23 Ocak 2013 Çarşamba

En büyük hile-Mustafa Ulusoy


En büyük hile

En tefessüh etmiş insanın dahi hoşlanmayacağı bir şey vardır. Başından atamayacağı, kaçamayacağı bir şey: Aldatıldığında aşağılanmış hissetmek. Aldatılmak, yıkımların en büyüğüdür. Hiç kimse bu yıkıntının altında kalmak istemez.
Yalana dolana tahammülümüz yoktur, çünkü güvenmek isteriz.
Güvenmek yani teslim olabilmek.
Kendini bir başkasına bırakıvermek. Ondan zarar gelmeyeceğine inanabilmek.
Hatta ve hatta ondan zarar gelmeyeceğinden emin olabilmek, sadece hayır umabilmek.
Güvenebilmek bizim en büyük zenginliğimiz, bu dünyadaki en büyük konforumuzdur.
Yalanla dolanla aldatılmak zenginliğimizi elimizden çekip alır. İzzetimizi rencide eder. Yaşamanın büyüsünü bozar.
 Yalan, sinsice yaklaşan bir yılan gibi zehrini ilişkinin içine boşaltır.
Büyü bozulur, safiyet ölür.
Güven yerle yeksan olmuştur.
Aldatan artık teslim olunacak, bel bağlanılacak kişi değildir.
Bu aslında bir insanın başına gelebilecek en büyük felakettir.
“Bu işaret dahi, kizbin (yalanın) ne kadar tesirli bir zehir olduğuna bir şahid-i sadıktır (doğru bir şahittir).”
İlişkiler en çok yalanla zehirlenir, yalanla altüst olur, yalanla yıkılır.
Dünya ayakta duruyorsa güven ve itimadın sayesindedir.
Yalan, yalan söyleyeni zillete düşmüş fakir yapar. Ne kadar sahici “ilişkimiz” varsa o kadar zenginizdir çünkü. Bu ister anlık bir karşılaşma olsun, ister ömürlük bir ilişki olsun, hiç fark etmez.
Yalan, ilişkinin sahiciliğini en öldürücü zehirden daha çabuk ve daha tesirli biçimde öldürür.
Yalan söyleyen önce kendini zehirler sonra ilişkiyi.
Öldürdüğü ilişkilerle dünyanın en zalim ve en zavallı insanına dönüşür, yalanı hayat tarzı haline getiren.
“Kizb nifakın birinci alâmetidir.”
Yalanın dolanın bulaştığı ilişki artık nifak bulaşmış ilişkidir.
Yalan söylemeyi huy edinmiş olan ikiyüzlüdür çünkü.
Bir öyledir, bir böyle. Öyledir de böyledir de.
Şahsiyetinin kimyasını bozmuştur yalanlarıyla.
İlişkilerini yalan dolan üzerine kuran, baştan kaybetmiştir. Yalanın olduğu bir ilişki insanı besleyemez, büyütemez, geliştiremez.
Yalanın hakim olduğu bir ilişki yok hükmündedir.
Çünkü yalan ilişkiyi çürüyüp kokmuş bir ete dönüştürür. Kokmuş etten kim medet umabilir?
Arası açılan sayısız arkadaşın, eşin dostun, boşanan sayısız çiftin ilişkisi yalanla dolanla çatırdamaya başlamıştır ilkin.
Hiçbir ilişki ikiyüzlülüğü kaldırmaz, kaldıramaz.
Ahlâk-ı âliyeyi tahrib eden kizbdir.”
Her ilişkinin bir hukuku vardır. Hukuku olmayan ilişki örümcek ağından daha zayıf bir ilişkidir. Hafif bir rüzgârda darmadağın olmaya mahkûm bir haldedir.
Ahlaksa bir ilişkinin zeminidir.
Ahlaktan yoksun ilişki boşluktan aşağı düşmektedir ha bire.
Yalanla yüksek ahlak bir arada bulunamaz. Birisi varsa diğeri yoktur.
Yalanla ilişkiyi götürmeye çalışan, ilişkinin ahlaki zeminini yok etmiş, ilişkiyi aşağıların aşağısına itmiştir.
“Bir hayat için, yalana tenezzül etmeyiz.”
Bırakalım eften püften dünyevi menfaatler için yalana tenezzül etmeyi, bir hayat için, şu dünya hayatını kurtarmak için yalana tenezzül etmeyen insanlar da vardır.
Onlar bizim onurumuzdur.
“Biz ki hakîki Müslüman’ız; aldanırız, fakat aldatmayız,’’ der Zamanın Bedii ve ekler: “En büyük hile hilesizliktir.’’

Hiç yorum yok: