24 Ocak 2013 Perşembe

Tasarruf: 1.Enerji Kaynağı-Şeref Oğuz


Yılda 60 milyar liralık enerji faturamız var. Petrolde %93, gazda %97 dışa bağımlıyız ve hidroelektrik ve kömür potansiyellerimizin neredeyse sonuna geldik. Üstelik 2023 hedeflerimizi gerçekleştirebilmek için şimdikinden %90 daha fazlasına ihtiyacımız var. Her varilinden metreküpüne dek cari açık pahasına enerji kullanan bir ülkede, arz güvenliğini sağlamak için mutlaka yeni ve yerli kaynağa ihtiyaç duyacağız. Petrol çıkarıyoruz, yetmiyor, gazımız yok, derelerimizi dahi elektrik için mavi plastik borulara soktuk. Peki bu yeni yerli kaynak nerede olabilir?

Enerji Bakanı Taner Yıldız ile Kayseri’deyiz. Kent mutfağının harika ürünleriyle kahvaltıda Bakan, enerji verimliliği projesini detaylandırıyor: “2020′ye dek %20 tasarruf sağlar isek enerji faturamızda yalnızca evlerden 4 milyar lira gelecek.” Sanayideki enerji tasarruf yöntemlerini de devreye alınca bu miktar 15 milyarı bulacak. Bu da enerji faturamızın dörtte bir oranında düşmesi anlamı taşıyor. Tasarruftan beklenti bu kadar yüksek olunca, tasarrufun bizzat kendisi, 1′inci enerji kaynağı haline gelmiş oluyor. Üstelik bu kaynak için yurtdışına döviz ödemiyor, dereleri HES’lemiyor, nükleer güvenliğini tartışmıyorsunuz. Yapılacak olan, kadınlardan başlayıp insanlarımızın zihninde birer tasarruf santralı kurmak.

Bu, söylendiği kadar kolay değil zira insanların enerji kullanım kültüründe değişim sağlamak, zor ve zaman alan bir süreç. Nitekim ENVER Derneği’nin öncülüğünde Enerji Hanım kampanyası ile 21 ilde kadınlara, temel tasarruf adımları benimsetilecek. Bu sayede mutfaktaki dolaptan, banyodaki çamaşır makinesine dek enerji obur her cihazdan tasarruf öğretilecek. Yetmiyor. Kayıp kaçak elektrik, bir diğer sorun. Bakan Yıldız, 1 milyon kilometrelik şebekede kayıp ve kaçak oranını indirmenin önemini anlatıyor: “Adam hem kaçak elektrik kullanıyor hem de arıza ekibi istiyor.” Başbakan Viranşehir’de kaçak kullanım için kul hakkı, iyi düşünün demişti. Bakanlık, daha da ileri gidiyor ve kaçak-kayıpları asgariye indirmenin yeni yollarını arıyor.
Zengin olmak, enerjide savurganlığı hak haline getirir mi? Taner Yıldız’ın değişmesi gereken dediği kültürel kodlardan önemli bölümü de burada yatıyor. Bakan’a. Enerji Hanım projesinin; geçen yıllarda her 2 ampulden 1′ini söndür kampanyalarından farkını soruyorum. Yıldız’ın yaklaşımı, tasarruf kavramındaki yeni algıya vurgu yapıyor: “Biz, insanların refahından vazgeçmeden, hatta refahını artırırken enerjiyi akıllı kullanmasını öneriyoruz.” Düne kadar konforundan kıs odaklı yaklaşım şimdi yerini, akıllı kulan, ziyan etme düsturuna terk etmiş durumda. Nitekim kadınlara siz küçük adımlar atın, biz bunları size büyük adım olarak geri verelim denmesi bundan.

İsraf ekonomik suç sayılacak

Krizler, en sert öğretmenlerdir. Normal öğretmen, önce öğretir, sonra sınav yapar. Kriz, deprem ve felaketler ise önce sınav yapar, sonra öğretir. Tabii ki kalan sağlara… Kayıplara sağlık olsun diyerek. Küresel krizde gördük ki üretimi dışlayıp gölgeleri yüceltmek, sürdürülebilir gelir sağlamıyor. Kaynakları verimli kullanmayınca da giderler artıyor, sistem iflasa sürükleniyor. Bu, devlet bütçesi kadar ailenin geçimi hatta bireyin bedeni için de geçerli. Başbakan dün ekmek israfı önleme kampanyasını başlatırken çarpıcı rakamlar sundu: Yılda 10 milyon insan açlık ve yetersiz beslenmeden hayatını kaybediyor. Oysa israf edilen 1.3 milyar ton gıdanın dörtte biri dahi aç insanlara ulaştırılabilse, bu ölümler olmayacak. Söz ekmekten açılmışken. Ekmek israf sicilimiz felaket: Yılda 2 milyar ekmeği, 1.5 milyar lirayı çöpe atıyoruz. Zenginleşirken israfı artıran bu yapıya itiraz, şimdilik “önleme” kampanyasıyla veriliyor. Fakat yakın gelecekte, Türkiye dâhil pek çok ülke, israfı “ekonomik suç” olarak tanımlamak zorunda kalacak.

Amerika’daki obezite, ulusal sorun haline geldi bile. Katrina Kasırgası’nda görüldü ki, değil obezleri ambulansa, helikoptere bindirememek, çoğu kez odasının kapısından çıkaramamak temel sorun olmuş. Sağlık sistemine getirdikleri yük de cabası… Bu, gıda üzerinden israf ekonomik suç sayılıp cezası da obez vergisi üzerinden gelecek. Enerji, en büyük israf kalemlerinden biri… Türkiye gibi enerji güvenliği sorun olan ülkemizde, dışa bağımlılığı azaltmanın tek yolu petrol bulmak değildir. Enerji verimini artırmak için kentsel dönüşümden sanayi tesislerine dek her alanda, bırakın kilovatları, milivatları dahi tasarruf etmek zorundayız. Obama, 2020′ye dek ülkesini enerjide dışa bağımlılıktan kurtarıp, ihracatçı ülke yapmak için, bir yandan yakıt teknolojilerini geliştirirken diğer yandan enerji israfını azaltmayı bizzat kendisi yönetiyor. Bu yolla yalnızca üçte bir iyileşme, enerji verimliliğinden gelecek.

Başka bir israf alanını, zamanın verimi üzerinden aktaralım: 1 saatlik çalışma ile milli geliri ancak 4 $ artırabilen Türkiye, zaman israfında, ilk 20 ekonomiye yaraşmayacak düzeydedir. Yarışta olduğumuz ilk 10′a bakıyorum, 1 saatlik çalışma ile 20-40 $ katkıyı görüyorum. Kaynakların kıt, insanların fazla ve ihtiyaçların arttığı ortamda, israf, kişisel kabahat veya kötü alışkanlık ötesine taşıyor. Toklar ve açlar arasındaki bin yılın kapışmasına doğru giden dünya, var olmakla yok olmak arasındaki ayırda varıyor. İsrafın ekonomik suç sayılacağı süreçte, herkesin ve her kesimin kendi israf karşıtlığını inşa etmesi kaçınılmaz.

Hiç yorum yok: