21 Kasım 2012 Çarşamba

İsrail'in Gazze saldırısına dair en popüler 10 efsane

Michigan Üniversitesi'nden tarih profesörü Juan Cole, siyonist rejimin Gazze'ye yönelik saldırısıyla ilgili üretilen en popüler 10 efsaneyi anlattı:
1- İsrail'in şahinleri, kendilerini, Filistinliler ile Hamas'ın katılmayı reddettiği bir tür 'barış süreci' içerisindeymiş gibi resmediyor. İşin aslı, İsrail, verimli müzakerelere giremeyeceği kadar uzun süredir, Filistin toprağını çalmaktan ve sömürgeleştirmekten vazgeçmeyi reddediyor. Tel Aviv düzenli olarak, tek taraflı bir şekilde Filistin'in Batı Şeria'sında yeni konutlar yapacağını duyuruyor. Bir barış süreci yok. Bu bir İsrail ve Amerika yalanı. Barış sürecinden bahsetmek, Filistinlilerin elindeki her şeyi alıp onları (yine) çulsuz mültecilerden ibaret kılmaya kararlı İsrail milliyetçilerinin üstünü örtmeye yarıyor.
2- Gazze'ye saldırmak gibi eylemler, asla hakiki anlamda uzun vadeli stratejik amaçları gerçekleştiremez. Bu eylemler, önemli kaynakların öncelikle İsrailli Yahudiler tarafından sömürülmesini garanti altına almak için yapılıyor. Filistinlilerin diş göstermesi, Filistin toprağında daha fazla gasp ve sömürü için gereken sözde sebebi yaratıyor. Gazze'nin insanlarına karşı işleyen askeri harekât, hedef saptırma taktiği. Gerçek amaç daha büyük bir İsrail, bir zamanlar İngiliz mandası altında olan tüm Filistin topraklarında İsrail egemenliği iddiası.
3- İsrail'in şahinleri saldırgan savaşlarını 'meşru müdafa' olarak resmediyor. Oysa İngiltere Hahambaşı, kameralar karşısında Gazze saldırısının aslen 'İran ile alakalı' olduğunu itiraf etti.
4- İsrailli şahinler, Gazzeli Filistinlileri, İsrail'i kabul etmeyen 'kötü komşular'olarak şeytanileştiriyor. Fakat Gazze'deki insanların %40'ı, çoğu mülteci kamplarında yaşayan, 2000 yıldır orda yaşayan 1948 öncesi Filistinli ailelerden gelen mülteciler.
1948'deki Siyonist etnik temizlik kampanyasıyla bugünkü İsrail'den sürüldüler. İsrailliler şimdi onların evlerinde yaşıyor, onların topraklarını sürüyor ve onlara karşı işlenen suçlar için hiçbir tazminat ödenmedi. İsrail'in son 60 yıldır Filistinlilere savaş tazminatı ödememesi uluslararası hukukun bariz şekilde ihlali. İsrail, sürekli olarak, sürülen ve işgal altında olan Filistinliler dahil herkes tarafından tanınmayı talep ederken, Filistin'in var olma hakkını tanımıyor.
5- İsrailli şahinler ve onların Amerikan kopyaları, Gazze'yi, İsrail'in savaşta olduğu yabancı ve düşman bir ülke olarak resmediyor. Esasında Gazze şeridi, İsrail tarafından askeri olarak işgal edilmiş 1.7 milyon nüfuslu küçük bir bölge (Bu, BM ve diğer uluslararası oluşumların üzerinde mutabık olduğu bir şey). İsrailliler buranın ne bir liman ne bir havalimanına sahip olmasına, ne de ürettiğini ihraç etmesine izin veriyor. Filistinliler, İsrailliler tarafından tampon bölge olarak ayrıldığı için, sahip oldukları toprakların üçte birinde çalışamıyor. İşgal altındaki bir bölge olarak, işgal altındaki toplumlara işgalcilerin davranışlarını belirleyen 1907 Hague Düzenlemeleri'ne ve 1949 Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'ne tabi. İşgal altındaki bölgenin rastgele bombalanması açık bir şekilde uluslararası hukuka aykırı.
6- İsrailli şahinler, kendilerini, Gazzeli Filistinlilerin sersemletici öfkesinin masum kurbanları olarak görüyorlar. Ancak İsrail, Gazzeli Filistinlileri sadece dünyanın en büyük açık cezaevinde tutmakla kalmıyor; yıllardır, hukuk dışı bir ablukayla, onları tamamen açlıktan öldürmeden, beslenmelerini sınırlandırıyor. Daha önce yazmıştım:
''Yiyecek girişinin kısıtlanmasının somut etkileri oldu. Gazze'de 5 yaş altı Filistinli çocukların %10'u, yetersiz beslenme kaynaklı gelişim sorunlarından mustarip. Filistinliler İçin Tıbbi Yardım ve Çocukları Kurtarın'ın son dönemdeki bir raporuna göre, buna ek olarak, bebeklerin üçte ikisini, okul çağındaki çocukların %58.6'sını ve hamilelerin üçte birinden fazlasını etkileyen anemi yaygın."
Şayet yabancı bir güç İsrail'i kuşatsa, Hayfa Limanı'nı, Tel Aviv Havalimanı'nı yerle bir etse, İsrail'i mallarını ihraç etmekten men etse, sizce İsrail ne yapardı? Ah, doğru, İsrailliler ile Filistinlileri eşit insanlar olarak görmek kaba bir davranış.
7- İsrail'in şahinleri, Gazze'nin Filistinli sakinlerin,i Müslüman dinci sağın partisi-milisi Hamas'ın destekçileri olarak şeytanileştiriyor. Fakat Gazze'nin yarısı Hamas'a hiç oy vermemiş ve toplu olarak o partiden sorumlu tutulamayacak küçükler.
8- İsrailli şahinler, Filistinlilere karşı saldırganlıklarını "meşru müdafa" zemininde meşrulaştırıyor. Fakat İsrail, tankları, silahlı araçları, ağır silahları, helikopterleri, F-16'ları, F-18'leri ve bunlara ek olarak 400 nükleer başlığıyla 7.5 milyon nüfuslu bir ülke. Gazze ise ağır silahları olmayan, sadece bazı eski silahları ve büyük oranda tesirsiz roketleriyle işgal altında 1.7 milyonluk küçük bir bölge (İsrailliler, 2012'de Gazze'den İsrail'e ateşlenen yüzlerce roketi delil olarak gösteriyor; ancak İsrail'in son saldırısına kadar bunlar, geçtiğimiz Mart'ta Filistinliler ve İsrailliler arasında tırmanan gerginlikte birkaçını yaralasa da, tek bir İsrailli'yi dahi öldürmedi). Transkei Bantustan, Güney Afrika Apartheid rejimi için nasıl bir tehdit idiyse, Gazze de İsrail için öyle bir tehdit. Eğer gerçekten Gazze'nin İsrail'e asimetrik tehdidi varsa, bununla Filistinlilere bir devlet vererek ve üzerlerindeki ablukayı kaldırarak başa çıkabilirler. Ya da en kötü senaryoda, terörizmle mücadele, rastgele bombalama yerine teröristleri hedef alan bir hâle getirilebilir.
9- İsrail'in şahinleri, saldırı için provoke edildikleri konusunda ısrarcı. Ama aslında, bu hafta başında İsrail'in suikast düzenlediği Hamas lideri Ahmad Jabari, İsrailliler ile ateşkes görüşmeleri yapıyordu. Barış görüşmelerine açıklık katakullisiyle gerçekleştirilen suikastler, bir daha barış görüşmelerinin olmayacağını garanti eder.
10- Amerikan medyasının çoğunluğu Likud Partisi'nin moral departmanı gibi çalışsa da, aslında dünya İsrail'in sadırganlığının her geçen gün biraz daha farkına varıyor. Boykotlar ve yaptırımlar, İsrail'in şahinlerini zarar içinde bırakarak zamanla büyüyecek gibi...
(Marksist.org için Melek Çetin çevirdi)

Hiç yorum yok: