19 Şubat 2012 Pazar

Lozan’ın örtüsü açılıyor. Lozan’da bir antlaşma olmamıştır. Yok, daha neler! -Lozan’da Lokomotif vagonlardan ayrılır. Ve Salip, Hilal’i, Doğu’yu halleder! Lozan’da Lokomotif vagonlardan ayrılır. Ve Salip, Hilal’i, Doğu’yu halleder!-canmehmet.com-canmehmet.com


Lozan’ın örtüsü açılıyor. Lozan’da bir antlaşma olmamıştır. Yok, daha neler! (1)

Lozan’ın örtüsü açılıyor. Lozan’da bir antlaşma olmamıştır. Yok, daha neler! (1)
Kazanan hepsini alır, normal olarak. Kaybederek kazanmak sadece, "Baba-çocuk" arasında olur.

Kendisine rakibini çok iyi dövdüğünü söyleyen ama dayak yiyen boksör antrenörüne sormuş, ya: peki beni kim dövüyor?” I. Dünya Savaşını kaybettik. Vatandaşa kazanmışız gibi anlatmanın, aldatmanın kime ne yararı var. Tartışılması gereken; Biz hangi hatalarımızla kaybettik ve bir daha kaybetmememiz için yapmamız gerekenler nelerdir?
Neden alternatif tarih?
Biz tarihçi değiliz. Ancak, yakın tarihimizde konu ile ilgili okuduğumuz yerli-yabancı yayınlar arasında çok sayıda birbirleri ile çelişkili, birbirlerini teyit etmeyen bilgiler, ifadeler bulunmaktadır.  
Bu doğrultuda, süreç içerisinde çok farklı kaynaklardan öğrendiklerimizi meraklısı için bir açık büfe misali sergilemek ve doğruyu bulmak adına araştırılmasını sağlamaktır.
Belirtmeliyiz ki, kimseyi herhangi bir konuda ikna etmek gibi bir anlayışımız bulunmamaktadır.
Biliyoruz ki, Denizi üzerinden seyreden ve evvelce denizin altındaki dünyayı görmemiş ve o dünyada yaşayanların aralarındaki ilişkiyi kavrayamamışlara; neyi, nasıl anlatabilir, ikna edebilirsiniz?
Rüzgâra ıslık çalınmaz. Dileyenler rüzgâra karşı ıslık çalmayı deneyebilirler!
Biz cama küçük bir taş atıyoruz. Dileyenler araştırarak, kendi bilgilerini, doğrularını, kontrol edebilirler.
...
Başlamadan evvel, gözbebeklerimize, geleceklerimize, gençlerimize, yaşamlarında yararının olacağına inandığımız bir, “sokak lambası”, rehber vermek istiyoruz.
-Kendi hakkımızdaki gerçekleri düşmanlarımızdan öğrenebiliriz.  Mecnun,  Leyla’nın ancak güzelliklerini görebilmektedir, kusurlarını değil.
“Karga yavrusuna bakmış, "benim ak pak evladım" demiş (Biliriz ki, "Kuzguna yavrusu şahin-anka-görünür").
İnsan bencildir. Kendine ait olanları-değerleri, diğerlerinden daha çok beğenir ve sever. Kişi kendi çocuğunu güzel, kendi eserini kusursuz, kendi anlayışını en doğru görür. Başkalarına göre ne kadar çirkin ve kusurlu olurlarsa olsunlar, bunlara yine de olumlu bir gözle bakar.”
Sorgulama ve eleştiri, gelişmenin temel direği, vazgeçilmezidir. Bu nedenle batılı gelişmişler, kendilerini eleştirmek için ücretli danışman tutmaktadırlar.
Kendisine, bilgisine, yaptıklarına güvenen insanlar, her zaman sakin ve hoşgörülüdür.
...
Önce yemek yapacağımız malzemeleri masamızın üzerine yerleştirelim.
-“Lozan Antlaşması ile Doğu Sorunu ortadan kalktı. Doğu Sorunu, bir zamanların büyük devleti Osmanlı İmparatorluğu’nun 18. Yüzyılda çökmeye başlamasından ve bu çöküşün büyük Avrupa devletleri arasında yarattığı rekabet ve Avrupalı devletlerin emelleri yüzünden ortaya çıkmıştı.  (1)
...
-Birinci Dünya Savaşı resmi olarak, 12 Kasım 1918’de sonlandırılmıştır.  Ancak, 5 Ocak 1918’de, I. Dünya Savaşı’nın galip devletlerinden İngiltere Başbakanı (2) ; 8 Ocak 1918 Tarihinde de, ABD başkanı, bizlerin savaş sonrasındaki, “Yeni Dünya Düzeni”ndeki konumumuzla ilgili çok önemli açıklamalarda bulunurlar. (3)  
-Bu kararlar, savaşın resmi olarak sonlanmasından yaklaşık 300 –üçyüz- gün öncesine aittir.
-Ortada sonlanmamış bir Dünya;
-Ve Türkiye açısından yapılmamış bir Kurtuluş savaşı,
-Lozan’da barış için oturulmamış boş bir masa vardır.
Bunların ışığı altında, önceden verilen bu kararlar ne anlama gelmektedir. Daha açık ifadesi ile ortada oynanması için önceden yazılan bir senaryo mu vardır?
- Lozan'dan evvel,  savaşın galiplerinden Fransa ile, “20 Ekim 1921 günü yapılan antlaşma (4),  24 Temmuz 1923 tarihindeki Lozan'daki masada Fransa-Türkiye antlaşmasına referansı olacaktır.
20 Ekim 1921 Tarihinde Fransızlarla yapılan antlaşma neyi içermektedir? 
“20 Ekim 1921 tarihinde TBMM Hükümeti ile Fransa arasında imzalanan Ankara Anlaşması,Kurtuluş Savaşımızda son derece önemli bir yer tutmaktadır.
Mondros Mütarekesi’nden sonra Fransızlar tarafından işgal edilen toprakların boşaltılmasını beraberinde getiren ve Türkiye-Suriye sınırını belirleyen bu anlaşma, Müttefiklerle bir arada çözümlenmesi gereken sorunların Lozan’a kalmasından ötürü her ne kadar bir “ön barış anlaşması” niteliğinde ise de, İtilaf kanadından bir ülkenin tek başına da olsa Ankara Hükümeti ile bir anlaşma imzalaması onun bu hükümeti yasal olarak tanıdığının bir göstergesidir,
Bu da TBMM Hükümeti’nin diplomatik alanda kazandığı önemli bir zaferdir.
Mondros’tan Londra Konferansı’na...
Mondros Mütarekesi’nin yürürlüğe girmesiyle birlikte İtilaf Devletleri, yıllardır bekledikleri fırsata kavuşmuş ve hiç zaman kaybetmeden işgallere başlamışlardı. Mütarekeyi takip eden günlerde
-Musul ve İskenderun İngilizler;
-Dörtyol, Mersin, Tarsus, Adana Fransızlar tarafından işgal edilmişti.
İngilizlerin ayrıca Kilis, Antep, Urfa ve Maraş’ı işgal etmeleri sorun yaratmıştır, zira bu bölgeler 1916 yılında İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan Sykes-Picot Anlaşması’na göre Fransa’ya aittir.
-Sorun 15 Eylül 1919’da Fransa ve İngiltere arasında imzalanan gizli sözleşmede çözülebilmiş ve İngilizler Sykes-Picot ile Fransa’ya verilmiş olan Kilis, Antep, Urfa ve Maraş’ın yanı sıra Adana, Mersin, Kozan (Sis) ve Cebel-i Bereket (Osmaniye) sancaklarını kapsayan Kilikya’dan ve Suriye’den çekilmişler,karşılığında ise Musul’a sahip olmuşlardı.
...Gerek Mustafa Kemal’in gerekse Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’nin ve halkın tepkilerinden oldukça etkilenen Fransızlar ise General Gouraud’dan önce Suriye’de Yüksek Komiser olarak görev yapan Georges Picot kanalı ile Mustafa Kemal ile ilişkiye geçeceklerdir.
Ancak Picot’un 7 Aralık 1919’da Sivas’ta Mustafa Kemal’e “Adana’da kendilerine sağlanacak ekonomik ayrıcalıklara karşılık olarak Antep. Urfa, Maraş ve Kilikya’nın boşaltılmasının söz konusu olabileceğini” söylemesine karşın görüşmelerden hiçbir sonuç alınamamıştır.(5)
Konu ile ilgili olarak geniş bilgi edinmek isteyenler için web adresi; http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=572
İlerleyen bölümlerde Fransızlara o dönem verilen yatırım izinleri açıklanacaktır.
Yukarıda vurgulamak istenenler, Lozan’da masaya oturmadan çok önceleri;
-I. Dünya Savaşında hamile kalan kadına doğum yaptırılmış, doğan çocuğa isim konulmuş ve çocuk anaokuluna başlatılmıştır.
-Fransızların yanında İngilizlerle de, Lozan’da, (Irak-Türkiye sınırı ile ilgili) alınan bir karar yoktur. İhtilaf konusu olan Musul ve Kerkük Petrolleri, Dünyanın o gün için bilinen en büyük petrol yataklarıdır.(aslında önceden alınan kararlar, galiplerin kendi aralarındaki pazarlık bitmediği için orada açıklanmayacaktır.)
İngilizlerin, 5 Ocak 1918’de açıkladıkları, gerçeğinde bunun şifrelerini yıllar öncesinden vermiştir.
-ABD, Lozan Antlaşmasını imzalamadı.
“Kimse söylemiyor, bari ben söyleyeyim...  Milli Mücadele’de “düşman ülkeler”..
Bizler bugüne kadar, Kurtuluş Savaşı denince aklımıza hiç ABD’yi getirmedik. Ya da, aklımıza getirtmediler!..
Tekrar düşünelim bakalım, “Kurtuluş Mücadelesi” deyince aklımıza hangi “düşman ülkeler” geliyor?..
Başta Yunanistan, sonra İngiltere, Fransa ve İtalya..
Oysa, “Kurtuluş Savaşı’nda ana düşman ABD” dersek, “hadi canım” der misiniz?..
Böyle diyen ve düşünenler olsa dahi, şuna artık kimse itiraz etmiyor:
ABD, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşması olan Lozan’ı resmen tanımadı!..”
1919’ da da Avrupa’ya emir veren abd..
Bugün PKK’ya destek veren, onu yok etmek için silahlı mücadeleye karşı çıkan ve “sabredin!” diyen, Irak’ın kuzeyinde bir Kürt Devleti kuran, ülkemizdeki Kürt ayrılıkçılara siyasal destek veren ABD, 1919’da da karşımızda imiş de haberimiz yok!..
Bizlere de yıllarca “tek düşman” olarak Avrupa gösterildi. Oysa o Avrupalı ülkelere emirleri veren ABD Başkanı Wilson.. Türkiye’yi dörde bölen haritayı yapan da ABD Başkanı Wilson...
ABD Başkanı, “İstanbul bir Türk kenti değildir” diyor; “İstanbul Boğazı ve çevresini ABD mandasına almalıyız” diyor; “Boğazlara ve İstanbul’a Amerikan askeri yerleştireceğiz” diyor; “Yunanistan Başbakanına söyledim” diyor..
Yine aynı tarihte, “Türkler’i medenileştirmek!” için ülkemize 100 bin Amerikan askeri göndermeyi planlıyor.. (Bugün Irak’a yaptıklarını bize yapacakmış da Mustafa Kemal’i aşamamış!..)  (6)
(6 sayılı not) Yukarıdaki açıklamaların sahibi olan Sayın Hulki Cevizoğlu’nun;
-“ABD Başkanı, “İstanbul bir Türk kenti değildir... “İstanbul Boğazı ve çevresini ABD mandasına almalıyız” İfadesine katılmıyoruz.
-ABD, içerisinde bulunduğu şartlar nedeniyle, ’Türkiye ile bir Manda ilişkisine girmek istememiştir. Bunun belgeleride ilerleyen bölümlerde açıklanacaktır.
Sayın Cevizoğlu’nun konu ile ilgili açıklamalarının yanında, Yeni Mesaj Gazetesi’nden  Sayın Orhan Dede’nin de konu ile ilgili olarak;
ABD’nin Lozan’ı imzalamamasının nedeninin Chester Projesi(*) olduğunu ifade ediyor. Bu proje, demiryollarının finansmanı için gerekli olan kaynağı sağlıyor, ancak bölgedeki tüm madenlerin işletim hakkını 99 yıllığına ABD’ye veriyordu.
Bu alan zengin krom, bakır ve petrol yataklarıyla doluydu. Proje, bazı ayak oyunlaryla TBMM’den geçti.
(O dönem Atatürk'ün izni olmadan Mecliste sinek kanat dahi çırpamamaktadır.)
Ancak Mustafa Kemal, bu anlaşmayı yırtıp attı.  Bunun üzerine ABD, Lozan Antlaşmasını imzalamadı. ABD Türkiye’nin sınırlarını hâlâ tam olarak tanımış değildir. İlişkiler ikili anlaşmalarla yürütülmektedir.”
İfadesine de katılmıyoruz. Bunu da belgelerini, Atatürk’le de görüşen Amerikalı Bayan gazetecinin (Türkiye’nin Yeniden Doğuşu"  Yazarı, Clair Price) kaleminden aktaracağız.
Özetle, Chester projesi ABD'lilerle imzalanmıştır. Ancak, Musul-Kerkük petrolleri İngilizlerde kaldığı için yapılan bu antlaşma anlamını kaybetmiştir.
Bunu bir zafer olarak sunmak ne kadar doğrudur?
(1) Prof. Matthew Smith Anderson, “Doğu Sorunu, Uluslar arası İlişkiler Üzerine Bir İnceleme “
(2) Birinci Dünya Savaşı resmi olarak, 12 Kasım 1918’de bitmesine rağmen, “Yeni Dünya Düzeni”, bundan aylar önce,  5 Ocak 1918’ de, İngiltere Başbakan Lloyd George tarafından, İşçi Sendikaları Kongresinde açıklanır; “Türkiye’yi başkentinden veya ırkça hakim unsuru Türk olan Küçük Asya ve Trakya’nın verimli topraklarından mahrum etmek için savaşmıyoruz […] Biz, Akdeniz ve Karadeniz arasındaki deniz trafiği uluslararasılasmış ve yansızlasmıs olmak kaydıyla, başkenti Istanbul ile birlikte Türk ırkının anayurdunda Türk devletinin varlığını sürdürmesine karşı değiliz...” (Bayur, a.g.e. c. III/4, s. 620-621.)
(3) ABD Başkanı  8 Ocak 1918’de açıklamaktadır; “Osmanlı Devleti’nin Türk olan kısımlarında egemenliği sağlanacak, Türk olmayan milletlere kendi geleceklerini tayin hakkı tanınacak, Boğazlar uluslararası trafiğe açık olacak ve uluslararası denetim altında tutulacak.” (wikipedi ve alıntıları)
(4) Lozan Antlaşması (Barış Andlaşması, Lozan, 24 Temmuz 1923) 1-Topraklara ilişkin hükümler : Konu ile ilgili olması nedeniyle sadece Suriye-Irak sınırı ile ilgili olan madde verilmektedir. (Tam metin için; http://sam.baskent.edu.tr/belge/Lozan_TR.pdf Web adresine bakınız.
 (5) 1921 Tarihli Türk-Fransız Anlaşması hazırlık aşamaları, Prof. Dr. Bige Sükan Yavuz, ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 23, Cilt: VIII, Mart 1992 

Lozan’da Lokomotif vagonlardan ayrılır. Ve Salip, Hilal’i, Doğu’yu halleder! (2)

Lozan’da Lokomotif vagonlardan ayrılır. Ve Salip, Hilal’i, Doğu’yu halleder! (son)

Torun, dedenin yüreğinin atışlarını ninni olarak dinleyerek büyür. Devir değişti tabii... dün ağaç, bugün yürek!

“Dede, Kazanan her şeyi alır mı?” Almaz mı be Torun, bir de kazanan Salip olursa!Başbakan Curzon’un akrabası, Hindistan valisinin kardeşi, 1918-1922 yıllarında yeni devletin yapılanmasında adı geçen İngiliz istihbarat subayı Rawlinson’u (*) henüz tanımayanlara bir şarkı çalıyoruz! Desene ki güzelim sen hiç yaşamamışsın!
Birinci bölüm özetle;
-Salip, Lozan’da kendisine sömürmesi için engel olan Hilal’i halleder ve ‘Doğu Sorunu” onların açısından mutlu bir sonla noktalanır. Ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ana parçalanma nedeni, Avrupalı tarihçilerin tespitleri ile,  “Avrupa devletlerin aralarındaki rekabet ve Osmanlının mirasının büyüklüğüdür.”
-Birinci Dünya Savaşı resmi olarak, 12 Kasım 1918’de sonlanmasına rağmen, savaştan sonra oluşturulacak, “Yeni Dünya Düzeni”, Dönemin büyük devletlerinden ve bu işin öncülerinden olan İngiltere tarafından, aylar önce,  5 Ocak 1918’de açıklanır.
- Lozan antlaşması resmen, 24 Temmuz 1923’te imzalanmasına rağmen, gerçeğinde antlaşma büyük devletlerden;
-Fransa ile, 20 Ekim 1921;
-İngiltere ile, 5 Haziran 1926 Tarihinde imzalanmıştır.
Diğer ifadesi ile, Büyük devletlerle Lozan’da yapılmış olan, oluşturulacak  yeni dünya'nın çevre düzenlemesidir. Antlaşma Türkiye ile değil, galiplerin arasındadır.
-ABD’nin Lozan antlaşmasını imzalamaması-nın altında,  Chester Projesi mi, vardır.
Perde arkasında İngiltere-Fransa ile ABD’yi, tabiri uygun olursa boğaz boğaza getiren bu proje, “1922 yılında Ankara'nın da gündemine oturur. “Proje görüntüsü itibari ile ulaşım ve kalkınma sorunlarının çözümü gibi insani amaçlara yönelik, masum bir izlenim vermektedir. Ancak, projenin işgal ettiği bölgenin hem siyasi hem de kaynak zenginliği açısından İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin çok önceden dış politikalarının ilgi odağı olduğu hatırlanırsa, bu iki ülkenin böylesi bir proje müzakerelerini başlatmış bulunan Türk-Amerikan b l o ğ u n u n karşısına dikilmekte duraksama göstermeyecekleri açıktı ve nitekim de öyle olmuştur. Chester Demiryolu Projesi, kısa zamanda, uzun vade hedefinin bölgenin sahip olduğu petrol kaynaklarının kontrol altına alınması olduğunun anlaşılması üzerine özelikle Fransa, Amerika ve Türkiye arasında son derece ince hesaplara dayalı gizli diplomasiyi davet etmiştir. (1)
-ABD-Türkiye Manda konusu;”
ABD Başkanı“...WoodrowWilson'un Türkiye'nin doğusunda bir Ermenistan kurmak çabalarının olmayacak duaya amin demek olduğunu, dağılan Osmanlı Devleti topraklarının hepsinin ya da bir bölümü üzerinde manda üstlenmenin, Türk tepki ve direnişinden başka ABD bütçesi için büyük masrafları ve askeri birlikleri bulundurmayı gerektireceğini çabuk anlamış ve bu heveslerden vazgeçmişti. (2)
...
-İngiltere, Birinci Dünya savaşının başlaması ve sonuçları itibariyle,  Osmanlının yıkılmasına-paylaşılmasına öncülük eden ve Osmanlının mirasından en büyük payı alan Fransa ile birlikte devletlerinin önündedir. Ancak, ABD ile petrol nedeni ile takışır ve bu gizli sürtüşme onu dünyanın, “süper gücü” vasfının kaybetmesinin nedenlerinden biri olur. 2. Dünya Savaşında Avrupalıları, Hitler’in karşısında düştükleri zor durumdan da ABD kurtaracak ve “Süper Güç”  ünvanını İngiltere’nin elinden almakla birlikte, İngiltere’yi verdikleri borç paralar ile boğazına kadar batağa sokacaktır. Bunların sonucu olarak İngiltere, kırk-elli yılda, Avrupa liderlik sıralamasında aşağılara düşecektir.
Bugün “İngiltere, ekonomik olarak bitmiştir.” Dersek, çok fazla abartmış olmayız.
...
-Birinci Dünya savaşı’nın görünmeyen yüzünde, Salip, Hilal ve bunların evvelki maçlarının rövanşı vardır. Bunun ne olduğunu özellikle açıklamıyoruz.
Meraklıları, bu bilgilere web ortamında çok kolay ulaşabileceklerdir.
Biraz ipucu verirsek;
-Osmanlı İslam Dünyasının görünürde belki de en son bağımsız İslam ülkesi ve lideridir.
-Lider Osmanlı bir lokomotif, Lokomotif’in sembolü de Hilafet tir.
-Hilafet Lozan’da kaldırılarak, Lokomotif (Osmanlı) ile Vagonlar (Diğer Müslüman Milletler) arasındaki bağ koparılır.
Neden?
Nerede ise tüm büyük devletlerin tarihçilerinin, Türkleri-Osmanlıları tanımaları adına yaptıkları binlerce araştırma, binlerce eser vardır.
Peki, bu araştırmalar neden yapılır?
Siz toprağı neden kazar, derinliklerine inersiniz? Elbette bulduğunuz değerli madenleri işlemek değerlendirmek için…
Onlarda yaptıkları araştırmalarda, Bir aşiretin, nasıl cihan İmparatorluğu olabildiğinin sırrını, “Gaza-Fetih”anlayışını bulurlar.
Bunu en önce tespit edenler de İngilizlerdir.
Bu nedenle İngiliz Başbakanı, yazının başında anlatılan Rawlinson’un da akrabası olan bu siyasetçi, bu ifadeyi, çok açık olarak kullanabiliriz, “İslam ve Kuran düşmanı”dır. Bunu konuşmaları ile çok kere ispat etmiştir.
“Türklerin elinden Kuran alınmalıdır” Petrol için zaten karar verilmiştir.
...
-“Sevr anlaşması öncesi Lozan’daki İngiliz temsilcisi Lord Curzon hükümetine verdiği memorandumda bütün batı dünyasının görüşlerine tercüman olarak şu açıklamayı yapıyordu.
-“Türkleri Avrupa’dan ve İstanbul’dan sürmek için 500 yıldır beklediğimiz fırsat doğmuştur. Bu fırsat asla kaçırılmamalıdır.”
-1899 Yılında Avam kamarasında yaptığı bir konuşma sırasında Kur’an-ı Kerimi gösterip masaya atarak “bu Kuran Müslümanların elinde kaldıkça biz onlara hakiki hâkim olamayız. Ya Kuran’ı ortadan kaldırmalıyız veya onları Kur’an’dan soğutmalıyız” diyen İngiliz Başbakanı Gladston ise, Lord Curzon’un bu görüşünü destekleyerek “Barbar Türkleri Asya’ya Sürmeliyiz” açıklamasını yapıyordu...”(3)
...
Bir diğer ifade ile,
Salip’in birinci dünya savaşının görünmeyen yüzünde iki ana hedefi vardır.
- İnandıklarına (Evanjelik anlayışlarına) karşılık gelen, Kuran ve Hilafet,
-Çıkarlarına karşılık gelen, Petrol.
Bu ikisi de Lozan’dan evvel kararlaştırılarak halledilmiştir. Aslında onlara göre, “doğu sorunu” Kapanmıştır.
-Lozan’da İngiltere-Fransa arasındaki sürtüşmeden belki de bizim için gelecek adına yararımıza olan bir durum, Denge ortaya çıkmıştır. İngiltere ve ABD’in birliktelikleri, petrol üzerindeki çıkar hesaplarının beklentilerini karşılamaması nedeni ile çatlamıştır.
Bu pencereden bakıldığında TOP İngiltere’nin, BOP’ ta Amerikalıların eseridir.
...
Her doğru her zaman  her yerde söylenmez…
Ancak, bazı doğruları bazı yerlerde söylemek farzdır.
...
Eğer, Yazılanların daha fazla bilgi ile desteklenmesi gerekir diyenler olursa  onlara çok kolay ulaşabilecekleri cevaplara ait iki soru;
-İnönü Lozan’dan dönünce, Atatürk’le başbaşa görüşme ihtiyacı duyacaktır? Neden, ki, bu milli-hayati bir meseledir, görüşme yeri meclis olmamalı mıdır?
-Mısak-ı Milli, (Ulusan yemin)  Sivas kongresinde alınan bir karar olmasına rağmen en önemli maddelerinden biri olan “Hilafet”e ne olmuştur?
-Lozan antlaşması Meclisten nasıl geçmiştir?
-Daha doğrusu geçmemiştir de, nasıl geçirilmiştir?
-Bu tip uygulamalar Cumhuriyet yönetimlerinde-Meclis uygulaması olan ülkelerde usulden midir?
...
Toparlarsak,
Lozan’da, Şeyh Edebali’nin ünlü ağacı budanmış, kanırta kanırta topraktan sökülmüş, bir saksıya dikilmiş ve bu saksıdaki ağaççık!  Uzun süre sentetik ve estetik vitaminlerle beslenmiştir.
...
Son söz;
İngilizlere göre,“Bir damla petrol bir damla kandan daha değerlidir.”
-Dünyanın, o gün için bilinen en büyük petrol yatakları olan Musul-Kerkük alındı mı?
-Yes Sir.
-İngilizlere göre, “Kuran ellerinden alınmalıdır.”
-Kuran ellerinden alındı mı?
-Yes, sir
- Is everything ok?
-Yes sir,
...
-Peki, üç çadırla bir çağı kapatan-açan Osmanlı bunu yer, hazmeder mi?
-Yer ama hazmedemez, çıkarır!
(*) Albay Alfred Rawlinson,Bir İngiliz istihbarat subayıdır. Önemi, 1918-1922 yıllarındaki Kafkasya ve Doğu Anadolu'da görevinden ve mensup olduğu aileden gelmektedir. (Lozan’da İngiltere’yi temsil eden) İngiltere Başbakanı Lord Curzon’un yeğeni ile evlidir. Kardeşi İngilizlerin sömürge valisi, amcaları da milletvekilidir. Kazım Karabekir Paşa’nın günlüklerinde anlattığına göre, “Cumhuriyet’i düşünmeleri”ni söylemiştir.
(**)Hilal İslam’ı; Salip Haç’ı temsil etmektedir.
(1)Fransız Arşiv Belgelerinin Işığında Chester Demiryolu Projesi, Doç. Dr. Bige Sükan Yavuz
(2)(http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/45/800/10216.pdf(Konunun meraklıları detaylar için belirtilen web adresine bakabilirler.)
(3)Prof. Dr. A. Haluk ÇAY, 1996, “Her Yönüyle Kürt Dosyası” S.13–14, Turan Kültür Vakfı Yayınları Ayrıca bakınız, Prof. Karaca’nın “Büyük Oyun” isimli eserine

Hiç yorum yok: