25 Kasım 2012 Pazar

Yazar Eyüp Can'a cevap -Cemal Adem


Radikal gazetesi yazarlarından Eyüp Can beyefendi geçen gün köşesinde ABD’nin ‘cömert’ zenginlerinden bahseden bir yazı kaleme aldı.
A.B.D’nin en zengin yatırımcılarından Warren Buffett liderliğindeki zenginler kulubü servetlerinin yarısını bağışlamışlar.
Yazarımız da bunu Türkiye’de yapacak kaç baba yiğit var diye merak etmiş?
Maalesef, yazarımızın para babalarının paralarını kazandığı sistemin kendisinden pek haberi yok gibi...
Ne demişler bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp..
***
Ders 1: 1970’lere kadar paranın ölçüsü ‘altın miktarı’ idi. Dünyadaki tüm paralar dolara, dolar ise altının değerine bağlıydı. Yani ABD’nin piyasada dolaşan dolarlarının karşılığı olarak kasada altın tutması gerekiyordu.
Ders 2: ABD, 1971’de, özellikle Vietnam savaşı sırasında artan borçlarını ödeyecek yeterli altını olmadığından altın ve dolar arasındaki bağlantıyı kopardı. Bu ne demekti?
Dolar artık bağımsızdı, karşılığında altın verilmesi zorunluluğu kalmamıştı. Yani dilendiği kadar para basılabilirdi..
Ders 3: Peki dünyanın en güçlü parası ‘dolar’ı kimler basıyor?
Devlet değil!!! Devlet doları FED’den (ABD Merkez Bankası) borç olarak alıyor.
FED devletin değil mi?
Hayır, değil. FED özel bankaların katılımı ile meydana gelmiş bir karteldir. Bu bir komplo teorisi, paranoya da değildir ayrıca. Bütün detaylara FED’in internet sayfasından ulaşabilirsin.
Ayrıca Edward Griffin’in ‘The Creature from Jekyll Island’ kitabını okumanı tavsiye ederim.
Hatta Osmanlı’ların son dönemlerindeki borçlarının izini sürersen yine aynı yere çıkarsın. Bkz. Osmanlı bankasının kuruluşu...
Kısacası, FED adlı merkez bankası özel bankaların merkezidir, devletin maliyesinin değil.
Özel bankalar ile devlet arasındaki ‘borç’ akışını sağlar. Bir nevi bankacıların elçisidir.
Unutmamalı ki para babalarının en büyük müşterileri devletlerdir.
Özellikle de devamlı savaşan, saldırgan devletler. Zira savaşan devletin paraya ihtiyacı olacaktır. Böylece özel şahıslar faizle bol bol borç verebilecekler..
Peki bu borcu nereden verecek?
Eyüp Can, ben sana gelsem borç istesem nereden verirsin?
Elbette yazarlıkta vakit harcayıp alın teri dökerek kazandığın ve birçok nefsi arzuna rağmen harcamayıp biriktirdiğin paradan..
Hem alın teri dökmüşsün..Hem de arzularına karşı sabır edip biriktirmişsin..İki yönlü bir emek mevcut..
Peki ya bankalar nasıl borç veriyor?
Ürettiği yani elektronik ortamda darphane gibi bastığı para ile...Kazandığı, alın teri döktüğü değil!!! Ve bastığı, kazanıp haketmediği para üzerinden faiz kazancı sağlıyor..
Çoğu kişi bankaların kredileri müşterilerin hesaplarından verdiğini zanneder ama hakikatte durum farklıdır.
İşte Buffett gibi özel şahıslara ait bankalar, halkın emeğini, vergisini bu yolla topluyorlar. Zira devletler bankalara borçlanıyor, topladıkları vergilerle de bu parazitlerin yaşamlarını sağlıyorlar..
Yani halk devlete değil, devlet yoluyla bankacılara vergi ödemiş oluyor..
Kısacası sevgili Eyüp Can, parayı özel bankalar basar. Piyasadaki paranın en az yüzde 90’ını.
Şimdi senin sorman gerekir kendine..
Bu haksızlık, zulüm değil midir diye..
***
Günümüzde kağıt paradan çok elektronik para kullanıldığından hakikat kolaylıkla gizlenmekte. Herkes de parasını çekmek için aynı anda bankaya gitmediğinden bankalar da oyunlarına (düzenbazlıklarına) devam etmekteler.
Ders 4: İşin mekaniğine girmeyeceğim. İnternette, ‘Prof. Mete Gündoğan’, ‘Prof. Güntekin Çetiner’, ‘BDPS (Borca Dayalı Para Sistemi)’, ‘Bankalar ve Örümcekler’ diye ararsan paranın özel şahıslar tarafından nasıl basıldığına bakakalabilirsin..
Özetle, sen ve ya ABD’li çiftçi Joe bankadan kredi istediğinizde paranız diğer müşterilerin hesabından verilmez.
Peki nereden gelir?
Banka, Joe’nun hesabına bilgisayardan rakamları girer ve para ‘üretilmiş’ olur. Emek harcamadan ürettiği paradan da faiz kazancı sağlayarak, zenginleşir de zenginleşir.
Kısacası sevgili Eyüp Can, bankalar birer fabrikadır, mamülleri ise ‘para’dır.
***
Lafı fazla uzatmaya gerek yok.
Dünyanın en zenginleri olan bankacıların (Warren Buffett’in hangi bankada ne kadar hissesi olduğunu bir araştır) bağış yapmaları neye benzer biliyor musun?
Bir eve hırsız girer ve ailenin 100 milyarını çalar.
Sonra bizim hırsız, iş adamı olarak kendini tanıtarak mağdur aileye 50 milyar bağışladığını ilan eder.
İşte senin övdüğün insanların durumu budur? Sen de herşeyden habersiz mahalle sakinlerinden birisin.
Hikayedeki iş adamı kılıklı hırsıza alkış tutuyorsun, gıptayla bakıyorsun..
Tuhaf değil mi?
***
Peki gelelim Türkiye’mize...
Elbette bunu yapacaklar listesi bellidir. Özellikle banka sahibi olan Koç, Sabancı, Şahenk aileleri gayet kolay bu bağışı yapabilirler.
Lakin onlar için farketmez. Zira zaten ülkenin parasını onlar basıyorlar.
Herşeyden habersiz cahiller de onları alkışlar, bağırlarına basarlar.
Bir çeşit Stokholm sendromu ama daha beter.
Çünkü adam tecavüze uğradığının bile farkında değildir.
***
Sözün özü: Elimde bir para basma makinası olsa ve onunla para basıp bağış yapsam sonra da ortaya çıkıp kendimi yardımsever olarak tanıtsam bana ‘Kapitalizmin peygamberi mi’ dersin yoksa ‘insanları kandırmaya çalışan şarlatanın teki mi?
Söylesene Eyüp Can, sen buna ne dersin?

Hiç yorum yok: