17 Şubat 2013 Pazar

Din ve siyaset hep iç içe-AVNİ ÖZGÜREL


Türk devletlerinin tarihi din-siyaset ilişkisi açısından incelenmeye değer...
Türk devletlerinin tarihi din-siyaset ilişkisi açısından incelenmeye değer... İslamiyet öncesi Orta Asya asırları boyunca Türk hükümdarlarının hemen hepsi başında oldukları devletin aynı anda en yüksek din adamıydı. Nitekim onlar hakkında nakledilen destansı hikâyelerin tamamı da mucizevi doğuşlarına ve hakanlık hakkını ilahi bir işaretle alışlarına ilişkin.
İslamiyetin yaygın şekilde kabul edilmesinden sonra ise padişahlar yakın çevrelerinde bulunan din alimleri ve evliya kabul edilen dini şahsiyetlerle saygınlıklarını pekiştirdiler... Osmanlı hükümdarlarının durumu da böyleydi. Fatih genç yaşta tahta çıkmasından kaynaklanan tereddütleri Molla Gürani'yi kullanarak aştı; oğlu Bayezit de şehzadelik günlerinde içkiye gark olmuşluğunu unutup evliya olduğu hakkındaki söylentilerin alabildiğine yayılmasını sağladı. Ve bundan öylesine hoşnuttu ki, yakın çevresi at gezileri sırasında ansızın durunca 
onun işiteceği şekilde, "Şimdi keramet gösterecek herhalde..." der; Bayezit de hâlâ halk arasında anlatılan olağanüstü keşifler sergilerdi. Balıkçılara kendi kısmeti için attırdığı ağdan bir deniz kızının çıkışı, onun İstanbul'u gezerken havuz dolusu altın sikke buluşu, üzerinde Bayezit'in tuğrası olan bu sikkeleri halkın paylaşması, hakkından fazla 
alanın elinde altınların toprağa dönüşmesi, ama havuza atıldıklarında
yeniden altın oluşları vs... Bir sonraki yüzyılda halk 1. Ahmet'in müridi olduğu Aziz Mahmut Hüdai'ye yakınlığına ve kendi adını taşıyan muhteşem caminin Sultan Mahfili'nde bulunan epi topu üç metrekarelik taş çile odasında günler geçirdiğine ilişkin hikâyeleri işitti.
Buna karşılık yenileşme hareketlerinin öncüsü padişahların neredeyse tamamı din adamları çevresinde tek bir sıfatla anıldılar: Gâvur... 3. Selim, 2. Mahmut siyaseti Yeniçeri ocağının üzerine giderken yeni ordu için dini bir isim bularak tepkiyi hafifletme yoluna gitti: Asakir-i Mansure-i Muhammediye!
18. yüzyıldan itibaren her padişah bir tarikat liderinin manevi himayesini arar oldu. 2. Abdülhamit Şazeli tarikatına mensuptu ve Barbaros Bulvarı çıkışında Yıldız Sarayı'na yakın inşa edilen cami ve dergâhı bu cemaate tahsis etmişti.
Batılılaşma hamlelerinin öncüsü padişahlardan sonra sadrazamları hedef aldı softalık... Reşit Paşa, Ali Paşa, Fuat Paşa, Mithat Paşa 'kâfir' ilan edildiler...
Atatürk'ün farkı
Herhalde Osmanlı Meclis-i Mebusanlarının ve ayan meclislerinin hiçbir devresinde 1. TBMM'deki kadar din adamı vekillik yapmadı. 1. Meclis'in yaklaşık beşte üçü din adamıydı. Mustafa Kemal milli mücadelenin başlangıcında camilerde okuduğu hutbe niteliğindeki konuşmalarla tanındı. 
Burada bir parantez açalm: Atatürk'ün itibar ettiği milletvekillerinden birinin ünlü Diyap Ağa olduğu bilinir. Yunan birliklerinin Ankara'ya çok yaklaştığı ve Meclis'in başka bir şehre taşınmasının tartışıldığı günlerde Ağa'nın yaptığı Kürtçe konuşmaysa pek hatırlanmaz. Meclis'in milletvekilleri tarafından gerekirse önüne siper kazılarak silahla korunması gerektiğini anlatır Diyap Ağa. Onun TBMM üyesi olarak yaptığı tek konuşmadır bu ve ağır küfürlerle doludur sözleri. Atatürk'ün siyaset yaklaşımının bir başka boyutuna işaret etmek ve günümüzdeki tartışmalar vesilesiyle naklettim bunu.
Saygın isimlerle temas
Samsun'da başlatılan Anadolu harekâtı Ankara'da noktalanana kadar uğradığı her yerde yörenin en saygın din adamlarıyla temasa geçti ve onların dostluğunu kazanmayı önemsedi. Kimi müftüleri not halinde kaleme aldığı siyasi programın kitlelere mal edilmesi için hutbe okumaya teşvik ederken, kimi din adamlarının desteğini onlara sonraki yıllarda da, 'Baba' diye hitap edecek kadar yakınlık tesis ederek sağladı... 
Kuran ve hadis kaynaklarına atıf yaptığı kendi konuşmaları o denli etkiliydi ki örneğin Konya Mevlevi dergâhı Kurtuluş Savaşı'na dervişlerin kendilerine has özel kisveleriyle katılmasını örgütledi, Anadolu'nun pek çok yerinde müftüler direniş hareketinin öncülüğünü yaptılar. Bu müftüler arasında savaş sırasında hem din adamı vazifesini yapıp hem de cephede çarpıştığı için sonradan Atatürk'ün emriyle iki istiklal madalyasıyla ödüllendirilenler vardır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ankara'nın en bunalımlı günlerinde dini duyguları kamçılayan heyecan dozu yüksek demeçler verdi, konuşmalar yaptı. Bu nitelikteki sözlerinin afiş-bildiri haline getirilip cami avlularına asılmasını temin etti.
Sonraki yıllarda devrimler aşamasında da Atatürk din alimlerinin ve din adamlarının desteğini yanına almayı ihmal etmedi. Cumhuriyet ilan edilirken, hilafet kaldırılırken, modern bir devlet yapısı ortaya çıkarma idealini de dini gerekçelere dayandırdı. Anlamlı bir çıkışı, Erkanı Harbiye Reisliği (Genelkurmay Başkanlığı) ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kuruluşlarını aynı kanunla sağlamasıydı. Cumhuriyetin kurucusu kendi tahsisatından para ayırarak Hamdi Yazır'a sipariş ettiği ünlü tefsirin mukavelesine, "Bu tefsir Hanefi fıkhı ve Maturidi itikadı üzerine kaleme alınacaktır" şartını koyacak kadar vakıftı dini konulara.
Atatürk'ten sonra Çankaya'ya çıkan İsmet İnönü'nün de, aksine kanaatlere rağmen kimi konularda zaman zaman Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan fetva istediği biliniyor. Örneğin, Ege'de Arapça ezan okuduğu için tutuklanan bir müezzinle ilgili olarak İnönü'nün devreye girip Diyanet'ten görüş/fetva istediğinin, İzmir Müftülüğü'nün hazırladığı, 'Neden ezan Arapça okunmalı' başlıklı uzun mütalaa üzerine dikkate alınması talebiyle bunu mahkemeye intikal ettirdiğinin müezzin bu girişimin ardından tahliye edilmiş- belgeleri DİB'de mevcut.
Ve bugün
Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye'nin Şemsettin Günaltay gibi din âlimi, Sadi Irmak gibi Kuran meali kaleme alacak kadar Arapçaya hâkim ve dini bilgiye sahip başbakanları oldu. Muhafazakâr çevrelerde ate sanılan Hasan Ali Yücel'in de Allah sevgisini konu alan hayli duygusal bir şiir kitabı var.
Ancak şu ana kadar isimlerini andığımız siyasilerin günümüz politikacılarından ortak bir farkı olduğunu gözardı etmemek lazım: Bu liderlerin hiçbiri İslamcılık ya da İslami siyaset izleyecekleri iddiası taşımadılar.

Hiç yorum yok: