21 Eylül 2012 Cuma

“Var ol Adnan Paşam!” (Türkiye’de bir ilk: SADAT) - Muhsin Meriç



Dünya hızla ve şeytani bir hırsla silahlanıyor.
Hatta rakamlara bakıldığında denilebilir ki insanlık, tarihinin en büyük silahlanma dönemini yaşıyor.
Dehşet verici!
Silahlanma denildiğinde ise basitçe bunun iki yönü var, satanlar ve alanlar. ‘Savunma‘ meselenin masum tarafı; ortada ciddi bir taarruz var çünkü!
Dünya silah pazarında dönen toplam para 85.3 milyar dolar. Sadece ABD 2011 yılında 66.3 milyar dolarlık silah satışı gerçekleştirmiş yani dünya silah satışının dörtte üçü ABD’nin elinde. ABD’den sonra en büyük silah satıcısı ise 4.8 milyar dolarla Rusya.  (Rusya’nın önemli bir müşterisinin Suriye olduğunu sanırım artık konuya ilgili herkes biliyor.)
Satan taraf böyle, ya alan taraf?
Sadece Suudi Arabistan’ın F-15 jet, Apache ve Black Hawk türü helikopterlere yatırdığı para 2011 yılında 33.4 milyar dolar. Bu da ABD’nin toplam silah satışının yarısı demek oluyor.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri 2010 yılında silahlanmaya 91 milyar dolar harcama yaptı. Bu rakamın 2015′e kadar 118.2 milyar doları bulması bekleniyor. Bu bölgede askeri harcamaların gayri safi milli hasılaya oranı 2001-2010 döneminde yüzde 5.5′i buldu. (Küresel ortalama yüzde 2.5) Harcamalarda ilk üç sırayı ise Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve Cezayir alıyor.
Gerçek bu!
“Silah endüstrisini kontrol eden, silah pazarına hakim olan ülkeler ve silah üreticilerinin alış veriş yaptıkları ülkelerdeki siyasetin dizaynında etkililer mi?” sorusunu sormak biraz safça olur.
Modernizasyon, eğitim ve danışmanlık hizmetleri gibi yan sahaları da düşündüğümüzde karşımıza devasa bir ‘ateşli mekanizma’ çıkıyor.
Elbette silahlanmaya bu kadar masraf yapan ve özellikle yüksek teknoloji silahları ordusuna katan ülkeler bu silahların bakım, onarım, modernizasyon ve kullanımı için de çeşitli eğitimler alıyorlar.
İşte bu ‘hizmetleri’n önemli bir kısmını dünyada sayıları 70′i bulan özel savunma danışmanlık firmaları gerçekleştiriyor. Çoğu ABD’ye ait bu firmaların 20′den fazlası İslam ülkelerinde faaliyet gösteriyor. Sadece Suudi Arabistan’da beş ABD firması “hizmet” veriyor. (Merak edenler içi işte birkaç tanesi: ORIONBOOZ,  MPRIBurdeshaw )
Hatta bunların bazıları sıcak bölgelerde anlaşmalı ülkelere askeri operasyonel destek de veriyor.
Son yıllarda kabarık sabıka dosyasıyla adını çokça duyduğumuz Blackwater şirketinin Irak’takicinayetleri hala hafızalarımızda. Bugün de benzer firmalar cinayetlerine devam ediyorlar. (Bu paragraftaki linkleri tıkladığınızda bir güvenlik firmasının marifetlerini açıkça göreceksiniz.)
Türkiye’de kurulan ilk ve tek savunma danışmanlık firması ise SADAT.
Konuyla ilgili Akit’ten Hüseyin Kulaoğlu SADAT Yönetim Kurulu Başkanı Emk. Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ile önemli bir röportaj yaptı.
“ABD eğiterek sömürüyor” başlıklı bir önceki cümlede linkini verdiğim mülakatı okuyunca eminim siz de benim gibi “Var ol Adnan Paşam!” diyeceksinizdir.
Adnan Paşa, şahsiyeti ve tecrübesi ile iftihar edeceğimiz muhterem bir komutandır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çok önemli kademelerinde 32 sene önemli vazifeler ifa eden, bilhassa eğitimle ilgili ciddi birikimi olan Adnan Paşa’nın  Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER)’deki hizmetlerini hep takdirle ve dualarla takip ediyoruz.
SADAT’ın kurulması ise sahasında çığır açacak, İslam dünyasına ümit ve heyecan verecek bir gelişme.
Aydınlıktan ürken bazı yarasaların kasıtlı yayınları da bunu ispat ediyor aslında. Yapılan mesnetsiz ithamlara gereken ve yeterli cevaplar verildiği için o konuya girmiyorum. Ayrıca SADAT aleyhinde üst üste yapılan asılsız haberler ve çarpıtma iddialar, projeyi karalamak için yap(tır)ılan bir operasyon da olabilir.
Bunları bir kenara bırakıp yola devam etme vakti şimdi.
İslam dünyasının yeni ve karanlık fitnelerle karşı karşıya olduğu bugünlerde doymak bilmeyen şeytani bir iştahla devamlı savaş kışkırtıcılığı yapan odaklara karşı en güzel cevap SADAT ve benzeri teşebbüsler olacaktır.
Bölgenin ve dünyanın sulh ve selameti için, silahlanmanın hem sebep hem mütemmim olmak hasebiyle esas amillerinden birisi olan savunma danışmanlık sektörüne İslam dünyası geç de olsa adım attığı için şükretmemiz ve inisiyatif sahiplerini tebrik etmemiz gerek.
Hayırlı olsun.

Hiç yorum yok: