21 Mayıs 2013 Salı

Boğaz sakinleri-James Bond-Neler oluyor!Denge Zamanı-İstanbul-Ergün Diler

Satvet Lütfi Tozan

Boğaz sakinleri

Boston ve Reyhanlı'da bombaların patlaması, PKK'nın çekilmesi, muhalefetin keskinleşmesi, Edip Başer Paşa'nın "Kürt sorununu İngilizler kapımızın önüne bıraktı" demesi, uçakların düşmesi, Türkiye'nin sabır göstermesi gibi soruların cevabı Kuzey Irak'ta yatıyor!
Ankara, yıllarca elindeki kozu oynamayı düşünmedi! Öcalan sağ iken PKK'yı kontrol etmek mümkündü! Kandil'i Öcalan üzerinden yönettikten bir süre sonra sıkışacak olan Barzani'ye yardıma gitmek hiç zor olmayacaktı!
Peki, Türkiye neden Barzani'ye yardıma koşacaktı?Bu soruyu çok duyuyorum!
Aslında cevap Reyhanlı'da patlayan bombalarda! PKK terörü, Ankara Irak'a sarkmasın diye icat edildi! Zengin enerji yatakları Türkiye'nin hemen yanı başında olsa da birileri elimizi uzatmamızı engelliyordu! Çünkü güç olabilmeniz için PARA, GAZ ve PETROL trafiğinde söz sahibi olmanız gerekiyordu!
Zenginlik, bu üçgenin iç açıları toplamıydı!Avrupa ve özellikle İngiltere buna hiç izin vermedi! Gaz konusunda tamamen RUSYA'nın vicdanına kalmış olan Avrupa bu engeli her isteklerini yerine getirecek birKÜRT DEVLETİ kurarak aşmak istedi! 
Çünkü Rusya söz dinlemeyecek kadar büyüktü! K. Irak'a ulaşmaları Moskova'nın devredışı kalması, Amerika'nın da bölgeden gitmesi anlamına geliyordu! Yani 30 yıl uğraştığımız PKK'nın böyle bir işlevi vardı! Avrupa, terör örgütü üzerinden enerji yollarını değiştirmek istiyordu!
Yaşamaları için bu şarttı!Osmanlı'da özellikle 19. Yüzyıl'da ticaret hattı belliydi!
Asya'dan, Anadolu'ya Anadolu'dan, İzmir'e İzmir'den, Selanik'e Selanik'ten, Viyana'ya Viyana'dan, Hamburg'aHamburg'dan Londra'ya...
Bu yolu Londra adına kullanan aile Selanik Musevisi olan Rothschildler'di!İngilizler bir ülkeyi istedikleri zaman o ülkenin içinde kendilerine sonsuza kadar bağlı aileleri seçip yükseltirlerdi!
Oluşan MAVİ KAN o ülkeyi para üzerinden Londra'ya bağlardı!
Avrupa, terör üzerinden eski yolu canlandırıp gaz ve petrolü garantiye almak istiyordu!
Aslında patlayan bombalar da, PKK da bu mücadelenin sonucuydu! İngilizler uzun yıllar aileler üzerinden Türkiye'yi kontrol etmeyi başardı!
Çok kişi bilmez ama Londra'ya bağlı olan kişiler hep BOĞAZ'ı seçerdi! Orada oturmak ve hizmet etmek ayrıcalıktı!
Dönelim geriye... 
Emirgan Korusu'nu bilmeyen yoktur! Boğaz'ın incisi bu korunun sahibi Mısır Hidiv Hanedanıydı! Ancak Bosna'da dünyaya gelen ve şiddetli bir Abdülhamit karşıtı olan Satvet Lütfi Tozan 1930'larda buranın sahibi olacaktı!TOZAN çok ilginç bir kişilikti! "Belgrad'ı kurtaran Türk!" olarak biliniyordu! 14 yaşında aklıyla öne çıktı!
Osmanlı karşıtı eylemlerde bulundu!
Kısa zamanda Balkanlar'da tanımadığı lider kalmadı! İki dünya savaşı arasında ticaret yaptı. Silah ve petrol tahmin edemediği kadar para kazandırdı!
Avrupa'nın çeşitli yerlerinde CASUSLUKTAN yakalandı! Ama her defasında kurtulmayı başardı! İkinci Dünya Savaşı'nda bombalar patlarken girip çıkmadığı şehir yoktu!
Macaristan'da bir silah fabrikası havaya uçunca başı derde girdi. 
İddialar çok ağırdı! Casuslara araç gereç ve şifre temin etmekle suçlanıyordu! Ayrıca rejimi değiştirmek gibi ithamlarla karşı karşıyaydı! Yasalara göre idam kaçınılmazdı! Ama o kadar özel bir isimdi ki İngiltere tarafsız ülkeler üzerinden Macaristan'a haber gönderdi: 
Elimizdeki 22 Macar tutuklunun aynı akıbete uğramasını istemiyorsanız onu serbest bırakın... Öyle de oldu! Londra, Tozan'ın çalışmalarını asla karşılıksız bırakmıyordu! İkinci Dünya Savaşı'ndaki kahramanlıkları nedeniyle Honorary Officer of British Empire nişanı verildi. Başka nişanları alanlar olsa da bu son 50 yılda Satvet Lütfi Tozan dışında hiçbir Türk'e verilmedi.
Tozan, Almanya'ya giden 3 Türk komutanın Hitler'le yemek yemesini sağlamıştı! Buradan aldığı "Almanlar Belgrad'ı bombalayacak" bilgisini hemen Londra'ya iletmişti! Bu gizli bilgi Papa dahil olmak üzere Avrupa ve ABD'yi ayağa kaldırdı! Gelen baskılar sonunda Belgrad yıkılmadı, Tozan nişanı kaptı! Almanlar "Yok böyle bir plan" demek zorunda kaldı!
İstanbul sosyetesinin mucidi Tozan, sahibi olduğu koruda sık sık davet verirdi! Bir gün Belediye Başkanı Lütfi Kırdar "Burası bir kişiye çok değil mi?" diye sorunca Emirgan Korusu'nu belediyeye bağışladı! Ne kadar serveti olduğu bilinmeyen Tozan öldükten sonra malını mülkünü DARÜŞŞAFAKA'ya verdi! Açık artırmayla satılan sanat eserleri resmen rakipsizdi! Tozan, İngilizler'in TÜRK JAMES BOND'uydu! Ya da Kim Philby'si!Ama İngilizler o zaman olduğu gibi şimdi de bazı aileler üzerinden Ankara'yı kontrol etmek istiyor! Düne kadar ettiler de! Ama şimdi olmuyor!
Rothschildler'in kullandığı ticaret yolunun canlanması artık mümkün değil! Türkiye bölünmeyeceğine göre işleri çok zor! Belki yine saldıracaklar!
Ama sonunda kazanan Türkiye olacak!
Şimdi sistem değişecek, aileler değil millet kazanacak! Eskiye ait olan ne varsa süpürülecek! BARONLARüzerinden İDARE dönemi bitti! Gaz da petrol de Ankara'ya akacak! Yakında ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız!
Dediklerim gerçekleşinceye kadar siz BOĞAZ'ı gözden kaçırmayın!
Orda rahatsız olan çok! 

NOT 1: 
Rothschildler İsrail'i kuran ailedir! Soy isimleri KIRMIZI KALKAN anlamına gelir! Davud'un kalkanı yani! İsrail kurulurken Davud Yıldızı yerine bu kalkanı önerdiler! Ama bir nedenle vazgeçtiler! 

NOT 2: Ünlü yazar Çetin Altan, Satvet Lütfi Tozan için "Kendisini babam gibi severim" demişti.

James Bond

Satvet Lütfi Tozan'ı kabaca anlatan yazımın bu kadar ilgi çekeceğini bilmiyordum. Yazdıklarımın daha kolay anlaşılması için örnek olarak vermiştim. Ama dün sabahtan itibaren gelen mail ve telefonlarla şaşkına döndüm!
Bir ara durup, "Yahu İngilizler'in Türkiye'deki hakimiyeti hayal de ben mi abartıyorum!" diye düşündüm...
Hızla yakın tarihi gözden geçirirken çok sevdiğim bir dostum, "Öğleyin yemeğe bekliyorum" mesajı attı!
Konunun Satvet Lütfi Tozan'la ilgili olduğunu anladım. 
Ama dostum sıradan biri değildi! Kesinlikle söyleyecek sözleri vardı! Bunu bildiğim için programımı değiştirip Boğaz'a indim!
Dostum, şapkası ve gözlükleriyle tanınmamak için uğraş veriyordu! Gülerek "Merhaba" dedim ve "Böyle daha çok dikkat çektiğinizin farkında mısınız?" diye ekledim... 
"Bütün bunlar tanınmamak için değil güneşten korunmak için" cevabını verdikten sonra "Tozan aklına nereden geldi?" diye sordu.
Verecek bir cevabım yoktu! Ama insanların bugünü anlaması için böyle örneklere ihtiyacı olduğunu düşünüyordum. Karanlık tarihin içinden çıkarılanBİLİNMEYENLERİN yön verici olduğu fikrindeydim...
Cevap veremediğimi gören dostum, "Az yazmışsın!"dedi! Bunun üzerine ellerimi iki yana açıp, "Ne bekliyorsun!
Anlat!" 
şeklinde cevap verdim... "Boğaz'da öyle aileler vardır ki zenginlikleri devlet operasyonuyla gelmiştir!" 
 Kimler?Konu o değil şimdi! Tozan bunların içinde en ilginciydi! Türk devleti bu adamla ilgili soruşturma bile yapamıyordu! 1960 darbesinden sonra bu denendi ama yollar hemen tıkandı! 
 Neden böyle isimlere gerek duyuluyor?İngilizler böyle çalışır! Bir isim ve aile üzerinden yürürler!
Görünmeden yönetirler! 
 Tozan'la neyi yönettiler?Ben de oraya gelecektim!
Bildiğim kadarıyla daha önce kimse yazmadı! 
 Merak ettim!Satvet Lütfi Tozan, James Bond'du! Bir takım gizli ilişkilerle ORDUYA hakimdi!
Sözünden çıkmayan komutanlar vardı. 
 Kimler?Tozan ölmeden önce 1971 darbesinin içinde MİMAR olarak yer aldı! 
 Allah Allah!Kimse bilmez ama Madanoğlu, Satvet Bey'e sonuna kadar bağlıydı! Onu Londra'ya götürüp getiren oydu! Tabii gizlice! İngiliz casusu Türkiye'ye SOL'u getirecekti anlayacağın! 
 Gerçekten mi?Elbette! Muhsin Batur da kendisine karşı gelemezdi! Darbeler hep İstanbul'daki patronların desteğiyle olurdu! O dönem güç denilince akla TOZAN gelirdi! 
 Neden Madanoğlu peki?Aslında sorun da bu! Madanoğlu'nun babası HAİN KAYMAKAM olarak YÜZELLİLİKLER arasındaydı! Yani Kurtuluş Savaşı sırasında düşmanla işbirliği yaptığı gerekçesiyle memleketten kovulan insanlardandı! Yani işbirlikçi olarak görülen gruptandı! 
 Eee?Hain olarak görülen Kaymakam Mustafa'nın oğlu nasıl oluyordu da Türk ordusunun içine sızıyordu!
Cevap arama hiç! Bal gibi sızardı!
Biz devleti kuramadığımız için gelip onlar yönetiyordu! Her kurumumuz bu adamlarla doluydu!
Cirit atıyorlardı!
Babası "HAİN" olan biri askeriyeye alınmazdı! Ama alınmış ve DARBEYE soyunmuştu!
Türkiye böyle bir ülkeydi işte! 
 Sonra ne oldu?Oraya geleceğim ama daha önemli bir konu var! 
 Dinliyorum!Tozan çok çok zengin bir insandı!
İngilizler onun evlenmesini ve çoğalmasını istememişti! Ama bu kadar zenginlik ne olacaktı! Tozan, ölmeden hemen önce bütün mallarını MADANOĞLU'na verdi!
Zenginliğin sahibi İNGİLTERE "devret!" demişti çünkü! DARÜŞŞAFAKA'ya yaptığı bağış devede kulak bile değil! 
 Neleri vardı ki?Kadıköy'den Üsküdar'a kadar olan uçsuz bucaksız arazi onundu! Muhsin Batur "Şu Amerikalılar'dan kurtulup kendi uçağımızı yapalım" dedi. Partner olarak da Ruslar'ı ve Fransızlar'ı öne sürdü! Tozan ise devreye girip "Uçak yapılacaksa İngilizler'le yapalım. Fabrikayı da arazime kuralım!" dedi! Bu projeden son anda dönüldü! 
 Çok ilginç!Anlayacağın PARA onun değildi!
Madanoğlu da kullanmadı! Birilerine geçti!
Zamanla bu sermaye çeşitlendi, başka figürler BOĞAZ sakinleri arasındaki yerini aldı! 1971'de devleti İngilizler ile Amerikalılar bölüştü! Biz sadece izledik!
Şimdi kaybettiğimiz devleti geri almak için savaşıyoruz! 
 İngilizler tehlike mi hala?Olmaz mı? Burası onlar için son durak!
Kaybederlerse biterler! Bu nedenle çok sıkı asılıyorlar! 
 Peki Londra, Tozan'a ilk desteği nerede verdi?Satvet Bey şiddetli bir şekilde Padişah Abdülhamit karşıtıydı! Devirmek için uğraşıyordu! Çok gençken hem de! Belli ki o dönemlerde görevliydi! O çabaları kendisine Hollanda'nın dev petrol şirketi Royal Dutch'ın Türkiye temsilciliğini getirdi!
İngiltere Gizli Servisi ile zaten silah kaçakçılığında tam destekti! Petrol de gelmişti! Bir de Alman silah devinin kızı Regger ile evlenmişti! Bir anda önü açılmıştı! Zaten biz Türkler PARAYI atlarız!
İçerideki BAYİLİKLERE bakacaksın!
Kim, kime neyi vermiş? Soru bu! Cevabı bulan Puzzle'ı çözer! 
 Tozan vefat ettikten sonra peki?Sistem devam etti! Yeni figürler vardı! (Karşıdaki yalıyı eliyle gösterip) İngilizler'in temsilcileri orada yaşadı! Sonra başka yalılar da alındı! Yelpaze genişledi! Bunlar olurken sıradan birinin Boğaz'da ne olup bittiğini anlama şansı yoktu! İşler derinlerde bitiriliyordu! Acı olan Türk devleti düne kadar sadece izliyordu! İzlediğinden bile kuşkuluyum ama! Dan Brown, Ayasofya'yı yazmış! Sen onları bırak gözünü Boğaz'dan ayırma! Merkez Medya buralara inemez nasıl olsa! Yasaktır! 
 Suriye, Irak meselesi peki?Obama ile görüşme önemli! Türkiye, Avrupa ile Obama arasında denge!
Obama'nın Ankara'ya "Hayır" deme şansı milyarda bir bile değil! Elleri mahkum! 
Çünkü Türkiye, Avrupa ile Çin'e yanaştığı an biterler! Çökerler! Ankara bu dengede yürüyor! 
Bunu not et: YAZ ÇOK SICAK GEÇECEK!

Neler oluyor!

Sokaktaki insanlar birbirlerine bu soruyu soruyor!
Herkes ne olup bittiğini öğrenmek istiyor! Ama gazeteler ve televizyonlar bu ihtiyacı karşılamakta sıkıntı yaşıyor! Kimi bilmiyor, gerçeği bilen az kişi de işine gelmediği için yazamıyor!
Kabaca söylemek gerekirse yeni dünya kuruluyor, Türkiye yerini alıyor!Cevabı çok DERİN olan konularda parçalar üzerinden gitmek işi çıkmaza sokar! Bu nedenle gelin değişimin tepeden fotoğrafını çekelim...
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra mağlup olmasına rağmen Japonya garip bir şekilde desteklendi! Aynı şekilde Çin de!
Bu iki ülke üretip satardı! O kadar çok satardı ki ARTI PARALAR Amerika'ya giderdi! Çünkü en güvenli liman orasıydı!
Dolar tek geçerli PARA BİRİMİ olduğu için kazanan Washington oluyordu!
Aslında geçerli akçe DOLAR olmasına rağmen piyasada dolaşan paranın karşılığı olan ALTINkasalarda yoktu! Kimse itiraf etmese de içi boş PARA, küresel trafiği sağlıyordu!
Büyük savaştan sonra İngiltere gücünü Amerika'ya devretse de AKLIYLA varolmaya çalışıyordu! Özellikle Türkiye gibi ülkeleri asla elinden kaçırmak istemiyordu!ROTHSCHILD gibi seçilmiş ailelerin üzerinden kurduğu zenginlerle ilişki sayesinde Amerika'ya kök söktürüyordu!
Bütün bu mücadeleler sonucunda ne darbeler bitiyor ne de huzur geliyordu!
Türkiye iki ucundan çekiştirilen yün kazak gibi söküldükçe sökülüyordu!
Amerika'da yıllar içinde biriken Japon ve Çin parasını Rothschildler ya da onların hormonladığı Rockefeller gibi aileler toplamaya başladı! Finans piyasasının mucidi Yahudi aileler akan parayı kendi kasalarına koymayı başarmıştı! Bu tablo Amerika içinde bilişim, petrol, silah sanayi gibi zenginliklerin sahibi patronları ürküttü! Çünkü rakiplerinin milliyeti ve değerleri yoktu! Tek amaçları paraydı!
Bütün trafik DOLAR üzerinden gittiği için de kimse çıkıp "Yahu bu paranın içi boş!" diyemiyordu! Kimse böyle bir yıkımı göze alamazdı! Çünkü bu herkesin ölümü demekti!
Bu iki güç arasındaki savaş yeni değildi! İlk müsabakaları yine Türkiye'de olmuştu! 1980 darbesi olunca Türkiye tamamen DIŞA AÇILDI! Bu Yahudi patronların zaferiydi!
İthal ikameci Demirel gitmiş, dünyaya açılan Özal gelmişti! Bu operasyon büyük başarıya da gebeydi! Aynı ekip bu kez bir gecede SOVYETLER'i dağıtıp dünyaya açılmasını sağladı! Türkiye ayağı başarılı olduğu için bu da rahatlıkla gerçekleşti!
SOROS ve adamları Rusya'ya çullandı!
ASYA tamamen değişti! Bir öcü olarak bildiğimiz KOMÜNİZM bir anda kaybolup gitti! Bu saldırıyla birlikteRUSYA'nın paha biçilmez madenleri sudan ucuz fiyatlara satıldı! Alanlar da hep kökeni Londra'da olan Rothschildler'e bağlı isimlerdi! Soros'un önderlik ettiği hareket Henry Kissenger'a, o da Lord Jacob Rothschild'e bağlıydı! Bu yapı gencecik bir isim olan Mikail Khodorkovsky'ye sahip çıkıp büyütmüştü!
Rothschild'le tanışmak genç Rus işadamı için piyangoydu! Bu sayede Rus şirketleri el değiştirirken ona da petrol devi YUKOS düştü! Bu grafik PUTİN'in gelişine kadar sürdü! Putin, oligarkları alaşağı edip bütün şirketleri Moskova'ya bağlı isimlere verdi!
Yaşanan ikinci bir DEVRİMDİ ancak dünya bunu görmezden geliyordu! Basın BARONLARIN elindeydi ne de olsa!
Putin BARONLARIN zaferine geçit vermedi! En büyük desteği de Amerikan Ulusal Devleti'nden aldı! Bu ortaklık 11 Eylül'de İKİZ KULELERE vurulmasıyla TAVAN yaptı! Artık Amerika ve Rusya resmen BARONLARA savaş açmıştı!
Paradan para kazanmaları ve enerji kaynaklarından kovulmaları şarttı! Bu engelleme olmazsa yakın zamanda dünya üzerinde ULUS DEVLET kalmayacaktı! Çünkü baronlar PARAYI devletlerin yerine koymuştu! EN önemlisi Amerika tehlike altındaydı!
Ama Türkiye'de işler farklıydı! Amerika darbe de yapsa siyaseti ve ekonomiyi avucuna alamıyordu! Neredeyse bütün şirketler Avrupa kaynaklıydı! Dolayısıyla patronların dediği oluyor ve genellikle AVRUPA bağlantılı isimler iktidara geliyordu! Zaten BARONLARIN var ettiği IMF ve Dünya Bankası gibi borç veren kurumlar bir başkasının gelip oturmasına izin vermiyordu! Para ile Türkiye'yi kontrol ediyorlardı! Ekonomi, siyaset Avrupa'nın ağırlığındaydı! Ordu ise ikiye bölünmüştü! Genelkurmay'ın bir kısmı Amerika ile ilişkilere özen gösterirken bir kısmı da derin ilişkiler nedeniyle AVRUPACIYDI! Yani içerideki her kurumda çatışma ve mücadele vardı! Bu nedenle dün olduğu gibi bugün de meydan muharebesi Türkiye'de olacaktı!
Reyhanlı'daki bombalar bunun habercisiydi!Avrupa, enerjide bağımlı olduğu RUSYA faktörünü Kuzey Irak'ı kendisine bağlayıp aşmayı düşünüyordu! Engel de Ankara'ydı! Eğer PKK sorunu biterse Türkiye hem nüfus hem ekonomik olarak fırlayacaktı! Enerji ile buluşan Ankara, Avrupa başkentlerinin kabusuydu! 
Bu nedenle Bulgaristan'ı bile AB'ye kabul ettiler. Türkiye bölünecek ve BATISINDAKİ kısmı Edirne'ye kadar gelmiş olan AB ile bütünleşecekti! Böylece işlem tamamlanmış olacak ve Ankara üzerinden Kürtler'e ulaşılacaktı!
Enerji de böylece onlara akacaktı! İmralı süreci bu nedenle onları şaşkınlığa uğrattı!
Ankara "Savaşmıyorum" deyince şoke oldular! Ne yapacaklarını şaşırdılar! Bu nedenle içeride muhalefet ayağa kalktı!
Asıl savaş şimdi başlamıştı!
Erdoğan'ın Amerika ziyaretiyle kurşun namluyu terk etti!Kısa zaman içinde Esad gidecek! Hem de Rusya'nın önerisiyle! Yerine gelecek isim başta Suriye'nin kazandığını gösterse de daha sonra Ankara'nın aklı ortaya çıkacak! Irak ve Suriye'deki Kürtler ile enerji Ankara'ya bağlanacak! Petrol ve altın fiyatlarındaki oynamalarla AVRUPA çökertilecek! Çin karadan ulaşmaya çalıştığı İRAN'a gidemeyecek! Gitse de Türkiye üzerinden Afrika'ya inemeyecek!
Avrupa ile Çin arasındaki coğrafi bağlantı kopacak! Mal ve para trafiği çökecek! Bir süre sonra Londra ve Avrupa kontrol altındaki bir çocuğa dönecek, bunun sağlamasını da AB'ye alınmayan Türkiye yapacak!
Bütün bunlar iki dünya savaşını ortaya çıkaran nedenlerden daha büyük ve derin!
Bu nedenle Türkiye'deki mücadele sert geçecek! Obama ve Erdoğan'ın yemek yedikleri KIRMIZI ODA Osmanlı'yı temsil ediyor! Çünkü oturdukları masa ve sandalye 19. Yüzyıl TÜRK STİLİ...
Bu yemekten anladığım İngilizler'in o tarihlerde koyduğu ORTADOĞU sınırları yakında ortadan kalkacak!
Bana kızmayın! Ben sadece gördüğümü yazıyorum!

Denge Zamanı

Kim söyledi ne zaman söyledi bilmiyorum ama o söz hep aklımda:
Türkiye büyük bir ağaç gibidir.
Gürlediği zaman budanır. Ölmeye yakın ise sulanıp tekrar diriltilir!
Gerçekten büyük devletler cuntalarla, ekonomik krizlerle,IMF ile, CFR ile, thinktank'larla, baronlarla, İsrail devletini kuran Chatham House'la Türkiye'yi budadı!
Zenginlik olarak gördüğümüz tüm farklılıklar kullanıldı! Hep birbirimize düştük! Adamlar IMF ile gelip, geleceğimizi ceplerine koyup giderken, hala tartışmalarımızı laiklik-şeriat eksenine sıkıştırıyorduk!
Siyasi körlük, Ankara'nın hiç atlatamadığı bir hastalıktı!Peki, ne oldu da "devir Türkiye devri" oldu?
Çok sayıda insan bunun nedenini soruyor. Aslında hepimizin inanmakta zorlandığımız bir gerçek bu! Çünkü yakın tarihte kazandığımız bir tek muharebe yok!
Çöküşlerle geçirdiğimiz yıllar haklı olarak zihinlerde bir"Acaba?" sorusunu oluşturuyor!
Konu uzun ve derin... Ama yine de bir dostumun araştırmasında yer verdiği tespitlerle anlatmaya çalışalım...
Coğrafi keşiflere kadar İPEK YOLU ticaretin kalbiydi! Çin'den başlayan serüven Afganistan, Hazar ve İran üzerinden Anadolu'ya gelir, bir yandan AKDENİZ'e, bir yandan da karadan Avrupa'ya uzanırdı! Bu denklemde ÇİN başlangıçsa, İstanbul sonuçtu! Yeni bulunan deniz yolları bu hattı devre dışı bıraktı. İpek Yolu üzerinde yer alan birçok devlet önemini kaybetti. Bunlardan biri de maalesef Osmanlı idi! Gelişimi ve değişimi ıskalamak yıkımla sonuçlandı!
Cumhuriyet'in de yapacak çok şeyi yoktu!
Kurallar Londra'da konulmuştu! İngiltere, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra denizlerdeki üstünlüğü Amerika'ya kaptırdı!
Osmanlı'daki en büyük donanmayı yaptıran Padişah Abdülaziz'i tehlike gördükleri için suikastla ortadan kaldırmalarına rağmen Amerika'ya diş geçirememişlerdi!
Ancak Amerika kendinden başkasına hayat hakkı vermeyen bir anlayışla gemilerini açık denizlerde yüzdürdü! Ticaretin yüzde 90'ı deniz yoluyla yapıldığı için Amerika'nın istemediği hiçbir şey olmuyordu!
Bu tablo Amerika karşısında askeri üstünlük kuramayacaklarını bilen Avrupa'yı telaşlandırdı!
Sarayları, malikaneleri dolduran MAVİ KANLILARIN yatırımları da ÇİN'deydi! Çin, üretecek onlar tüketecekti!
Hatta Çin'in ticaret fazlasını da finansal pressle yine onlar ceplerine indirecekti!
Uzun süre böyle oldu! Ama gelişmeler denizlerde uçak gemileri dolaştıran Amerika'yı tehdit boyutuna ulaştı! Döşenen demiryolları, boru hatları, açılan kanallar Washington için alarm anlamına geliyordu!
Amerika ile mücadele eden Avrupa bir şekilde ÇİN'le irtibat kurmak zorundaydı!
Bu her türlü transfer için gerekliydi!
Gazdan petrole kadar bütün alış-veriş böyle yapılacaktı! Bu modern anlamda İPEK YOLU'nun tekrar canlanmasıydı!
Çin'de başlayan serüven TÜRK CUMHURİYETLERİ üzerinden Hazar ve İran'a, oradan da Türkiye vasıtasıyla Avrupa'ya gidecekti!
Çin'i ayakta tutan AKIL bunu böyle hesap ediyordu! Avrupa'nın derin parasını yönlendiren Yahudi aileler çözümü burada görüyordu! Çünkü hem Çin, hem de Avrupa, enerjisinin yüzde 90'ını KÖRFEZ'den karşılıyordu! Amerika bu hattı kırmak için iki kez Irak'a müdahale etmişti! Bu zorunluluk nedeniyle Avrupa çözümü içerilerde aradı! Rusya enerji deviydi! Avrupa'yı onlar ısıtıyordu! Çin'e de "korkmayın gazınız bizden" diye açık çek veriyordu! Ama işler kağıt üstündeki gibi gitmiyordu! Yaşamak için enerjiye ihtiyacı kaçınılmaz olan Pekin, Türkmenistan ve Kazakistan'la gaz ve petrol için el sıkıştı! Onlar da Amerika ile dünyayı paylaşmaya çalışan Moskova'ya güvenmiyordu! Bölgedeki Türk Cumhuriyetleri gaz merkeziydi!
Ancak bir türlü dışarı çıkamıyordu! Hindistan ve Çin'den Avrupa'ya çıkışın yolu Afganistan, İran ve Türkiye üzerinden geçiyordu! İpek Yolu canlanmış ama son roller dağıtılmamıştı! Bütün projeler denizlerden kaçmak içindi!
Avrupa başkentleri, Çin'le temas için hem İran'a hem de Türkiye'ye ihtiyaç duyuyordu! Amerika ise Asya'nın içindeki iletişimi koparmak için Afganistan'a girmeyi ihmal etmiyordu! Rusya, Amerika'nın yanında yer aldığı için İran'a kadar gelen enerji sadece KARADENİZ'den Avrupa'ya açılabilirdi!
Ama Karadeniz'de Türk Deniz Kuvvetleri vardı! Bu engelin kalkması gerekliydi! Bu nedenle de sayısız operasyon yapıldı!
Denizciler dalga dalga içeri alındı!
Anlayacağınız Avrupa'yı temsil eden BARONLAR, problem istemiyordu!
Bunun yanında Türk Cumhuriyetleri'nin Ankara ile buluşmasını önlemek için Ermenistan'ı kışkırtıyordu! Çünkü Azeriler ile Ermeniler'i yanına alan Türkiye, doğrudan Orta Asya'yı kucaklardı! Gariptir ki bu talep MİLLİYETÇİ fikre sahip hiçbir partide yoktu! Birileri Türkler'i sadece Misak-ı Milli içinde seviyordu! Bir başka parti de LAİKLİKsaplantısıyla bölge ile kurulan tarihi birlikteliği inkar ediyordu!
Nasıl bir hesapsa bütün bu alışkanlıklar Londra'nın işine yarıyordu!
İşte Erdoğan'ı Beyaz Saray'da ağırlayan Obama'nın başka şansı yoktu! Avrupa ile Çin'in iletişimini sadece Türkiye önleyebilirdi! Önce güvenliğin sağlanması gerekiyordu. PKK bitmeli ve gitmeliydi!
Tahran, Bağdat ve Şam arasındaki Avrupa ittifakına hizmet eden yapıda gedik açılmalıydı! Londra'nın çekim gücünden kurtulamayan Esad çekilmeliydi! Kuzey Irak ve Şam hamlesi bu nedenle yapıldı!
Türkiye, Amerika'nın geleceği için Avrupa'nın geleceğini karartacaktı! Buna karşılık olarak da yılda 60 milyar dolar verdiği gaz ve petrolü Ankara'ya getirecekti! Alış-veriş böyle gerçekleşecekti!
Bunun için de rejimin esnemesi gerekiyordu! Hem Kürtler'i hem Araplar'ı "Türk öğün çalış güven" ya da "Bir Türk dünyaya bedeldir" sözleriyle yönetemezdiniz! AKIL ŞARTTI! İPEK YOLU canlandı! İstanbul öne çıktı!
Avrupa, Türkiye'yi 60 yıl kapıda bekleterek kaybetti! Şimdi tek kozları İran!
Yakan top oraya sıçramasın diye Esad'ın ömrünü uzatmak için çırpınıyorlar! Tahran da Ankara ile yakınlaşacağına yangına körükle gidiyor!
Değişim rüzgarları eserken ne PKK'yı, ne Öcalan'ı, ne de Esad'ı doğru okumak kolay! Washington'dan Moskova'ya bir hat çekin! Ortasına da Ankara'yı koyun! Bu üç oyuncu Avrupa-Çin'e karşı...
Libero Türkiye...Nelson A. Rockefeller, Başkan Eisenhower'a yazdığı mektupta "Yardımlarımız daha çok askeri gücümüzü perçinleyecek hamleler olmalı. Türkiye'ye yapacağımız para yardımı onları bağımsız kılabilir! İçeride bize karşı oluşacak karşı dalgaları önlemek için ÖZEL SEKTÖRÜ desteklemek şart!.." demişti.
Desteklemişlerdi de...
Gelinen noktada BARONLAR onları kurtaramayacak! Dengenin tam ortasında Türkiye var ve onlara ihtiyaç yok!
Takdir-i İlahi...

İstanbul

Birkaç gün önce tam gazeteden çıkmak üzereyken,"laik" kimliğine toz kondurmayan bir arkadaşım geldi!
BEYAZ TÜRK'tü!
Kafası karışıktı! Türkiye'nin nereye gittiği konusunda net bir fikri yoktu! Bir yanda malum medyanın saldığı korku, diğer yanda da çıplak gerçek vardı.
Avrupa'dan gelen yabancı bir arkadaşının İstanbul'u anlatırken, "Hayatımda bu kadar enerjik ve zenginliği bir inci tanesi gibi taşıyabilen şehir görmedim" sözüne takılmış!
Açık kalplilikle sordu: 
"Adamlar görüyor da ben mi göremiyorum?
Herşey iyiye gidiyorsa ben niye panikteyim?"
Sevdiğim bir dostumdu!
Alıp kahve içmeye götürdüm.
Boğaz'daki tekneleri, yükselen binaları, lüks otomobilleri göstererek "Aslında siz de biliyorsunuz Türkiye'nin uçuşa geçtiğini! Ama iktidarda sizden birileri yok diye bunu kabul etmiyorsunuz" dedim...
Güldü... Akıllıydı. "Haklısın, bunu CHP yapsa dünyayı sallardık! Ama nerede bizde bu kafa" cevabını verdi! Tam araya girip bir şey söylemek isterken, "Fitil Davos'ta ateşlendi!" demez mi?
Şaşırıp kaldım! Ne diyeceğimi bilemedim... 
"Sana güveniyorum. Anlat bana!" dedi...
Çaresiz bir öğretmen edasıyla konuşmaya başladım... "Daha tarihler 1917'yi gösterirken İngiliz Dışişleri Bakanı James Balfour, BÜYÜK BARON Rothschild ailesine mektup göndererek "Filistin topraklarında bir Musevi devleti kurulmasına destek vereceğiz" demişti!
Destek tamamdı ama bir şartları vardı:
Yerli halkı fazla örselemeyin! Yani Arap coğrafyasının içine İsrail kurulacak, Araplar'ın başka yerde düşman aramalarının önüne geçilecek, aralarındaki çatışma körüklenecek ama bir yanda da 'Fazla Arap öldürmeyin'denilecekti.
Tarihe dikkat et! Daha Osmanlı hayattayken proje onaylanmıştı! Rothschild ailesi de önemliydi! Avrupa'nın başkentleri bunlar tarafından ele geçirilmişti! Finans ve bankacılık ailenin elindeydi!
Kralların parasını kullanıp saraylara kredi sağlıyorlardı!
Savaşları körükleyip perde arkasındaki KRALLAR adına operasyon yapıyorlardı! 
Ayrıca Goldschmidtler Alman ve Danimarka, Costaslar Portekiz, Lehmannlar ile Abensurlar Polonya, Bacorraslar İspanya krallarına hizmet ediyordu! Ve sarayın içlerine kadar girmişlerdi!
Zamanla genişleyen aile kendi arasında iletişim sağlayabilmek için REUTERS'i kurmuştu!
Kendilerini güvende hissetmedikleri için yeraltına inmişlerdi!
Bu ailelerin bizde de karşılığı vardı!
İngilizler, İsrail için elini taşın altına soktu ve devlet kuruldu! Temeli de Beyoğlu'nda atıldı. Küçücük bir ülke olmasına rağmen İsrail ve gücü öyle abartıldı ki!.. Önce İngiltere'nin daha sonra Amerika'nın tamamen Musevi kontrolünde olduğu algısı yaratıldı!
Filmler, kitaplar, belgeseller hep bu algıyı yerleştirmek içindi! Dünyanın herhangi bir yerinde yaprak kımıldasaMOSSAD'ın haberi oluyordu! Oysa İsrail bir taşerondu! Kurulmasının sebebi Museviler'i çok sevdikleri için değil, Araplar'la dövüşecek birileri lazım geldiği içindi! Tıpkı PKK gibi, İsrail de verdiği mücadelenin temelinde başka şeyler arıyordu! Oysa yoktu! İsrail Araplar için bela, PKK da Türkler için! Ankara, PKK yüzünden bölgeye inemedi, Araplar da ceplerini boşaltan gücü ıskaladı!
Oyun böyle kurulmuştu! İkisine yapılan DIŞ YARDIMLAR sadece Türkler'i ve Araplar'ı oyalamak içindi! Görevleri gereği aldıkları azdı bile!
İşte senin altını çizdiğin DAVOS bu oyunun daha fazla süremeyeceğinin göstergesiydi! 
Çünkü İsrail'i kuran güç, arkadan İran'a destek verip ikisinin çarpışmasını ve çatışmasını körüklüyordu! Davos çıkışı bu oyunu bozdu! İran'ın İsrail'e olan ÖFKESİ Ankara tarafından ele geçirildi!
Bu Arap aleminin Türkiye'ye bakışını değiştirmesi ve büyük bir gücü yanlarında hissetmesi anlamına geliyordu!
Davos çıkışıyla İsrail'in yeni pozisyona hazırlanmaktan başka çaresi yoktu!
Araplar'la çatışmaktan vazgeçip bir kenarda bekleyecekti! 
Çünkü Türkiye onun varlığına kast etmiş değildi! İtiraz sadece işlevineydi! Bu itiraz Tel Aviv'i olduğu kadar Londra ve New York'u da etkiliyordu! 
Çünkü İsrail'i kuran güç Cumhuriyeti de var etmişti!Londra merkezli güç, para kıskacına aldığı Türkiye'yi yıllarca kontrol etmeyi başarmıştı! Borsa, faiz, döviz onların tekelindeydi! Bunu kırmak hiç kolay değildi! Davos, bu işin biteceğinin işaretiydi! Erdoğan resti çekip İstanbul'a indiğinde binlerce insan kendisini karşılamaya gelmişti! Yani halkta bunun karşılığı vardı!
Aslında bu BOĞAZ'da seçilerek zenginleştirilmiş bazı ailelere bir karşı çıkıştı!
Düne kadar pasaport verilmeyen, yetki kullandırılmayan, yükseltilmeyen, önü açılmayan, kolejlerde okuyamayan insanların başkaldırışıydı! Ama kremayı yiyenler ecnebi okullarında okumanın getirdiği YABANCILAŞMA ile kendi toplumundan uzaklaşmıştı! Din, gelenek ve görenek Nişantaşı ve Boğaz kıyısında istediği karşılığı bulamıyordu!
Anadolu'daki fırtınayı buradan gören yoktu! Pastadan büyük pay alanlar onlara gitmezken, dışlanan insanlar örgütlenip İstanbul'a akıyordu! Bu örgütlenme bazen bir cemaatin çatısı altında bazen de üç-beş girişimcinin uçağa atlamasıyla oluyordu!
Ama istikamet İstanbul'du! 
Davos'tan sonra Ortadoğu da aynı rotaya girmişti! Bölgede İsrail'in, İstanbul'da ise Londra ve zengin ettiği ailelerin egemenliği bitecekti!
Yani Londra'nın bölgeye İstanbul'da vurduğu kilit, yine İstanbul'da kırılacaktı!
Şimdi olan biten bu! 60 yıldır yaşanan tiyatronun son bulması! Hal böyle olunca para yön, iktidar da el değiştirdi! Diğer bir anlatımla su yatağını buldu! Bu nedenle İstanbul hem enerji ile hem de para ile dolup taştı! Türk'le birlikte Arap da geliyor! Haliyle bu hareketlilik sizleri korkutuyor! Oysa sizlerin koyduğu kuralları, birileri onarmaya ve değiştirmeye geliyor! Hele Araplar parayla geldikleri için Beyaz Türkler'in yaptığı finans operasyonları artık sonuç vermiyor! Hile ile iktidar alınamıyor!
Ama korkacak bir şey yok! Gelen senin Anadolu'daki kardeşin!
Sadece "Biz çok haksızlık etmişiz" diye düşünmen yeter!
Gelenler buradakiler kadar vicdansız değil çünkü!
Değişimi anlatmak hiç kolay değildi!
Ancak sözlerim bittiğinde dostum kahvesinden bir yudum alarak kalkıp gitti! Umarım kafası karışmamıştır!

Hiç yorum yok: