19 Ağustos 2013 Pazartesi

Meclis Başkanlığı: Karabekir'den Cebesoy’a-M.Latif Salihoğlu

Siyasette kader arkadaşlığı

Meclis Başkanlığı makamında iken Ankara'da vefat eden (26 Ocak 1948) İstiklâl Harbinin cesur kumandanlarından Kâzım Karabekir Paşanın yerine, onunla benzer vasıflara sahip dâvâ arkadaşı Ali Fuat Cebesoy getirildi. 

Mâlûm, ikisinin de aynı dönemlerde hem askerlik, hem de siyaset arkadaşlıkları var. Ayrıca, ikisi de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının en üst düzey yöneticileri olup, yine ikisi birlikte "İzmir Sûikastı" dâvâsında mahkemelik oldular. 


1923'ten sonra M. Kemal ve İsmet Paşa ile araları açılan ve yıldızları hiç barışmayan bu iki değerli komutan, İstiklâl Mahkemesinde idam edilmekten kıl payı kurtulmuşlardı. 

Karabekir, 1926'da yaşanan bu tehlikeli badireden sonra siyasetten çekildi ve M. Kemal'in ölüm tarihine kadar da siyasetten hep uzak durdu. Zamanını daha çok hatıralarını kaleme almak ve aile nafakasını temin etmekle geçirdi. Maddeten ve mânen çok sıkıntılı bir dönem yaşadı. 

1939'da tekrar siyasete dönen ve bir süre sonra Meclis Başkanlığına seçilen Karabekir Paşa, vefatına kadar da bu vazifede kaldı. 
* * * 
Karabekir Paşayla müşterek bir mukadderatın sahibi olan Ali Fuat Cebesoy, en yakın arkadaşının vefatından bir gün sonra Meclis Başkanlığına seçildi. 

Kâzım Karabekir'in vefatıyla boşalan Meclis Başkanlığı görevini ise, yaklaşık 9 ay yapabildi. Mesafeli de olsa siyaseten DP'ye meyletmesi, CHP'lileri hiddete getirdi. 

Cebesoy, 1950–1954 döneminde Eskişehir, 1954–1960 arasında da İstanbul ‘dan bağımsız milletvekili seçildi. 

27 Mayıs Darbesinden (1960) sonra ise, siyasetten bütünüyle çekildi. Tarih penceresinden bakıldığında, M. Kemal'in, eski silâh ve Millî Mücadele dönemi arkadaşlarından Ali Fuat Paşayı Kâzım Karabekir'e çoğu zaman tercih ettiği ve Karabekir'i her fırsatta aktif politikadan uzak tutmaya çalıştığı görülüyor.
Siyasî yönünü bu şekilde özetledikten sonra, şimdi de biyografisini kısaca nazara vermeye çalışalım.

Biyografisi

Ali Fuat Paşa, 1882'de İstanbul'da doğdu. İlk tahsil devresinin ardından, babasının muhalefetine rağmen Harp Okuluna kaydını yaptırdı. 

Burada M. Kemal ile aynı sınıfa düştüler. İkisi de subay olarak yine birlikte mezun oldu. 

Ali Fuat'ın ilk kıta hizmeti Beyrut'ta başladı. 1908'de Roma Askerî Ateşeliği görevinde bulundu. 1911'de Trablusgarp'ta İtalyanlarla yaşanan savaşa katılmak üzere, oraya ilk gidenler arasında yer aldı. 

Hemen ardından başlayan ve kısa aralıklarla devam eden Balkan Savaşları esnasında Karadağ ve Yanya Kalesi gibi muharebenin en çetin yaşandığı bölgelerde vazife aldı. 

1914 yılı sonlarında başlayan Birinci Dünya Savaşında ise, tümen komutanı olarak Kanal Hareketine katıldı. Burada önemli başarılar gösterdi. Hemen sonra da 16. Kolorduya bağlı 5.Tümen komutanlığını yaptı. 

İstiklâl Harbinin ilk safhasında 20. Kolordu–Batı Cephesi Komutanlığı ile Konya'da 2. Ordu müfettişliği görevinde bulundu. 

Millî Mücadelenin en aktif şahsiyetlerinden biri olarak, her tarafta Müdafaa–i Hukuk ve Redd–i İlhak Cemiyetlerinin kurulmasına çalıştı. Bu hizmetleri takdirle karşılandığı için, Sivas Kongresi sonrası "Umum Kuva–yı Milliye Kumandanı" ünvanını aldı. 

Ali Fuat Paşayı çekemeyenler, bir süre sonra onu Çerkez Ethem taraftarlığıyla suçlamaya başladılar. Aynı esnada, Büyükelçi sıfatıyla Moskova'ya gönderildi. 

Ancak, 10 Mayıs 1921'de Ankara'ya döndü ve yeni kurulan Meclis'te çalışmaya başladı. İşte, M. Kemal ve yakın adamlarından Şükrü Kaya gibilerle zıtlaşması, ters düşmesi tam da bu döneme rastladı. 

Kâzım Karabekir ve Refet Bele gibi Millî Mücadeledeki silâh arkadaşlarıyla birlikte, 1924’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurucuları arasında yer aldı. Şeyh Said Hadisesi bahanesiyle bu parti kapattırıldı. Kurmay kadrosu muahezeye çekildi.

Ertesi yıl ise (1926), Ali Fuat Paşanın ismi "İzmir Suikasti"ne bulaştırıldı. Bu yüzden tutuklandı, yargılandı ve idam edilmekten kılpayı kurtuldu. 

O da 1926'dan sonra bir müddet siyasetten uzak kaldı. 1933'te ise, tekrar siyasete dönmeye karar verdi ve Konya'dan bağımsız milletvekili olarak yeniden Meclis'e girdi. 

1933–1946 yılları arasında iki kez Bayındırlık Bakanlığı, bir defa da Ulaştırma Bakanlığı yaptı. 1948–1950 yılları arasında ise Meclis Başkanlığı görevlerinde bulundu. 

1968'de İstanbul’da vefat eden Cebesoy’un mezarı, kendi ismiyle anılan Sakarya’nın Alifuatpaşa ilçe merkezindeki caminin avlusundadır. 

Vaktiyle (1919-20), bu coğrafyada çok büyük hizmetleri olmuş, 20. Kolordu ve Kuvâ-yı Milliye Kumandanı sıfatıyla, İngiliz kuvvetlerini bölgeden püskürtmede önemli başarılara imza atmıştı.

Hiç yorum yok: