9 Ocak 2013 Çarşamba

Oslo görüşmeleri ve üç garip cinayet -Cem Küçük

Gareth Williams

Herkesin malumu Oslo görüşmesini organize eden, lojistiğini sağlayan Majestelerinin istihbarat servisi MI6'ydı. Ortadoğu'nun sınırlarını çizen İngilizlerin PKK meselesine duyarsız kalması beklenemez. Onlar da kalmıyorlar ve her işe burunlarını sokuyorlar.

İngilizler bugünlerde hem kendi ülkelerinde hem de sınır ötelerinde bayağı hareketliler. Son iki yıl içinde üç cinayet vakası yaşandı ama nedense bizim medyada bunlardan tek satır bahsedilmedi. Birinci olay 2010 yılında yaşandı. Gareth Williams MI6'nın şifre kırıcısıydı (codebreaker). Aynı zamanda bir matematik dehasıydı. Londra'daki evinde uyku tulumunda ölü bulundu.

Olayın intihar vakası olduğu söylendi. Hatta eşcinsel ilişkisi olduğu ve sevgilisi terk edince acıya dayanamayıp ölmeyi tercih ettiği yalanı ortaya atıldı. Halbuki gerçek böyle değildi. İngiliz devletinin İran'nın nükleer çalışmalarıyla ilgili gizli operasyonlarında birçok şifreyi o kırmış, özel virüs programları geliştirmişti. Öğrendiği şeyler boyunu geçince ipi çekildi.

Biraz demokrasi iyidir mantığıyla güya bir savcı olayı soruşturuyor. İngiliz medyasında birkaç kişi dışında olayı takip eden yok. Zaten bir şey de çıkmaz. Çünkü İngiliz devleti için Williams ölmek zorundaydı ve öldü de.

İkinci olay 6 Eylül 2012'de Fransız Alpleri'nde yaşandı. Irak kökenli bir İngiliz olan Saad al Hilli, karısı, kayınvalidesi araçlarının içinde seyahat halindeyken açılan ateş sonucu öldürüldüler. Hilli'nin 7 yaşındaki kızı Zeynep ise yara almadan kurtuldu. Yoldan geçmekte olan Fransız bir bisikletçi de aldığı kurşunlarla hayatını kaybetti. İngiliz medyası hemen olay olur olmaz aile içi kavga diyerek meselenin miras ve para olduğuna dair yayınlar yaptı. Elbette olayın böyle olmadığı belliydi ama MI6 ya da MOSSAD -aile fertleri cinayeti bu iki servisin işlemiş olabileceğini ileri sürüyor-tehlikeli gördüğü al Hilli'yi ortadan kaldırmıştı. Kimdi al Hilli? Irak doğumlu bir İngiliz vatandaşı. İran'ın nükleer programına destek verdiği biliniyordu. Ayrıca Wiltshire'da hava keşif uçaklarında uzman biriydi. Wiltshire İngiliz ordusunun gizli faaliyetlerini yürüttüğü yerlerden biri. Al Hilli'nin AMS 87 olarak bilinen insansız hava araçlarının fotoğraflama yöntemini en iyi bilen kişi olduğu söyleniyor. Bir yandan İran'ın nükleer çalışmalarına destek verirken, öte yandan elde ettiği bilgileri de sızdırıyordu. Tabii bunlar iddia ama yabana atmamak lazım. Söylenenlere göre MOSSAD al Hilli'nin İran'a çalıştığını öğrenmişti. Yani bir nevi çifte ajandı (double agent). Bu olayın üstü de olduğu gibi kapatıldı. Katiller ortada yok. Görgü şahidi yok.

Üçüncü olay 6 Kasım 2012'de Çin'de meydana geldi. Neil Haywood Çin'de iş yapan üst düzey bir işadamıydı. Çin'in önde gelen siyasilerinden Bo Kailai'ye yakın biriydi. Bo Kailia'nin karısı Gu Kailia, Haywood'u kaldığı otel odasında öldürmüştü. Gu, mahkemede suçlu bulundu ama eşi Bo'nun bir sorumluluğu olmadığı söylendi.

Haywood'un Çin-İran arasında elde ettiği bilgileri ve Çin'in askeri alanda yaptığı çalışmaları MI6'ya bildirdiği iddia edildi. İngiliz Dış İşleri Bakanı William Hague, Haywod'ın MI6 ya da İngiliz devletiyle bir ilişkisi olmadığını açıkladı. Bu cinayeti İngiliz medyası şimdilik kurcalıyor ve Çin devletini suçluyor. Başka iddialara göre Haywood çifte ajandı (double agent) ve MI6 tarafından öldürülmüştü. Cinayetlerin sayısı yakında daha da artar. İran'ın nükleer programına dahil olan ve Türkiye'ye sığınan bazı isimler sağ kalabilse ama zor. Oslo görüşmelerini sızdıranlar bize sığınanların isimlerini ilgili yerlere bildirirse zaten şanları yok. Ayrıca aynı servisler sürmekte olan MİT-Öcalan görüşmelerini baltalamak ve dikkatleri dağıtmak için içerideki adamlarıyla her türlü senaryoyu devreye sokabilirler. Twitter.com/cemkucuk55

Hiç yorum yok: