21 Mayıs 2013 Salı

Valide sultanların oğullarının mezarı başında yaptıkları gizli ritüel neydi?- Murat Bardakçı


Ayasofya’nın ibadete açılması çabaları, bana ayrıntılarını bilmediğimiz ve hakkında bugüne kadar yazılı hiçbir bilgi bulunmayan bir ritüeli hatırlatır: Tahtta bulunan oğulları kendilerinden önce vefat eden valide sultanların oğullarının mezarının başında yaptıkları, “Valide Sultan Duası” denen bir çeşit zikri...

AYASOFYA’nın cami olarak yeniden ibadete açılması için son aylarda birkaç kampanya birden başladı. Bu yazıyı yazdığımsırada, Anadolu Gençlik Derneği’nin çağrısı üzerine bazı gruplar Ayasofya’nın önünde öğle namazı kılma hazırlığındaydı... Burada, 1934’te hâlâ tartışılan bir bakanlar kurulu kararnamesi ile ibadete kapatılan Ayasofya’nın ibadete tekrar açılmasına taraftar bulunduğumu ama böyle bir kararı vermenin çözümü son derece zor birmilletlerarasımesele olduğunu da bildiğimi söylemekle yetineyim... Meselenin bu tarafını bir tarafa bırakacak ve bin küsur senelikmâbedin avlusundaki ve şehrin diğer yerlerindeki padişah türbelerinde birkaç asır boyunca yapılan ama ayrıntıları artık bilinmeyen gizli bir ritüelden bahsedeceğim. Sözünü ettiğimritüele, eskiler “Valide Sultan Duası” derlermiş... 


KADINLAR SALTANATI

“Valide Sultan”, Osmanlı İmparatorluğu zamanında padişahların annelerinin unvanı idi. Oğlunun tahta geçmesinden sonra bu unvanı alan anne haremin en güçlü kişisi olurdu ve hemen her konuda etki sahibi ise, zamanla sadece haremin değil, imparatorluğun da en büyük gücü hâline gelirdi... Osmanlı Tarihi’nde ÜçüncüMurad’ın annesi Nurbanu, ÜçüncüMehmed’in annesi Safiye, Sultan İbrahimile Dördüncü Murad’ın annesi Mahpeyker Kösemve AvcıMehmed’in annesi Hatice Tarhan Sultanlar gibi güçlü valideler vardı, bu hanımların iktidarın zirvesinde oldukları devirlere, sonraları “Kadınlar Saltanatı” adı verilmişti. Sözünü ettiğimve ayrıntıları hakkında bugün artık hiçbirşey bilmediğimiz ritüel, işte bu hanımlara, yani padişahların annelerine mahsustu. Ben, eskilerin “Valide Sultan Duası” dedikleri ritüelinmevcudiyetini hanedanın imparatorluğun yıkılışından önce dünyaya gelmiş olan hanımmensuplarından, yani son sultanlardan işitmiş ve anlattıklarını not almıştım... İşte, son sultanların “Valide Sultan Duası” ile ilgili olarak bana naklettikleri: Valide sultanlar bu ritüeli oğullarının kendilerinden önce vefat etmesi hâlinde yaparlardı... Padişahın cenazesi büyük bir törenle kaldırılıp defnedildikten, hatimlerin, duaların vemerasimin tamamlanmasından sonra herkes çekilir, defin sırasında sarayda bekleyen valide sultan göğsünün üzerinde tuttuğu orta boyda bir bohça ile kabrin başına gelirdi. Cenaze padişahlara mahsus bir türbeye, yani üstü kapalı birmekâna defnedilmişti, valide sultanın gelmesi üzerine içeride hiç kimse kalmaz, herkes dışarıya çıkar, türbenin kapısı da kapatılırdı. Oğlunu kaybetmenin ıstırabı ile zaten perişan halde bulunan anne türbede tek başına kalınca göğsünün üzerinde tuttuğu bohçayı kabrin başucu tarafında yere koyar, kendisi de oraya bağdaş kurar ve bohçayı açardı. 

CEVAP ARAYAN SORULAR 

Bohçada değişik renklerde çok sayıda taş vardı ve ritüel işte o anda başlardı... Taşları belli bir kurala göre gruplara ayırıp önüne dizen valide sultan içinden ama fısıldarcasına bazı dualar okur, her duadan sonra taşların yerini değiştirir, dualar birbirini takip eder, taşların yeri devamlı değişir ve zikri andıran bu ritüel tamamlandıktan sonra valide sultanın ellerini çırpması ile kapılar açılır, üzüntüden helâk olmuş anne türbeyi terkeder ve hemoğlunu hemde iktidarını kaybetmiş halde kendisini bekleyenmeçhul istikbale uzanırdı. Zira padişah olan oğlunun ölümünden sonra artık Topkapı Sarayı’nda kalamayacak, büyük ihtimalle Bayezid taraflarındaki “Eski Saray”a nakledilecek ve hayatının sonuna kadar dışarıya adımını atamayacaktı! Padişahınmezarı başında yapılan bu ritüel hakkında bildiğimiz tek birşey daha var: Duanın bir valide sultandan kendisine ilk erkek torunu vermiş olan geline yani padişahın hanımına ders verir gibi öğretildiği ve nesilden nesile böyle devamettiği... “Valide Sultan Duası”nın geçmişi neye dayanıyordu? Türkler’de İslâmiyet öncesi devirlerde hâkimolan gelenekler ile bir alâkası var mıydı? Evlâtlarını kaybettikleri için zaten helâk olan anneler oğullarınınmezarının başında tek başına kaldıkları zaman ne okuyorlardı? Türbeye bohça içerisinde getirdikleri taşlar ne idi? Bu taşları hangi kurala göre diziyorlardı ve taşlar duadan sonra ne yapılıyordu? Bunların hiçbiri bugün artık bilinmiyor, üstelik son valide sultan duasının ne zaman, hangi valide tarafından hangi padişah için yapıldığı hakkında da elimizde bir kayıt bulunmuyor. Padişah olan oğlu kendisi hayatta iken ölen son padişah, 1807’de tahta çıkan, bir sene iki ay hükümsürdükten sonra kardeşi İkinciMahmud tarafından 1808’in 15 Kasımgecesi idamettirilen DördüncüMustafa idi... 

HEPSİ BUNDAN İBARET 

DördüncüMustafa’nın annesi olan ve Ayşe Sîneperver yahut Nüketsezâ ismini taşıyan valide sultanın, oğlunun Bahçekapı’daki türbesine gidip bu ritüeli yapmasına izin verildimi, bilmiyoruz... Osmanlı tarihinde sosyal hayat ile ilgili konuların gölgede kalmış, bilinmeyen ve unutulmuş âdetlerinden olan “Valide Sultan Duası” hakkında benimsaray devrini görmüş yaşlı sultanlarından öğrendiklerimbunlardan ibaret... 

ORTA ASYA’DAN MI GELİYOR?

Padişahınmezarı başında yapılan ritüel hakkında yazdıklarım, bazı tarikatlerdeki zikir şekillerini bilenlere pek yabancı gelmemiş ve “Valide Sultan Duası” ile Nakşibendîler’emahsus “Hatme-i Hâcegân” arasındaki benzerliği herhalde farketmişlerdir... Bu sayfada, “Hatme-i Hâcegân” hakkında kısa bir bilgi yeralıyor. Her iki ritüel arasında bir bağlantı bulunduğunu iddia etmiyorumama Nakşîliğin asırlar öncesinin Orta Asya’sına dayanan bir Türk tarikati olduğu gözönüne alınırsa, Vâlide Sultan Duası ile Hatme-i Hâcegân arasında birmünasebet bulunabileceğini de gözardı etmemek
gerekir...


Valide Sultan Duası’nı hatırlatan zikir: Nakşibendîler’in ‘Hatme-i Hâcegân’ı

“HÂCEGÂN”ın, yani geçmişte yaşamış büyük hocaların öğrettikleri hatimşekli demek olan “Hatme-i Hâcegân”, Nakşibendîlikte cemaatin halka halinde yaptığı temel zikirlerindendir. Esasları 12. asırda Orta Asya’da, Buhara yakınlarındaki Gücdevan köyünde dünyaya gelmiş olan ve Abdulhâlik Gücdüvânî tarafından tespit edilmiş olan Hatme-i Hâcegân, hatmeye katılan ve okunacak bazı sureleri bilenlerin sayısına göre “büyük hatme” ve “küçük hatme” diye iki şekilde yapılır. Sureleri bilenlerin sayısı 11’den az ise hatme “küçük”, fazla ise “büyük” olur. Her iki hatmede de okunan surelerin sayısını takip etmekmaksadıyla 100 adet taş kullanılır ve hatme en basit izahı ile şu şekilde yapılır: Taşlar yere halka halinde oturmuş olan cemaate eşit sayıda dağıtılır, zikre katılanlar zikri idare edenin yahut imamın verdiği talimata göre kendilerine düşen sureleri, salâvatları veya diğer duaları sadece kendilerinin duyabilecekleri şekilde ve ellerindeki taşların sayısına göre birkaç defa okurlar. Zikrin tamamlanmasından sonra genellikle 25 adet “estağfirullah” çekilir, taşlar da bu sırada dağıtıcı tarafından şeyhin veya imamın önündeki sepete konmuş olur ve hatme tamamlanır.


Ayasofya’daki mezarların tam sayısı hâlâ bilinmiyor 

AYASOFYA Camii’nin bahçesinde padişahlara ait üç, şehzadeler için de bir türbe bulunuyor ama daha sonraları türbe haline getirilen ve iki padişahın defnedildiği kilise vaftizhanesi ile beraber türbe sayısı beşe çıkıyor; buralarda defnedilenlerin adedi de 140’ı geçiyor. Ve, açık söylemek gerekirse Ayasofya’da padişahların, eşlerinin ve bazı sultanlar ile şehzadelerin dışında yatan diğer hanedanmensuplarının kim oldukları vemezarların gerçek sayısı da hâlâ bilinmiyor. İşte, son uykularını Ayasofya’nın avlusunda uyuyan hanedanmensuplarından bazıları: İkinci Selim Türbesi: Kanuni Sultan Süleyman’ ın oğlu İkinci Selim ile hanımı Nurbanu Sultan da dahil olmak üzere 42 adet sandukavar. Üçüncü Murad Türbesi: İkinci Selim’ in oğlu Üçüncü Murad ile karısı Safiye Sultan, Üçüncü Murad’ ın 21 kızı, oğlu Üçüncü Mehmed’in tahta çıkar çıkmaz idam ettirdiği 19 kardeşi ve kim oldukları bilinmeyen diğer 12 hanedan mensubunun mezarı burada. Türbede yatanların tamamının 50’den fazla olduğu tahmin ediliyor. Üçüncü Mehmed Türbesi: Üçüncü Mehmed, karısı ve Birinci Ahmed’in annesi Handan Sultan’ ın diğer akrabalarıyla birlikte son uykusunu uyuduğu türbede tahminlere göre 26 kişi yatıyor. Şehzadeler Türbesi: Mezarların sayısı tam olarak bilinmiyor ve beş kişinin mezarının bulunduğu düşünülüyor. Vaftizhane: Ayasofya'nın kilise olduğu devirlerde “vaftizhane”, fetihten sonra da “yağhane” olarak kullanılan mekânda iki padişah, Sultan Birinci Mustafa ile Sultan İbrahim, sayıları 12’nin üzerinde tahmin edilen diğer hanedan mensuplarıyla birarada yatıyorlar.

Hiç yorum yok: