28 Kasım 2012 Çarşamba

GÜRCİSTAN’IN TSALKA (PARMAKSIZ) RAYONUNDA YAŞAYAN URUM TÜRKLERİNİN DİL ÜRÜNLERİNDEN ÖRNEKLER Ünal KALAYCI*

GÜRCİSTAN’IN TSALKA (PARMAKSIZ) RAYONUNDA YAŞAYAN URUM TÜRKLERİNİN DİL ÜRÜNLERİNDEN ÖRNEKLER

Ünal KALAYCI*

ÖZET

Bu makalede Gürcistan’ın Kvemo Kartli vilayetine bağlı Tsalka (Parmaksız) rayonunda yaşayan Urum Türkleri hakkında genel bilgiler verilmiş daha sonra da Urumların dil ürünlerinden örnekler verilmiştir. Bu çalışmada, yapılan derlemelerden hareketle Parmaksız Urumlarına ait âşık şiiri, anaonim şiir, türkü, halk hikâyesi, masal, fıkra, mani, ninni, deyim, atasözü, kelimeler ve günlük konuşma örneklerine yer verilmektedir.

“1828–1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Edirne Antlaşmasındaki bir madde Osmanlı topraklarındaki Hristiyanların istedikleri takdirde Osmanlı topraklarından göç etmelerine izin veriyordu. Savaştan sonra, Rusların işgal ettiği Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Ermeni halkın büyük bir bölümü (100.000 civarında)Rusya’ya göç ettirildi. Bugünkü başkent Erivan başta olmak üzere İran ve Türkiye sınırlarına yerleştirilen Ermenilerle Rusya tarafından tampon bir Ermenistan oluşturulmuş oldu. Rusya’ya göç ettirilen bu reaya, daha sonra Osmanlı Devletine yönelik olarak yapılacak savaşlarda önemli bir güç olarak kullanılacaktı.” (Beydilli 1988: 370-407).

Edirne Antlaşmasındaki o maddeye dayanarak Rusya’nın vaadlerine kanan Ermeniler kimsenin yaşamadığı Gürcistan’ın Tsalka denilen yaylasına da yerleştirildiler. İşin ilginç tarafı Ermenilerle birlikte giden ve Tsalka’daki kırk dört köyün otuza yakınını oluşturan bir başka topluluk vardı. Bu topluluk Hıristiyan Türkler yani Urumlar idi.

İlim âlemi bu topluluk üzerinde birden fazla iddia öne sürmektedir. Evvela isimlendirme sorunu vardır. Yunanlılar onlara Yunan ve Grek diyorlar. Gürcüler Berzen diyorlar. SSCB zamanında onların resmi adı Grek idi. Türk araştırmacılar ise Hristiyan Türkler, Urum Türkleri ve Urumlar şeklinde adlandırmaktadırlar. (Altınkaynak2005: 11).

İsimlendirmedeki farklılıklar aslında bu topluluğun kökeni hakkındaki fikir ayrılıklarını ortaya koymaktadır. Yunanlılar bunların kendi ırkdaşları olduğunu savunmaktadır. Bunların bir kısmının Yunan bir kısmının Türk kökenli olduğu iddiası da vardır. Bu topluluğun etnik kökeni hakkındaki üçüncü iddia ise Oğuzlardan önce Anadoluya gelen Kumanlar, Peçenekler gibi Türk boylarının Roma imparatorluğu içinde onların dinini benimseyen Hristiyan Türkler olduğudur. (Altınkaynak 2005: 13-19).Kökenleriyle ilgili meselenin gerçek yüzü biraz daha farklıdır.Gürcistan’ın Tsalka rayonunda yaşamakta olan ve SSCB döneminde Grek diye adlandırılan bu topluluk aslında iki ayrı topluluktu. Birincisi, Kümbet, Santa ve K-Haraba köylerinde yaşayan 1858 ve 1870–1880 yıllarında Trabzon’un Santa diye adlandırılan yerleşim biriminden göç ederek gelen Grek kökenli insanlardı. Bunlar Tsalka(Parmaksız) rayonuna geldiklerinde Türkçe bilmiyorlardı. TürkçeyiUrumlardan öğrendiler. SSCB Döneminde Grek diye adlandırılan topluluğun ikinci kısmı ise 1828–1830 yılları arsında Kars, Erzurum,Ardahan ve Bayburt çevresinden göçürülerek Parmaksız’a yerleştirilen Hristiyan Türkler yani Urumlar idi. Urumlar Tsalka’da Ölenk, Bayburt, Cinis, Günni Kala, Geçit gibi yirmiden fazla köyde yaşamaktaydılar. (Kalaycı 2008a: 31-34) Aradan bu kadar yıl geçmiş olmasına rağmen Urumlar inanç dışında Türk gelenek ve göreneklerine göre yaşamaktadırlar. (Kalaycı 2008b:93-106).Gürcistan’ın Tsalka ve Tsalka dışında çeşitli bölgelerinde1989 yılı sayımına göre 100.324 Urum yaşarken 2002 yılı sayımında yaşanan göç nedeniyle bu rakam 15.166’ya inmiştir.1 Günümüzde bu rakamın daha aşağılara indiği söylenmektedir. Gürcistan’ın bağımsızlığından sonra Gürcü dilini bilmeyen Urumlar okur yazar olmayan cahil insanlar durumuna düşmüşlerdir. Çünkü Urumlar SSCB zamanında Rusça öğreniyorlardı. Evlerinde ve Tsalka rayonunda da zaten Türkçe konuşuyorlardı. Gürcistan’ın bağımsızlığından sonra bir anda işsiz ve cahil konumuna düşen Urumlar çareyi göçte buldular.Yunanistan onları Yunan ırkından kabul ettiğinden ve birtakım farklı hesaplar yaptığı için AB vatandaşlığı vaadiyle kapılarını açtı. Hala sürmekte olan göç nedeniyle çoğunluğu Yunanistan’a gitti. Bir kısmı da Rusya’ya göçtü.

Hristiyan Türkler, yani Urumlar, bugün Kırım, Ukrayna, Kazakistan, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Rusya Federasyonu ve Gürcistan’da dağınık şekilde yaşamakta olup nüfuslarının 200
000’den fazla olduğu tahmin edilmektedir. Araştırma alanımız olan Gürcistan’ın Kvemo Kartli vilayetine bağlı Tsalka (Parmaksız) rayonunda 1989 yılı sayımlarına göre 37 000 Urumun yaşadığı, bugünise yaşanan göç nedeniyle bu sayının 1 200’e indiği bilinmektedir. “Tsalka (Parmaksız) Urumları Ağzı/Gürcistan” adlı yüksek lisans çalışmamızı yaparken elde ettiğimiz dil ürünlerini paylaşmak, aynı zamanda bilim âleminin dikkatini Urumlar üzerine çekmekamacıyla bu makaleyi hazırladık.

Bu çalışma aracığı ile Türkçenin sadece konuşma dili olarak var olduğu rayon Türkçesiyle oluşturulmuş dil ürünleri ilk defa bir makalede yayınlanmış olacak.

1. Âşık Şiiri:

1935 Dağ Çızgarı Köyü doğumlu Emanuel Pilavof bize Aşıh
Cuğabi’yi (Âşık Cevabi’yi) anlattı. Âşık Cevabi’nin, onun deyimiyle,
“Yaşamah adi Sefili’dir. Usda Sefil.” Gözleri kördür. Her sorulana
cevap veren bilge bir ozandır. Önce ünü ardından da kendi İstanbul’a,
saraya, gider. Atışmada rakiplerini yener. Sazlarını ellerinden alır.
Sonra büyüklük gösterip geri verir. Padişahın saray âşıklığı teklifini
kabul etmez. Bu olayın 1897–1900 yılları arasında meydana geldiği
anlatılıyor. Âşık Cevabi’nin en bilinen şiirlerinden biri şöyledir:

1. 1. Nasihat 2

Şahan olem bu düynede gezeyim.
Varli bütün dertsiz adam tapılmaz.
Başarırsan konşiyinan get yola.
Kırma ürek, ürek kırsan yapılmaz.
El kiridir gider bu dövlet varlıh.

Düynede mert yigit görmesin darlıh.
Neceki elinde vardır cayallıh.
Hep yahşilıh bela fırsant tapılmaz.
Aşıh Cuğabi’nin bülbüli meti.
Sahın heç unutma ana ürmeti.
Parasız nökerdir ata hızmeti.
Ana südi göz ışıği tapılmaz. (Kalaycı 2008a: 183).

Hâlen Cinis köyü muhtarı 1949 doğumlu emekli muallim Gerakıl Bayazof’da halk şiiri türünde ürünler vermektedir. İşte onun
bir didaktik şiiri:

1. 2. Gönül Düşme Tal Budağa

Gönül düşme tal budağa.
Ey dolanmah vardan olur.
Her kimin çohdur cafasi,
O ahılsız serden olur.
Ser diyeller ahılli başa.
Koççah dolanır hamaşa.
Özgeler çıhar tamaşa.
Yahşi nöybet yardan olur.
Yarınan kesilir kıymet.
Her bir yerde söylenir met.
Gelen konahlara ay ürmet,
Namusunan ardan olur.
Ar namus bilmiyen insan,
Şirin tanışmiyan lisan,
Teknelerde kulah asan,
Kalmakali şerden olur.
Şerinen kalmakal olmaz.
Nemerdin surfasi dolmaz.
İggidin irengi solmaz.
Koççah kişi ardan olur. (Kalaycı 2008a: 195-196).

Lena ( Telli) Bayramaşvili, Günni Kala Köyü 1936 doğumlu. 28 yaşında Rustavi’ye gelin gitmiş. Gürcü ile evli. Günni Kala’ya sık sık geldiğini söylüyor. Ninesinin Parmaksız’daki Günni Kala köyü için için koştuğu ve artık ananimleşmeye yüz tutmuş türkünün sözlerini kendisinden aldık:

1. 3. Kala

Buna Kala derler çoh olur fendi.
Biraz kartol3 bölduh o da tükendi.
Emekder kolhoznik emegi yandi.
Getdi yaşamamız bizlerin indi.
Semtli Kala derler bunun adına.
Çürük kartol gene düşer yâdına.
Bahamaduh o tahılın tadına.
Getdi yaşamamız bizlerin indi.
Düşündi bir usda türkiyi koşdi.
Bir vahıt söyledi ağıza düşdi.
Söz gelişi deyi kadaloy geşdi.
Saymazuh o iş olmadi oğul. (Kalaycı 2008a: 188).

Sona Gorelova, yetmiş sekiz yaşında. On bir yıl okumuş, aşçılık ve terzilik yapmış. Dogaçlama şiir söylüyor. Kendini şöyle tarif ediyor “Sazsız aşığam.”

1. 4. Dünya

Aman uşahlar size söyleyim:
Ahli olan bu düynede var nedir?
İnsan bir bugdadır felek degirmen.
Süsen nedir? Sümbül nedir? Bar nedir?
Bu düynede şirin şirin mal olur.
Temehkerin hali müşkül hal olur.
Kol boşanır, dil dolaşır lal olur.
Bu düynede var da acap ne olur?
Alti torpah üsdi torpah birünür.
Bu düynede insan kısmi sürünur.
Gider oralerde yahşi görünur.
Sicah nedir? Soyuh nedir? Kar nedir? (Kalaycı 2008a: 177).

Sona Gorelova’nın en ilginç yeteneği ise verilen her kelimeye doğaçlama dörtlük ya da dörtlükler söylemesi. İşte verilen başlıklar ve anında onun koşmaları:

1. 5. Halkın Göçmesi

Aman dostlar size terif eyleyim.
Boşandi Çalka’nın valla yerleri

Birbirine bütun varla bahdılar.
Köçdi cahal cümrü bütün Salka’nın. (Kalaycı 2008a: 177).

1. 6. Kocalık

Koşmalari ben koşiram.
Gendi gendime de şaşiram.
Kocalir dizden düşirem.
Ne olacah halım benim. (Kalaycı 2008a:181).

1. 7. Gelin

Gelin götürirsiz teze.
Başina gelmesin keze.
Tez gelsin sizin söze.
Birez de baş egsin hepize.

Alvina Kinosova, yetmiş sekiz yaşında. Yirmi beş yıl dükkânda çalışmış. Bilmediği türkü yok. Anonim Tsalka türküleri ondan alındı. Aşağıdaki ilk türkü Gürcistan’ın bağımsızlığından sonra
Parmaksız’da yaşayan Urumların yaşantılarındaki değişiklikleri gözler önüne sermektedir:

2. Anonim Türküler

2. 1. Tsalka (Parmaksız)

Salka’mızi dertler aldi.
Dört bir yandan duman sardi.
Bizim Salka çetin hala kaldi.
İssiz kaldi bizim yerler.
Bizim yerler şennigidi.
Yeyip gülmah yeriyidi.
Urumluğun yurdiyidi.
Sayapsız kaldi bizim Salka.
Kövde böyük çay ahardi.
Oğul babayi bahardi.
Meger ahıla sıhardi.
İssız kaldi bizim Salka.
Gürcisdan’i dögüş aldi.
Kaçan canıni kurtardi.
Tek kocalar evde kaldi.
İssız kaldi bizim yeller

Salka’mız da veran oldi
Vereminden ölen oldi
İnsanın irengi soldi
İssız kaldi bizim Salka
Konşi konşusuna bahardi
Evi ona buna bırahdi
Kahkahannıh geldi bahdi
İssiz kaldi bizim yerler.
Dohdor yoh hasda bahıla.
Konşi yoh; diya, güle.
Gorbaçov evin yıhıla,
İssiz kaldi bizim yerler.
Dünya döndi gerıledi.
Arzularıh kövüleri.
Er kaldırın ölüleri.
İssiz kaldi bizim yerler.
Bizim orda ne gezerdıh.
Nelerine baş egerıh.
Na günnerden neye kaldıh.
İssiz kaldi bizim Salka. 4

2. 2. Anne

Anam benim yatmiyordi.
Yuhulardan toymiyordi.
Her sızıma ağliyordi.
Benim anam benim anam.
Anam beni besleridi.
Hayra getse sesleridi.
Canından çok isderidi.
Benim anam benim anam.
Anam beni çimdirirdi.
Tezden teze geydirirdi.
Kucağında gezdirirdi.
Benim anam benim anam. 5

2. 3. Potpori

……..tuti tökeller
Eksi çorap sökeller
Eksi zaman kızlara oy oy oy
Arah çahır tökeller
Karanfil neden olur
Ah tökülür den den olur
Ben aryılıh da bülmezdim oy oy oy
Aryılıh yardan olur
Harmandan gel harmandan
Toldur ver o dermenden
Ah bu nesil de derdidi oy oy oy
Kesdi feri fermenden
Bu yazi yazi degil
Ah gönülüm razi degil
Yazan eller de kırılsın oy oy oy
O yazi benim degil

Giyorgi Yoriyes, taş ustası, mütahhit. Yaralı Mahmut Hikâyesini anlattı. İşte bu hikâyenin türkülü bölümlerinden seçmeler yaptık:

3. Halk Hikâyelerindeki Türküler

3. 1. Yaralı Mahmut Hikâyesininin Türküleri 6

Apar bu kağızi çoh selem eyle
Ben o beyheden küsmüş gederim
Bize bu aryılıh oldi Mevle’den
Ayrılıh bedesini içmiş gederem.
*
Söküp ayırdiler beni elimden
Bülbüli dumariy düşdüm gülümden
Havli maral kimin avci elinden
Onuçun çölüne düşdüm gederem.
*
Ay muhannet çünki fikrin buyidi
Vurma ay gız vurma yaram var benim
O kalpli hayinnıh sende varidi
Vurma aygız vurma yaram var benim
Dosd olaydi sene bele kıymazdi
Düşman olsa seni bele koymazdi

Yeddi yil geçseydi kimse bülmezdi
Bala seni gördüm çölde yarali
Bezirgenim üregime tağ oldi
Dört yanımız bosdan oldi bağ oldi
Merhem edem yarların sağ olsun
Bala seni gördüm çölde yarali
*
Sizin deyi arzulamiş gelmişem
Bir yetik ol efgelimden halımdan
Ben sizi gendime kemha bülmişem
Bir yetik ol efgelimden halımdan
Gülgez gülşeninen yazdi bir neme
Ohudi kağızi derdimden ağna
Dünyada bacımsın ahretde anam
Bir yetik ol efgelimden halımdan
Biraz gec geleydim nec olur halin
Sındırır bedeyi kolun incinir
Fezetden ne bülür kadrini bülür
Bu zarzatvanın telin indirir.
Başına döndürdüm gündüzli periyi
Benim meylim sene düşdi nicoldi
Ele sevde kul başına gelmesin
Sevup sevup aryılmasi güc oldi.

4. Halk Hikâyeleri

4. 1. Köroğlu Hikâyesi’nin Bir Kolu

Köroğlu’nun Niger Hanım idi. Sora o Menine Hanım idi.Ondan hemli oldiydi. Hemli oldiydi. O arvat dedi ki Köroğli sen gidiyersen ben ahıri hemliyem neydem. O açdi pezvendini kolundan.Verdi o Menine Hanım’a verdi. Dedi “Eger oğlan olursa, oğlan olursa bağla gelsin yanıma eger kız olursa ver ceyiz ona.” Bunu da oğli oldi.Oğli oldi embele ohumaya gider. Şıkoladır nedir? Oyniyeller balaca uşahlarinan. Buna diyeller ki “korun oğli, korun oğli.” Bu uşağa diyerdilar da. Bülmiyer ki atasi kimdir. Epeyin, oğlan oldi bele yeka oğlan. O ki ki ela oldiysa bu getdi anasına diyer ki “Benim diyer de de atam kimdir?” Demiyerdi, güzlediyerdi. Dese gedacah he. O ki ki çoğ zorladiysa ahıri dedi. Dedi ki “Senin baban Köroğli’dir.” He. Ossaat o aldi pezbendini tahdi koluna çıhdi getdi. Bindi ati getdi. Hama ela oğlandır ki ha. Getdi onun da koruği var. Yayi koruği. Koruği var işde. Ati da. Ati nerda otliyacah he. Getdi ati burahdi. Yıhıldi yatdi. Yıhıldi yatdiysa bu Köroğli bahdi ki koruğunda bir caal civan oğlan,bir at otliyer. Gendi de yıhıldi yatdi he. Yolladi delilerinin birini ki diyah ki Demürçioğli get bah o kimdi, o ne çindir ki geldi orda otliyer.Geldi o güç Demürçioğli ona bişe edemedi. Ele koluni kıçıni bağladi atdi ora Demürçioğlu’ni. Heyvaz’i yolladi. Hesabali’y yolladi üçüni. Üçüni da koyunnuh kimin bele düzdi oraya. Düzdi orayaysa bahdi kiKeçeli’y yolladi. Dedi geldi ki “Ne baharsan Köroğli orda ele bir caal oğlan duriyer ki senin delilerin bele bağladi koyunnuh kimi yatiyer.Ola ki başlarıni vuracah.” He. Köroğli ordan getdi ki “Bu ne zulumidi benim başıma geldi eye.” Ordan çıhıp geliyer. Onun da Niger Hanım dedi ki Köroğli al kılıç kalhanın sene o apasni heçdir. O ki ki elaysa bu Köroğli geliyer ki o ele zandan geldi ki bele laf hey dedi “Caal oğlan yazuh degül onnari bağladın da atdın?” Dedi “Bene güc etdiler ben de bağladım atdım.” Dedi “Bırah onnari.” “Pırahmam, bunnar kimdiller?” He orda Köroğli’ynan uje başladılar yaha yahaya gelmeye. Güleş tutmaya. He Köroğli ona neeydacah. İki kerem kaldırdi vurdi. Kılıci çıhardiyerdi. Köroğli vura oğlani vurmadi. Sora üçünci keren ki tutdularsa Köroğli diyerdiler nara çekiyer. Neblem bağıriyer naydiyer. Bu oğlan san naynasıni yitüriyer. İsdedi Köroğli oni vura. Niger Hanım dedi ki “Ey kişi senden ne çıhar o üç kerem seni basdi yıhdi vurmadi da sen bir kerem oni vuriyen.” O ki oğlan bele zadısa kolunda bilezik gördi. Artuh Köroğli başına vurdi ki oho!“O benim oğlumdur.” Neblem işde. Sora orda getdiler. Köroğli,dügun, yemah, içmah oldi. İş kayde neblem. (Kalaycı 2008a: 148-149).

4. 2. Anonim ve Didaktik Bir Hikâye (Üç Öğüt)

Oğlanın birisi işledi üç yil. Nökerlıh oldi. Da üç yil işledi.Oğlan şindi diyer ki “Ağam paradan ver, úızıldan ver. Evde anam var,babam var. Şindi aç kaldılar. Gidim eve.” “Oğul” dedi “Param yohdur veremem.” Ya ağa karşi alamasın döndi gidiyerdi. Bir de heber etdi ki“Oğul geri dön. Üç söz diyem de get.” “Ola” dedi “Bu üç yılda üç kapek kazanamadım. Bu ne sözler diyacah ki. Naysa sabur selemetdür dönem gedem.” Döndi geri. “Oğul” dedi “Nerde ahşam orda sabah.Ölmüşün koni sene kaldi ikincisi. Ölmüşün koni sene kaldi. Öldi öldi sene kaldi. Öli neyin nesidir. Bu niye öldi. Niye buni vurdilar. Niye buni kesdiler o sene kalmadi. Üçüncisi de sabur selemetdir saburli ol.”Dedi “De get yolan.” Bu dedi “Kan etdinise. Üç vesiyetimi aldınısa evde gidip dövlete çatacan. Yoh etmedinisa yolda seni biri yiyecah

Getdi bir eve müsefir kaldi. Ahşama togri uje karanuhliyerdi. Şeheri çıhiyer. Bu hesap etdi ki birinci vesiyet ahlına vurdi. Tursya’dan gelmişdir bu sözler. Dedi ki “Nerda ahşam orda sabah bir vesiyetdır.Nera kaçiyem belki canavar var. Belki hayvan var. Beni yiyacah.Burda kalem.” Bir evde eglendi. Müsefir aldilar. İki tene cayal adam var. Şindi müsefüre yahşilıh etdiler. Yemah, içmah. Ya o ki yemah ki ortalığa geldi. Avrat, biz kari diyerıh. Siz avrat diyersiz. “Avrat sifde yiyah da sora gidah da dögah? Yohsa gidah dögah da sora gelah yiyah?” Ya dedi “Sifda gidah dögah da sora gelah yiyah.” Bu uşah ahlına vurdiysa diye ki neyi, dedi “Sabur selemetdür kardaş”teprenmedi. Getdiler o yanki yüze aşa ürmetimizden, aşa nöybetimizden kimseye ele işler olmasın. Bir taput üsdi örtük.Açiyeller ki ele bir oğlan yatiyer ki. Has çubuhlarnan o ki o ki sepet tohiyeller. Onnarınan bunnari budadılar örtdüler üsdüni. Ondan sora geldiler. Bu oğlan heç sormadi neyin nesi. Ölmüşün koni heç sene kaldi. Demedi bişe. Dediler “Get yat.” Sabah oldi. Çıhıp getmeye.Şimdi guyudan gartopi çıharacah. O diyer kari sen çıhart. O diyer sen çıhart. Dedi, Müsefir müsefir yahşılıh etdin etdin gel guydan da gartopi çıhart, Getdi gartol çıhartma ki o ketin adam kellesi var ki daha deme getsin. Eger ki ahşam soraydi ki bu ne ölidir. Onun kellesi burya uçiyerdi. Bele bahdi oğlan döndi geri. Gene sabretdi ki ne lazım bene. Çıhdi getme. Dedi “Balam gel bura gel. Çoh yahşi adamsın sen.Sene bir eylıh edecem.” Tutdi iki çörek kayırdi. Birinci küçük biri de lap böyük. O böyügün içine hep kızıl toldurdi. Dedi “Olmiya saburli ol. Sabur selemetdir. Ambu böyügüni götür eve. Baban anan öliyer acından. Olmiya yolda müsefür gele birine veresen. Ambu küçügüni de yolda kim gelirse belki senden de aç var. Bölüş buni.” Böyügi kızıl toli. Ele tapşurdi ki “Böyügüni ki yedinse sen yolda öldün. Neyse saburli oldi. Küçügünden, yolda kim geldiyse ondan yediler. Bu böyügüni eve götürdi, zarp burahdi. Halh acından öliyer. Yemeye onnar düşdiler kurt kimin üsdüne ele tagıldiler ki içi kızıl. Ola bu oğlan yaşadi. Kapıci dutdi gendine. Yaşamah, iş, hengeme. (Kalaycı 2008a: 158-159).

4. 3. Âşık Garip Hikâyesi

Aşşıh Garib’in hekeatidir. Aşıh Garip bir cevan oğlanidi. Sevirdi bir cevan kızi. Kızın atasi zenginidi. Bu da cevan uşah, saz çalir. Elinde bişesi yoh. Dedi zad edem atasi kömek verirdi ki götüre. Dedi ki “Ben arvatın parasi yiyen degilim. Üçce gidim, kazanam. Para yığim getirem, sora senin toyun işin edem.” dedi. “Olamır" dedi. Neetsin. Şedyet kesdiler çıhdi bu kişi getdi. Geldi çıhdi Turkya’ya Aşşıh Garip, Rasul. Orda bir çayhanada çay pişiriller. Biri şeker katir Sıtakannara çay verir dedi. Başladi bir ağanın yanında yaşiyip kazanmağa. Kazandi bir ay, kazandi. Kazandi iki ay. Bir yil geşdi, iki yil geşdi, üç yil geşdi, dört yil geşdi, beş yil geşdi bu gelip çıhmadi. Yeddi yila geçişen sırasi bu kız da yetışdi. İsdillar buni, nişanni. Atasi vere özgesine, putasidir getmiş. Çere yohdur kız çıhdi yola. Dedi baim o terefe kimse getmir haber verim bu nerdedir. Çıhdi yola tağın kellesinde bir kerivan geder. Bezirgen ona bir iki hene Türki dedi.Dedi “Bezirgenbaşi, bezirgen,” Şahsenem. Kızı adi öz kardaşi bezirgen idi. Şahsenem idi. O’di. Öz kardaşi. “Giderisen o Garib’e de gelsin. Ya Helep’de ya Mısır’da tapasın. Tezliginen oni yola salasan.” Bezirgenin fikri döndi. Dedi ki “Seni alem oğluma.” Dedi “Yoh” dedi. “Heyir bezirgen.” dedi. “Ata sen sözün bülmedin. Tanışdın ben almam. Benim putam var.” Aldi kağıdi getdi. Aldi kağızi getdi. Gezdi,gezdi, gezdi, getdi o kişiyi buldi. Aşşıh Garıb’i buldi. Kağızi verdi. Bu oğlan geldi ahşama hezeyini eve. Ata yoldaşi onun devrülmiş, neyin nesi? Aldi bir hene dedi:

Bülbül ne yatarsan bahar yetışdi.
Bülbül ne yatarsan bahar yetışdi.
Ağ gül ….kırmıziya karışdi.
Silada sevdügüm yadıma düşdi.
Ötme bülbül ötme Garip gönlüm şen degil.
Bülbül ne yatarsan Çuhurova’da?
Arar eşim beni bulmaz yuvada. Yoldaşi.
Gendim gurbet elde gönlüm silada.
Silada sevdügüm yadıma düşdi.
Türki diyende üçünci heneyi de dedi. Dedi “Bu gidecah.” getirdi buna verdi. Parasıni, ucuni, puluni, kızılıni, işini, işini bir de bir at verdi. Dedi “Süre gele.” Ati sürdi, sürdi, sürdi, sürdi, sürdi, sürdi,sürdi, orda geldi çıhdi. Tifliz’e gelecah. Bu Tiflizliydi. Tifliz’in başına gelen sırasi orda at çatladi. Ordan da uje kızi götürmişler. Toy ediller. Dedi ola neyediyerıh. Gidip çıhamam. Hıdırellez, Ayirosuros geldi ordan atınan. Buni bindirdi getti. Yendirdi evine. Yendirdi ki anasi o heten ağlamış ki gözleri görmir. Enan sırasi Ayirosoros dedi ki “Al”dedi. “Bu torpahdan masamanın arasına dügle sene lazım olur. Eve gidersen anana gözleri, o bülür da eziz olmuşdur, sürtersen eylenir.” Torpahdan aldi. Geldi. Çıhdi evüne. Tanimillar. Dedi içeri, anasi dedi “Kimdir?” Dedi anasına, bacısına dedi “Müssefür almasız, konah?” Dedi “Ne” girdi içeri. Bahdi ki ordan saz asıli. Dedi “Hele bir ver o sazi.” Anasi deyip “Gene yaralandım oy vermem.” Oysama aldi sazi. Aldi cıngılletdi. Dedi “Vurdiysa Garib’e benziyer sazi vurmasından.” Aşşıh Garib Rasul’idi. Neyse orda da toy edir. Buni götürdiler toya Calcunni ki ya aşıh gelsin toyda otursun. Kapının kırağında oturdular.Ordan dedi:

Gele gele geldim gendi hanama.
Sırımi açmadım bacım, anama.
Eşgın hançerini basdım sinama.
Kıratın terkine düşdüm de geldim.
Mevlam fursant verdi uşdum da geldim.
Yoldaşi toydan özge güveginin yanında başıni kaldırdi bahir.
Gülsenem sezdi ki bu odur. Orda dedi:
Korhma Garip korhma gülün solmadi.
Has bahcan kapısın açan olmadi.
Senden garyi özgeye meyil vermedim.
Derdimin ortaği sen safa geldin.
Ağalar dedi koymadi benim halıma. Ağalar böyük ağalar
Gümüş kemer sıhdırdılar belime.
İnanmirsa ağu ezdim elime.
Yeddi yil sevdügüm sen safa geldin.
Umut verende başladi toy bozulmağa. Dedi “Bozulmasın.
Benim bacımi da o, o kimi, kimi vermişler.” O kızi ona nişannadılar.
İki toyi da bir etdiler. Getirdi o torpaği anasının da gözleri açıldi.
Mırada yetdi.
Kerem kimin dedi yanan olmadi.
Aşşuh Garip kimin de mırada yeten olmadi.
Kim görmiş ki Feryet’inen Şirin’i?
Onnar da sevdiler biri birini.
Atdi külüngüni vurdi zerini.
Ele yar yolunda da ölen olmamışdi. (Kalaycı 2008a: 174-175).

5. Masal

Sara Poşnakova’dan Tsalka Merkez (Parmaksız)’da( 60) derlenen “Padişahın Oğlu” adlı masal şöyledir:7Diyerdi evelki zamanda varidi, yoğidi, varidi bir böyük, varli padişah. Padişahın varidi bir tene oğli. Bu oğlan yiyerdi, içiyerdi,geziyerdi. Padişah ölende dedi ki “Oğul gel yanıma. Sene bir iş diyem.” “O ki” dedi “Ben ölduhdan sora felen şeher, böyük şeherlerde benim yoldaşım var. Sene ki çetin olursa sen gidersin o yoldaşıma raşatza edesin.” “Oo” dedi “Baba, ele iş diyer ki bene ne lazım olacah.Bu hebere var bene kaldi da bunun yoldaşi bene lazım olacah.” Var toli, kızıl. Evelki işler daa. Nahıl ediyerdi babam. Sora diyer bunun yoldaşlari padişahın oğlunun babasi ölduhdan sora ele çoğ yoldaşi oldi. Yoldaş, kardaş! Gidiyeller mezere ağliyeller. Ooy senin baban deyildi bu bizim de babamızidi. Bu bize bu heber eylıh etdi. Oğlan da gidiyer ne ki var var, kızıl var, getiriyer. Bunnari yediriyer içiriyer;yediriyer içiriyer. Aradan geçiyer iki üç yil. Bu var hep kurtuliyer.Gündelige heç bir yerde işlemedi. Bu iş kurtuliyer bu oğlan uje aç kaliyersa heç bir yoldaş daha bunun yanına gelmier. Hep bundan döndüler. Belesine gider biz diyer seni tanımiyerıh. O yani gidiyer,yoldaşlari diyer “Sen kimsen? Biz heç” diyer “Seni görmedıh.” Bu ele oldi ki ayahkabi da yoh, uje bişesi de yoh. Başliyer bu dilençi kimin kaldi. Ooy babasının sözi ahlına geldi ki hele gidem felen şeherde felen melmeketde babamın bele yoldaşi kaldi. Gidem ona diyem ki ambu güne ben kaldım. Fahır düşdüm. O ki getdiyse. Vede çoh geşdi. Herif bahdi tanıdi. Dedi, “Nesil oldi ki geldin yoldaşoğli?” Dedi “Neblem hambu güne düşdüm.” “Hey” dedi. “Elden kardaş olmaz. Yediler seni görüyen ne güne katdılar.” “Şindik” dedi “Benim bir kızım var. Get bah.” Dedi “Eger begenirsen o kızi alırsan da yaşarsan yahşi.” Dedi “Nerdedir o kız?” Dedi “Bu gözde kitlidir. Gözleri görmiyer. Kulahlari duymiyer. Kıçlari getmiyer. Embele kızdır. Eger begensen nişanniyah. Eger yoh. Gene get yoldaşlarınnan ne isdiyen et.” “Aan” dedi “Anahdar, gidersen, dohuzunci gözi açarsan, baòarsan, o kız orda oturiyer.” Bu getdi, açdi bahdi ki ele güzel kız,ele güzel kız ki. “Ooy” dedi “Ben aşuka geldim.” Geri döndi. Bu qor mor dedi. Bu hep qula kimin kız. İsdedi çıha. O kız dedi “Nere gidiyen.” Dedi “Düz gelmedim, ben aşıpka düşdüm şaş geldim.” Dedi “Yoh” O kız dedi “Babamın dediği kız benem. Çoh gezmiyerem, küçe küçe gezmiyerem, yoldaş tanımiyeram.” “Ha” dedi “Ben yoldaş tanıdım ne güne kaldımısa.” Buni babası koyurmiyer yoldaş moldaş. Bu kızi nişanniyellar bu oğlana. Ondan sora bunun da babası padşah. Bu oğlana sahaplıh ediyer yahşi, güzel yaşiyellar.

6. Maniler

Aşıgım ara sözi
El sözi ara sözi
Sözüni özün danış
Öv yıhar ara sözi
Aşşıh aralı koyma
Kovun maralı koyma
Ohu sinamda galdi
Öldür yaralı koyma
Aşığım bele bağla
Al kemeri bele bağla

Ne yâda sırıni ver
Ne nemerde bel bağla
Âşık yarıdan geçer
Gece yarıdan geçer
Nemertle dost olanın
Ömri yarıdan geçer.
Ay zamana zamana
Ohi koydum kemene
Eşşekler arpa yiyir
At hasretdir samana
Aşıkım bağda dere
Zülfüni bağda dara
Bülbüli gülden ötri
Bağda çekdiler dara.8
7. Ninni
Türk kültürünün ayrılmaz bir parçası olan ninniler bu bölgede
de aynı görevi yerine getiriyor.
“Nenni balam, nenni, nenni, nenni oy balam
Yuhulara dalasan şirin oy balam
Nenni balam, nenni yavrum, nenni oy balam
Şirin yuhulardan uyanasan oy balam”9
8. İki Dizeli Tekerlemeler 10
Dağisdan dağ yeridir
Gürcisdan bağ yeridir.
İçmiyaydın aragınan çahıri
Yıhmiyadın bizim kimin fahıri
Nemerdin surfasi tolmaz
Koççah igidin de irengi solmaz.
Arhasıza arha olsan o da tayahdır.
Arhaliya arha olsan o da yamahdır.

9. Fıkra

9. 1. Nasrettin Hoca Fıkrası (Beni Belimden Asın

Yörede Nasrettin Hoca fıkraları çok yaygındır. 71 yaşındaki emekli şoför Simon Çamurliyev bir tanesini şöyle anlattı: Molla Nasredin’i asiyerdiler. Dedi “Beni boynumdan asmayın hıtıhlaniyeram. Beni belimden asın.” Ha bu sözi dedi.11

9. 2. Nasrettin Hoca Fıkrası (Eşeklerin Sayısı)

“Molla Nasredi aşa burdan aşa sizden olsun. On eşşeginen gidiyer. Bir eşşege biniyer. On eşşeg olacah. Sayiyer dokkuz tene. Bindığıni saymiyer. O ki yeniyer on tene oliyer.”12

10. Bilmece

“Babam benim babamıdi ben babamın oğliyidim; Babamınan
kardaşıdıh.”
(Babam benim babamdı, ben babamın oğluydum; babam ile
kardaşıdık/kar taşıdık)13

Mesel mesel
Mendi keser
Dil oynatır
Damak keser. Nedir? (Makas) 14

11. Atasözleri

Allahsız yaprah sallanmaz.15
Bir sürünün içinde bir eyvan harab edir.
Bir sağ süriy bir eyvan harab edir.
Böyügün sözi geçgin olacah; ana babanın ösyeti olacah.
Dişlerni satirdi, uşağıni ohidirdi.
Etegin kirli olur; bogozın yağli olur.
Fırsand eldeyken yahşilıh eyle, hamaşa bu fırsand elde olmaz.
Gel güvenme dövletiyan maliyan; mala, mülke, ümre ihdibar olmaz.
Gün günden ötüridir; ayda geceden ötüridir.
İnsan safaya dayanmir; insan cafaya dayanir
Kuyu deşen kendi düşer.
Ne dorgarsan aşına o çıkar kaşığına.
Ne iş görecah öz elinnen gör; eziyetin çoh olur, minnetin olmaz.
Ohummiş adam kol tahdasidir.
Özgesine kuyi deşme; deşen sırada da kuyiyi birez böyük deş,onuçun ki sen gendin düşecahsın.
Senden böyügüni sor, haber al havalıni.
Senden küçügüni işa buyurma; sözün yere düşer, kıymetin olmaz.
Tek elden ses çıkmaz.
Tembel dedi: Ver yiyem, ört yatem, gözle canım çıkmasın.16
Tek taştan duvar olmaz.17

12. Deyimler

Ahli kesmah
Bögün varım yarın yoğum.
Deli olmah
Duyalamah
Dünyelere degişmamah
Köti günnere kalmah
Kurban eylemah
Telef olmah
Teze başınan yaşamah.
Teze teze ögrenmah
Uzun burunni
Üregini aşmah
Yahşi kanmah
Yediger kalmah
13. Dualar
Allah’a kurban!
Allah birdir.
Allah onara can sağlıgi versin!
Allah rehmet etsin!
Çoh şükür Allah deki bögünki gün verdigan.
Kalannara can sağlıği versin!
Sağ olsunnar!
Sanın kermeten kurban olem!

14. Türkiye Türkçesinden Biraz Farklı ve Yoğun Kullandıkları Kelimeler:

Ağlamak yerine hıçkırış etmek,
Anlıyor musun yerine başa düşiyen nedür? (Ya da kaniyen nedür? )
Çalışmak yerine işlamah,
Çocuk yerine uşah,
Doğru yerine düz,
Fabrika yerine kerhana,
Oğul yerine bala,
Önceden yerine irelden,
Savaş yerine dögüş

15. Teknolojik Aletlere Yeni Adlar:

Aradan geçen yüz seksen yıllık süre içinde kelime hazinelerimizde bir takım farklılıkların olması elbetteki normaldir.Kendilerinin Türkiye’den götürdükleri kelime hazinesinden karşılık bulamadıklarını Rusçadan almışlar. Birkaç örnek:

Araç/Vasıta: maşina
Arşiv: arhiv
Eşkıya: bandit
Fotoğraf makinesi: katişka
Hayırlı, faydalı: liguti
Madalya: yedenha.
Muhdar: kajdomari
Okul: şıkula
Orta: siredni.
Öğrenci: üçenik.
Sınır kapısı: granitsa
Soyadi: famili/familya
Televizyon: televiziya
Yönetici/müdür: direktor
Yüz: prasent
Ziraat mühendisi: agranom

16. Günlük Konuşma

Yazıyı Tsalka rayonunda arşiv müdürlüğü yapan Urumların ileri gelenlerinden Emanual Pilavof’un sözlerini günlük konuşmaya örnek vererek bitirmek istiyorum:

“Bu yollar ki açıldiysa Savet Hökümetinden sora biz gidiyerıh.Tursya’yi (Türkiye’yi) geçip gidiyerıh. Biz çoh raziyıh. Düzgüni demah lazımdır. Biz ki gidiyerıh orda egleniyerıh, oturiyerıh,kalhiyerıh, çay içiyerıh. Biz çog razi geliyerıh. Çoh hoş dilinen konuşiyiller. Yahşi. Yahşi bizlerden ötüri köti degil. Düzüni diyerıh biz. Biz çoh ürmetinen size bahiyerıh. Biz isdiyerıh ki siz de bize ela yahşi bahasız!” (Kalaycı 2006: 39).

NOTLAR
1 http://www.statistics.ge/Main/census/tables/tables_en.htm
2 Bu yazıya alınan derlenmiş metinler, Türkiye Türkçesindeki 29 harf ile yazıya aktarılmıştır. Metinlerin tam ses özellikleri için ve metinlerde geçen anlamı bilinmeyen kelimeler için tezimize bakılabilir.
3 Patates
4 Gazi Üniversitesi’nden bir heyet 2005 yılında “Urumlar Projesi”çerçevesinde rayona giderek çeşitli inceleme ve derlemelerde bulundu.(Urumlar Üzerine Sosyo-Antropolojik Bir Araştırma. (Uluslararası Proje),Gazi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi, Proje Kodu:29.2004.01, Ankara, 2005.) Bu proje dâhilinde yapılan derlemeler tarafımdan yazıya aktarılmıştır. Bu derlemelerden tezimde de yararlanma imkânım oldu. O derlemeleri kaynak gösterirken uzantısını vk (videokaset) şeklinde gösterdim.2 006 yılında rayona giderek kendi yaptığım derlemelerin uzantısısnı k (kaset) şeklinde gösterdim: Alvina Kisinova (68) ile Tsalka (Parmaksız) merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. /
4, 5, 6. vk.
5 Anonim türkülerin üçü de bu kaynaktan derlenmiştir: Alvina Kisinova (68) ile Tsalka (Parmaksız) merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. /4, 5, 6. vk.
6 Giyorgi Yoriyes ile Evreni köyünde 25.10.2005 tarihinde yapılan mülakat.11.vk.
7 Sara Poşnakova ile Parmaksız merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. 5. vk.
8 Gerakıl Bayazof ile Cinis köyünde 12.06.2006 tarihinde yapılan mülakat. 3.k.
9 Aleksandra Delibalta ile Tsalka (Parmaksız) merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. / 5. vk.
10 Gerakıl Bayazof ile Cinis köyünde 12.06.2006 tarihinde yapılan mülakat.3. k.
11 Simon Çamurliyev ile Tsalka (Parmaksız)’da yapılan 25.10.2005 tarihinde yapılanmülakat./ 13. vk.
12 Femistogul Garibov ile Beştaş köyünde 24.10.2005 tarihinde yapılan mülakat./7.vk.
13 Alvina Kisinova ile Tsalka (Parmaksız) merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. / 6. vk.
14 Alvina Kisinova ile Tsalka (Parmaksız) merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. / 6. vk.
15 Alvina Kisinova ile Tsalka (Parmaksız) merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. / 6. vk.
16 Anna ile Tsalka (Parmaksız) merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. / 6. vk.
17 Sara Poşnakova ile Tsalka (Parmaksız) merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. / 6. vk.

KAYNAKLAR
YAZILI KAYNAKLAR
ALTINKAYNAK Erdoğan (2005), Ortodoks Türkler Urumlar,
ÜBL Yayıncılık, Ankara.
BEYDİLLİ Kemal (1988), “1828–1829 Osmanlı-Rus Savaşında
Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler”, Türk Tarih Kurumu
Belgeler Dergisi, c. XIII, sy: 17’den ayrı basım. Ankara, 1988 s.370–407.
KALAYCI Ünal (2006) “Gürcistan’ın Zalka Bölgesi Notları, Bizim
Ahıska Dergisi, S 6, Ekim.
KALAYCI Ünal (2008a), Tsalka (Parmaksız) Urumları Ağzı/
Gürcistan, Yüksek Lisans Tezi, EÜ, Haziran.
KALAYCI Ünal (2008b), “Gürcistan’ın Tsalka (Parmaksız)
Rayonundaki Urumların Yaşamı”, Karadeniz Araştırmaları, Sayı: 18, Yaz,s. 93–106.
http://www.statistics.ge/Main/census/tables/tables_en.htm
SÖZLÜ KAYNAKLAR
1. Bayazof, Gerakıl ile Cinis köyünde 12.06.2006 tarihinde yapılan mülakat.
3. k.
2. Çamurliyev, Simon ile Parmaksız’da yapılan 25.10.2005 tarihinde yapılan mülakat./ 13. vk.
3. Delibalta, Aleksandra ile Parmaksız merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. / 5. vk.
4. Garibov, Femistogul ile Beştaş köyünde 24.10.2005 tarihinde yapılan mülakat./7.vk.
5. Kisinova, Alvina (68) ile Parmaksız merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. / 4, 5, 6. vk.
6. Poşnakova, Sara ile Parmaksız merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. / 5, 6. vk.
7. Anna ile Parmaksız merkezinde 23.10.2005 tarihinde yapılan mülakat. / 6.vk.
8. Yoriyes, Giyorgi ile Evreni köyünde 25.10.2005 tarihinde yapılan mülakat.11.vk.

Hiç yorum yok: