26 Nisan 2013 Cuma

Uygar barbar: Sarsak surat, makineleşmiş fosil! Yusuf Kaplan


Avrupa'da, yalnızca 'sosyalist'lerin 'insan' olduğunu düşünür/d/üm. Sosyalistlerin dışındakilerin, insanlıktan pek fazla nasipleri olmadığını.

Uzunca bir süre Frengistan'da yaşanmış bir tecrübenin gözlemleri, söylediklerim. Sosyalistler, insandır; çünkü hayatın tam kalbinde yaşar sosyalistler: Bütün acıları, sorunları, çelişkileri ve açmazlarıyla hayatı iliklerine kadar ve duyarak onlar yaşarlar.

O yüzden başka kültürlere, dinlere mensup kişilerle sadece sosyalistler ilişki ve iletişim kurarlar, kurabilirler.

AŞIRI ÖZGÜVEN, NİCELİĞİN HÂKİMİYETİ VE 'BÖCEK'

Sosyalistlerin dışındaki toplum kesimlerinin -genellikle- diğer kültürlerin insanlarını, insan olarak görebilmeleri bile zordur: Zordur; çünkü onlar, hayatı bütün acılarıyla ve açmazlarıyla yaşamazlar; sadece kendi hayatlarını yaşarlar. Kendi dünyaları dışında başka bir dünya da, başka bir insan da yoktur onların gözünde!

Yalnızca bazı kilise çevrelerinde, başka kültürlerin insanlarına karşı bir ilgi vardır ama bu ilginin merkezinde yine hep kendileri vardır.

Batılılar, başka kültürlerin insanlarına -genelde- 'böcek' muamelesi yaparlar. (Yüzlerce yıllık sömürgecilik ve emperyalizm barbarlığı, boşuna yaşanmadı, öyle değil mi?)

Bunun nedeni, Batılılardaki içi boş aşırı özgüven duygusudur: Bu aşırı özgüven duygusunu tetikleyen şeyse, Batı uygarlığının teknolojik 'üstün'lüğü illüzyonudur!

Tabii, teknolojinin insan hayatına ne anlam kattığı sorusu, sıradan Batılı kitlelerin sorabilecekleri bir soru değil. Teknolojinin ve bütün dünyayı ayartan ürünlerinin, mekanik oyuncaklarının, 'niceliğin egemenliği'yle sonuçlandığını göremezler bu yığınlar.

O yüzden, Batılıların dünya üzerinde kurdukları hâkimiyetin, gücü ve güç üreten teknolojik araçları ve silahları kontrol etmelerinin bir sonucu olduğunu ise görmek istemezler.

TÜRKYE'NİN SEMİRMİŞ, KAPŞTALİST RUHLU 'SOSYALİST'LERİ!

Türkiye'de ise, sosyalist filan yok, elbette. Burjuvazisi sözümona sosyalistlerden oluşan bir ülkede sosyalist olur mu? Bu nedenle, İdris Küçükömer de, Cemil Meriç de, Türkiye'de 'sol' olmadığını, dahası, Türkiye'deki sol'un, Batı'daki 'sağ'ın bütün özelliklerini taşıdığını söylerken, elbette ki haklıdır.

Türkiye'nin sosyalistleri, Türkiye'nin en iyi ve en semirmiş kapitalistleridir! Bu nedenle medya sektörünün, reklam sektörünün, sinema, müzik, tiyatro sektörünün, pespayeliğin ve sığlığın kaynağı televizyon dizisi sektörünün 'ağa babaları', kaşarlanmış, semirmiş, yeri geldiğinde liberalleşen, yeri geldiğinde melankolik olarak da olsa sosyalist olduğunu hatırlayan sol kökenli kişileridir.

O yüzden Türkiye'nin 'bukalemun ruhlu' sosyalistlerinden hiçbir zaman ümitlenemedim. İnsanın onurunu ayaklar altına alan kapitalist şebekelerin şebekliğini yapmaktan ve bir şekilde eline geçirdiği imkânlarla toplumun kültürel dinamiklerini dinamitlemekten başka bir 'beceri'sine tanık olmadığımız bu kapitalist konformist ve opotünistlerden kim, nasıl ümitlenebilir ki?

Tabii Türkiye'de Anadolu'nun bağrından çıkan, bu toprakların çocuğu temiz, dürüst sosyalistler olduğunu da biliyorum. Söylediklerimin onlarla bir ilgisi yok elbette.

UYGAR BARBAR'LIK BÖYLE BİR ŞEY İŞTE!

Aslında tartışmayı getirmek istediğim nokta, 'sosyalist' (!) Fransa'nın önceden sömürgesi bazı Afrika ülkelerini işgal etmeye başlaması, bir anda suratsızlaşması, sarsak ve sarkastik bir şekilde bu ülkelerde, kelimenin tam anlamıyla gelişmiş silahlarıyla terör havası estirmesi.

Dünyaya 'eşitlik, özgürlük ve kardeşlik' armağan ettiklerini sanan Fransız Devrimi'nin çocukları bunlar! Afrika'nın kimsesiz çocuklarına karşı acımasızca kullandıkları gelişmiş mekanik silahlarla, aslında nasıl da mekanikleşmiş, suratsız ve sarsak fosilleri andırıyorlar, öyle değil mi?

Yaşadığımız şey, tam da Batı uygarlığının -bir kez daha- barbarlaşmasından başka bir şey değil.

Bu gerçeği, Max Weber, 'demir kafes' metaforuyla özetlediği, insanlığı 'anlam krizi' ve 'özgürlük kaybı' gibi iki varoluşsal krizin eşiğine sürüklediğini ve 'sarsıcı bir özgüvenle allayıp pullayarak mekanikleşmiş bir fosilleşme'yle sonuçlanmak üzere olduğunu hatırlattığı modern Batı uygarlığının nasıl barbarlaştığını tek bir cümleyle şöyle anlatır:

'Ruhsuz uzmanlar, kalpsiz duygular ve duygu sömürücüleri, sonuçta içine sürüklendikleri hiçleşmeyle, kendilerinin, daha önce hiçbir zaman başarılamayan bir uygarlık düzeyine ulaşmayı başardıkları hayaliyle yaşıyorlar.'

Evet, Batı'da, 'sosyalistler'den az da olsa ümitliydim. Ama Paris'in göbeğinde işlenen karmaşık, tuhaf cinayetin ardından Afrika'da girişilen işgal hareketi, sosyalistlerden de bir 'halt' olmayacağını gösterdi!

Oysa kapitalizmin büyük krizlerinden birini yaşadığı bir zaman diliminde, Batı'da, en azından sosyalistler, yeniden toparlanabilirler belki, diye bir ümidim vardı!

Toparlansalar ne olacak ki? Yine sömürgeci ruhları kabaracak, yine yoksul, güçsüz ve fakir ülkeleri barbarca topa tutacaklar! Sonra da dünyaya uygarlık satacaklar!

Yok öyle yağma! Yemezler artık!

Hiç yorum yok: