Genel kanaat zenginlerden alınan paraların  daha alt gelir  gruplarına dağıtılmasıyla sorunun çözülebileceği yönündedir ama  bu doğru  değildir. Bir örnekle ne demek istediğimize açıklık getirelim. Mesela bir zenginden para aldığınızda o kişi kışın Uludağ’a gitmekten vazgeçsin. Parayı verdiğiniz kişi Uludağ’a gitmeyecek belki et tüketimini artıracaktır. Eğer et üretimi artmazsa bir yandan Uludağ’da işsizlik artarken diğer yanda et fiyatları yükselecektir. Bir dönemde memur maaşlarında önemli  bir artış olmuştu ve şunu yazmıştım. Yapılan artış zenginlerin lüks tüketimini azaltır ama memurlar bu mallara değil, zorunlu ihtiyaç  mallarına harcama yaparlar. Yani et alırlarsa hayvanların et üretimi ansızın artmaz ve benzer gelir gruplarındaki kişiler daha az et tüketip memurların alması sağlanır.
1971 yılındaki doçentlik tezimin konusu gelir  bölüşümü-mal bileşimi ilişkisi üzerindeydi ve belli bir gelir bölüşümünün belli bir mal bileşimiyle bire bir uyum  sağladığını söylemiştim. Hatta bir ülkede üretilen mal bileşimine bakarak gelir bölüşümünün tespit edilebileceğini söyleyip bir de formül üretmiştim.
Buradan şu sonuca varılır. Belli bir gelir  dağılımını gerçekleştirmek isterseniz bu dağılımın nasıl bir üretim  bileşimine gerek duyduğunu hesaplamalı ve onun üretimi için  tedbirler almalısınız. Piyasanın bu durumda gelirlerle talep edilen mallar arasında uyumu  sağlayacağı düşüncesi yanlıştır ve bu uyum ansızın olmaz, bir süreç izlenirse gerçekleşebilir.
Şöyle bir yol  izlenebilir. İnsanların temel ihtiyaçları beslenme, barınma ve eğitim olarak sıralanabilir ve bunlar karşılanırsa lüks mallara yönelinir. Öyleyse önce gıda talebinin adaletli bir gelir  dağılımında nasıl olacağını hesaplamalı ve bunun üretimi  sağlanmalıdır. Tarımsal üretimi artırmak için  tarımı köylülere bırakmak yerine ileri teknoloji  kullanan işletmeler yoluyla üretim yapılmalıdır.
Bu konuda bir model  önermiştim. Toprakların miras yoluyla dağılmasını engellemek için toprak sahiplerinin topraklarını sermaye olarak  koyabilecekleri anonim şirketler kurulmalı ve miras toprak yerine hisse  senetlerinin verilmesiyle dağıtılmalıdır. Bu anonim şirketler kurumlar vergisinden muaf olmalı ve techizat alımlarında desteklenmelidir.
Bu durum şehirlerde yaşayanların beslenme ihtiyaçlarının üst düzeyde karşılanmasını sağlar. İşsizler barınma ihtiyacını karşılamak için  inşaatta çalıştırılır ve devlet eğitim ihtiyacını karşılar. Bunların planlanıp gerçekleştirilmesi mümkündür ve piyasa  mekanizmasından vazgeçmek için bir neden yoktur. Devlet para  ve maliye politikaları ile ekonomiye yön verir.Piyasa  belirleyen değil, bir araçtır.
Dünyada uygulanacak yeni  ekonomik  modelin de bu çerçevede oluşacağını düşünüyorum. Bireyler serbest  piyasada  hareket  etmeye devam edecek ancak genel çerçeve ve hedefleri devlet belirleyecektir. 

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder