15 Aralık 2012 Cumartesi

Osmanlı Anayasası: Kànûn-i Esâsî -M. Latif SALİHOĞLU



Osmanlı Anayasası: Kànûn-i Esâsî (1)

Türkiye'nin "darbe anayasası"ndan kurtulmaya ve yeni bir sivil anayasayı hazırlamak için gayret ve enerji sarf ettiği şu günlerde, kendi köklerimizden olan "Osmanlı Anayasası"nı da göz önünde bulundurmakta fayda var.

Osmanlı Devletinin en büyük hukuk projesi, İslâm fıkhı esas alınarak hazırlanan 1851 maddelik "Mecelle–i Ahkâm–ı Adliye"dir... Bu muazzam projenin tamamlanmak üzere olduğu bir dönemde, Osmanlı tahtında saltanat değişikliği vuku buldu. Hekim raporuyla tahttan indirilen Sultan V. Murad'ın yerine Sultan II. Abdülhamid getirildi.
Yeni padişahın ilk işi, meşrutî sistemin lâzımı olan anayasayı hazırlatmak oldu.
İşte, 1876 senesinin ilk yarısından itibaren hazırlık çalışması yapılan ve sür'atle tamamlanan bu anayasa "Kànun–i Esâsî" ismiyle aynı yılın sonlarında (23 Aralık) tatbik sahasına konuldu.
28 kişilik bir "Cemiyet–i Mahsusa" tarafından hazırlanan ve yekûnu 121 maddeye bâliğ olan Kànun–i Esâsî üzerinde, zamanla ufak–tefek bazı değişiklikler de yapıldı.
Aşağıda mühim bir kısmını takdim edeceğimiz Kànun–i Esâsî'nin maddeleri, tâ 1924 Anayasasının kabulüne kadar geçen zaman içinde üzerinde yapılan muhtelif değişiklikleri de nazara alarak tanzim edilmiş son halini yansıtıyor.
Bu arada, okuyucuyu sıkmamak için, uzun metinler halindeki Kànun–i Esâsî'nin bazı maddelerini kısaltmak ve bir kısmını da tayyetmek durumunda kaldığımızı da hatırlatmış olalım.
İşte, 1876'da kabul edilen ve Osmanlı Devletinin son elli yıllık döneminde ancak kısa aralıklarla tatbik sahasına konulabilen Kànun–i Esâsî'nin yakın tarihimiz itibariyle dikkate değer maddelerinin mühim bir bölümü...
(NOT: 11. Maddeye bilhassa dikkat!)

Memalik-i Devlet–i Osmaniye

Madde 1: Devlet–i Osmaniye memalik ve kıtaat–ı hazırayı ve eyalât–ı mümtazeyi muhtevî ve yekvücud olmakla, hiçbir zamanda hiçbir sebeble tefrik kabul etmez.

Madde 2: Devlet–i Osmaniyenin payitahtı İstanbul şehridir ve şehr–i mezkûrurun sâir bilâd–ı Osmaniyeden ayrı olarak bir gûne imtiyaz ve muafiyeti yoktur.

Madde 3: Saltanat–ı Seniye–i Osmaniye Hilâfet–i Kübrâ–yı İslâmiyeyi haiz olarak, Sülâle–i Âl–i Osmandan usûl–ü kadimesi veçhile ekber (büyük) evlâda aittir. Zât–ı Hazret–i Padişahî, hin–i cüluslarında Meclis–i Umumî'de Şer'–i Şerif ve Kànun–i Esâsî ahkâmına riâyet ve vatan ve millete sadâkat edeceğine yemin eder.

Madde 4: Zât–ı Hazret–i Padişahi hasbel–hilâfe İslâm dininin koruyucusu ve bilcümle Osmanlı Devleti halkının hükümdar ve padişahıdır.

Madde 5: Zât–ı Hazret–i Padişahinin nefs–i hümâyunu, mukaddes ve gayr–i mesûldür.

Madde 7: Meclis–i Umuminin miadında açılıp kapatılması, ...Heyet–i Mebusanın alel–iktiza feshi, alel–umum muahedat akdi, hukuk–u mukaddes–i Padişahîdendir.

Madde 8: Devlet–i Osmaniye tabîyetinde bulunan efradın cümlesine her hangi din ve mezhepten olur ise olsun, bilâ istisna Osmanlı tâbir olunur ve Osmanlı sıfatı kànunen muayyen olan ahvale göre istihsal edilir.

Madde 9: Osmanlıların kâffesi, hürriyet–i şahsiyelerine mâlik ve âherin hukuk–u hürriyetine tecavüz etmemekle mükelleftir.

Madde 10: Hürriyet–i şahsiye her türlü taarruzdan mâsundur. Hiç kimse kànunun tâyin ettiği sebep ve sûretten maada bir bahane ile tevkif ve mücazat olunamaz.

Madde 11: Devlet–i Osmaniyenin dini, İslâmdır. Bu esası vikaye ile beraber, asayiş–i halkı ve âdâb–ı umumiyeyi ihlâl etmemek şartiyle memalik–i Osmaniyede maruf olan bilcümle edyanın (bütün dinlerin) serbesti–i icrası ve cemaat–ı muhtelifiye verilmiş olan imtiyazat–ı mezhebiyenin kemakân cereyanı, devletin taht–ı himayesindedir.

NOT: Bediüzzaman, 26 Şubat 1324 (Mart 1909) tarihli Volkan gazetesinde çıkan ve "Ey Mebûsân!" diye başlayan makalesinde bu maddeye şu ifadelerle dikkat çekiyor: "...ve Arap ve Turan ve İran ve Sâmileri, yani beraber olanları tevhid ederek az zaman içinde bize bir büyük kıymet verdiren, ve şahs–ı mânevi–i hükûmeti Müslüman gösteren, ve Kànun–u Esasîn'in ruhunu ve 'On Birinci Madde'yi muhafaza ile sizi hıns–ı yeminden (yemin bozmaktan) kurtaran..." (Divân–ı Harb–i Örfî, s. 70)

Madde 12: Matbuat (basın–yayın) kànun dairesinde serbesttir. Hiçbir veçhile kable'l–tab (baskı öncesi) teftiş ve muayeneye tâbi tutulamaz.

Madde 13: Tebaa–yi Osmaniye, nizam ve kànun dairesinde ticaret ve sanat ve felahet için her nevi şirketler teşkiline mezundur.

Madde 14: Tebaa–yi Osmaniyeden bir veya birkaç kişinin, gerek şahıslarına ve gerek umuma müteallik olan kavanin ve nizamata muhalif gördükleri bir maddeden dolayı, işin merciine arzuhal (dilekçe) verdikleri gibi, Meclis–i Umumîye dahi müddei (dâvâcı) sıfatile imzalı arzuhal vermeğe ve memurinin ef’alinden şikâyete selâhiyetleri vardır.

Madde 15: Emr–i tedris (eğitim–öğretim) serbesttir. Muayyen olan kànuna tebaiyet şartiyle, her Osmanlı umumi ve hususi tedrise me'zundur.

Madde 16: Bilcümle mektepler, devletin taht–ı nezaretindedir.

Madde 17: Osmanlıların kâffesi huzur–u kanunda ve ahvâl–i diniye ve mezhebiyeden maada, memleketin hukuk ve vezaifinde mütevasi (eşit) durumdadır.

Madde 18: Tebaa–yi Osmaniyenin hidemat–ı devlette (devlet hizmetinde) istihdam olunmak için, devletin lisân–ı resmisi olan Türkçeyi bilmeleri şarttır.

Madde 19: Devlet memuriyetinde, umum tebaa ehliyet ve kabiliyetlerine göre münasip olan memuriyetlere kabul olunurlar.

Madde 21: Herkes usûlen mutasarrıf olduğu mal ve mülkten emindir. Menafii umumiye için lüzumu sabit olmadıkça ve kanun mucibince değer bahası peşin verilmedikçe, kimsenin tasarrufunda olan mülk alınamaz.

Madde 22: Memalik-i Osmaniyede herkesin mesken ve menzili taarruzdan mâsundur. Kànunun tâyin eylediği ahvalden maada bir sebeble hükûmet tarafından cebren hiç kimsenin mesken ve menziline girilemez.

Madde 23: Yapılacak usûl–i muhakeme hükmünce, hiç kimse kànunen mensup olduğu mahkemeden başka bir mahkemeye gitmeye icbar olunamaz.

Madde 25: Bir kanuna müstenit olmadıkça vergi ve rüsûmât nâmı ile ve nâm–ı âherle hiç kimseden bir akçe alınamaz.

Madde 26: İşkence ve sair her nev'î eziyet katiyen ve külliyen memnû'dur.

Madde 28: Meclis–i Vükelâ, (Bakanlar kurulu) Sadrâzamın (Başbakanın) riyâseti tahdında (başkanlığı altında) olarak aktolunup dahilî ve haricî umur–u mühimmenin merciidir.

Madde 29: Vükelâdan her biri, dairesine ait olan umurdan mezuniyet–i tahtında bulunanları usule tevfikan icra ve icrası mezuniyet–i tahtında olmıyanları Sadrâzam inhâ eder.

Madde 30: Vükelâ, hükûmetin siyaset–i umumiyesinden müştereken ve daire–i nezaretlerine ait muamelattan dolayı, münferiden Meclis–i Mebusana karşı mesûldür.


Osmanlı Anayasası: Kànûn-i Esâsî (2)

(Dikkatlerin Anayasa çalışmalarına odaklandığı şu günlerde, Türkiye'nin ilk sivil anayasası olan Kànûn–i Esâsî'nin maddelerini istifade nazarlarına sunmaya devam ediyoruz.)

Madde 32: Vükelâdan itham olunanların usûl–u muhakemeleri, kànun–u mahsus ile tâyin edilecektir. (İtham edilen bakanlar, özel kànunla yargılanır.)

Madde 33: Memuriyetlerinden hariç ve sırf zatlarına ait her nevi dâvâda, vükelânın, sâir efrâd–ı Osmaniyeden aslâ farkı yoktur. Bu misillü hususâtın muhakemesi, ait olduğu mehakim–i umumiyede icra olunur.

Madde 34: Divân–ı Âlinin daire–i ithamı tarafından müttehem olduğuna karar verilen vükelâ, tebriye'l–zimmet edinceye kadar vekâletten sakıt olur. (Yüce Divânlık olan bir bakan, yargılanıp beraat edinceye kadar makamdan düşmüş sayılır.)

Madde 35: Vükelâ ile Heyet–i Mebûsân arasında ihtilâf vukuunda, vükelâ, reyinde ısrar edip de mebûsân canibinden katiyyen ve mükerreren red edildiği takdirde, vükelâ, ya mebusanın kararını kabule veya istifaya mecburdur.

Madde 37: Vükelâdan her biri her ne zaman murad eder ise, heyetlerin (Âyân ve Mebûsân) ikisinde de bulunmak veyahut maiyetindeki rüesâ–yı memurinden birini vekâleten bulundurmak ve irad–ı nutukta âzaya takaddüm etmek hakkını hâizdir.

Madde 40: Her memuriyetin vezaifi nizam–ı mahsus ile tâyin olunacağından, her memur kendi vazifesi dairesinde mes’uldür.

Madde 41: Memurun âmirine hürmet ve riayeti lâzımeden ise de, o itaat, kànunun tâyin ettiği daireye mahsustur. Hilâf–ı kànun olan umurda (işlerde) âmire itaat, mes’uliyetten kurtulmağa medar olamaz.

Madde 42: Meclis–i Umumî, Heyet–i Âyan ve Heyet–i Mebûsân nâmlarile başka başka iki heyeti muhtevidir.

Madde 43: Meclis–i Umumînin iki heyeti, beher sene Teşrinisanî  iptidasında bilâ–dâvet tecemmu edip irade–i seniye ile açılır ve Mayıs iptidasında yine irade–i seniye ile kapanır.

Madde 46: Meclis–i Umumî âzalığına intihap veya nasbolunan zevat, Meclisin yevm–i küşâdında Sadrazam ve reisleri huzurunda, Zat–ı Hazret–i Padişahiye ve vatanına sadakat ve Kànun–i Esasî ahkâmına ve uhdesine tevdi olunan vazifeye riâyetle, hilâfından mücanebet eyliyeceğine tahlif (yemin) edilir.

Madde 49: Meclis–i Umumî âzasından herbiri, reyini bizzat ita (beyan) eder ve müzakerede bulunan her bir maddenin red veya kabulüne dair rey vermekten içtinaba (çekimser davranma) hakkı vardır.

Madde 51: Meclis–i Umumî Heyetlerinden ikisinde dahi mürettep olan azânın nıfsından bir ziyade hazır bulunmadıkça müzakereye mubaderet (başlama) olunamaz.

Madde 54: Tanzim olunacak kavanin lâyıhaları, Meclis–i Mebusan ve Âyan'ca tetkik ve kabul olunarak ledelarz tasdik ile icra–yı ahkâmına irade–i Pedişahi taallûk ederse, düstûrü'l–amel olur. Arz olunan kànunlar, iki mah (ay) zarfında ya tasdik olunur yahut tekrar tetkik edilmek üzere bir kerre iade edilir.

Madde 55: Bir kànun layıhası, evvelâ Heyet–i Mebûsânda, bâdehu Heyet–i Âyân'da bend bend okunup ve her bendine rey verilüp ekseriyet–i ara ile karar verilmedikçe, kabul olunmuş olmaz.

Madde 57: Heyetlerin müzakeratı, lisan–ı Türkî üzere cereyan eder ve müzakere olunacak layıhaların sûretleri tab ile yevm–i müzakereden evvel âzâya tevzi olunur.

Madde 60: Heyet–i Âyanın reisi ve âzasının nihayet miktarı, Heyet–i Mebûsân âzasının sülüsü (üçte biri) miktarını tecavüz etmemek üzere doğrudan doğruya taraf–ı Hazret–i Padişahiden nasbolunur.

Madde 62: Heyet–i Âyan âzalığı kayd–ı hayat (ömür boyu) iledir. Bu memuriyetlere vükelâlık, valilik, ordu müşirliği, kazaskerlik, elçilik, patriklik ve hahambaşılık memuriyetinde bulunmuş olanlardan ve berrî ve bahrî ferikândan (kara ve deniz subaylarından) ve sıfat–ı lâzime–i câmi sâir zevâttan, münasipleri tâyin olunur. Kendi talepleri ile sair memuriyete tâyin olunanlar, âzâlıktan sâkıt olur.

Madde 65: Heyet–i Mebûsânın miktar–ı âzası, tebaa–i Osmaniyeden her elli bin nüfus zükûrda bir nefer olmak itibariyle tertip olunur. (Her 50 bin erkek nüfusa 1 mebus düşüyor.)

Madde 67: Heyet–i Mebûsân âzalığı ile memuriyeti bir zât uhdesinde içtima edemez. (Bir mebus, aynı zamanda devlet memuru olamaz.)

Madde 68: Heyet–i Mebûsân için azalığa intihabı câiz (mebus adaylığı uygun) olmayanlar şunlardır:
* Evvelâ, teba–i Devlet–i Âliyeden olmayan,
* Sâniyen, nizâm–ı mahsusu mucibince muvakkaten hizmet–i ecnebiye imtiyazını hâiz olan,
* Sâlisen, Türkçe bilmeyen,
* Râbian, otuz yaşını ikmâl etmeyen,
* Hâmisen, hin–i intihabta (seçim esnasında) bir kimsenin hizmetkârlığında (köle) bulunan,
* Sâdisen, iflâs ile mahkûm olup da iade–i itibar etmemiş olan,
* Sâbian, sû–i ahvâl ile müştehir olan,
* Sâminen, mahcuriyetine (sürgün) hüküm lâhik olup da fekk–i hâcir edilmeyen (sürgün cezası kaldırılmayan),
* Tâsian, hukuk–u medeniyeden sâkıt olmuş (medenî hakları iptal edilmiş) olan,
* Âşiren, tabiiyet–i ecnebiye iddiasında bulunan kimselerdir.

Bunlar meb'us olamaz. Dört seneden sonra icra olunacak intihaplarda (seçimlerde) meb'us olmak için Türkçe okumak ve mümkün mertebe yazmak dahi şart olacaktır.

Madde 69: Meb’usan intihab–ı umumisi (genel seçim) dört senede bir kere icra olunur. İntihap olunan meb’usların müddet–i meb’usiyeti dört seneden ibaret olup, fakat tekrar intihap olunmak caizdir.

Madde 71: Heyet–i Mebûsân âzasının herbiri kendini intihap eden (seçen) dairenin ayrıca vekili olmayıp, umum Osmanlıların vekili hükmündedir.

Madde 74: Heyet–i Mebûsân âzasından biri vefât eder (veya herhangi bir sebeple âzalığı sona ererse) yerine, gelecek içtimaa yetiştirmek üzere usûl–ü veçhiyle diğeri (sıradaki kişi) tâyin olunur.

Madde 78: Heyet–i Mebûsânın müzakerâtı alenidir. Fakat, bir madde–i mühimmeden dolayı müzakeratı hafi tutulmak Vükelâ cânibinden veyahut Heyet–i Mebusan âzasından 15 zat tarafından teklif olundukta, heyetin içtima ettiği mahal âzanın maadasından tahliye edilerek, teklifin red veya kabûlü için ekseriyet–i azâya müracaat edilir.

Madde 82: Mahkemelerde her nevi muhakeme alenen cereyan eder ve ilâmatın neşrine mezuniyet verir. Ancak, kànunda musarrah esbaba mebni (açık ve geçerli sebebe dayalı olarak) mahkeme muhakemeyi hâfi (gizli) tutulabilir.


Osmanlı Anayasası: Kànûn-i Esâsî (3)
(Dikkatlerin Anayasa çalışmalarına odaklandığı şu günlerde, Türkiye'nin ilk sivil anayasası olan Kànûn–i Esâsî'nin maddelerinin son kısmını da istifade nazarlarına takdim ediyoruz.)

Madde 83: Herkes huzur–u mahkemede hukukunu muhafaza için lüzum gördüğü vesait–i meşruayı istimal edebilir.

Madde 85: Her dâva ait olduğu mahkemede görüşülür. Şahıslar ile hükümet arasındaki dâvalar dahi, umumî mahkemelere aittir.

Madde 86: Mahkemeler, her türlü müdehelâttan azâdedir.

Madde 90: Hiçbir hakim, hakimlik sıfatiyle devletin maaşlı bir başka memuriyetini uhdesinde cem' edemez.

Madde 91: Umur–u cezaiyede hukuk–u âmmeyi vikayeye memur müdde–î umumiler (savcılar) bulunacak ve bunların vezaif ve derecatı kànun ile tâyin kılınacaktır.

Madde 92: Divan–ı Âli (Yüce Divan) 30 âzadan mürekkeptir. Bunların 10'u Heyet–i Âyan ve 10'u Şûra–yı Devlet ve 10'u Mahkeme–i Temyiz ve İstinaf rüesa ve âzasından kur’a ile tefrik ve tâyin olunarak akdolunur.

Madde 97: Devletin bütçesi, varidat ve mesarifat–ı takribiyesini mübeyyin (yaklaşık gelir–gideri belirleyen) kànundur. Tekâlif–i Devletin vaz’ ve tevzi ve tahsil (yatırım, ödemeler ve gelir tahsilâtı) emrinde müstenit olacağı kànun (Muvazene–i Umumiye Kànunu) budur.

Madde 100: Bir kànun–u mahsus ile muayyen olmadıkça, emvâl–i devletten muvazene haricinde sarfiyat caiz olamaz.

Madde 102: Muvazene (Denk Bütçe) Kànununun hükmü bir seneye mahsustur. O senenin haricinde hükmü cari olamaz ve bu hüküm tecil ve tatil ile ihlâl edilemez.

Madde 106: Divan–ı Muhasebatın (Sayıştay) âzası 12 kişiden mürettep olacak ve herbiri Heyet–i Mebûsândan ekseriyetle azlinin lüzumu tastik olunmadıkça, memuriyetinde kayd–ı hayat ile kalmak üzere bâ–irade–i seniye nasb olunacaktır.

Madde 108: Vilâyetin usûl–ü idaresi, tevsi–i mezuniyet (yetki paylaşımı) ve tefrik–i vezayif (vazife bölüşümü) kaidesi üzerine müesses olup, derecatı nizam–ı mahsus ile tâyin kılınacaktır.

Madde 109: Vilâyet ve liva ve kaza merkezlerinde olan idare meclisleriyle senede bir defa merkez–i vilâyette içtima eden Meclis–i Umumî âzasının sûret–i intihabı (seçilme usûlü) bir kànun–u mahsus ile tevsi olunacaktır.

Madde 112: Umur–u belediye (belediye işleri) Dersaadet ve taşralarda bilintihap teşkil olunacak Devair–i Belediye Meclisleri ile idare olunacak ve bu dairelerin sûret–i teşkili ve vezaifi ve âzasının suret–i intihabı kànun–u mahsus ile tâyin kılınacaktır.

Madde 113: Mülkün (ülkenin) bir cihetinde ihtilâl zuhûr edeceğini müeyyit âsâr ve emarât görüldüğünde, hükûmet–i seniyenin o mahalle mahsus olmak üzere muvakkaten idare–i örfiye (sıkıyönetim) ilânına hakkı vardır.

Madde 114: Osmanlı efradının kâffesince tahsil–i maarifin birinci mertebesi (ilköğretim) mecburi olacak ve bunun derecât ve teferrüatı nizam–ı mahsus ile tâyin kılınacaktır.

Madde 115: Kànun–i Esâsînin bir tek maddesi bile hiçbir sebep ve bahane ile tatil veya icradan iskat edilemez. (Ancak, lüzûmu halinde usûlü dairesinde tâdili caiz olabilir.)

Madde 117: Bir madde–i kànuniyenin tefsiri lâzım geldiğinde, umur–u adliyeye müteallik ise, tâyin–i mânâsı Mahkeme–i Temyiz'e; ve idare–i mülkiyeye dair ise, Şûra–yı Devlet'e; ve işbu Kànun–i Esâsî'den ise, Heyet–i Âyan'a aittir.

Madde 119: Postahanelerde mevdu evrak ve mekatib (mektuplar), müstantik veya mahkeme kararı olmayınca açılamaz.

Madde 120: Kànun–u mahsusuna tebaiyet şartıyla, Osmanlılar hakk–ı içtimaa (toplanma hakkına) mâliktir. Devlet–i Osmaniyenin temamiyet–i mülkiyesini (ülke bütünlüğünü) ihlâl ve şekl–i meşrûtiyet ve hükûmeti tağyir ve Kànun–u Esasî ahkâmı hilâfına hareket ve anasır–ı Osmaniyeyi siyaseten tefrik etmek maksatlarından birine hadim (yıkıcı) veya ahlâk ve adab–ı umumiyeye mugayır cemiyetler teşkili memnu olduğu gibi, alelıtlâk hâfi cemiyetler (gizli örgüt) teşkili de memnu'dur.

Hiç yorum yok: