12 Kasım 2012 Pazartesi

İnönü neden Atatürk'ün cenazesine katılmadı ? Erkam Tufan Aytav


İsmet İnönü böyle davranmıştır. Bu vefasızlık değil midir? Yoksa işin içinde başka iş mi vardı?

Yakın tarihimizde aydınlığa kavuşturulması gereken pek çok olay vardır. Bunlardan birisi de İsmet İnönü'nün Atatürk'ün ölüm döşeğinde yatarken neden ziyaretine gitmediğidir. 
Evet İnönü, Atatürk'ün her bir gün git gide ölüme yürüdüğü o zor günlerinde yakın silah arkadaşını ziyarete gitmemiştir. Bu izah edilmesi gereken çok garip bir durumdur.
Ama sıkı durun bu gariplik bununla sınırlı değildir. İnönü Atatürk'ü hasta yatağında ziyaret etmediği gibi İstanbul'da yapılan cenaze törenine de katılmamıştır. O cenaze töreni ki binlerce insanın katıldığı, bütün devlet erkanının olduğu, pek çok ülke temsilcisinin katıldığı bir törendir. 
Neticede bu Atatürk'ün cenaze törenidir. Herkesin son görevini yapmak üzere cenazede olduğu bir günde en yakın silah arkadaşı İsmet İnönü orada yoktur.
Peki nerededir? Ankara'da. 11 Kasım 1938'de TBMM tarafından Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 
Bırakın eski silah arkadaşı olmasını yani insani boyutunu, protokol kuralları açısından yeni cumhurbaşkanının eski cumhurbaşkanının cenazesinde olmaması düşünülebilir mi?
Atatürk'ün naaşı 16 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı tören salonunda katafalka konularak halkın ziyaretine açılmıştı. Tek bir kare fotoğrafının olmadığı cenaze töreni de 19 Kasım da kılınmıştı. Neden bir tek kare fotoğraf yok o da ayrı bir konu. Biz gene kendi konumuza dönelim. Naaş aynı gün düzenlenen büyük bir törenle Yavuz Zırhlısı ile İzmit'e oradan da Ankara'ya uğurlandı. 
Bütün bu aşamaların hiçbirinde İsmet İnönü yoktur. Gerçekten çok garip değil mi?
İnönü nihayet cenaze Ankara'ya gelince ancak ziyaret edebilmiş, adeta Atatürk'ün cenazesini ayağına gelmesini beklemiştir. 
İşte size can alıcı bir soru neden İsmet İnönü böyle davranmıştır. Bu vefasızlık değil midir? Yoksa işin içinde başka işler mi vardı?
Ya ortada ciddi bir vefasızlık vardır yada mücbir bir sebep. 
Bildiğiniz gibi Atatürk vefatından bir yıl öncesinde İnönü'yü başvekillik görevinden almıştır. İnönü, Fethi Okyar hükümetini dışarda tutarsak Cumhuriyetin ilanından beri kesintisiz başvekillik görevini sürdürmüştür. Bu kadar uzun bir görev süresinden sonra görevinden alınması elbette İnönü açısından hazmedilir bir şey değildir. Üstelik görevden alınmasına giden süreç içerisinde Atatürk ile arası iyice açılmıştır.
Peki bu dargınlık İnönü'nün Atatürk'ü hasta yatağında ziyaret etmemesine, cenazesine katılmamasına izah olarak gösterilebilir mi? Eğer öyleyse buna vefasızlık denir. 
İsmet İnönü'ye suikast iddiası başka bir gerekçe olarak da öne sürülebilir.
Suikast meselesi ile ilgili en ilginç iddia da Atatürk'ün İsmet İnönü'yü öldürme emri verdiği ve bu sebeple İstanbul'a suikast olur diye gitmediğidir. Hatta Atatürk'e ölüm döşeğinde infazın gerçekleştirildiğini inandırmak için Cumhuriyet gazetesinden beş adet bastırılır ve İnönü suikasta kurban gitti haberi gösterilir. Atatürk'ün bu sebeple de maddi hiç bir şeye ihtiyaçları olmamasına rağmen İnönü'nün çocuklarını maaşa bağladığı söylenir. 
Özden Toker'in ağzından babasına suikast iddiasını şöyle nakleder,
'İsmet İnönü Atatürk'ü ölüm döşeğinde ziyaret etmek için İstanbul'a gitmek ister. Refik Saydam kendisini arayarak;
'Paşam biz sizin İstanbul'a gitmenizi kesinlikle istemiyoruz. Bunun sizin için tehlikeli olacağını biliyoruz. Eğer gitmeye kalkarsanız ben trenin önüne yatarım, ancak benim üzerimden geçerek gidebilirsiniz' der.'
Bu da çok ilginçtir. İsmet İnönü'ye suikast teşebbüsü söz konusudur. Ama bu suikast girişimini kim ve neden gerçekleştirecektir? Yoksa Atatürk'ün vefatı sonrası kim veliaht olacak diye iktidar kavgası mı başlamıştır? 
Peki o dönem bu suikast meselesinin üzerine neden gidilmemiş ve suçlular neden cezalandırılmamıştır?
Bu soruların cevabını tarihçi olmadığım için Mustafa Armağan ve  İlber Ortaylı gibi tarih araştırmacılarına bırakıyorum.

Hiç yorum yok: