30 Nisan 2013 Salı

Kışkırtma!-Büyük savaş-Asırlık hesap-İkna masası-Aynı masal-Ergün Diler


Kışkırtma!

Ünlü piyanist Fazıl Say'ın bir retweet nedeniyle 10 ay ceza alması dün büyük yankı yarattı. Kimi "Bu ülkede bırakın ileri demokrasiyi, geri demokrasi bile yok",kimi de "Kardeşim halkın değerleriyle de oynamayacaksın. Sanatçıysan sanatını yapacaksın"dedi. Sosyal medya karıştı!
Adı konulmayan bir savaş yaşandı.
Anlayacağınız yine bölündük! Her ciddi olayda olduğu gibi!
Sorunun temeline seyahat etmek ya da konuyu özünden kavramak gibi zor yolu seçmedik! Klişelerle saldırdık!
"Geri demokrasi""Piyanonu bırak sınır dışına çekil","PKK'yla barış, sanatçıyla savaş!""Böyle adalet mi olur?""Ülke gittikçe kararıyor!" gibi karara karşı çıkan yüzlerce cümle...
Peşinen söylemek isterim ki hiç kimsenin söyledikleri ya da yazdıkları nedeniyle ceza almasını savunmam, savunana da karşı çıkarım!
Ancak kararı eleştirenlere küçük bir serzenişim var!
O da, daha inandırıcı olmaları için!Yakın geçmişteki birkaç olayı yan yana getirip anlatmaya çalışayım!
Belki bana hak verirsiniz!
1960 yılında Cebelitarık'ta dünyaya geldi. Çocukluğu İspanya'da geçti. Tam bir Akdenizli'ydi! İçindeki sese uyup Londra'ya gitti. Central Saint Martins'de moda okudu.
Kendine fazla güveniyordu!
Yaptığı elbiseler sanat eseri gibi algılanıyor ancak bir türlü ticari başarı yakalayamıyordu!
Kendisine sahip çıkacak bir sermaye bulamadı! Gemileri yakıp Paris'e geçti. İşler bu kez istediği gibi gidiyordu. Kısa zamanda houte-couture'nin yeniden doğuşuna öncülük etti!
Dünya moda devleri artık peşindeydi! Herkes onunla çalışmak istiyordu. Givenchy ve Louis Vuitton gibi 50 lüks tüketim markasını bünyesinde barındıran ünlü moda devi Bernard Arnault bu çılgın çocuğa kapısını açtı. Artık dünya onun ellerinden çıkan çizgilerle şekilleniyordu! Kendisini tanımayan yoktu! Özellikle Christian Dior onun zamanında adeta uçtu! Hem kendisi hem marka büyük kazanç elde etti! Ama bu yükselişin bir sonu vardı!
Bu dahi ve çılgın modacı 2011'in Mart ayında Paris'teki La Perle isimli kafede otururken yan masada oturan kadına dönerek "Hitler'i çok seviyorum!" diye haykırdı. Şaşıran kadın "Aman Tanrım, sizin sorununuz nedir?"diye çıkıştı!
Sınır tanımayan modacı "Benim sorunum sizsiniz!" dedi...
Bu diyalog kısa zamanda yayıldı...
Versace, Dior, Louis Vuitton gibi dev markalar "sihirbaz" dedikleri modacı John Galliano ile anlaşmalarını hemen iptal etti!
Çünkü sözleri ırkçıydı! Bir halkı aşağılamaya yönelikti! İnsanlığa yakışmıyordu!
Ve gereği yapılıp kapı gösterildi!Markalar haklı olarak kendilerini korumuştu...
Ama tek örnek Galliano değildi!
Oscar'lı oyuncu ve yönetmen Mel Gibson 2009'da "Her savaşın sebebi Yahudiler" dedi. O andan itibaren aforoz edildi! Bütün kapılar duvar oldu! Hollywood tarafından dışlandı. Ünlü sanatçı katıldığı bir televizyon programında"Yahudiler hakkında konuşulmayacağını acı bir dersle öğrendim" dedi...
Olay Gibson'la da bitmiyordu!
41 yıl boyunca Beyaz Saray muhabirliği yapan Helen Thomas "Yahudiler Filistin'den defolup gitsinler. Polonya ve Almanya'ya dönsünler" dediği için önce eleştiri oklarına hedef oldu, ardından da çalıştığı kurumdan kovuldu! Başkanların gözlerinin içine baka baka en cesur soruları sorabilen kadın emekli olmuştu! 
Bunun sebebi de talihsiz bir cümleydi...Birkaç ay sonra bir başka televizyoncu da aynı kaderi paylaşıyordu! CNN haber sunucusu Rick Sanchez, "CNN ve tüm medyayı Yahudiler kontrol ediyor" dediği için işinden oldu. Uzun süre işsiz kaldı. Sonunda kendisine acıyan bir üniversite "Gel ders ver en azından!" dedi!
Bu saydığım örneklerdeki isimler bir başka dine, bir başka ırka mensup insanları hedef alarak kesinlikle yanlış yaptı!
Bir insanın kendisinden olmayanı aşağılaması ve "sakıncalı sayması" gibi bir hakkı yoktur! Ve asla olmamalıdır!
Farklılıklara ve ötekilere saygı insanlığın temel şartıdır!
Bu nedenle her türlü özgürlüğü savunurum. Ama içinde ağır inanç ve ırk eleştirisi olunca işler değişir! 
Çünkü herkesin dini, soyu, vatanı kendinedir!Büyük acılar yaşayan dünya bu sorunu saygı içinde çözmeye çalışmış, büyük de yol almıştır!
Ama bizim ülkemiz bunlardan daha da farklıdır! Çünkü üzerinde siyasi operasyon yapmak isteyenler bir türlü kenara çekilmemiştir!
Fazıl Say'a verilen cezadan bir iktidar eleştirisi çıkarıp BARIŞ sürecini baltalamaya çalışmak da bunun sonucudur!
Bu sakatlık sadece bizim ülkemizde olur!
Çünkü sokaktaki insan bunları yazanların ait olduğu kampı bilmez! 
Ülkenin kontrolünü elden bırakmak istemeyen güç adına yazılan satırlar olduğunu kestiremez!Say'ı savunan bazıları için aslında ifade özgürlüğü hiç ama hiç önemli değildir!
Öyle olsaydı, okula gidemeyen, fişlenen, işinden atılan, hapislerde tutulan, öteki sayılan örnekleri gazete ve televizyonlarında görürdük!
Ama medyada yazılı olmayan bir kural vardır! Daha doğrusu merkez medyada!
Söylemeseler de MÜSLÜMAN onlar için iticidir! İstenmeyendir! Uzak tutulması ve kapıdan içeri sokulmaması gerekendir!
Onların ruhu böyledir! Şimdi de DEMOKRAT maskesi takıp mahkemenin verdiği bir karar üzerinden hükümete vurmak istiyorlar!
Zaten her daim pusudalar!Ama yine yanlış yapıyorlar!
Yenilgi psikolojisi yüzünden analizleri sağlıklı değil!
Toz kondurmadıkları Fazıl Say çok ünlü bir piyanist de olsa bu halkın değerlerine RETWEET üzerinden hakaret etmiştir! Bu hakkı var mıdır?
Tıpkı Galliano, Thomas, Gibson ve Sanchez gibi yoktur!
SAY'
ın retweet'inin Ömer Hayyam'a ait olduğunu da söylemek başlı başına çaresizliktir! O zaman KALAŞNİKOV'lakarakol basıp, askerlerimizi şehit eden PKK ile değil de silahın mucidi General Mihail Kalaşnikov'la mücadele etmemiz gerekirdi!
Piyanoları, kemanları, gitarları alıp sınır dışına gitmeyelim! 
İçeride kalıp saygı içinde kardeşçe yaşayalım!Farklılıkları ayrışma değil zenginlik olarak görelim!
Kışkırtanların oyununa gelmeyelim...
Bu da benim RETWEET'im...

Büyük savaş

Konu uzun ve derin. Ama anlaşılması şart. Bunları atlarsak adamlar düne kadar yaptıkları gibi gelip hem döver, hem de paramızı alıp gider! Bu sefer kaç banka batar, ne kadar dolar gider bilemem! Günde 25 saat ayakta olmak, uyanık kalmak zorundayız!
Önceki gece Amerika'da gerçekleşen saldırıdan yola çıkıp Musul-Kerkük'e geleceğim.
Sıkılmazsanız birlikte yola çıkalım...Dediğim gibi yolumuz uzun!
Haydi...
1789 Fransız devrimi olunca KRALIN başı kesilip atılır! Cellatlardan biri "Molay intikamın alındı!" diye bağırır!MOLAY, Tapınak Şövalyeleri'nin simge ismidir! Bir NO'lu önderdir! Fransız ihtilali ile birlikte Osmanlı'daki MASON LOCALARI hayata geçti. Devrimden hemen sonra özellikle BALKANLAR'da mason locaları faaliyete başlamış, birçok asker, siyasetçi ve tüccar da buralara kayıt yaptırmıştı! 600 yıl hüküm süren imparatorluk, gizli faaliyet yürüten LOCALAR tarafından yıkılacaktı!
Peki neden?Osmanlı AKILLI bir devletti! Kurumlar eski ve sağlıklı çalışmasa da akıl vardı! Özellikle Padişah II. Abdülhamit çok zeki bir insandı!
Abdülaziz'in bileklerinin kesilip öldürülmesi yıkımdan önceki en büyük şoktu! Feriye'deki darbenin ardında İNGİLİZLER vardı.
Abdülhamit, suikastın neden yapıldığını görecek kadar vizyon sahibiydi. Geleceği gördüğü ve İngilizler'in amacını bildiği için 1901 yılında Alman Maden Mühendisi Paul Groskoph'tan bölgenin PETROL haritasını çıkarmasını istedi. Balkanlar'dan gelen tehlikenin altında yatan sebebin PETROL olduğunu anlamıştı!
Mason locaları Osmanlı'yı dağıtmak için çırpınıyor, perde arkasında İNGİLİZLER büyük planı hayata geçirmek için çalışıyordu!
Kraliçe, Ortadoğu'ya inip enerjiyi almanın peşindeydi! 
Tek engel Osmanlı'ydı! Ve bu nedenle ortadan kalkmalıydı! Abdülaziz'den sonra İttihat ve Terakki üzerinden Abdülhamit de derdest edildi! Osmanlı artık ellerindeydi!
Dağılması ve Ortadoğu'dan çıkması kaçınılmazdı! Öyle de oldu zaten!
Ardından İZİNLE kurduğumuz Cumhuriyet de "Redd-i Miras'la" yaşama hakkı kazandı!
90 yıl böyle geçti! Tarihten, dilden, dinden ve bölgeden uzak! Türkler içeride birbirini yerken adamlar gelip istedikleri gibi at oynattı. Hem küçük hem de problemli bir ülke haline geldik!
Sorunlarımız bir türlü bitmiyordu! Hiçbir olaya geniş bakamıyor asıl nedeni göremiyorduk! Bir Abdülhamit de çıkmıyordu bir türlü! Zeka parıltısı gösterenlerin çoğu ruhlarını dışarıya satıyordu! Ülkenin geleceği artık bizim elimizde değildi! Bu kaderi de Londra yazıyordu!
Çaresizlik sürüp gidiyordu!
1980 darbesiyle ülke açık pazara dönüşüyor, 28 Şubat'la bankaların içi boşaltılıyor, Kemal Derviş'in gelmesiyleBORÇ alınan milyarlarca dolar daha önceden TESPİT edilen isimler arasında paylaştırılıyordu! 
Ne asker, ne maliye, ne de bir savcı oynanan oyunu görüyordu! Çünkü biz TÜRKLER parayı takip etmeyi bilmezdik! Operasyona katılan BOĞAZ sakinleri dışarıdan ücretsiz danışmanlık aldığı için işler tıkır tıkır yürüyordu! Biz Sincan'daki TANKLARA bakarken milyarlarca dolar el değiştiriyordu! Devlet ne yapacağını kara kara düşünürken, Boğaz'da şampanyalar patlıyordu!
Ülke kaybediyor ancak birileri yine kazanıyordu! "Ortadoğu'ya bakmayalım" diye sayısız Kürt isyanı çıkaran güç, son olarak da PKK ile zamanımızı alıyordu! Hem de kanlı bir şekilde!
Oyunu kuran aklın tek korkusu Türkler'in bölgeye inmesiydi!
Çünkü Türkler geldiği anda Abdülhamit'in de Abdülaziz'in de intikamı alınmış olacaktı! Hem ülke büyüyecek hem de tarihimize altın bir sayfa daha eklenecekti! Ama en büyük engel bunlardan AKIL alan muhalefetti!
Anlayacağınız Türk'ün yürüyüşü hem içeriden hem dışarıdan frenleniyordu!
DEVAM...Amerika, Londra ile bağlantılı Yahudi baronlardan bıkınca, yaka silkince İKİZ KULELERE uçaklarla saldırdı! Bu,CIA operasyonuydu! Bu saldırı ile ULUSAL AMERİKA, Baronlara "Artık paradan para kazanma ve dünyayı yönetme isteğinden vazgeçeceksiniz" diyordu! 
Açık ve net bir savaş ilanıydı. Bunun üzerine Afganistan ve Irak işgal edildi! Petrol piyasalarının BARONLARINeline geçmemesi, enerjinin Londra ve Avrupa'ya bağlanmaması gerekiyordu!
Ama Amerika bunu yapamıyordu! Askerle olmuyordu! Tek şansları Ankara'nın kapısını çalmak ve yardım istemekti. Yoksa karşılıksız bastıkları DOLARIN bir hükmü kalmazdı! Eğer DOLAR, petrol gibi olmazsa olmaz bir ihtiyaç için geçerli para birimi olmaktan çıkarsa bu Amerika'nın batışı demekti!
Füzelerin, bombaların yapamadığını DOLARIN kadrodışı kalması yapardı!
Hem de bir günde! Bu nedenle OSMANLI'nın geri gelmesi şarttı!
Yani bizi sevdikleri için değil muhtaç oldukları için!
Obama'nın temsil ettiği kanat bu garantiyi verince Ankara hızla yol aldı.
Ankara ilerledikçe John Kerry Türkiye'yi mesken tuttu! Şimdi de Rus Bakan Lavrov gelecek! Çünkü bütün düğümü Türkler çözecek! İki güç de buna gönülden destek veriyor! Ancak Londra ile Yahudi BARONLAR bu oluşumun karşısında!
İşte bu karşı çıkış dün gece BOSTON'da kendini gösterdi! 
Tayfun Er'in yazdığı gibi 1775'te AMERİKA-İNGİLTERE Savaşı'nın başladığı yer olan Boston kana bulandı! Bu Londra'nın "Seni kurulduğun yerde yıkarım" mesajıydı! İngiltere'nin, İKİZ KULELER'e yani Dünya Ticaret Merkezi'ne saldıran Amerika'ya keskin ve iddialı bir mesajıydı! Haliyle bu savaşın ayak sesleri yakında bölgeden ve Türkiye'den de duyulacak!
Türkiye de hedef olacak!Çünkü pasta yeniden paylaştırılırken acı ve kan kaçınılmaz olarak kapıyı çalacak! En büyük ROL Türk askerine düşecek! Kuvvetle ihtimal Büyük Türkiye askerin süngüsüyle kurulacak...
İşte Amerika, Yahudi baronlar ile Londra'nın direnişini kırmak için bir anda ALTIN fiyatlarını yere indirdi! Son aylarda ALTIN külçeleri önünde durmadan poz veren Kraliçe Elizabeth'i korkuttu! Bölge ateşe verilmeden önce yeni bölüşüme karşı çıkanların ellerindeki ALTINLAR TENEKEYE dönüştürülecekti!
Operasyonun amacı buydu! İran da dahil olmak üzere ALTINA yatırım yapan ülkeler yara alacaktı! Hem de büyük şekilde! Altın fiyatları düşerken DOLAR çıkacaktı! Böylece bölgedeki olası bir savaşa kimse para ayıramayacaktı! Bu da Türkler'in önünü açacaktı! Nasıl olsa Türkiye'ye, Ortadoğu'dan DOLAR yağıyordu! Altının çakılmasının bir zararı olmayacaktı!
Yani PARA, BOSTON, PATLAMA, ORTADOĞU, PKK, BARIŞ, İSRAİL'İN HÜZNÜ, LONDRA'NIN KAYBI gibi onlarca gelişmenin ardında Türkiye'nin BÜYÜK yürüyüşü yatıyordu! Abdülhamit'in bıraktığı yerden devam ediliyor! Çok kişi bundan rahatsız! 
Türkler 90 yıl sonra geri dönüyor!Korkmasınlar da ne yapsınlar!

NOT: Birkaç gündür EMEK SİNEMASI meselesi yüzünden medyada söylenmeyen söz kalmadı. Sallayan sallayana... Oysa ortada hiç konuşulmayan gizli bir gerçek var!
Abdülhamit'e Cuma çıkışı suikast düzenleyen iki Ermeni, eylemden sonra CERCLE d' ORIENT'in bulunduğu binayı havaya uçuracaktı! Şimdiki ismi BÜYÜK KULÜP olan seçilmiş özel isimlerin üyesi olduğu Cercle d' Orient neredeydi biliyor musunuz?
EMEK SİNEMASI'nın olduğu yerde!
Solcular neden mi bağırıp çağırıyor!
Bilemem! Ama akıl şart!

Asırlık hesap

Lord Arthur BALFOUR, 2 Kasım 1917'de Siyonist hareketin liderliğini yapan Lord Rothschild'e gönderdiği mektupla "İngiltere, Filistin topraklarında bir Musevi Devleti kurulmasını destekleyecektir!" sözünü verdi! 
Bir yıl önce, yani 29 Nisan 1916'da, Kut'ül Ammare Kuşatması'nda binlerce İNGİLİZ askerinin HALİL KUTPaşa'ya teslim olması, Britanya'yı şaşkına çevirmişti! Zaten bu yenilgiden 17 gün sonra İngilizler ve Fransızlar, Osmanlı'sız ve Türk'süz bir ORTADOĞU için anlaştı! Bunun için en iyi bildikleri yolu seçip ARAPLAR arasında satın aldıkları isimleri öne süreceklerdi! Günümüzün PKK'sı gibi...
Çünkü bir devletin yıkmanın en kolay yolu İÇERİYİkarıştırmaktı!
1901'de petrol haritası çıkaracak kadar öngörü sahibi olan Padişah Abdülhamit, hem içerideki muhalefetle (bugünkü gibi), hem de dışarıdaki düşmanla mücadele ediyordu!
Güney'de Araplar kandırılırken Balkanlar'da ise Emanuel Karasu'nun (Carasso) Makedonya Risorta isimli mason locasında ayrılık ateşi yakılmıştı bile... 
Padişah Abdülhamit'i "tahttan alan" Karasu, İtalya ile çok sıkı bağlantı içindeydi! İtalyan ajanı olduğu sonraki yıllarda ortaya çıktı. Ama İtalya'nın Osmanlı üzerinde büyük bir planı yoktu! O zaman Karasu ne için çalışıyordu?
Bu sorunun cevabı da Balfour Deklarasyonu yayınlanıp İsrail devletinin temeli atıldıktan bir süre sonra ortaya çıktı! Gariptir; İtalya bu plana destek veren ilk ülkeydi! Anlaşılan Selanik Mason Locası, Roma üzerinden Londra'ya bağlanıyordu! Tabii bunları bizim kitaplarımız yazmıyordu! 1800'lerden itibaren İngiltere, Osmanlı'nın her kurumuna ve her toprak parçasına sızdı.
Hedeflerinde sadece Filistin ve Irak'ı almak vardı! Bütün GİZLİ ANLAŞMALARDA bunu görmek mümkündü! Yani 100 yıl önce yaşanan mücadele bugün de kaldığı yerden devam ediyordu! İngilizler'in hakimiyeti 2. Dünya Savaşı'na kadar sürdü! O tarihten sonra Amerika artık bölgedeki rakibiydi!
Dünyanın değiştiğini ve mücadelenin artarak sürüp gittiğini savaş sonrası atılan imzalarda görüyorduk! Avrupa'yı kurtaran Amerika, Temmuz 1944'te etkili bütün devletleri New Hampsire'ın küçük bir kasabası olan Bretton Woods'ta topladı. Bizim birçok bankacımızın, maliye bakanlarımızın ve ekonomistlerimizin bilmediği bu anlaşma ile Amerika DOLAR'ını dünya parası yaptı! 44 ülkenin attığı imza ile dünya üzerindeki her para biriminin değeriDOLAR'la ölçülecekti! Artık devletler merkez bankalarındaki ALTINA göre değil, DOLARA göre para basacaktı! Sadece DOLAR altına dönüşebilir bir para birimi olarak kalacaktı!
Şimdilerde yaşadığımız altın fiyatlarının çıkması ya da çakılmasının sebebi de budur!
Herkesi DOLAR'a kilitleyen Amerika altını düşürüp rakiplerinin zenginliğini azaltmak için operasyon yapmaktadır! Hedef de Londra'dır!
Ortadoğu'daki mücadeleye sert bir karşılık veremesin diye ALTIN daha da düşecek Londra iyice zayıflayacaktır! Anlayacağınız önce FİNANSAL savaş, ardından ASKER görünecek! 
"Düğün mevsimi geldi gelinlere takacağımız altın ucuzladı" diye ekonomi sayfalarını süsleyen haberler aslında bizim devletin 90 yıldır üzerinden ayrılmadığı kısa ve dar menzilli bakış açısıdır! Bu nedenle adamların yaptığı her türlü para operasyon sonuç verdi! 
Nasıl olsa Türkler paradan anlamıyordu!
Neyse...
Amerika, kasasındaki altının karşılığından çok daha fazla dolar bastı. Bu öyle bir hal aldı ki elinde dolar tutan ülkeler "Al paranı ver altınımızı" diyemez hale geldi! Çünkü herkes elindeki doları Amerika'ya iade ettiği an hem altın hem de dolar yerle bir olacaktı! Bu nedenle kimse bu oyuna giremiyordu! Kimse batmayı göze alamıyordu! DOLAR en büyük imparatorluğu kurmuş, kimsenin "GIKI" çıkmıyordu!
Ama başta Londra olmak üzere Fransa, Almanya, Çin ve Japonya gibi devler bundan rahatsızdı! Özellikle Çin, dünyaları üretip dolara yatırıyordu! Tek kelimeyle çaresizdi! 
Pardon, tek bir yol vardı!Eğer dolar, dünyadaki her devletin muhtaç olduğu PETROLÜN ticaretinde devre dışı kalırsa çözüm kolaydı!
Bunun için de Amerika'nın tutunamadığı Ortadoğu'dan çıkması gerekiyordu! Esadlar, Saddamlar, Humeyniler, Kaddafiler bu nedenle gelmişti! Hepsi Amerikan karşıtı, Avrupa ve Yahudi baronların dostuydu! 
Tunus'ta başlayan Arap Baharı, BARONLARA hizmet eden liderlerin tasfiyesiydi! Çünkü Amerika, DOLARI bırakıp geri çekilemez, çökmeyi göze alamazdı! Oyun sahası Ortadoğu, plan ise çok ama çok büyüktü!
Londra ve Washington'un Ortadoğu maçına tesir edecek tek ülke vardı:
TÜRKİYE...Ankara kimin yanında yer alırsa maçı o kazanacaktı!
Yeni Türkiye oyunu okuyup tarafını seçti!
Amerika'nın Yahudi Baronları ile Londra'yı karşısına aldı. Obama'ya "Seninleyiz" dedi...
Zaten bu tercihi yüzünden Davutoğlu bacak bacak üstüne atarken Kerry bir öğrenci gibi kendisini dinliyordu! Yani rahmetli Ecevit'in Clinton karşısında ellerini bağlayıp verdiği fotoğraf terse dönmüştü!
DEVAM...Bu karar alındıktan sonra resmi ideoloji esnedi. Çünkü içeride kendi insanını fişleyen, düşman belleyen bir anlayışla bölgeye inilemezdi! Kurulacak model Osmanlı gibi olmalıydı! Dillerini anlamasak da dedelerimiz bu işi kusursuz bir şekilde yapmıştı! Arşivler buna yetecek kadar bilgi barındırıyordu! Bu nedenle Kürtler ve diğer etnik unsurların hepsi kucaklandı! 
BÜYÜK DEVLET olmak için çok uluslu olmak şarttı! Osmanlı'nın batışının en önemli sebebi Türk nüfusunun azlığı idi. Bu denge unutulmadan genişleme olacaktı! 
Ezbere değil AKILLA gidilecekti!
Amerika, dolardaki tehlikeyi görünce Araplar'dan "Türkiye'ye yatırım yapın, para akıtın" isteğinde bulundu! 
Doların ayakta kalabilmesi için Türkiye'nin çok sağlam ve zengin olması gerekiyordu! Bunun da kaynağı Osmanlı'nın 100 yıl önce bıraktığı topraklardan sağlanıyordu! Bölgedeki liderler de gitmemek için Ankara'nın ipine sarılıyordu! Anlayacağınız Ankara her defasında "düşeş" atıyordu!
İngiltere'nin zamanında tahrik edip kullandığı mason locaları da bunu engelleyemiyordu!
Bir asır önce kopartılan iki cephe, aynı anda Ankara'ya akıyordu! Aşağıdan Araplar, yukarıdan Balkanlar geliyordu! Türk dizileri izleniyor, Türk takımları tutuluyor, Türk Hava Yolları ile uçuluyordu!
Haliyle bundan rahatsız olan çoktu!
Fazıl Say da bu yüzden kükreyip dini değerlere saldırıyordu! "Kardeşim Türkiye neden büyüyor!" diyemeyeceği için Ortadoğu'yu bize getiren anlayışa yükleniyordu!
Say, gazete köşelerini tutan birçok kişiden daha akıllı ve bilgiliydi! 
Boşuna "Arkamda 350 milyonluk Avrupa var!" demiyordu!
Demem o ki bizim buralarda kimseye "gelişi güzel konuştu" demeyin!
Bilmediğiniz, görmediğiniz bağlar vardır!
Fazıl'ı da onlardan 'say'ın...
Dönelim başa...
Emanuel Karasu ve beraberindeki üç kişinin tahttan indirdiği anlayış yakında 75 milyonla cevap verecek...
Hem de Kerkük'ten...

NOT: Dün bir haber kanalında Putin'in göreve geldikten sonra basını da elinde tutan OLİGARKLARLA yaptığı toplantının görüntüleri vardı! 
Değişen Rusya onlarla ayakta kalamayacağını bildiği için hepsini sildi süpürdü! Sıra Türkiye'de haberiniz olsun!

İkna masası

Türkiye kabuğunu kırarken, bölgedeki etkisini her geçen gün artırırken birçok kişi "Neler oluyor?" sorusuna cevap arıyor! Bazı CHP'li dostlarımızla dün birlikteydik! KÜRT meselesi, Öcalan ve PKK en çok ilgilendikleri konuların başında geliyordu.
Hem tedirginlik hem merak vardı. Ama kafaları rahat değildi! Olayları doğru okuyamıyor, sağlıklı bakamıyorlardı... 
En çok da gelişmelere İDEOLOJİK olarak yaklaştıkları için hata yapıyorlardı!
Şükrü Elekdağ'ın da dile getirdiği o soruyu bana sordular: Kuzey Irak'taki, Suriye'deki ve daha sonra da İran'daki Kürtler Ankara'ya gelirse bu insanların daha sonra ayrılmayacağının garantisi ne? Ya Obama ve ekibi Türkiye'yi kullanıp KÜRT DEVLETİ kurdurtmak istiyorsa, o zaman ne yapacağız?
Bu ve benzeri birçok soruya cevap vermeye çalıştım. Kolay olmasa da çoğunu ikna etmeyi başardım. Yüzlerindeki rahatlamadan bunu anladım. Belki de çok iyi niyetli düşünüyordum! Bilemem...
İşte merak içinde arkadaşlarla olan sohbetin kısa bir dökümü...
Deniz Baykal, CHP lideriydi! AK Parti 2002 seçimlerinden GALİP ayrılmış ancak lideri Tayyip Erdoğan yasaklıydı. Baykal "Bunu kabul etmemiz mümkün değil" diyerek ortaya çıktı. Erdoğan'ın önünü açtı. Siirt seçimleri yapıldı. Erdoğan'a şiir okuduğu gerekçesiyle konulan YASAK ortadan kalktı! Bunu yapan CHP'ydi! 
* Neden? Çünkü birçok insan sizler gibi her gelişmeyi İÇ POLİTİKA olarak değerlendiriyor! Oysa 100 yıldır kendi haline bırakılmayan bir TÜRKİYE'de hiçbir şey iç politika olarak görülemez! Kesinlikle DIŞ ayağı vardır!
İdeolojik olarak baktığınızda Baykal ve Erdoğan farklı farklı insanlar. Hem yaşam tarzları hem siyaset anlayışları çok başkadır! Ama CHP'liler bilmese de Baykal tıpkı Erdoğan gibi BÜYÜK TÜRKİYE'ci bir isimdir! Sırf bu nedenle Erdoğan'ın yolunu açmış, bunun da bedelini KASETLE ödemiştir! İki liderin en önemli ortak özelliği DIŞ POLİTİKADA Ankara'yı konumlandırdıkları yerdir! İkisi de Misak-ı Milli'yi bugünkü haliyle kabul etmiyor! 
Kaset neden çıktı?Baykal'ın verdiği destek Avrupa'yı, özellikle Londra'yı çileden çıkarmıştı! MHP gibi CHP'nin de Avrupa ile yakın ilişkileri vardı. Ama Baykal'la birlikte Avrupa'nın parti içindeki etkisi azaldı. Bu nedenle Baykal'ın gitmesi gerekiyordu! Avrupalı güçler, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çıkaracakları adaya karşı muhalefeti bir arada tutmak istiyordu! Baykallı CHP buna tersti! Ve gitti!
Yerine gelen yeni genel başkanınız, yani Kemal Bey, aday olursa asla ve kat'a Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına destek vermeyecektir! Bu konuda MHP ile aynı çizgide olacaktır! 
Bunun sebebi ne? İşte anlamadığınız bu! İdeolojik olarak bakıyorsunuz! Milliyetçi, laik, solcu, sağcı ya da ümmetçi gibi terimler, BATIkaynaklı olmasa da onlar tarafından kullanılan ve yönlendirilen kavramlardır! 
Yoksa MHP ile CHP'nin yol arkadaşlığını nasıl açıklayacaksınız? Baykal olsaydı Erdoğan'a karşı oluşturulan ittifakta MHP ile yan yana gelinmezdi! Çünkü O da ülkenin büyümesinden yana!
Ama anayasaya itirazı oldu ama!Türklük çıkmasın diye konuştu! Aynısını Başbakan da söyledi! Tamam mı! Şimdi Kemal Bey'i CHP'li sayıp, Baykal'ı CHP'li kabul etmeyecek misiniz? Sizin için zor soru biliyorum! Ama değerlendirmelerde ne olurİDEOLOJİYİ dışarıda tutun!
Erdoğan'la Baykal'ın ideolojileri farklı ama SİYASET amaçları aynı! Büyük payda önemlidir!
Gerisi teferruattır! 
Kürtler'i sizin de söylediğiniz gibi kucaklayacak mıyız?Elbette! Unutmayın başka şansımız yok!
Avrupa KÜRT konusunda kendi içinde bir bütün değil. Almanya ve Fransa gibi iki güçlü ülke "Kürtler gitsin, Türkiye öyle gelsin" diyor.
Bunu söylerlerken de tek amaçları SİYASİ!
Çünkü Avrupa Birliği'ne 75 milyon olarak giren Ankara, bütün oylamalarda etkili olur ve birliğin yönünü belirleyecek konuma gelir! Bu iki ülke bundan haklı olarak korkarken İNGİLTERE "Türkiye bir bütün olarak gelsin" diye ısrar ediyor! 
Çünkü Cumhuriyet'in temelinde İngilizler var! Her kurumda ve her sermaye içinde görünmeden yer alırlar! Patronlar katında şu an çok ama çok güçlüler. Bu nedenle Türkiye bir bütün olarak Avrupa Birliği'ne girerse Londra, Türkiye üzerinden Kürtler'e oradan da petrol ve gaza ulaşacak! İşte bu plan yüzünden Avrupa ikiye ayrılmış durumda! Almanya ve Fransa bu korku nedeniyle 50 yıldır bizi kapıda bekletiyor!
Kemal Bey'in Almanya ile arası iyi olmasına rağmen bu sorunu aşamıyor! Aşamaz! Çünkü sorun ideolojik değil! Adamlar her şeye MİLLİ ÇIKAR gözlüğüyle bakıyor! Biz hala romantiğiz! Unutmayın içerideki birçok MARKA Avrupa kaynaklıdır! Bu da içimizdeki mücadeleyi net olarak ortaya koyar! 
Diğer ülkelerdeki Kürtler gelecek mi? Bu kargaşaya yol açmaz mı?Gelmezse daha büyük sorun! Eğer Kürt açılımını doğru yönetemezsek çok sürmez ülke bölünür! Çünkü Avrupa'nın bir bölümü Kürtler'i ayrı devlet olarak görmeye dünden razı. Buna destek veren Amerikan kanadı da var! Türkiye bölünürse hem Kürtler hem de Türkler çok daha kolay kontrol altına alınır!
Amaçları bu! Ama Türkler, Kürtler'i kucaklarsa kontrol imkansız hale geleceği gibi yeni güç Ankara olur! Osmanlı'yı yaşayan ve korkudan titreyen o Avrupa'dır. Bunu bildikleri için BÜYÜK TÜRKİYE uykularını kaçırıyor! 
Amerika!Onlar çok uzak! Adamlar petrole ihtiyaç duydukları için Irak'a ve Afganistan'a girmedi!
Enerji yollarını Avrupa'ya bırakmamak için girdi! Çuvalla para harcadı, onca askerini kaybetti yine de yapamadı! Çünkü iki güç de bu mahallede yabancıydı! Avrupa bizi bölerek yanına isterken, Amerika 'komuta siz de olsun, gerisi önemli değil' diyor! Bu da Büyük Türkiye'nin önünün açılması anlamına geliyor! 
Peki Kürtler'in yaşadığı ülkeler tepki göstermeyecek mi?Gösterecek elbette! Ama büyük plan bu! Ne olur sorunları Ankara ve bölge içinde aramayın! Oyun iki güç arasında kurulur! Bölge de diğer ülkeler de buna uyar! 60 yıldır yaşadığımız darbeleri, cuntaları, çatışmaları, PKK'yı nasıl açıklarsınız başka türlü! Sorun yerel gibi görünür ama kökü dışarıdadır! Biz bunu atladığımız için doğrulup kalkamadık! Irak'taki ve Suriye'deki Kürtler gelecek! Asıl sorun İran gibi duruyor! Ama onlar da çok parçalı.
Bence ileride oraya psikolojik operasyon olacak! Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlarla başlayan süreç tamamlandığında sanırım İran da değişmiş olacak! Fizik kuralları bunu emrediyor! Bu ya masada ya da başka türlü olur! Ama kesinlikle olur! Dünya dengesini bir ülke değiştiremez!
Bakın eski Genel Başkanınız bir "iç dengeyi kurmaya kalktı", kasetle gitti! 
Siz Osmanlı'yı tarif ediyorsunuz!Ne olduğu önemli değil. Dünya Türkiye'ye BÜYÜME şansı verdi! Ya genişleyeceğiz ya da küçüleceğiz!
Üçüncü bir ihtimal yok! "İdare etme" dönemi bitti! Sorunlar bizi aştı. 16 devlet kuran akıl şimdi devrede! Bir Amerikalı istihbaratçıya "Türkiye sizin için ne ifade ediyor?" diye sormuşlar. Adam hiç düşünmeden "Tarihte Türkler gibi devlet kurmayı becerebilen ikinci bir millet yoktur!" cevabı vermiş! Bunu Avrupa daha da iyi biliyor! Tarih onlarla bizim aramızdaki savaşlarla yazıldı! Şimdi ayağa kalkan bir Ankara isterler mi? Bu nedenle itirazlarınız akılla olsun, ideolojik değil... 
Laiklik, demokrasi gidecek mi?Yahu neden gitsin! Sadece bu kavramlar da millileştirilecek! Kullandığımız her şey bizim yapımımız olacak! Bölünme korkusu bu nedenle temelsiz! Unutmayın esir ya da kiralık asker olarak bile Türkler nereye gitse orayı ele geçirir! 
Bu genetik bir kural! İstesek de değiştiremeyiz! Figüranlara değil senaryoya bakın! Yoksa gördüğünüz her sahne sizi yanıltabilir! Filmin tamamı önemli...
Final önemli...
Aynı masal

Bizim Emre ile birkaç ay önce konuşuyorduk. Sanırım Kasım'ın sonuydu. Bir haftalığına Amerika'ya gitmek niyetindeydi. Ama New York'ta ne yapacağını tam olarak bilemiyordu. Plan yapmamıştı. Ben de "Git şehri gez, biraz kafanı dağıt. Ama Seymour Hersh'le görüşmeden gelme!" dedim...
Emre de eşiyle birlikte New York'un tadını çıkarırken, kafasına esip New Yorker Dergisi'ne dalmış! Türkiye'den geldiğini söylemiş. Seymour Hersh daha önce TAKVİM'de haberlerinin çıktığını bildiği için Emre'yi hemen odasına alıp ağırlamış.
Pulitzer ödüllü usta gazeteci, birkaç saat boyunca hem Türkiye hem de Ortadoğu hakkında çok duyulmayan bilgiler paylaşmış... Ve dolabındaki klasörleri çıkartıp,"Bakın bunlar, sizin gazetede benim ağzımdan yazılanlar! Hergün kesinlikle TAKVİM'e bakarım!..(Sarışın güzel asistanını göstererek) Çeviri işini de bu hallediyor" demiş...
Boston Maratonu'nu kana bulayan saldırılar ile meşgul olurken, ardından Teksas'taki bir fabrika havaya uçtu! Amerika bir anda patlamalarla sarsıldı. Olayların arkasında kimin olduğu belli değildi. Ama ülke büyük bir gerilim içindeydi. 
11 Eylül unutulmamıştı! Çok kişi için kabus geri dönmüştü!
Takip edenler bilir; bir-iki gün önce "KÜRESEL KAPIŞMANIN DIŞAVURUMU" diye yazdım. Mücadelenin Ortadoğu'daki paylaşım nedeniyle olduğunu, asıl kavga edenin Amerika'nın bir kanadıyla, İngiltere olduğunu da ekledim! Sık sık altını çizdiğim gibi Obama'nın temsil ettiği Amerika hem içerideki Musevi sermayesi hem de Londra ile çarpışıyordu!
İngilizler, 1948'de İsrail'i kurarak temelli girdikleri Ortadoğu'dan çıkmak istemiyordu!
Amerika'nın ulusal kanadı da PARA babaları ile köprüleri atmış, bölgeyi eski sahibine yani Türkiye'ye verme niyetindeydi!
Tabii bizi çok sevdikleri için değil!
Londra'nın başını çektiği PATRONLAR KOALİSYONU ile dünyanın her yerinde mücadele edebilmek için! Eğer Ortadoğu'da Türkiye'siz iş yapmaya kalktıkları an çökeceklerini biliyorlardı! Onlar için daha büyük BELA Londra'ydı!
Bu nedenle Türkiye'nin büyümesi en iyi seçenekti! Başka türlü rakiplerini alt etme şansları yoktu! OSMANLI ayak oyunlarıyla gitmiş, ancak şimdi 75 milyonluk bir dev olarak geri geliyordu!
Neyse...Amerika'daki patlamalarla ilgilenirken, Emre yan odadan seslendi. Gittiğimde Seymour Hersh'le internetten görüşüyordu.
Dünyanın en iyi gazetecileri arasında gösterilen sayısız ödül sahibi "Sorularınızı bekliyorum" diye açık çek verince, bu şansı kaçırmak istemedik.
Güzel bir sohbet ortaya çıktı! 
İşte o sohbet... 
 Boston saldırıları için ne düşünüyorsunuz?Boston'daki saldırı asla ve asla El Kaide, Taliban veya başka bir terör örgütünün işi değil. Bundan eminim! 
 Nasıl emin oluyorsunuz?Belliydi! Obama'nın seçilmesi birçok işaret verdi! Son 5 yıldır Obama dönemiyle ilgili rahatsızlık duyan çok. Barack Obama'nın ikinci kez seçilmesi bu işin habercisiydi! 
 Biraz açma şansınız var mı?Amerika iki kanat arasındaki mücadeleye sahne oluyor! Bir taraf Obama'dan hiç hazzetmiyor. Tamamen karşısındalar.
Obama'nın Başkan olarak aldığı hiçbir karar onaylanmıyor! Hep önüne engel çıkarılıyor. 
 Peki kim bunlar?Açık söylemesem daha iyi... 
 Peki Ortadoğu için neler söylersiniz?Şu anda dünyada 8 ülke birbirlerini test ediyor. ABD, İngiltere, Rusya, Çin, Hindistan, Türkiye, Almanya ve Fransa... Ortadoğu şimdi de gelecekte de çok ama çok önemli... 
 Peki Türkiye?Kısa bir süre önce BOR ile çalışan bir otomobil yapıldı. Bu araç 110 dolarlık bir avuç BOR ile 19 bin kilometre gitti. Türkiye'nin birçok açıdan önemi belli. Ama BOR konusunda hiç bilmediğiniz kadar şanslısınız! Çünkü TürkiyeBOR cenneti! Zaten devletiniz de 2 yıl önce bütün BOR madenlerini kamulaştırdı! Hiçbir şirketin gelip el atmasına izin vermedi! Bu çok sıkıntılı ama bir o kadar da önemli bir karardı! Hükümet baskılara rağmen geri adım atmadı. Açıkçası şaşırdım.
Eğer topraklarınızın değerini bilirseniz BEYZBOL SOPASI HEP ELİNİZDE OLUR! Unutmadan eklemek istiyorum.
Başbakan Erdoğan'ın Washington'a yapacağı ziyaret çok ama çok önemli... 
 Beki bölgedeki dengeleri nasıl yorumlarsınız?Rusya'nın elinde iki kozu kaldı. Biri Esad diğeri Maliki... 
Son birkaç aya kadar sürekli görüştüğüm Esad'ın Şam'daki sarayında günleri sayılı. PKK kartını oynamak istedi ama olmadı. Daha da kötüsü aldığım bilgilere göre bölgedeki PKK'lıların hepsi, muhaliflerden ayrı bir şekilde Esad'a karşı savaşıyor. 
 Maliki? İlk seçimde gideceğini biliyor. O nedenle seçimleri sürekli erteliyor. İlk seçimde Sünni bir lider başa geçecek. Yüksek ihtimalle bu kişi Allavi. Rusya ve İran bu konuda çok katı.
Asla izin vermeyecek gibi. Allavi, birçok kez suikasttan kurtuldu. 
Türk istihbaratı da Allavi'nin yanında. 
 Her şey petrol için değil mi?Elbette! Unutmamak gerekir ki petrol hem bölge için hem dünya için çok önemli... 
O bölgeye hakim olan DÜNYA KARARLARINI alır! Bu gerçek şimdiye kadar değişmedi! Değişecek gibi de durmuyor! Türkiye çok şanslı...
Hersh'in sorularımıza verdiği kısa cevaplar bunlardı...Hep dediğim gibi bölgeye ve dünyaya Ankara'dan bakmamak gerekir! Nasıl Amerika kendi içinde iki güçten oluşuyor ve bunların mücadelesi dünyayı etkiliyorsa, Türkiye de yıllardır iki güç arasındaki savaşın sonucuna göre rotasını belirliyor! Bundan kaçma ve korunma şansınız yok! Bu bilinen fakat söylenmeyen bir GERÇEK! "Avrupa"dediğiniz vakit Fransa ve İngiltere üzerinden Amerika'nın YAHUDİ sermayesine bağlanmak anlamına gelir! Ki ne kadar etkili ve büyük bir güçtür bu! "Obama" dediğinizde ise paradan para kazanmayıp, spekülasyon yapmayıp üreten dev şirketleri ve Pentagon'u ifade etmiş olursunuz!
Bölgenin karışması, Öcalan'ın aktör olarak öne çıkması, PKK'nın dağdan inmek için ikna edilmesi, enerji kartlarının yeniden dağıtılması, birilerinin devrilip yeni güçlerin meydana çıkmasının nedeni bu BÜYÜK SAVAŞTIR!
Türkiye ilk kez aklını kullanıp tarafını belli ederek yürüyor!Büyük plana, kendi çıkarlarını koruyarak ve rötuşlar yaparak büyük destek veriyor!
Savaşı kazanmak isteyenlerin ihtiyaç duyduğu tek faktör Ankara!
Bu nedenle muhalefet, Erdoğan karşısında hırçınlaşacak, Obama'ya yapıldığı gibi her konuda iktidara karşı çıkılacak, ideolojileri farklı da olsa Erdoğan karşıtı cephe genişleyecek!
Dünyada yaşanan mücadele içeride net olarak görülecek! Şimdilik iki taraf da KÜRT kartı üzerinden ilerliyor! Herkes "barış ve kardeşlik" diyor! Ama sandıklar meydana geldiğinde asıl amaçlar ortaya çıkacak! Saflar netleşecek! Ve ayrı kanatlarda gördüğünüz insanlar çok kişiyi şaşırtacak!
Ankara bu nedenle, Londra'dan, Washington'dan ya da Moskova'dan uzak ve ayrı değil!
Mücadelenin Türkçe'sini biz Ankara'da görüyoruz!Unutmayın İKİ KANAT!Yakında HD kalitesinde göreceksiniz!
Ben gördüm de... 

NOT: Boston'daki bombacıların ÇEÇEN olduğu anlaşıldı. Kardeşlerden birinin adı CAHAR (Ailesinin Dudayev hayranı olduğu belli) diğeri ise TİMURLENK... 
Büyük olan Timurlenk'in Türkiye'de 10 gün kaldığı ve Amerika'ya uçtuğu açıklandı! Bunun birçok yorumu var. En kısa olanı şu: Obama'yı BAŞKAN yapan gücün Ortadoğu hesapları bozulmalıydı! Bu da MÜSLÜMAN birinin Amerikalılar'ı öldürmesiyle olabilirdi!
Obama'ya olan halk desteğinin kaybolması için böyle bir eylem şarttı! 
Ulusal Amerika'yı köşeye sıkıştıran güç, sahibi olduğu gazete ve televizyonlardan "Siz ismi HÜSEYİN olan birini getirip Başkan yaptınız! Amacınız Ortadoğu'yu değiştirmekti. Gördünüz mü Müslümanlar'a destek veren başkanınızın düştüğü hali!" diyerek politikaları değiştirmeye zorluyor! Zaten bombacıları seçen de onlar! Garip ama Amerikan halkı bu masalı yutar! 
Bombacının Türkiye'den geçmiş olması Obama'nın Ankara'ya olan desteğini geri çekmesi için yapılan bir şantaj! Timurlenk öldürüldü! İster misiniz küçük kardeş Cahar da konuşamadan öldürülsün! Fatura Müslümanlar'a çıksın!

Hiç yorum yok: