17 Şubat 2013 Pazar

Veliahd cinayeti-Aziz Üstel


Abdülaziz Han’ın öldürülmesinden sonra oğlu Veliahd Yusuf İzzeddin Efendi’nin ölümü de hala tartışma konusudur. Tıpkı babası gibi, kimileri öldürüldü derken kimileri intihar ettiğini öne sürer.
İntihar diyen kişilerin başında veliahdın 22 Mayıs 1912’den ölümüne kadar maiyetinde bulunan İsmail Baykal gelir; Yusuf İzzeddin Efendi’nin “kanser olma korkusunun etkisi altında, ruhsal yapısının bozulması sonucu intihar ettiğini” savunur. (Tarih Dünyası Dergisi 15.9.1950)

İsmail Hakkı Uzunçarşılı hastalık hastası olduğunu ve bu nedenle geçirdiği ruhsal bunalımlar sonucu,
1 Şubat 1916’da intihar ettiğini yazar. Usturayla bileklerini kestiğini öne sürer. Ali Kemal Aksüt, ustura değil makasla kesti damarlarını der. Yusuf İzzeddin Efendi’nin ölüm tarihinde bile anlaşamaz intiharı savunanlar. Aksüt intihar tarihi olarak 1 Şubat 1915’i verirken, Cemal Kutay iki ayrı kitapta iki ayrı tarihten söz eder; Haziran 1915 ve 14 Ağustos 1915. Kutay, Vahiddedin’i suçlar, veliahda ruhsal baskılar yaptırdığını (?) öne sürer ve bu yüzden intiharın gerçekleştiğini yazar. Ercüment Ekrem Talu “kendini beğenmiş, manyak, deli” olarak tanımlar veliahdı ve intihar ettiğinden emin olduğunu yazar. Ne ölüm tarihinde anlaşırlar ne de makasla mı usturayla mı intihar ettiği konusunda! Pınar Koç’la Esma Parkmaksız, sandukasındaki örtüde yazılı 25 Rebiülevvel 1333 (9 Şubat 1915) tarihini verirken Tarik Zafer Tunaya 1 Şubat 1916 der.
Nasıl intiharı konusunda, nedenlerinden tarihine kadar değişik görüşler varsa, cinayete kurban gittiğini söyleyenler de fikir birliğine varamazlar. Yusuf İzzeddin Efendi’nin ölümünden sonra eğer bir rapor düzenlenmişse neden tarihler faklıdır, niçin kimi makas derken kimi ustura diye iddia eder? Bilinmez.
Ziya Şakir Soku, Kevork Pamukciyan ve Pınar Koç-Esma Parmaksız, veliahdın öldürüldüğünü öne sürer. Ziya Şakir Bey, açık açık cinayeti veliahdın maiyetinde çalışan ancak Vahideddin’in adamı olan Beşir Ağa’nın işlediğini yazar. Adını vermediği ancak 1936 yılında hala yaşayan “bir üst düzey yetkili”ye dayandırır cinayet iddiasını:
“Duyduğu gürültü üzerine veliahdın yatak odasına ilk giren Dilsaz Kalfa, Efendinin yatağında sırtüstü yattığını, yorganın çenesine kadar çekili olduğunu söyler ve yorganın üzerinde bir tek kan lekesi olmadığını belirtir. Atardamarı kesilmiş ve kollarından kanlar fışkıran bir adamın, yorganının üstüne bir damla kan sıçratmadan ve de tek elle intihar etmesi mümkün mü?” Yaver Fuad Bey, Hafız İsmail ve Şükrü Efendilerin, Dilsaz Kalfa’nın ve odaya hemen koşan kadınların tanıklığıyla belirtilmiştir ki, ustura veliahdın sağ omzuyla yastık arasında kapalı olarak bulunmuştur. Yattığı yerde bileklerini kesen biri sonra usturayı kapar, kolunu kıvırarak onu omuz başıyla yastık arasına sokabilir mi?
Buna benzer nice kanıt vardır Veliahdın öldürüldüğü fikrini aklımıza yatıran. Kevork Pamukciyan (Biyografileriyle Ermeniler 2003) Kerakin Dedeyan adında, sarayda görev yapan birinin iddialarını anlatır. Bu iddialara göre Enver Paşa vurmuştur veliahdı hem de Çanakkale’de: “Düşman hücum ederken Enver Paşa karşı saldırı emri verir. Yanında bulunan Yusuf İzzeddin Efendi, ‘yazık değil mi, mitralyözlerin üzerine süngüyle asker yolluyorsun!’ diye bağırır ve tabancayla Enver Paşa’yı ayağından vurur. Enver Paşa da silahını çeker veliahdı öldürür! Ceset gizlice saraya getirilir, bilekler kesilir, intihar süsü verilir.”
Bu tümüyle hayal ürünüdür çünkü Çanakkale’de Enver Paşa’yla Veliahd arasında en küçük bir olay çıkmamış, Enver Paşa 8 Temmuz Çarşamba günü Çanakkale’den ayrılmış, 10 Temmuz’da da Edirne’den gelen Veliahdı ziyaret etmiştir. Murad Bardakçı’nın Şahbaba adlı kitabında, Abdülaziz Han’ın torunlarından Tevhid Efendi’nin, Yusuf İzzeddin Efendi’nin kızı Mihrişah Sultan’a “Gece Efendi’nin odasında garip bir sessizlik olduğunu sezdik, içeri girdik. Efendi bilekleri kesilmiş kanlar içinde yatıyordu. Şubat olmasına rağmen pencere ardına kadar açıktı. Odaya bu pencereden girip Efendi’nin bileklerini kesmişler besbelli. Efendi ‘beni babam gibi öldürecekler, Enver öldürtecek beni’ derdi hep” dediğini yazar.
Veliahdın ölümünden kimin çıkarları vardı? Kim sevindi kim ardından methiyeler düzdü? Bunu bilmiyoruz, çünkü bu konuda yazılmış tek kitap yok şimdilik. Ama Yusuf İzzeddin Efendi’nin ölümü hala dev bir sır perdesinin altında gizli duruyor...
(Meraklısına Not: Tahsin Yıldırım— Şehzade Yusuf İzzeddin Öldürüldü mü İntihar mı etti? Ocak 2005)

Hiç yorum yok: