10 Ocak 2013 Perşembe

Derin devlet bitmez! -Cem Küçük


Başbakan Erdoğan iki gün önce katıldığı bir televizyon programında, "Türkiye'de derin devlet, faaliyetlerini durdurdu diyemeyiz" dedi. Hatta daha da çarpıcı bir açıklama yaptı ve evindeki çalışma odasında böcek bulunduğunu söyledi.

Düşünebiliyor musunuz, başbakanın evine birileri giriyor ve eve bir dinleme cihazı koyuyor. Kim bilir o dinleme cihazıyla başbakanın hangi konuşmalarını kaydettiler. Dahası "derin yapı" başbakandan çekinmiyor ve alttan alta mücadelesine illegal yollardan devam ediyor. Başka hangi yoldan yapacak ki zaten!

Başbakan Erdoğan anılarını yazsa ortaya neler çıkar neler. Bunlar Erdoğan'a yapılan ilk komplolar değil. Geçmişte suikast girişimlerinden nasıl kurtulduğu ya da son adan önlendiği herkesin malumu. Gerçi bunlar gizli işlerdi. Bir de açıktan yapılanlar var… Mesela 7 Şubat gibi… Erdoğan 7 Şubat'ta Hakan Fidan tutuklansa bana geleceklerdi diye açık açık ifşaatta bulundu. Yakın zamanda evinde böcek bulundu. Anlayın olayın vahametini.

Başka olaylara da bakmak gerekiyor. Erdoğan geçen Eylül ayında koruma polislerini olduğu gibi değiştirdi. Eskiden Başbakan'ı polis korurken, bu iş MİT'e devredildi. 12 Eylül günü eski Yakın Koruma Şube Müdürü Erdinç Gürkan evrakları imha ediyor gerekçesiyle yeni korumalar tarafından engellendi. Gerçekten de Erdinç Gürkan evrakları imha ettiğini kabul etti ve iş savcılığa kadar taşındı. Erdinç'in olay yerine oğluyla gelmesi de istihbarat diliyle bir örtme, yani dikkat çekmeme operasyonuydu. Allah'tan yeni korumalar olayı fark etti de, çok önemli olabilecek bazı evrakları imha edilmeden kurtarılabildi.

İçeride ne dolaplar dönüyor belli değil. Hangi istihbarat teşkilatları içeride hangi hain planların peşindeler saptanamıyor. Mehmet Eymür boşuna bu devleti elli yıl Türkler yönetmedi demiyor. Hangi taşeronların güvenlik şirketleri üzerinden Başbakanlığa kadar sızdığı bu ülkede yaprak kımıldatmıyor.

Türkiye'de hangi Truva atlarının nereye sızdığı yönündeki en kuvvetli olay Hozat Emniyet Amiri Çağlar Şan'ın 24 Kasım'da intihar etmesiydi. Daha doğrusu Şan'ın intihar ettiği söylendi. 2007 yılına yönelik fişleme olayını araştırıyordu. Önemli bulgulara denk geldi mi bilmiyoruz. Detayları ileride mutlaka gelecektir.

Yapılan açıklamalarda Çağlar Şan'ın Hozat'a alışamadığı ve tayinini istediği ileri sürülüyor. Hozat'a geleli 3 ay olmuş. Bir insan, üstelik emniyet amiri 3 ayda bunalıma girip intihar eder mi? Tayin sonuçlarını beklemeden niye canına kıysın ki? Diyelim ki intihar etti. Peki ya İstanbul Bahçelievler'deki evine giren hırsızları nasıl izah edeceğiz?

Çağlar Şan'ın eşi Aslı Şan işte olduğu sırada eve hırsız giriyor. Hiçbir şeyi kurcalamıyor. Sadece Hozat'tan aileye teslim edilen evrakların olduğu koliyi karıştırıyor hırsızlar. Allah Allah! Ne garip olay bu! Biz bundan niye şüphelenmeyelim şimdi?

Çağlar Şan birilerinin bulunmasını istemediği evraklara, bilgilere ulaşmış olabilir. Bu bilgilerin ortaya çıkmasını engellemek isteyenler de kendi operasyonlarını yapmış olabilirler. Bu işleri ortaya çıkarmak çok zor değil.

Geçmişe dönük telefon kayıtları ortaya çıkarılabilir. Bilgisayar kayıtlarına bakılabilir. Şayet kullanıyorsa e-postaları ya da sosyal medya siteleri üyeliğindeki bilgiler soruşturulabilir.

Behçet Oktay
2011 Şubat'ında intihar ettiği söylenen Özel Harekat Dairesi Başkanı Behçet Oktay'ın şüpheli ölümü olduğu gibi ortada duruyor. Solak adamın sağ şakağından vurulması kimseyi şaşırtmıyor. İş arkadaşları, ailesi kimse bu ölümlerin normal olduğuna inanmıyor.

Biz bu ülkede 1988'de Özal'a yönelik suikast girişiminin perde arkasında kimler var onu bile saptayamadık. Derin devlet, derin yapı adına ne derseniz deyin öyle üç beş yılda temizlenemez. O kadar çok cinayet, açık ve gizli suikasta şahit olduk ki, neyin gerçek neyin sahte olduğunu anlayamıyoruz. Algılarımız kapandı.

Hiç yorum yok: