30 Mart 2013 Cumartesi

Münafık Şeytanın Ruhunu Taşır-Fuat Türker


Mümin topluluğu içinde barınmaya çalışan kalbi hastalıklı münafıklar, beklentileri karşılanmadığı ya da müminlerin başına bir zorluk geldiği zaman, onlardan ayrılırlar. Böylece gerçek yüzleri ortaya çıkar. Allah birçok Kur'an ayetinde münafıkların karakterlerini tarif eder ve müminleri onlara karşı dikkatli olmaları yönünde uyarır.

Şeytanın ve münafıkların birçok ortak karakter özelliği vardır. Aralarındaki en önemli benzerlik kendilerini üstün görmeleridir. Şeytanı, Hz. Adem'e secde etmekten alıkoyan üstünlük kompleksi münafık karakterinin de özelliğidir.

Münafıklar da kendilerini şeytan gibi "üstün" ve "farklı" zannederler. Kur'an'ın, "Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. (Bakara Suresi, 13) ayetindeki ifadeyle müminleri kendilerince "düşük akıllı" görürler. Onlarla aynı konumda olmamak için de samimi imana çağrıldıklarında reddederler.

Allah, "Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar. (Münafikun Suresi, 4) buyurur. Münafıklar,"ahşap kütüğün bir yere dayanması gibi", sırtlarını küfre dayarlar. İçi boş kof kütük gibi, yeşermez, hiçbir işe yaramazlar; ruhsuz, ölü gibidirler.

Münafık matruşka gibidir. Baktığınızda üzerinde giysileri, cüsseli yapılı bir insan görürsünüz. Onun içinde boş, işe yaramaz kof bir kütük; daha içinde ise şeytan tarafından ele geçirilmiş bir ruh vardır.

Şeytan gibi zeki ama ahmaktırlar. Konuşmaları şeytani olduğu için zekicedir; dinlenir. Şeytanın ağzıyla konuşur, şeytan adına eylem yaparlar. Dolayısıyla müminlerin karşısında şeytan vardır ve mücadele aslında şeytanladır.

Münafığın tıpkı şeytan gibi zorlayıcı bir gücü yoktur. Şeytan gibi başını sürekli belaya sokar; sürekli kendi canını yakar. Şeytan bütün ömrü boyunca sürünen ve acı çeken bir varlık. Münafığın da bütün ömrü acıyla geçer. Ayette, “ Her çağrıyı kendi aleyhlerine sanırlar.” buyrulur. Münafık için her duyduğu aleyhinedir; azap içinde yaşar.

Münafık öyle şiddetli azap yaşar ki Müslümanların arasında geçirdiği günlerine yanar, İslam'a bir dönem ettiği hizmete yanar; şiddetli pişmanlık duyar. Yaşadığı gerilim nedeniyle sağlığı bozulur, ızdırap çeker. Acılar büyür büyür, üzerine yığılır; münafık, altında adeta boğulur.

Münafıkta deli gibi bir yaşama arzusu vardır. Birçok insanda da bu istek vardır ancak münafık Allah'tan uzak, din dışı yaşamak ister. Her ne kadar dini yaşadığı yönünde insanları aldatsa da münafık dinsizdir; Allah'ın düşmanıdır. Düşmanlığını o şeytani zekasıyla kapatır, deşifre etmez.

Allah, “onlar düşmandırlar” buyurur; münafık da şeytan gibi insanın ölümüne düşmanıdır. Müslümanların sürekli açıklarını arar. Müslümanlar hakkında medyada yalan haber yayınlatır, yalancı şahitlik yapar, fitne çıkarır, iftira atar, yalan haber yayar. Müslümanları birbirine düşürmek için dedikodu yapar, yaygınlaştırır. Düşmanlığı yaşamı boyunca sürer. Münafığı zararsız görmek büyük yanılgı olur; şeytanı zararsız görebilir miyiz? Nasıl şeytana karşı teyakkuz halindeyse Müslüman, aynı dikkati münafığa da göstermelidir.

Münafığın eylem yapması aslında Müslüman için yararlıdır; onu diri ve coşkulu tutar. Münafık bir eyleme kalkıştığında Müslümana canlılık gelir; atağa geçer.

Münafıklar her dönem müminlerin şevklerini artırırlar. Heyecanlarının, kararlılıklarının ve güçlerinin artmasına vesile olurlar. Allah, “onlardan kaçınıp-sakının” buyurur. Müslüman, münafığı iyi izlemeli, dikkatli olmalı. Uyanık ve güçlü olmalı. Müslümanlar birlik olduklarında güçleri artar. Birbirlerine kenetlenmiş bina gibi saf bağladıklarında müthiş bir güç oluşur. Allah böyle bir mücadeleyi sever. Münafık da Müslümanların birliğine vesile olur.

Kur'an ayetinde, “Allah onları kahretsin” buyruluyor. Allah onları nasıl kahreder? Münafık, önce dünyada acı içinde yaşar. Asla mutlu olamaz, neşelenemez. Ardından da Allah onu ahirette sonsuza dek cehennem ateşiyle kahreder.

Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da ve (bütün) kafirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. Bu, onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir ve onlar için sürekli bir azap vardır. (Tevbe Suresi, 68)

Hiç yorum yok: