe
gramer de yazmış olan (1851) Macar oryantalisti Jânos Repiczky (1817-
1855) ise Arap şiirleri çevirmiş, Türk, Arap ve Fars şiiri arasındaki
koşutlukları gösteren şu incelemeyi yazmıştır: "Keleti orak. Költeszeti,
törtenti es nyeJvtudom.ânyi tekinsetben. Eredetiböl magyar
i t ja Repiczky Jânos neyelö. Elsö füzet. Pârhuzam az arab, perzsa es
török költeszet között. Szegeden, 1848" (Doğu Saatleri. Şiir, Tarih
ve Dilbilim Açısından. Asbndan Macarcalaştıran Eğitimci Janos Repiczky.
Birinci Fasikül. Arap, Fars, Türk Şiiri Arasındaki Koşutluk.
Szeged, 1848). Bu eserde bir ciit oluşturacak kadar şiir çevirisi bulunmaktadır.

Oryantalizm yalnız edebiyatta ve öbür sanat dallarında değil,
o çağın b i l im dünyasında da ilgiyi Doğuya çeker. Macaristan'da bu bilimsel
ilginin üç yönü vardı. Bunlardan birincisi Doğulu halkların sana^
tını, edebiyatını, etnolojik özelliklerini, toplumsal ve siyasal durumlarını
inceledi, ikincisi Macaristan'daki Türk dünyasını araştırmayı amaç
edinmiş, dolayısıyla da romantizmin tarihe yönelme eğilimiyle kaynaş^
mıştı. Üçüncü akım ise Macarların anayurdunu aramak için bakışlarını
Doğuya çevirmişti. İ l k gruptaki eserler çoğunlukla Almanca ve
Fransızcadan çevrildi. İkinci gruptaki eserler, yani Macaristan'daki
Türk dünyası ile ilgili kaynak araştırmaları öylesine geniş kapsandı
olmuştur k i , romantikler Yurt İşgali çağı dışında hiçbir çağa karşı böylesine
ilgi duymamışlardır. Üçüncü grupta çarpıtılmış tarihe dayalı
fantastik savlar, gülünç etimolojiler ve inanılmaz masallar yer aldı.

Viyana İmparatorluk Arşivinde memur olan Antal Gevay (1845-
1898), Farsça ve Türkçeyi Macarcayla karşılaştırdı. Türk egemenliği
çağma ait diplomatik verileri ve elçilik anılarını yayınladı. Daha önce
adı geçen Jânos Repiczky de Macarlara ilişkin Türkçe belgelerle çok
uğraştı ve çoğunu yayınladı. Arap şiiri ve şairleri üzerine de incelemeler
yazdı.


B u n l a r ı n yanı sıra herkesin anlayabileceği bir üslupla yazılmış
eserler de ortaya ç ı k t ı . En önemlisi Samuel Decsi'nuı şu bilimsel eserid
i r : "Osmanogrâfia, azaz a Török birodalom termeszeti, erkölcsi, egylıâzi,
polgâri es hadi âllapotjânak es a magyar k i r â l y o k ellen viselt
nevezetesebb hadakozâsainak summâs leîrâsa. Becs, 1788-89" (Osmanografi,
Yani T ü r k İmparatorluğunun Coğrafi, A h l a k i , D i n i , E t n i k
ve Askeri Durumunun ve Macar Krallarına Karşı Yaptığı Ü n l ü Savaşl
a r ı n ı n T o p l u Tasviri. Viyana, 1788-89). Decsi eserinin girişinde, "yüz
e l l i y ı l b i r l i k t e tuz ekmek yediğimiz T ü r k l e r i bu açıdan hiç kimsenin
incelememiş olması oldukça üzücü bir şey" diyor. Bu eseri, birçok
r o m a n t i k yazarın sürekli kullandığı bir kaynak olmuştur.
B i r başka eser de yazarı bilinmeyen "A Török birodalomrol valo
legûjabb tudösîtâsok. Nagy Szeben, 1790" (Türk İmparatorluğu Üzerine
En Yeni Bilgiler) dir.

İ s l am dini üzerine Almancadan çevrilen bir eser 1811'de Peşte'de
yayınlanır: "Mohammed elete es historiâja" (Muhammed'in Yaşamı
ve Hikâyesi).

Çok geçmeden Osmanlı Devleti üzerine büyük bir eser gün ışığı
görür: "Török birodalom statisztikai, geografiai es historiai leîrâsa
kidolgozta Lassû I s t v â n . Pest, 1828" (Türk İmparatorluğunun İstat
i s t i k s e l , Coğrafî ve Tarihsel Tasviri. İnceleyen I s t v â n Lassû. Peşte,
1828). Aynı çalışmayı ertesi y ı l Cezayir i ç i n yapmıştır. Dergilerde de
çeşitli incelemeler yayınlanmıştır.

Tudomânyos Gyüjtemenyek (Bilimsel Derlemeler) adlı dergide Doğuya
i l i ş k i n pek çok makale çıktı. Bunlardan bazıları şunlar: " K o -
vâts Samuel: "A magyarokrol es törökökröl, 1822, V I . " (Sâmuel K o vats,
Macarlar ve Türkler Üzerine); Kovats Samuel, A Mohamedânusok
Theologiijâröl, 1827, X I I " (Sâmuel Kovats, Müslümanların' Teoloj
i s i Üzerine); "Szokolay Dâniel, Ertekezefe az Ulemâkrol, 1830, I I I . "
( D . Szokolay, Ulema Üzerine B i r İnceleme); Szokolay Dâniel, I z l a m i -
t â k bûtsû jârâsa, 1831, I V . " (D. Szokolay, Müslümanların Haccı);
Takacsi Horvat Janos, A törökökröl es arabokröl, 1836, I I I . " (Jânos
Takâcsi Horvâth, Türkler ve Araplar Üzerine).

Athenaeum Dergisinde: "Petrichevich H o r v â t h Lâzâr, Adatok ûj
Egyptus es Mohamed A l i törtenetehez, 1837, I . " (Yeni Mısır v e Mehmed
A l i (Kavalalı) Olayına İ l i ş k i n Veriler); Pulszky Ferenc; I r a n es
Turan, 1839, I I . " ( F . Pulszky, İ r a n v e Turan).


Tudömânytâr'da yayınlanan makalelerin çoğu çeviridir: "Petrovics
Fridrik, Az arabiai beduinok es wahabiâk. 1834, I" (F. Petrovics,
Arabistan Bedevileri ve Vahhabiler).

Ferenc Toldy (1805-1875) Almanca bir incelemeyi "Kelet nepei
es literaturâja, Tudomânytâr, 1835, I V . " (Doğu Halkları ve Edebiyatı)
adıyla Macarcaya çevirmiştir. Bu incelemenin devamını Kâroly
Mod aynı adla aktarıyor. Derginin 1839, IV. sayısında sıra Türk edebiyatına
geliyor: "Jelen âllapotja s âltalânyos âttekintese a török l i t -
teraturânak" (Türk Edebiyatının Günümüzdeki Durumu ve Genel
Bir Bakış).

Doğulu halk olma düşüncesi Macarcanın Türkçeyle ve öbür Doğu
dilleriyle karşılaştırılması çalışmalarına yol açar. Oysa Sajnovics ve
Gyarmathy artık bu sıralarda dil araştırmalarının doğru yönünü göstermişlerdir.
Doğudaki anayurt düşüncesi ve Türkçeyle akrabalık düşüncesi
birbirine bağlanır ve bu, Macar bilim dünyasına Armin Vâmbery'ye
kadar egemen olur.

Doğunun ilgi merkezi olması 1848-49 Özgürlük Savaşı öncesi
siyasal akımlarına kadar sürer.

Romantik çağ dünyayı dolaşan gezginlerle doludur (Lamartine'-
ler, Csöma Körösi'ler). Bu çağa gelmeden önce de elçilik, hac, esir düşme,
misyonerlik vb. nedenlerle Doğuda dolaşmış olan Macarlar vardır.
Bunlardan Istvân Zalânkemenyi Kakas'ın yolculuğunun (1602-
1603) nedeni Türklere karşı İran'la ittifak kurmaktır. Kral Rudolf'un
verdiği bu görevle Rusya yoluyla İran'a geçer. Mısır'a giden Tamâs
Borsos, Erdel beyi Gâbor Bâthory'nin; Anadolu'yu da gezmiş olan Ferenc
Sebesi ise György Râköczi'nin Babıâli elçisi idi. Önce Mihâly
Teleki'nin sonra da Thököly'nin sekreteri olan Jânos Komâromi onunla
birlikte İstanbula gitmiş ve oradan da İznik'e geçmiştir. "Törökorszâgi
Diarium" (Türkiye Günlüğü, 1697-1703) adlı eseri basılmadan
kalmıştır. Babıâli'de işgüder olarak altı y ı l kalan ve bu arada I I . György
Râköczi'nin de elçiliğini yapmış olan Jakab Harsânyi Nagy, "Collocraia
familiaria Turcico latina" adlı bir eser yazmıştır (1672). Mihâly
Bay ve Gâspâr Pâpay de I I . Ferenc Râköczi'nin elçisi olarak Kırım
Hanı'nm yanına gitmişlerdi (Istvân Szamota, age.). Askeri ataşe olarak
1755 dolaylarında İstanbul'da bulunan Baron Ferenc Toth (Baron
de Tott) Anadolu'yu ve Mısır'ı gezdi. Süveyş Kanalı düşüncesini i lk kez
ortaya atan o oldu. Bu planını Sultan I I . Mustafa'ya anlattı, ama gerçekleştiremedi.
Kelemen Mikes'in Törökorszâgi levelek (Türkiye Mektupları)
adlı eserinin elyazmasını Tekirdağ'dan Macaristan'a götüren
ve bu eseri yayınlayan (1794) Istvân Kultsâr'a veren de odur. Anılarını
Fransızca yazdı ve yayınladı: "Memoires dıı Baron te Toth sur les
Turcs et les Tartares. Amsterdam, 1785).

Bu insanları çoğunlukla kendileri dışındaki koşullar Doğuya götürmüştür.
Romantik yazar ise rahatlamak, dünyayı tanımak, konu
bulmak için gitmiştir. Bajalı Andrâs Jelki, Türk korsanlarının eline
düşmüş, Çin'i, Cava'yı, Seylan'ı gezmiştir. Kâroly Jetting ise Selim
adlı bir Türk'e satılmıştır. Bu i k i maceraperestin anıları i l k kez 1791'
de ve 1797'de Almanca yayınlanmıştır.

Ferenc Szöllösi Türkiye'ye gitmiş, subay olarak 1829 Osmanlı-
Rus Savaşı'na katılmış, daha sonra da Anadolu'daki madenleri araştırmakla
görevlendirilmiştir. Lajos Kossuth'un sekreterliğini de yapan
Szöllösi (1848-49) Özgürlük Savaşı'nın yenilgiyle sonuçlanması üzerine
Rossuth'la birlikte Osmanlı Devletine sığınmıştı. Yazdığı "Napkeleti
kepek"te (Gündoğusu Manzaraları, Kolozsvar, 1838) siyasal olayları,
Türklerin âdetlerini, giyim kuşamını vb. anlatır. Viyana'da imparatorun
muhafız kıtasında subay olan Karoly Petrözai Trattner Anadolu'
yu ve Suriye'yi gezmiş, "Konstantinapclyi es szyriai utam emlekezete"
(İstanbul ve Suriye Yolculuğumun Anıları) başlığını taşıyan anıları
Târsalkodo'da (1841) yayınlanmıştır.

Lâzâr Petrichevich Horvâth uzun yolculuklar yapmış, 1846'da
istanbul'da padişah tarafından da kabul edilmiştir. Yolculuk anılarını
"P.H.L. Keleti Levelek Emiliâhoz" (L.P.H.'ın Emilia'ya Doğu Mektupları)
adlı eserinde anlatmıştır (Eletkepek, 1847).

Coğrafî amaçlı geziler ayrı bir grup oluşturur. Imre Frivaldszky,
Andrâs Fule, Jânos Frivaldszky, Ferenc Zach, Andrâs Terren ve Istvân
Nogel gibi bilginler Balkanlar'ı ve Türkiye'yi dolaşmışlardır.
1851 yılında "Törökorszâgi naplo" (Türkiye Günlüğü) adlı eseri
yayınlanan Gâbor Egressy ise Özgürlük Savaşı'ndan sonra Jözsef Bem
ile birlikte (Murat Tevfik Paşa) Türkiye'ye sığınmalarını ve oradaki
yaşamlarını anlatmıştır.

Romantik Çağ Macar edebiyatında yalnız Macar gezginlerinden
değil, Doğuya yolculuk yaparı ünlü her gezginden uzun uzun söz edilir.
Romantik Macar edebiyatında şiir türünde de Doğuyla ve dolayısıyla
Türklerle ilgili eserler yazılmıştır. Gergely Czuczor (1800-1866),
"Csökakövi rablâny" (Csokakö Esiresi, 1829), "Karad es Zemir" (Karad
ile Zeınir, 1830) adlı şiirlerinde Türkleri konu almıştır. Yarım kalan
"Hunyadi" adlı destanında Türkleri ayrıntıh olarak çizer. Destanın
A török seregek, Korog ban, A toborzök es pârviâdal adlı bölümlerinde
Türklerin çizimine verdiği ağırlık göze çarpıcıdır. Bu eserindeki Türk
âdetlerini Sânıuel Decsi'nin Osmanogrâfia'sından almıştır.
Dâniel Baksai'nin (1808-1862) "Jajtsa" (Yayca) adlı kahramanlık
şiirinde (1832) ilgi merkezi Türklerdir.

Jânos Garay'nin (1812-1853) şiirleri arasında da Türklerle ilgili
olanlar vardır. Bunlardan en başarılı olanı "Hasszân" (Hasan) adlı
baladdır. 1841 yılında basılmış olan bu baladın konusu şöyle: Yaşlı
Budin paşası Hasan Paşa evlenmek üzere olan Zolna'ya aşıktır. Zolna'-
yı kaçırmak üzere kiliseye gelir, sonra vazgeçer. "A hârem hölgye"nin
konusu Türk haremindeki bir Yunanlı kızın sevgilisi tarafından kaçırılmasıdır.
Ayrıca, "Mohâcs" (Mohaç), "Zrinyi Miklos", "Bosszûcsök"
(İntikam Öpücüğü), "Erzsebet Bâthori", "A györi vaskakas" (Györ
Demir Horozu), "Hunyad kardja" (Hunyad^ın Kılıcı), "Zrinyi Ilona"
adlı şiirlerinde konu yine Türklerle ilgilidir.

Pal Miskolczy'nin (1820-1889) "Mohamed könnye" (Mehmed'in
Gözyaşı, 1845) adlı baladında Fatih Sultan Melımed, düşmanı Jânos
Hunyadi'nin ölümünü duyunca ağlar.

"Mahmud török csâszârhoz" (Türk İmparatoru Mahmud'a) adlı
şairi belli olmayan şiirde sultan övülmektedir.

Pal Jâmbor'un (1821-1897) "Ozmân" (Osmanlı) adlı şiirinde Osmanlıların
bir köle gibi yaşadığı öne sürülür.

Macar romantik edebiyatının en büyük şairi olan Mihâly Vörösmarty
(1800-1855)nin, konusunu tarihten alan eserleri arasında Türklerle
ilgili olanlar vardır. Bunlardan "Eğer" (Eğri, 1827) adını taşıyan
destan ve "A hüseg diadalma" (Sadakatin Zaferi, 1822) Eğri kalesinin
kuşatmasını işler. Odları, kahramanlık şiirleri ve epigramları arasında
da (Hunyadi halâla,.Mohâcs, Dobö, Sziget, Szigetvâr, Zrinyi)
Türklerle ilgili olanlar bulunmaktadır.

Epikte de başarılı eserler vermiş olan Vörösmart}'nin en i y i trajedisi
"Marot bân" (Ban Marot, 1838), Macar-Türk konuludur.

Endre Pâzmândi Horvâth (1778-1838), Vörösmarty'den önce epik
eserler vermiş, ama edebi yanı zayıf kaldığı için başarı Vörösmarty'nin
olmuştur. "A sziszeki gyözödelem" (Sziszek Zaferi, 1827); " G r i t t i Lajos"
(1821); Enyingi Török Bâlint felesegenek a sztambuli hettorony
bol Torbâgyra" (Enyingli Balint Török'üh Karısının İstanbul Yedikule'den
Torbagy'a, 1824) adlı eserleri Türklerle ilgilidir.

Ulusal geçmişin geleneklerine karşı çok duyarlı olan Mihâly Tompa
(1817-1868) yazdığı tarihsel-ya da epik şiirlerinin bazılarında Hunlar,
Avarlar ve Türkleri konu almıştır: "Etele hun kirâlyröl" (Hun Kralı
Attila Üzerine), "Csörsz arka" (Şeytan Arkı), "Basa kûtja" (Paşa
Kuyusu), "Arszlan basa" (Arslan Paşa).

Macar edebiyatının en büyük epik şairi olan Jânos Arany (1817-
1882) büyük bir Hun epopesi yazmak istiyordu, ama bu planını tümüyle
gerçekleştiremedi. Bir şaheser sayılan "Buda halâla" (Buda'nın
Ölümü) adını taşıyan i l k bölüm 1864 yılında yayınlandı. "Szondi ket
aprödja" (Szondi'nin İ k i İçoğlam) (1856) adlı baladının konusu ise
Macaristan'daki Türk egemenliği zamanından alınmıştır.

Romantik çağın en gözde eser t ü rü hikâye idi. Dergilerde her hafta
ya da her ay doğuyla ilgili bir hikâye yayınlanırdı. Çevirilere de sık sık
rastlanırdı.

Antal Farkas'ın Âlmancadan çevirdiği (1790) "Erköltsi-Iskola az
az huszon negy nyâjas historiâk" adlı hikâye derlemesinde Türklerle
ilgili şu hikâye var: "Ket felesegü Török rabsâgâbul megszabadult
Kereszteny" ( İ k i Karılı Türkün Esaretinden Kurtulan Hıristiyan).
Kâroly Farkas tarafından 1805 yılında Âlmancadan çevrilen "A szerelem
es a Hüsegtelenseg" (Aşk ve Sadakatsizlik) adlı hikâye daha sonra
"Mindeh poklokon keresztül" (Bütün Cehennemlerden Geçerek) adıyla
Mör Jokai (1825-1904) tarafından roman haline getirilmiştir.

Peter Vajda da (1808-1846) hikâyelerinden üçünde Türklerle ilgili
konuları işledi: "Othmanünnepe Eskiudarban" (Üsküdar'da Osmanlı
Bayramı) (1834), "Mely gyönge a leghatalmasabb is" (Zayıf Olan
Aynı Zamanda En Güçlüdür) (1835), "Mirmah" (Mihrimah) (1938).
Alajos Mednyanszky'nin (1784-1844) daha sonra "Elbeszelesek,
regek s legendâk a magyar elökorböl" (Hikâyeler, Masallar ve Efsaneler)
(1832) adıyla Macarcaya çevrilen Almanca hikâye derlemesinde
Türklere ilişkin birkaç hikâye vardır. Pal Edvi IlleVin çevirdiği "Török
szerelemlevelek"in (Türk Aşk Mektupları) dışında çevirmem belli olmayan
"A basa esküje" (Paşanın Yemini) adlı hikâye Athenaeum'
da (1840) yayınlandı.

Özgün hikâyeler arasında Türklerle ilgili olanlar ise şunlardır:

Jânos Majlath: "A bosszulö kard" (Öç Alan Kılıç) (1825); Samuel Kiss:

"Kiss Jozsef Miklosfi" (1826); Âgoston Bârâny: "Pogany török földje"
(Pagan Türkün Toprağı) (1826); yukarda şiirlerinden söz ettiğimiz
Gergely Czuczor'un "A megvigasztalt apa" (Avunmuş Baba) (1830)
adlı hikâyesi; Macar tarihsel romanının kurucusu Miklös Jösika'nın
(1794-1865) "Diamante" (Elmas) (1846) adlı hikâyesi (Tepedelenli
Ali Paşa olayını işler); Andrâs Fay'nin (1786-1864) "Szuliotak" (Sulyotlar)
(1864) (aynı konu işlenmiştir); Ignâc Nagy'ın (1810-1854)
"Achmet es Lora" (Ahmet ve Lora) (1835), "Hölgyrablo" (Kadın Kaçıran)
(1834), "A pogany esküje" (Paganın Yemini) (1842) ve "Demir
basa I l l i k o n " (Demir Paşa Illik'te) (1834) adlı hikâyeleri; özellikle Sırp-
Türk ilişkileri üzerine yazmış olan Gusztav Remellay'nin (1819-1866)
"Rom szüze" (Harabenin Bakiresi) (1842), "Bella szerb neprege" (Bella,
Sırp Halk Menkıbesi) (1843), "Lyubicza" (1843), "Jozsa a kis jancsâr"
(Küçük Yeniçeri Jozsa) (1857) adlı hikâyeleri.

Sayı bakımından kırklı yıllar Türklerle ve Doğu ile ilgili hikâyelerin
en çok görüldüğü yıllardır. Türklerle i l g i l i olanlar şunlar: Mihâly
Pataki: "Kint kinert" (İşkenceye Karşılık İşkence) (1844); Jözsef
Szilvagy: "Zumrud" (Zümrüt". (1844); Gusztav Szontâgh: "A szenvedelmes
Dinnye es Dohânytermesztö âbrândjai" (Tutkulu Bir Karpuz
ve Tütün Yetiştiricisinin Hayalleri) (1845); Lajos Kuthy: "A szökeveny"
(Kaçak) (1833); Jozsef Mclnâr: "Basa kûtja" (Paşa Kuyasu)
(1846); Jânos Baıthos: "Török nö" (Türk Kadım) (1841).

Andrâs Dugonics'in (1740-1818) 1788 yılında yayınlanan "Etelka"
adlı romanından önce özgün bir Macar romanı yazılmamış, bu
tarihe kadar çeviri ya da uyarlama yapılmıştır. En dikkate değer olanlar
bile ya sona ermekte olan bir akımın ürünleriydi ya da tümüyle sona
ermiş, ölmüş bir akımın geç kalmış sürgünleriydi. Batıda Goethe'-
nin Werther'i yayınlanırken (1774), İngiltere'de Fielding, Sterne ve
Goldsmith; Fransa'da Votaire ve Rousseau'nun romanlarının artık on
yıllık bir geçmişi varken, Macaristan'da -Batıda artık döküntü sayılan-
Almancadan çevrilmiş, yazarı bilinmeyen Kartigâm ve La Calprenede'in
Cassandra'sının çevirisi okunuyordu. İ l k gerçek Macar romanını
Andrâs Fay yazdı: "Belteky haz" (Belteky Evi) (1832). Macar
romanının bu eserle doğduğu kabul edilir.

Sözünü ettiğimiz Kartigâm adlı roman 1772'de Pozsony'da basılmıştır.
Ignâcz Meszaros'un Almancadan çevirdiği bu eserde İbrahim
Paşa adında bir Türk paşasının kızı Kartigâm ile oğlu "Akmet"in başından
geçenler anlatılır. Romanın sonunda Kartigâm'ın aslında bir Macar
soylusunun kızı olduğu ortaya çıkar. Eserin tam adı şöyle: "Buda

Vârânak Viszsza-Vetelekor A' Keresztenyek Fogsâgâba Esett Egy Kartigâm
nevü Török Kis-Aszszonynak Ritka es emlekezetes Törteneti"
(Budin Kalesinin Geri Alınması Sırasında Hıristiyanlara Esir Düşen
Kartigam Adında Bir Türk Kızının Ender ve Unutulmaz Hikâyesi).

Bundan dört yıl sonra yine Almancadan Ferencz Kazinczy'nin
çevirdiği, "Az amerikai Podotz es Kazimir keresztyen vallâsravalo
megterese" (Amerikalı Podotz ve Kazimir'in Hıristiyan Dinini Dönmesi)
(1776) adlı romanda i k i Amerikalının İstanbul'da Müslümanlığı
kabul etmeleri için uğraşılması, hapsedilmeleri, kaçıp Macaristan'da
Hıristiyanlığı kabul etmeleri anlatılır.

Daha sonra Mor Jokai'nin "Az utolso budai basa" (Son Budin Paşası)
adıyla yeniden işleyeceği Abdurrahman Paşa'nın yaşamı ve Budin
kuşatması sırasında ölümünden söz eden (1686) "A budai basa" (Budin
Paşası) (1791) adlı eseri György Aranka, Fransızcadan çevirmiş, daha
sonra sahneye de uyarlanmıştır.

"A vilâgnak haronı reszeiben Bujdoso avagy egy spanyol viszontagsâgai"
(Dünyanın Üç Kıtasını Dolaşan Bir İspanyolun Başından
Geçenler) (1798) adlı roman, nişanlısı İstanbul'da sultanın haremine
düşen. bir İspanyol'un onu kurtarmaya çalışması sırasında başından
geçenleri anlatıyor.

"Zaid! vagy Negyedik Muhammed Török Tsâszârnak szerentsetlen
szerelme" (Zaid ya da Türk Padişahı IV. Mehmed'in Talihsiz Aşkı)
(1803) başlığını taşıyan ve J. K'ss'in Almancadan çevirdiği roman,
Budin'in elden çıkması sırasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın
yerine sadrazam olan Süleyman Paşa'nın sevgilisi Zaid ile I V . Mehmed
arasındaki karşılıksız aşkı işler.

İkinci Viyana kuşatması sırasında İbrahim Paşa'ya (Budi n beylerbeyi)
esir düşen bir Macar kcmutanının ve onun uşağının Fas, Tunus
ve Cezayir'de başlarından geçenler Joachim Szeker tarafından roman
haline getirilmiş: Magyar Robinzon vagy is Ujvâri es Miskei Magyar
vitezeknek viszontagsâgai, es azoknak e' vilâg külömbfele reszeiben
törtent tsodalâtos esetei" (Macar Robensonu ya da Ujvâri ve Miske
Adlı Macar Kahramanlarının Maceraları ve Onların Bu Dünyanın
Çeşitli Kıtalarında Başlarından Geçen Hayrete Değer Olaylar) (1808).
Szigetvar seferini konu alan bir başka - roman da Almancadan çevrilmiş
olan "Gröf Zrinyi Miklös, vagy Sziget' vârânak ostromlâsa"
(Kont Miklos Zr:nyi ya da Szigetvâr'ın Kuşatması) (1817) dır.


Samuel Palfy'nin 1824 yılında yazdığı "Zomilla" adlı santimant
a l macera romanının kişileri Türk, Macar ve Çinlidir.

Gyorgy Agârdi'nin 1829'da Almancadan çevirdiği "Buda vârânak
visszavetele" (Budin Kalesinin Geri Alınması) adlı romanda yine Budin'in
1686'da Macarların eline geçmesi konu olarak alınmıştır.

Daha önce üç hikâyesinin adını verdiğimiz Peter Vajda'nın Türklerle
ilgili bir de romanı var: "Tarcsai Bende" (1837).

Macar edebiyatında tarihsel romanın kurucusu olan ve Abafi adlı
romanıyla romantik Macar edebiyatının i lk ürününü veren Baron Miklös
Josika (1794-1865) yirmi beşi tarihsel olmak üzere toplam yüz onyedi
ciltlik otuz sekiz roman yazmıştır. Bunların çoğunun konusu Erdel
tarihinden, özellikle de Erdel beyleri döneminden alınmıştır. "A
ket barât" (İki Arkadaş) (1860), "Ami kesik nem mûlik" (Geç Kalan
Geçmez) (1864), "Utolsö Bâthori" (Son Bathori) (1837), "Vegvâriak"
(Uçkaledekiler) (1863), "A zöld vadâsz" (Yeşil Avcı) (1854) adlı romanlarında
Türklere de yer vermiştir. A zöld vadâsz'ta Mohaç muharebesini
Lâszlö Listius gibi o da Brodarics'in kroniğini izleyerek anlatır.

Tarihsel roman türünü en yüksek gelişme noktasına çıkarmış olan >
Baron Zsigmond Kemeny (1814-1875) romancılığa başlamadan önce
tarihsel araştırmalarıyla adını duyurmuştu. "A mohâcsi veszedelem
okairöl" (Mohaç Felaketinin Nedenleri Üzerine) (1838), bu araştırmalarından
biridir. "Isabella kiralyne es remete" (Kraliçe Izabella ve
Münzevi) (1837), "Gyulai Pâl" "(1847) ve "Zord idö" (Çetin Zaman)
(1858) adlı romanları ile "A ket boldog" (Mutlu İki Kişi) (1852) adh
hikâyesi Mohaç Savaşı sonrası Türk-Macar ilişkilerinden söz eder.
Macar edebiyatında Doğuyla ve Türklerle ilgili tarihsel konular
tiyatro eserlerinde de işlenmiştir. Roman ve hikâyede olduğu gibi önce
çeviriler yapılmış, X I X . yüzyıl başına doğru özgün eserler verilmeye
başlanmıştır. Türklerle ilgili i l k eser Avusturyalı Emanuel Schikaneder'den
Andras Szerelemhegyi'nin 1794 yılında çevirdiği "A jo tevö
zarândok" (İyilik Yapan Hacı) adlı müzikal oyundur. Yeniçerilere,
Arap uşaklarına, Türk müziğine yer verilen oyunda bir peri masalı
anlatılır. Lâszlo Kelemen'in Almancadan çevirdiği "Zaide" (1793)
adlı oyunun konusu Türkiye'de geçer. Yoksul ve namuslu bir Türk
kadınının başından geçenleri anlatan oyun sık sık sahnelenmiştir. Karakterleri
Türk olan "A verpohâr" (Kan Bardağı) adlı yedi bölümlük
pandomimin yazarı belli değildir. 1830 yılında sahneye konmuştur.

Istvân Babotsay'nin yazdığı dört perdelik "Vigkedvû Mihâly" (Keyifli
Mihaly) (1806) adlı dramın konusu kısaca şöyle: Debrecen yargıcı Key
i f l i Mihâly Almanlara yiyecek sağladığı için Varad Paşası Seman Paşa
tarafından hapsedilmiştir. Seman Paşa yargıcı, yine esiri olan onun kızı
Krisztina'nın aşkına karşılık serbest bırakmak ister. Mihaly bunu kabul
etmez. Seman Paşa'nın adamları da buna karşı çıkarlar ve paşadan
habersiz olarak Mihâl\'ı idam ettirirler.

Istvan Vedres'in oyunu "A haza szeretete avagy nemes Szeder
vârosânak a törököktöl valo elveteîe, negy reszböl âllo vitezi jâtek"
(Yurt Sevgisi ya da Soylu Szeged Kentinin Türklerden Alınması) (1809)
adını taşıyan oyununda da Szeged'in Türk komutanı "Hederbeg"in
(Hıdır Bey) bir Macar kızma duyduğu aşk, bu kızı elde etmek için girişilen
çabalar ve Szeged'in Türklerden alınması işlenir.

Farkas Bolyai'nin (1775-1856) "Kemeny Simon" (1817) adlı eserinde
Türklerin yalnızca adları geçmektedir. Mezetes (Mezit Bey), Mufti
(müftü).

Bolyai'nin en önemli eseri sayılan " I I . Mohamed vagy a ditsöseg
gyozelme a szerelmen" ( I I . Mehmed ya da Şanın Aşka Zaferi), 1896
yılına kadar basılmadan kalmıştır. Eserde Fatih ve İrene olayı işlenmiştir.
Bu konu Macar edebiyatında romantik çağdan önce de ele alınmıştır.
Benedek Âkos, elyazması olarak kalan bir dua kitabında (1660)
bundan bir mesel olarak söz eder. Türkiye Mektupları adh eserinde
Mikes de 63. mektupta trene hikâyesini anlatır. Bu konu Bolyai'den
sonra Kâroly Kisfaludy (1788-1830) tarafından da irene (1820) adh
eserde işlenmiştir.

Jözsef Szommer de i k i oyununda Türk egemenliği çağma döner.
Bunlardan birincisi "Zombori, vagy a t i t o k " (Zombori ya da Gizem)
adlı oyundur, ikinci oyunu "Scanderbeg, vagy a haza szabaditoja"
(iskender Bey ya da Yurdun Kurtarıcısı) (1822) adım taşır ve ünlü
iskender Bey hikâyesini oyunlaştırır. 1825 yılında yayınlanan i k i oyun
aynı konuyu, Kenyermezö'de Türklere karşı kazanılan zaferi ele alır.
Sâmuel Budafalvi Bors'un "Kenyermezei viadaî vagy a hasonlithatatlan
vitezseg" (Kenyermezo Muharebesi ya da Benzersiz Kahramanlık)
ve Pal Szabo'nun "A kenyermezei diadal" (Kenyermezo Zaferi)
adlı eserleri. Daha önce belirttiğimiz gibi Gâbor Döbrentei de bu konuyu
1822 yılında manzum destan olarak ele almıştı.

Lâszlo Klesztinszky'nin 1832 yılında yazdığı ve 1836'da basılan
"Bosszulö kard, vagy a meregkeverö" (Kindar Kıbç ya da Zehir Katan)
adlı trajedinin kaynağı daha önce sözü edilen Jânos Mailath'ın eseridir.


Sayısı kırkı bulan tarihsel oyun yazmış olan ve kırk yıl Macar
sahne edebiyatına (1835-75) egemen olmuş olan Ede Szigligeti (1815-
1878) 1839 tarihini taşıyan "Romilda" adlı eserinde Avar Hanı'nm
oğlu Aladar ile Longobard prensi Gitolf'un karısı Romilda arasındaki
aşkı anlatır. " G r i t t i " (1844) ise Alajos Gritti'nin yükselme hırsı ve sonunu
işleyen bir trajedisidir. Önce manzum hikâye olarak yazdığı (1868)
Perenyi Peter" adlı eserini 1875 yılında oyunlaştırmış ve "Peren} ine"
(Bayan Perenyi) adını koymuştur. Bu eserde Peter Perenyi'nin, ailesini,
canını ve mülklerini korumak için Kral Yanoş'la, Ferdinand'la ve
Türklerle yaptığı mücadele anlatılır.

Mor Jokai'nin Macaristan'da Türk Dünyası adlı romanının kahramanlarından
biri olan Pal Beldi, Szigligeti'nin "Beldi Pal" adh eserinde
(1856) başkahraman olarak rol alır.

Macar edebiyatında Doğuyu, dolayısıyla Türkleri konu alan roman
ve hikâyeler Mor Jokai'nin eserlerine gelir dayanır.

* adoma - Bir tür anekdot


K a y n a k ç a
C s â s z â r , E l e m é r : A magyar regêny tôrtênete. Budapest, 1922
D é z s i , L a j o s: ^4 torténeti târgyû szépirodalom. Budapest, 1927
G y o r g y, L a j o s: A magyar regêny elôzmênyei. Budapest, 1941
P i n t e r , J e n ô : Magyar Irodalomtôrtênete. 7 cilt. Budapest, 1934
S t a u d, G éz a: Az orientalizmus a magyar romantikâban. Budapest,1931
W e b e r , A n t a l : ^ 4 magyar regêny kezdetei. Budapest, 1959




















Hiç yorum yok: