14 Nisan 2013 Pazar

93 Harbi'ne böyle girdik-Avni Özgürel


Rumi takvimle 1293 yılına denk geldiği için '93 Harbi' diye anılan 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi'nin üzerinden tam 125 yıl geçti.

Rumi takvimle 1293 yılına denk geldiği için '93 Harbi' diye anılan 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi'nin üzerinden tam 125 yıl geçti. Osmanlı'nın Balkanlardan tamamen çekilmesine, Kars ve Ardahan'ın 40 yıl işgal altında yaşamasına yol açan savaşı biz neredeyse unuttuk. Oysa tarih dinamikler değişmediği sürece tekerrür edeceğini her vesileyle gösteriyor.

Dönem, imparatorluğun devlet harcamalarını kontrol altına almak, dış borç ödemelerinden bunalan hazineye 'günübirlik kaynak' sağlamak için birbiri ardına 'istikrar paketleri' açıkladığı; devleti ayakta tutmak ve Avrupa devletleri arasında mütalaa edilmek için günümüzün peş peşe çıkan 'uyum paketleri'ne benzer 'Islahat Tedbirleri' alıp uygulamaya koyduğu bir dönemdi. 

Kışkırtmalar

Tablonun siyasi cephedeki görünümü gözünüzde canlansın diye, bazı ilave bilgiler daha vereyim: İstanbul, içine düştüğü güçsüzlük sebebiyle Eflak ve Boğdan voyvodalıklarının 'Romanya Prensliği' adı altında birleşmesini engelleyememişti. 

Cidde'de meydana gelen karışıklıklarda Fransız ve İngiliz konsoloslarının öldürülmeleri üzerine iki devletin donanmalarının şehri top ateşine tutup karaya asker çıkarmalarına, dahası olayla ilgili tahkikatı ve takibi kendileri yapıp, yakaladıkları sorumluları idam etmelerine seyirci kalınmıştı. 

Lübnan'da Dürzilerle Maruniler arasındaki çatışmayı durdurmak için Fransa'nın Beyrut'a asker göndermesi engellenememiş, Suriye'nin işgali ancak Lübnan'ın bir kısmına özerklik verilerek sağlanabilmişti. 

Girit'te, 'Yeni Nizam' adı altında başlayan demokrasi denemesi sonrası adada varlığı sembolik hale gelen Türk askerinin çekilmesi için Babıâli'ye baskı yapılıyordu. 

Hiçbir askerimizin bulunmadığı Belgrad'da kalede Sırp bayrağı yanında dalgalanan Türk bayrağına tahammülsüzlük yüzünden protesto gösterileri yapılıyordu. 

İstanbul'da Bulgarlar bağımsızlık taleplerini Rus Sefareti'nin önünde toplanıp kurtarıcı olarak gördükleri Çar'ın sağlığı için ayin yapacak noktaya vardırmışlardı. 

Nihayet, Babıâli nezdindeki Rus elçisi General Ignatyef, Moskova'ya gönderdiği raporda Osmanlı İmparatorluğu bürokrasisinin avucunun içinde olduğunu, "Hepsi sefaretimizin emri altındadır" cümlesiyle ifade edebilecek derecede etkiliydi.

İlk isyan ve gerisi...

Rusya ilk olarak 1875 Temmuzu'nda 'zemin yoklaması' yaptı. Saraybosna'nın Mostar ilçesine bağlı bir köyün halkı kendilerinden mükerrer vergi istendiği iddiasıyla silahlanıp ayaklandı. Osmanlı kuvvetleri üzerlerine gidince Rusya Babıâli'ye ültimatom verdi ve Osmanlı kuvvetleri mecburen asileri serbest bıraktı. Ama asiler bununla yetinmeyip Bosna-Hersek'in bağımsızlığını istemeye vardırdı işi. 

Ruslar yangını büyütmeye kararlıydı; Mostarlı köylülere akıl hocalığı ve öncülük yapmak üzere özel yetiştirilmiş bir grubu bölgeye göndermek istediler. Ancak bir şekilde bunu öğrenen sadrazam Mithat Paşa, Tuna'yı geçmek üzerelerken bu grubu tutuklattı. Ruslar yanlarındaki silah ve cephaneyle yarım gün Osmanlı kolluk kuvvetleriyle çatıştıktan sonra teslim oldular. Fakat sonuçta Ignatyef'in baskısıyla hepsi serbest bırakıldı. Bu olayın Avrupa basınındaki yankıları devam ederken Selanik'te Bulgar asıllı bir kızın din değiştirerek bir Türk delikanlıyla evlenmeye kalkması ortalığı karıştırdı. Bulgar, Rum, Sırp asıllı gençler merasimin yapılacağı yere gitmek için istasyonda bekleyen gelin ve damada saldırdı. 

Çıkan olaylardan ürken kız Amerikan Konsolosluğu'na sığındı, Müslümanlar durumu işitip ayaklandı ve Amerikan Konsolosluğu'nun kapısına dayanıp gelinin teslimini istedi. Alman ve Fransız konsolosları öldürüldü. Bu gelişmeleri fırsat bilen İstanbul'daki Rus elçisi Ignatyef, Osmanlı başkentinde can güvenliği kalmadığı gerekçesiyle 300 Karadağ asıllı silahlı muhafız getirtti. Selanik olayı orada kalmadı, çetelerin saldırısına tahammül edemez hale gelen Bulgaristan'daki Müslümanlar silahlanıp ortalığı savaş alanına çevirdiler. Tam bu sırada Sırp Prensi Milan, Osmanlı askerlerinin Bosna-Hersek'i tamamen boşaltmalarını istedi. Bölgede zaten sembolik seviyede Türk birliği vardı ve asayişi sağlama amacıyla çalışıyorlardı. Ama Babıâli ültimatoma ret cevabı verince, Milan, Türk askerlerinin Sırbistan aleyhine faaliyetleri organize ettikleri iddiasıyla, ele geçirdiklerini tutuklattı. Ve 1876'nın 30 Haziranı'nda Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.

Rusya harekete geçiyor

Sırplar kendi başlarına kalırlarsa ne kadar güç kaybetmiş olursa olsun Osmanlı ordusu karşısında tutunamayacaklarının farkındaydılar. Nitekim daha savaş ilan ederken bütün Avrupa devletlerini kendi yanlarında saf tutmaya çağırdılar.

Babıâli ise ardı ardına taht değişikliklerinin girdabındaydı bu sıra. Abdülaziz tahttan indirilmiş, ertesi gün intihar etmiş, yerine gelen 5. Murat akli dengesinde bozukluk olması sebebiyle hal edilip saltanat makamına 2. Abdülhamit getirilmişti. 

Avrupa araya girdi

Bu arada Avrupa devletleri 'Osmanlı pastası'nı Rusya'nın tek başına yemesini engelleme arzusuyla İstanbul'dan yana siyaset izleme yolunu benimsedi. 

Rusya bir bakıma zorla önce İstanbul Konferansı'nda, ardından 1877 Martı'nda Londra'da masaya oturtuldu. Avrupa devletleri Babıâli'ye bağımsızlık taleplerini kabul etmesi yönünde değil, hassas bölgelere atanacak valiler konusunda mutabakatlarının alınması istikametinde baskı yapılmasından yana tavır belirlediler. Ignatyef öfke içinde, "Bu son kez masaya gelişimiz" diyordu. 

Elçi, Çar'ın çevresinin etkisine kapılıp fırsat kaçırdığı kanısındaydı. Moskova'yı masaya oturmaya iten sebep ise Çar Nikola'nın barış yanlılığı değil, Rusya'nın 500 bin asker kaybettiği Kırım Savaşı'nın ardından yeni kayıpları göze almakta zorlanması ve 4 milyar frankı bulan dış borçların birkaç kat daha artmasını gerektiren bu çapta bir harekât için dış finansman sağlayamamış olmasıydı. Osmanlı hükümeti Londra Protokolü'ne imza atmayı, 'Bağımsız bir devletin iç işlerine müdahale' sayarak son derece kesin bir dille geri çevirdi. Bunun üzerine Çar adına Prens Gorçakov 24 Nisan 1877'de Petersburg'daki Osmanlı elçiliğine Rusya'nın savaş ilanını içeren bildiriyi tebliğ etti.

Sonuç

Ruslar batı cephesinde tahta yeni çıkmış olan Çar Aleksandr'ın komutasında ilerlemeye başladı. Ancak aynı gün doğuda General Melikov Kafkaslar'da harekete geçti. Hedefi Kars, Ardahan ve Doğubeyazıt'tı...

Savaş Türk cephelerinde batıda Plevne'de Gazi Osman Paşa'nın ve Cephe Komutanı Mehmet Ali Paşa'nın, doğuda Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın yıldızlaştıkları çarpışmalarla sürdü gitti. Doğuda Erzurum ve Kars işgali yaşadı... Batıda Edirne Rus ordusuna genel karargâhlık etti. İki sene boyunca Osmanlı Devleti Avrupa'daki arazilerinin beşte ikisini kaybetti. Plevne ve Ayastefanos (Yeşilköy) simge haline geldiler.

Hiç yorum yok: