25 Şubat 2013 Pazartesi

Hristiyanlığın kutsal emanetleri Cem Sultan yüzünden elden gitti-Murat Bardakçı


İkinci Bayezid, Rodos Şövalyeleri'ne sığınan kardeşi Cem Sultan'ın dönmesini engellemek için, şövalyelere çuvallar dolusu altın ve Hristiyanlığın İstanbul'da bulunan kutsal emanetlerini de göndermişti. Emanetler arasında Vaftizci Yahya'nın eli ile Hazreti İsa'nın böğrünü deldiğine inanılan mızrak da vardı.

RİSTİYANLAR'ın Bizans İmparatorluğu tarafından .muhafaza edilen kutsal emanetleri, Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethinden sonra Osmanlılar'ın eline geçti.
Fatih'in ölümünden sonra oğulları Bayezid ile Cem Sultan arasında taht kavgası çıktı, Cem Sultan tahtı kaybetti ve Avrupa'ya gitmek zorunda kaldı. Avrupalılar'ın kutsal emanetleri geri alması da Cem'in bu Avrupa macerasıyla başladı.

RODOS'A KAÇTI
Cem Sultan'ın hayatı, romanlara konu olacak gibiydi. Taht kavgası, Fatih'in 1481'deki ölümünden hemen sonra başlamış, ancak Cem yarışı baştan kaybetmişti. Cem o sırada Konya'da idi ve Konya, ağabeyi Bayezid'in valilik yaptığı Amasya'ya göre İstanbul'a daha yakındı ama babasının ölümünden zamanında haberdar olamadığı için İstanbul'a daha önce gelememişti.
Fatih'in büyük oğlu Bayezid, babasının ölüm haberini alır almaz hemen yola çıkarak İstanbul'a geldi ve tahta oturdu. Ağabeyi Bayezid'in padişah olması üzerine harekete geçen Cem Sultan, verdiği bütün mücadeleleri Kaybedince Mısır'a kaçtı ve Kahire'de Memluk Sultanı tarafından büyük bir merasimle karşılandı. Kendisine büyük hürmet gösterildi, şerefine ziyafetler verildi ve eğlenceler düzenlendi. Cem, daha sonra İkinci Bayezid'e karşı giriştiği son savaşta da yenildi ve dört bir taraftan sıkıştırılınca başına gelecekleri hesaplayamadan Rodos adasına gidip şövalyelere sığındı. Cem Sultan'ı Rodos'ta tutmayı kendileri için mahzurlu gören şövalyeler, şehzadeyi Fransa'ya götürdüler ve tarikatlarına ait şatolara kapattılar. Bahtsız şehzade Rumeli'ye gitmek istiyor ama şövalyeler izin vermiyorlardı. Defalarca kaçmaya çalışan Cem çeşitli ülkelerin krallarından yardım istedi, ancak Rodos şövalyelerinin elinden kurtulmaya muvaffak olamadı.

PAPA, CEM'İ ZEHİRLEDİ
Rodos şövalyeleri, Cem'i bir süre sonra Roma'ya götürüp Papa'ya teslim ettiler. Ancak bu durum uzun sürmedi. Şehzadeyi kullanarak yeni bir haçlı seferi açmak isteyen Fransa kralı, Cem'i Papa'dan zorla aldı ama Papa, Cem'i krala vermeden önce yavaş yavaş tesir eden bir zehirle zehirledi. Talihsiz şehzade Roma'dan ayrıldı ama Fransa'ya varamadan 25 Şubat 1495 günü yolda can verdi.
İkinci Bayezid, Cem'in Avrupa'da kaldığı sıralarda Osmanlı topraklarına geri dönmesinden çekindiği için şehzadeyi elinde tutanlara haraç olarak para ve hediyeler gönderiyordu. Giden hediyeler arasında İstanbul'un fethinde Osmanlılar'ın eline geçen ve Hristiyanlar için kutsal sayılan eşyalar da vardı.

BİNLERCE ALTIN ÖDENDİ
Sultan, Rodos şövalyelerine her yıl binlerce altının yanısıra Vaftizci Yahya'nın elini, Papa'ya ise Hazreti İsa'nın böğrünü deldiğine inanılan mızrak başı ile yine Hazreti İsa'nın çarmıha gerilmeden önce çektiği susuzlukla alay edilmesi için sirkeye batırılarak dudaklarına sürülmüş olan süngeri gönderdi.
Kutsal emanetler 1492 yılında Roma'ya geldiğinde büyük bir tören yapılmış ve emanetlerin gelişi, Papa Sekizinci Innocent'in büyük başarısı olarak görülmüştü.
Cem Sultan hadisesinden en çok faydalananlar, Rodos şövalyeleri oldu. Osmanlı topraklarında ve sularında ticaret yapma izni almışlar, Cem'in Mısır'da bulunan annesi Çiçek Hatun'dan para kopardıkları yetmiyormuş gibi, Memluk Sultanı Kayıtbay'ı bile dolandırmışlardı.

***
Hattın Üstadları: Şükrullah Halife
TÜRK hattının büyük ismi olan Şeyh Hamdullah'ın damadıydı ve Amasya'dan onunla beraber İstanbul'a gelmişti. Başlangıçta Şeyh'in hizmetinde çalıştı ve bu arada yazı öğrendi. Kanuni Sultan Süleyman zamanının en çok öğrenci yetiştiren üstadıydı. Bugün Şükrullah Halife'ye ait olarak elimizde bir En'am, kayınpederini taklid ederek yazdığı bir murakka ve bir de Fetih Suresi bulunmaktadır. 1543'te vefat eden Şükrullah Halife, Karacaahmet mezarlığında kayınpederinin yanına defnedildi.
***
Eski İftar Sofralarımız: Medfune
DİYARBAKIR taraflarının yemeklerinden olup patlıcandan yapılır ve bu isimle meşhurdur. Taze patlıcanlardan yeteri kadar alınıp kabukları soyulur ve ceviz boyunda doğranırlar. Bir tencereye kat kat doldurulur, içine üzerini örtene kadar yarım ölçü su, yarım ölçü de koruk suyu konur ve pişirilir. Diyarbakır taraflarında, sumak ekilir ve ekşi nar pekmeziyle pişirilirse de, limon ve koruk suyuyla da yapılabilir ("18. Yüzyıla Ait Yazma Bir Yemek Risâlesi"nden).

Hiç yorum yok: