12 Kasım 2012 Pazartesi

Bin Ladin bir muammadır benim açımdan - Erkam Tufan Aytav


Bin Ladin yıllar önce Batı dünyasına hitap ederek ‘neden bizi sürekli aşağılıyorsunuz, içimizdeki diktatörler ile birlikte zenginliklerimizi sömürüyorsunuz’ demişti.

Ya gerçek anlamda bir teröristti ya da ABD çıkarları için çalışan kadrolu bir figürdü. Hangisi doğru inanın ben de bilmiyorum. Aslında bunun hiçbir önemi yok. Çünkü iki ihtimal de sonuçları açısından hep aynı kapıya çıkıyor. 
 
Bin Ladin üzerinden İslam ile Terör kelimesi yan yana getirilir oldu, İslamofobi yaygınlaştı, Müslümanlar yeryüzünde potansiyel terörist muamelesi görmeye başladı. Hatırlayın dönemin ABD başkanı Bush’u 11 Eylül saldırısında sığındığı yerden yaptığı açıklamada Hıristiyan dünyayı İslam dünyasına karşı ‘cihada’ çağırmıştı, yani Haçlı seferlerine. 
 
Bilinçaltının ortaya çıkarılması açısından Bin Ladin önemli bir figürdür. Hatta o dönem bir dostum ABD vizesi alamamıştı oğlunun adının Üsame olduğundan dolayı. Artık Müslümanlar otomatik olarak terörist demekti. 
 
Bin Ladin’i günahım kadar dahi sevmedim, hatta nefret ettim kendisinden. İslam dünyasına yaptığı kötülükleri bu güne kadar kimse yapamamıştır. Ancak benim Bin Ladin’den nefret etmemin sebebi Bush’un ve benzerlerinin nefret etmesinden tabii ki farklıdır. 
 
Bin Ladin kirli ve çirkin küresel sisteme karşı aynı kirlilik ve çirkinlik düzeyinde bir tepkinin sembolü olmuştur. El Kaide ve Elfaide arasındaki gerçek ya da göstermelik savaşın El Kaide tarafında kalanının adıdır Bin Ladin. El Faide (fayda) kısmını da varın siz tahmin edin. 
 
ABD Başkanı Barack Obama dün Bin Ladin’in öldürüldüğünü açıklaması bütün dünyada birinci haberdi. Bu haber bizde de doğal olarak geniş yer tuttu ve bu haber üzerine medyada üç fotoğraf yayınlandı.






Bu fotolardan biri Bin Ladin’in ölü fotoğrafı, diğeri, çocukluk fotoğrafı, üçüncüsü de Beyaz Saray önünde eğlenen Amerikalıların fotoğrafı. 
 
Ölü fotoğrafı hayatta iken çekilen fotoğrafın makyaj yapılmış bir hali gibi geldi bana. Hele bir de Amerikalı yetkililerin, İslami geleneklere göre 24 saat içerisinde gömülmesi gerektiği ve cenazeyi kabul edecek ülke bulunmayacağı düşünülerek, bin Ladin'in cesedi deniz tabanına gömüldü iddiası bana hiç inandırıcı gelmediği gibi oldukça komik geldi. Meğerse İslami hassasiyetlere çok dikkatli imişler. 
 
Dolayısı ile ben öldürüldüğü haberine ikna olmadım. Bu öldü haberinden ABD’nin ne hesapları olabilir ayrı bir yazı konusu. 
 
Şimdi bakıyorum da İngiltere’deki çocukluk fotoğraflarına, yanında mini etekli sarışın kızlar falan. Tam bir ‘sevgenç’ modeli. Babası 1968'de bir kazada öldüğünde kendisine ve kardeşlerine 11 milyar miras kalmıştı. Bin Ladin ailesinin oğulları, Suudi prensleriyle birlikte büyümüş ve bir prens gibi aynı okullarda okumuştu. Derken eğitimine İngiltere’de devam etti. 
 
O milyarder çocuk nasıl olmuştu da rahatını keyfini bozup, hayatını yaşamak varken dünyanın bir numaralı teröristi haline gelmişti? 
 
Bugün neden pek çok Arap ülkesinde Che’nin fotoları gibi Bin Ladin’in fotoları kapış kapış gitmektedir? Neden milyonlarca kişi onu bir kahraman olarak görmektedir?
 
Bin Ladin yıllar önce yaptığı bir açıklamada Batı dünyasına hitap ederek ‘neden bizi sürekli aşağılıyorsunuz, içimizdeki diktatörler ile birlikte zenginliklerimizi sömürüyorsunuz’ demişti. Bu hep gözden kaçırılan bir cümle olarak kaldı. 
 
Bin Ladin’in öldürüldüğünü haber alıp Beyaz Saray önünde sevinç gösterilerinde bulunan Amerikalıların ve o Sarayın içerisindekilerin bu soruların cevaplarını iyi düşünmelerinde fayda var.


Hiç yorum yok: