Mustafa -1-
Can Dündar, Atatürk’ü anlatan bir film hazırlamış: İsmi: MUSTAFA. Ben o filmi henüz görmedim; ama mutlaka gitmek ve görmek istiyorum. Can Dündar’ı, bir TV programında dinledim. Diyordu ki: “Ben bu filmle insan Atatürk’ü anlatmak istedim!”
2008 yılında, Türkiye’de “insan Atatürk’ü” anlatmak kolay değildir. Bazan, dağları devirmek kadar zor bir iştir. Atatürk üzerine yazılan seksen kitab okuduğum, Atatürk’ü biraz tanıdığım için böyle yazıyor; böyle düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de, bazı çok etkili ve çok yetkili kimselerin ve çevrelerin “insan Atatürk’ü” dinlemeye ve dinletmeye tahammülleri yoktur. Onlar, milletimizin karşısına, hep bir, “ilâh Atatürk” koymuşlardır. Bu çok yanlış bir uygulamadır.
21. yüzyılda, Atatürk konusunda, artık biz de, daha doğru, daha medenî ölçüler içerisinde düşünmek, yazmak, konuşmak mecburiyetindeyiz. Meselâ ben, bir kimsenin, akla, mantığa, müsbet ilimlere dayanarak, Atatürk’ü saatlerce tenkid etmesine katlanabilirim. Hatta o kişiyi zevkle dinleyebilirim Ama aynı kimsenin, Atatürk’e birkaç kelimeyle hakâret etmesine tahammül edemem. Atatürk konusunda, devletimizin resmî görüşüne de katiyyen katılamam. Devletimiz “insan Atatürk” yerine, çok yanlış, çok lüzumsuz bir inatla, bize “ilâh Atatürk” dayatmasında bulunduğu için, Atatürk’e devletimizin gözüyle bakamam. Çünkü aziz devletimiz, bizzat içinde bulunduğum bazı resmî törenlerde, yüzlerce kişiyi bağırta bağırta, Atatürk’ü şöyle anlatıyordu:
“1- Atatürk en büyük insandır! 2- Atatürk en büyük Türk’tür! 3- Atatürk en büyük kumandandır! 4- Atatürk en büyük dâhidir! 5- Atatürk en büyük öğretmendir! 6- Atatürk en büyük inkılâpçıdır! 7- Atatürk en büyük teşkilatçıdır! 8- Atatürk en büyük liderdir! 9- Atatürk en büyük devlet adamıdır! 10- Atatürk en büyük siyaset adamıdır!”
Oldu mu şimdi? Beğendiniz mi? Doğrusu, Atatürk bu 10 tesbitin hiçbirisinde yoktur. Yoktur, çünkü dünya yaratıldı yaratılalı, bu on özelliği kendi bünyesinde toplayan bir kimse, daha anasından doğmamıştır. Acaba bu 10 maddenin başındaki (en) zamirlerini kaldırarak Atatürk’ü anlatsak ne olur? “Olmaaaaaz!” O zaman karşımıza “insan Atatürk” çıkar diyenler var.
Beş-on mankafa, beş-on ruhsuz, köksüz, imansız dışında kimseye “ilâh Atatürk’ü” sevdiremeyiz, kabul ettiremeyiz! Bu yanlıştan, vazgeçmeliyiz. Bize, “insan Atatürk’ü” tanıtmaya ve sevdirmeye çalışan Can Dündar’ı tebrik ediyorum.
Mustafa -2-
MUSTAFA filmi dolayısıyla, âdeta küçük kıyamet koparıldı. Gazetelerden, radyolardan, televizyonlardan, müthiş bir yaylım ateşi var. Bir kere daha görüldü ki: “İlâh Atatürk”, zihniyetiyle yetişenler “insan Atatürk”ü görmeye, dinlemeye, okumaya... katiyen tahammül edemiyorlar. Bu dehşetli taassup, sanıyorum ki daha bir elli sene devam edecektir. Yani biz herhalde 2058 yılında Atatürk’ün de bir insan olduğunu, yediğini, içtiğini, öfkelendiğini, sövüp saydığını, korktuğunu, birtakım zaaflarla yüklü bulunduğunu... rahatlıkla konuşabileceğiz. Yani, daha medenî bir ülkede yaşamaya başlayacağız.
Yalnız şu hususu, bilhassa belirtmek istiyorum: “İlâh Atatürk” safsatasının yayılmasında, uygulanmasında... Atatürk’ün bir gayreti olmadı. “İnsan Atatürk”ü, etrafındaki dalkavuklar ilâhlaştırmaya çalıştılar. Bunun yüzlerce örneği var. Mesela CHP Edirne Milletvekili Şeref Aykut KAMALİZM isimli bir kitap yazdı. Kamalizmi dikkatle okudum. Ş. Aykut diyordu ki: “Kamalizm, bütün dinlerin fevkinde bir yaşamak dinidir!” Sonra CHP’nin altı okunu, Kamalizm dininin altı temeli olarak açıklıyordu. Cumhuriyet devrimizin, Necip Fazıl, Yahya Kemal, Fazıl Hüsnü... dışında kalan şairler topluluğu, Atatürk’ten ya peygamber, ya tanrı, ilâh, Allah veya put olarak bahseden şiirler yazdılar. Mesela CHP milletvekili Kemalettin Kamu’ya göre, artık bizim Kabemiz Çankaya olmalıydı:
Ne örümcek ne yosun/Ne mucize ne füsun.
Kâbe Arab’ın olsun/Çankaya bize yeter...
Bir başka müfrid CHP’li olan Behçet Kemal Çağlar, Peygamberimiz için yazılan Süleyman Çelebi mevlidini, baştan sona kadar Atatürk için değiştiriyor çıktığı kürsülerde yeni mevlidimizi okuyordu:
“Ol Zübeyde Mustafa’nın ânesi
Doğdu ondan ol güneş dürdanesi.
Gün gelip oldu Rıza’dan hamile
Vakt erişti hafta vü eyyam ile.
Kim dilersiz, bulasız oddan necat
Atatürk’e Atatürk’e esselat!”
Muhteşem dalkavuklarımızdan Edip Ayel, aynı şiirin içinde, Atatürk’ü hem peygamber hem de Allah, olarak gösteriyordu:
“Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doğdun,
Türk ırkının en son ulu peygamberi oldun.
Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses,
İnsanlar ölür; Türklüğe Allah olan ölmez!”
İslamın Amentüsünde, imanın altı şartı mı açıklanıyordu, kapkara yüzlü, kapkara ruhlu modern yobazlar da, derhal TÜRK’ÜN AMENTÜSÜ’nü hazırlıyor, onu on binlerce bastırarak Müslüman halka dağıtıyorlardı. O yeni amentüde diyorlardı ki: “Kahramanlık örneği olan ve vatanın istikbalini yoktan var eden Mustafa Kamal’a, onun cengaver ordusuna, yüce kanunlarına, mücahit analarına ve Türkiye için ahiret günü olmayacağına iman ederim!..”
Beğendiniz mi? Eğer Türkiye’de birtakım çevreler, Atatürk’e uzak duruyorlarsa veya onu sevmiyorlarsa, istemiyorlarsa, sebeplerin başında, bu modern Atatürk yobazlarının, bu ruhsuz, imansız, vicdansız güruhun Atatürk’ü ilahlaştırmak ahmaklığı vardır.
Din ve dünya işlerini birbirinden ayırmak isteyen Atatürk’e, tamamen dinî bir hüviyet kazandırmaya çalışmak “gaflettir, dalalettir ve ihanettir!” Kime? Millete, devlete, Atatürk’e!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder