22 Ağustos 2012 Çarşamba

Hamburg, Şam ve Gaziantep: Geçmiş, bugün ve gelecek... -Cemil Ertem


Kahraman Emmioğlu, Türkiye’nin sanayileşme hikâyesini iyi bilen, bir uygulamacı ve bilim adamıdır. Kahraman Emmioğlu, liseyi Gaziantep’te okur ve İTÜ’ye, Makine Fakültesi’ne gelir. Tabii hocalarından birisi, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dır (Gümüş Motor’u ondan okumanızı isterim). Sonra Türkiye’nin en kritik yıllarında 1973-2010 arası Sanayi Bakanlığı başta olmak üzere üniversiteler, DPT ve özel sektöre kadar çok önemli stratejik görevlerde bulunur. Gaziantepli olan Emmioğlu’nun bütün bu süreci anlatan, ‘ Türkiye’de Sanayileşmenin Serüveni’ kitabının ilk bölümü Gaziantep’in sanayileşmesini anlatır. Şu cümlesini buraya alıyorum: ‘1915 yılındaki meşhur hadiseden sonra Ermeniler’den boşalan şehir, sanatkâr kıtlığını uzun zaman yaşamıştır. Bu meyanda sanatkârların yetişmesi için o zamanın merkezlerine mesela Şam’a elemanlar gönderilmiştir. Orada meslek öğrenen ustalar Antep’te yeniden sanatkâr kesimin oluşmasını sağlamışlardır.’Emmioğlu, ancak 1950’lerde Antep’te makine parçaları imal eden, makine tamir eden ustaların ve çelik kasa imalatının ortaya çıkmaya başladığını anlatır. Zaten o tarihten sonra Gaziantep, doğunun hatta Şam gibi merkezlerin bile rağbet ettiği otomobil ve makine tamir, bakım üssü haline gelir.
Antep’in tornacı ustaları meşhur olur. Tornacı deyip geçmeyelim o dönemin tornacı ustaları, makine yapan, icat yapan mucit adamlardı. Örneğin bugün Gaziantep’in TÜBİTAK ödüllü meşhur mucit makine ustası Mennan Aksoy bu tarihin yetiştirdiği bir girişimcidir. Makine ustası Mennan Aksoy kendisiyle yapılan bir söyleşide kendisini makine yapmaya iten olayı şöyle anlatır: ‘Bir gün Gaziantep’e tekstil makinesi satmak için bir Fransız avrat (kadın) geldi. Satış yaparken de bize diyor ki; ‘Tekstilin beşiği sizsiniz ama Çin ve Hindistan geliyor. Teknolojinizi yenilemezseniz sizi geçerler’. Bunu söylüyor ama derdi bizim geçilmemiz değil tabii ki. Arkasından da ekliyor; ‘En iyi makineleri biz Fransızlar üretiyoruz. Bizim makineleri alın rekabeti kazanın’ diyor. Beni bu durum çok etkilemişti. Çünkü eminim bu Fransız avrat, Hintli’ye Çinli’ye de ‘Türkler’i geçmek istiyorsanız bizim makineleri almanız şart’ diyordu. O zamanlar çok düşündüm ve şu gerçeği gördüm; ‘aslında Avrupa’nın tekstilde ve diğer sektörlerde ‘metalden’ başka geliri yok. Bu yüzden de ‘çeliğe hükmetmeyen namusuna mukayyet olamaz’ dedim kendi kendime ve makine yapmaya koyuldum.’ (Sadi Özdemir, ropörtajı-2003) İşte bayram günü bir ateşin ve kardeş kavgasının içine atılmak istenen Gaziantep aslında budur. Kahraman Emmioğlu’nun anlattığı gibi 20. yüzyılın başında, binlerce yıldan birikerek gelip Gaziantep’te ortaya çıkan ve zanaata dayalı ustalık isteyen manifaktür üretimi, bütün bölgeyi- yani Şam’dan Ankara’ya kadar olan büyük hinderlantı- taşıyacak bir merkez olabilirdi. Tıpkı Almanya’nın Ren-Ruhr sanayi hinderlantı -bölgesi- gibi. Ama Emmioğlu’nun anlattığı gibi araya 1915 giriyor. Sonrası malum, Misak-ı Milli parçalanıyor. Ama daha önce, Alman sanayisini öne çıkartarak hem pazarı genişletecek, hem de askeri teknolojiyi diğer alanlara aktararak Almanya’yı sanayinin merkezi yapacak dünya savaşı yolu çiziyor. Dikkatinizi çekerim Almanya, o zamanlar demir ve kanla örülü yeni bir imparatorluk olarak ortaya çıkmaya çalışırken, Osmanlı’yı parçalayıp, halkları birbirine kırdıranlar, katliam yapanlar, ırkçılık temelli bir nefret toplumu kurmaya çalışanlar, aynı zamanda, Almancı’ydı. Talat, Almanya’ya sığınmış ve orada öldürülmüştür.
DÜNYANIN MERKEZİ
Burada ‘Dünya Sistemleri Analizi’ ne gönderme yapalım: Özellikle A.G. Frank, Gills gibi yazarlara göre, dünya sisteminin ve buna bağlı "uygarlığın" ortaya çıkışı günümüzden yaklaşık 5000 yıl önce Mezopotamya’da başlar. Arap Yarımadası, Ortadoğu, Anadolu, K. Afrika ve Hazar Denizi dâhil bütün Ön Asya ticaretin buna bağlı hegemonyanın ve eşitsiz gelişimin tabii ki zenginliğin çıkış merkezlerinden birisidir ki, bu büyük coğrafya doğu gelişiminin de merkezi olur. Bu bölge, zenginlik ama ona paralel eşitsizlikte oluşturur. Üç büyük semavi dinin de adalet temelli olarak bu topraklarda ortaya çıkması tesadüf değildir.
Şimdi 21. yüzyılda yeni Ortadoğu ve Türkiye’nin sanayi merkezlerinden birisi Antep olacaktır. 1915’te Gaziantep’te yapılanlar orayı geciktirip, Almanya’nın Ruhr havzasını öne çıkarmıştı. Peki bugün?..

Bugün Gaziantep, 35 milyon metrekarelik 6. Organize Sanayi Bölgesi için yola çıkmış durumda. Gaziantep, Mersin ve İskenderun limanlarından yapacağı ihracat ile Almanya’nın Hamburg limanını geçen bir kent olacak. Buna eminim.
Ortadoğu’daki eli kanlı rejimler çözüldükten sonra bölgenin fiili başkentlerinden biri Gaziantep olacaktır. İşte bu kenti ve geleceği vurmak istediler. Geçmişte olduğu gibi...

Hiç yorum yok: