6 Ağustos 2013 Salı

İNANÇOĞLU MURAD ARSLAN BEY’İN SİKKELERİ-Kamil Eron1 Gültekin Teoman2

Anadolu beylikleri sikkeleri içinde en az bilgiye sahip olduğumuz, hakkında en az
yazılı kaynak olan sikkelerden biri de İnanç oğulları sikkeleridir. Bu makalede sizlere Murad
Arslan Bey’in 18 adet sikkesini tanıtacağız. Sikkeleri tanıtmaya geçmeden önce kısaca İnanç
oğulları tarihçesinden bahsetmek istiyoruz.


On üçüncü ve on dördüncü asırlarda, Lâdik’te (Denizli) hüküm süren Türk
beyliklerinden birisidir. Moğol istilâsı önünden kaçarak Denizli ve Honaz bölgesine gelen
Türkmenler tarafından kurulmuş olan bu beyliğe Lâdik Beyliği de denilmektedir. XIV.
yüzyılın il yarısında Denizli’den başka 400 kadar köye ve 10 bin askere sahiptiler.3

1- Beyliğin Kuruluşu

a- Mehmed (1261-1262)

Beyliğin kurulduğu dönemde, bölgeye gelen Türkmenlerin başında uç gazisi sıfatlarını
taşıyan Mehmed Bey, kardeşi İlyas ve damadı Ali Bey gibi emirler bulunuyordu. Mehmed
Bey, Türkiye Selçuklu Sultanlığı'na karşı 1261 yılında ayaklanmış ve neticede İlhanlı sultanı
Hülâgu'ya bağlı olarak Ladik (Denizli) beyliğini kurmuştur. İlhanlı Sultanı Hülâgu, beyliğin
kuruluşundan bir yıl sonra Mehmed Bey'e haber göndererek kendi huzuruna gelip itaatini
bildirmesini istedi. Ancak Mehmed Bey bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Hülâgu, Mehmed
Bey'in damadı Ali'yi, beyliği vermek vaadiyle kendi tarafına çekmesini bildi. Onun ihanetiyle
de Mehmed Bey mağlup edilerek yakalandı ve öldürüldü. Yerine Ali bey geçti (1262).

b- Ali (1262-1286)

Mehmed Bey'in öldürülmesinden sonra Ladik (Denizli) beyliğinin başına geçen Ali
Bey, bir süre Selçuklular'a tabi oldu ise de daha sonra yine Germiyan oğullarının hakimiyeti
altına girdi (1276). Ancak kısa bir süre sonra tekrar Selçuklular'a tabi oldu. Ali Bey, 1277
tarihinde meydana gelen Cimri olayı sırasında Karaman oğullarının isyan ederek Konya’yı ele
geçirmeleri ve Cimri'yi Selçuklu tahtına çıkarmaları üzerine bu fırsattan yararlanarak
bağımsızlığını kazandı. Fakat çok geçmeden Selçuklu-Moğol ordusu Karamanlıları ve diğer
Türkmenleri itaat altına almak için Uluborlu ovasına geldiği sırada Denizli ve Honaz
bölgesinin ileri gelenleri, karşı koymanın imkânsızlığını anlayarak Selçuklular'a sadakatlerini
bildirdiler. Bu sırada Ladik Beyi olan Ali Bey de yakalanarak Karahisar-i Devle kalesine
hapsedildi ve bir süre sonra da burada öldü (1286). Ali Bey'in tevkif edilmesinden sonra
Ladik (Denizli) bölgesi Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından tekrar Sahib
Ata ailesine verildi (1277). Ancak aynı yıl Germiyanlılar burasını tekrar ele geçirdiler ve
beyliğin başına da Germiyan beyinin kız kardeşinin oğlu Bedreddin Murad'ı getirdiler.
c- Bedreddin Murad (1286-1289)

Germiyanlılar'a tabi olan Bedreddin Murad, 1288 yılında Selçuklular'la sulh yapmak
için Germiyan Türkleri ile beraber Konya'ya geldi. Bunun üzerine II. Gıyaseddin Mesud'un
emirlerinden olan Has Balaban onları karşılamaya çıktı. Onlarla görüşerek gönüllerini almak
sureti ile iki taraf arasında bir yakınlaşma hasıl oldu. Böylece Selçuklular'la Germiyan
oğulları arasında kısa bir sükûnet devresi başladı. Ancak 1289 yılında Germiyanlılar'la
Selçuklular arasındaki mücadelenin tekrar başladığı görülmektedir. Bu sırada II. Mesud'un
emirlerinden olan İzzeddin Bey Germiyanlılar ile Denizli beyi Bedreddin Mahmud üzerine
yürüdü. Denizli'de Günler (muhtemelen Günarlar köyü) mevkiinde yapılan savaşta
Germiyanlılar bozguna uğradı ve Bedreddin Murad öldürüldü (1289). Ordusunun büyük bir
kısmı da kılıçtan geçirildi. Bedreddin Murad'ın öldürülmesinden sonra Ladik ve çevresi tekrar
Sahib Ata-oğullarının eline geçti. Ancak Sahib Ata-oğulları da kuvvetleriyle birlikte
Karamanoğlu Güneri Bey üzerine gidince bu bölgedeki Türkmenler bağımsızlık yolunda daha
rahat hareket ettiler.

d- İnanç (1289- 1334?)

Sahibata oğullarının Denizli bölgesinden ayrılmasından sonraki dönemde, bölgeye
tekrar hakim olan Germiyan oğulları, beyliğin başına Afyon'da hapis iken ölen Ali Bey'in
oğlu İnanç Bey'i (1319’dan önce) getirdiler.4 Ancak İnanç Bey'in beyliğin başına babasının
ölümünden hemen sonra da geçmiş olabileceği tahmin edilmektedir. Böyle olmakla birlikte
kaynaklar onun adından fazla bahsetmemektedirler. İlhanlılar'ın Anadolu valisi Emir Çoban
1314 yılında Anadolu'ya geldiği zaman, ona tabi olan beyler arasında İnanç Bey'in de
bulunduğu bilinmektedir. İnanç Bey, Germiyanlılar'a tabi olarak uzun bir müddet beylik yaptı.

Nisan 1335 tarihli bir kitabede onun adı Şücaüddin İnanç bin Ali Bey olarak geçmektedir.
1332 yılında Denizli'ye gelen İbn Batuta burada İnanç Bey ile görüşmüş ve onun hakkında
bilgi vermiştir. İbn Batuta'ya göre bu şehrin yedi camisi, çarşısı, bağ ve bahçeleri ile
akarsuları vardı. Kumaş dokumacılığı da gelişmiş olan bu şehirde Ahi zaviyeleri de mevcuttu.
El-Ömerî de Denizli'den bahsederken XIV. yüzyıl başlarında İnanç-oğullarının dört yüz kadar
köyü ve onbin askeri bulunduğunu yazmaktadır. İnanç Bey'in hangi tarihte öldüğü kesin
olarak bilinmemektedir. Onun, Germiyanoğlu I. Yakub Bey'in 1340'da ölümünden sonra vefat
etmiş olduğu sanılmaktadır. Ölümünden sonra beyliğin başına oğlu Murad Arslan geçmiştir.
İnanç Bey'in Doğan Paşa isimli bir kardeşinin olduğu bilinmekte ise de hayatı hakkında
bilgimiz yoktur.

e- Murad Arslan

İnanç Bey'den sonra Denizli beyi olan Murad Arslan hakkındaki bilgimiz çok azdır.
Onun alimleri teşvik ettiği ve ilmî çalışmaları desteklediği bilinmektedir. Murad Arslan Bey
adına kesilmiş bir sikke ve Türkçe olarak Fatiha ve İhlâs tefsirleri vardir. Murad Arslan'ın
emriyle yazılan tefsirde “Murad Arslan bin İnanç Bey” olarak yazılmaktadır. Murad Arslan'ın
vefat tarihi belli değildir. Ancak yerine geçen oğlu İshak Bey'in 1360 tarihli bir sikkesi
bulunduğuna göre Murad Arslan bu tarihten önce ölmüş olmalıdır.5 Mezarı Denizli'de bir
türbede olup, bugün Murad Baba ismiyle anılmaktadır.

f- İshak

Murad Arslan'dan sonra beyliğin başına İshak Bey geçti.6 İshak Bey de babası gibi
bilim adamlarını korurdu. Tarihî Takvimler'de unvanı “Hüdâvendigâr-i muazzam”, “Sahibü'sseyf
ve'l-kalem......Celâlü'd-devle ve'd-dîn İshak Bek bin Murad Arslan” olarak geçmektedir.
İshak Bey devrinde Germiyan oğulları Denizli ve çevresini tamamen ellerine geçirdiler
(1368). Böylece Ladik Beyliği de sona erdi. Ancak İshak Bey, beyliğin sona ermesinden
sonra uzun bir süre daha yaşadı ve 1391 yılında vefat etti.

Katalog

İncelediğimiz Murad Arslan Bey’e ait sikkelerin ortalama ağırlıkları 0,84 gr.’dır.
Çapları ise 16-21 mm. arasında değişmektedir. Sikkelerin bir bölümünde yer alan “Li7 erebi’l
ibad”8 (kulların ihtiyacı için) ibaresi, islâmi sikkeler üzerinde daha önce görülmeyen ilginç bir
kalıptır. Kendisi için sultan, melik ve bey gibi sıfatları kullanmak yerine “abduhu” “O’nun
(Allah’ın) kulu” ifadesini kullanmayı tercih etmiştir. Murad Arslan Bey, kullandığı bu ibareler
ile sikke kestirmesinin sadece hakimiyet alanını ifade etmesinin dışında, (kendisi gibi)
kulların ihtiyacını karşılamak maksadıyla olduğunu ifade etmiştir. Murad Arslan Bey’in
kendisini, dolayısıyla da devletini öven ibareler yerine bu tip ibareleri tercih etmesini, tevazu
sahibi bir insan olmasına bağlayabiliriz. Sikkelerini, “Mülk (devlet) Allah’ındır, onun kulu
Murad”9 ve “Kulların ihtiyacı için, onun kulu Murad”10 yazılı olmak üzere iki ana gruba
ayırdık. Tip 1’deki sikkelerin bir bölümünde altı (mühr-i Süleyman) ve beş kollu yıldız
şeklinde damgalar görülmektedir. Tip 2’de yer alan sikkelerin hiçbirisinde damga yoktur.
Sikkelerin tamamı Ladik kentinde bastırılmıştır ve bir kısmında “Medine”11 (şehir) bir
kısmında ise “Mahruse”12 (başkent) kelimeleri kullanılmıştır. Sikkelerin hiçbirisinde tarih
bulunmadığından kalıpları kronolojik açıdan değerlendirmek mümkün olamadı. Ancak Tip
1’de yer alan sikkelerin kaligrafisi, Tip 2’de yer alan sikkelere göre daha düzgün olduğundan
ve Tip 2’deki sikkelerin hiçbirisinde damga bulunmadığından; Tip 1’deki sikkeler Tip 2’deki
sikkelerden daha önce kestirilmiş olmalıdır.


Hiç yorum yok: