21 Şubat 2012 Salı

HSBC Bankasını’nın Gizemli İçyüzü-Erol Mütercimler


HSBC bankasını iyi tanımakta oldukça fayda var. Basında genel olarak büyükçe bir İngiliz bankası olarak tanıtılan HSBC aslında hiç de o kadar basitçe geçiştirilecek bir banka değil. Bu bankanın ardında pek çok ilginç gizemli olay ve ilişkiler de bulunmakta.

Şimdi bu HSBC bankası ve ardında yatan gizemlere doğru beraberce bir yolculuğa çıkalım. Parolası “Dünyanın Yerel Bankası” olan HSBC global kapitalist dünya sisteminde iyi bir temsilci sayılabilecek bir kuruluş. Merkezi Londra’da olan banka dünya çapındaki 9500 şubesi ile 79 ayrı ülkede hizmet vermekte. Bankanın 200 bin hissesi New York, Londra, Hong Kong ve Paris borsalarında işlem görüyor, bu sebeple İstanbul’daki saldırılar dünya borsalarını da yakından etkiledi. HSBC ismi nerden geliyor derseniz tam açılımı The Hong Kong Shangai Banking Corporation, yani kısaca Hong Kong ve şanghay Bankacılık şirketi.
Banka Hong Kong’da iş yapan son derece güçlü bir şahıs olan Sir Thomas Sutherland tarafından Nisan 1865 senesinde Hong Kong’da kuruluyor ve hemen ardından ilk şubesini şangay’da açıyor. Bankanın idare merkezi faaliyetlerini halen sürdürdüğü 1 Queen’s Road in Hong Kong adresinde idi. 19. yüzyılın sonlan ve 20. yüzyılın başlarındaki dönemde HSBC, İngiliz kapitalist yayılmacılığına iyi uyum göstererek bütün Çin ve Güneydoğu Asya’ya yayıldı. Bu gelişmemiş ülkelerde karşılarında bir rekabet olmadığı için kısa zamanda tüm bankacılık sistemini ele geçirdi ve milyonlarca sterlin değerinde likit parayı bu bölgelerin insanlarından emip kendi kasalarına boşalttı.
1950′li yıllarda banka kapitalizmin yeni süreci çerçevesinde globalleşme karan aldı, bütün dünyaya yayılmaya başladı. İlk olarak 1959 senesinde British Bank of Middle East Bankası’nı satın alarak petrol zengini olmaya yeni yeni başlayan Ortadoğu’ya adım attılar.
Bankanın kurucularının hepsi mason işadamlarıydı. Bu başarısından sonra Sutherland, dönemin Hong Kong Locası Üstadı Sir Hercules Robinson tarafından ülkenin gizli yönetici konseyi olan Hong Kong Konseyi’ne üye olarak teklif edildi. Henüz 30 yaşını doldurmamış biri için bu son derece büyük bir başarıydı. Hong Kong Konseyi bütün bölgeyi sömürerek kapitalist -prensler haline dönüşmüş süper-zengin Hong Konglu işadamlarının kurduğu bir oluşumdu ve ülkeyi aslında bunlar yönetiyordu. Böyle bir konseyin üyeliği genç bir mason için geleceğe doğru atılmış önemli bir adımdı.
Masonlar tarafından kurulan HSBC bankasının sembolü acaba ne anlama gelmektedir? 19. yüzyılda bankayı Sutherland’le beraber kuran Mason işadamlarının hepsi şirket armalarında bu simgeyi kullanırlardı ve HSBC’nin logosu da doğal olarak bu oldu. Sembolün ismi “St. Andrew Haçı’dır.” İskoçların milli sembolü olması dışında çok önemli bir masonik semboldür aynı zamanda. 29. Masonluk Derecesi’nin ismi “İskoç şövalyesi Saint Andrew”dur.
Bu derecenin sembolleri banka logosundaki St. Andrew Haçı, yıkılmış bir kale ve zırhsız savaşçıdır. Bu derecedeki masonlara “Güneşin şövalyesi” ismi verilir. Sembolün kökeni diğer masonik semboller gibi Ortaçağ’a ve dolayısı ile Tapınak şövalyeleri’ne dayanır. Tapınak şövalyeleri 1307 yılında papanın buyruğuyla kılıçtan geçirildikleri ve ilk gizli masonik örgütlenmeyi kurdukları sıralarda pek çok şövalye engizisyonun elinden kurtulmak için isimlerini değiştirerek uzak ülkelere kaçtılar.
Bir kısım şövalye de İskoçya’ya kaçtı ve Cesur Yürek filminden hatırlayacağınız İskoç kralı Robert Bruce’un emri altına girdiler ve İskoç kralının İngilizleri yenmesinde bu şövalyeler de büyük pay sahibi oldular. İşte masonların İskoç locası ve St. Andrews masonik derecesi buradan doğdu. Logosu mason sembolü olan HSBC bankası ile ilgili ilginçlikler burada bitmiyor.
Şirket Ortadoğu’da da pek çok maceralı olaya karışmış durumda. HSBC bankasının ismi Saddam Hüseyin’le bile bir dönem kesişmiş. Saddam Hüseyin ülkesine yönelik ambargoyu pek çok yöntemle deliyor, çok büyük miktarlarda kazanç sağlıyordu fakat bu parayı kullanabilmesi için bir şekilde aklamak zorundaydı. Saddam Hüseyin’in maliye bakanının sahip olduğu Rafidain Bankası bu para aklama istasyonlarından birisiydi. Bu banka Bahreyn, Mısır, Ürdün, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen’deki şubeleri sayesinde Irak’ın dünyaya açılmasını sağlıyordu ve Saddam Hüseyin bu banka üzerinden silah satın alabiliyordu. Bankanın aklama yöntemi ellerindeki kara parayı çeşitli yöntemlerle ve dikkat çekmeyecek bir şekilde anlaşmalı olduğu diğer bankalara aktarmaktı. Bu bankalardan biri de Ürdün’ün en büyük bankası Arab Bank idi.
HSBC’nin ismi başka bir “ilginç” olayda da gündeme geliyor. 1999 senesinde HSBC Amerika’nın en büyük finans firmalarından biri olan Safra Republic Holding’e 3 milyar dolar karşılığında talip oluyor. Şirketin kurucusu ve sahibi Edmon Safra, Lübnan asıllı bir Yahudi. Suriyeli çok zengin bir altın tüccarının oğlu olan Safra, önce Beyrut’a, oradan da 1940′lı yıllarda Amerika’ya göç ediyor ve 30 sene içinde Amerika’nın önde gelen finans (tefecilik) ve bankacılık holdinglerinden birini kuruyor.
Yaşı çok ilerlediği ve parkinson hastalığına yakalandığı için holdingini satılığa çıkartan Safra’ya pek çok iyi teklif geliyor, bunlardan biri de mason armalı HSBC şirketi. Satış işlemleri tamamlanmak üzereyken Safra’nın bankasını satmaktan vazgeçtiği söylentileri çıkıyor ve Safra Monaco’ya tatile gidip ortadan kayboluyor. Aralık 1999′da Safra’nın Monte Carlo’daki süper lüks villasına siyah maskeler takmış iki kişi sabaha karşı baskın düzenliyor. Safra’nın karısı ve çocuklarını bir odaya kilitliyorlar ve Safra’yı da banyoya götürüp bağlıyorlar, ardından da villayı ateşe veriyorlar. Yangında Safra boğularak can veriyor, karısı ve çocukları ise kılpayı kurtuluyor. Safra’nın öldürülmesinden kısa bir süre sonra Safra’nın vârisleri satışı tamamlıyor ve bugün Safra Holding HSBC’ye ait.
Ulusal bankaları ele geçirerek “küresel” güç olan HSBC’ye, Türkiye’nin eski ve önemli bir ulusal bankası olan Demirbank da peşkeş çekilmişti. Üstelik “Demirbank” devletine güvenmiş, onun satışa çıkardığı kâğıtlarını” satın alarak Merkez Bankası’na destek olmuştu.
Peki neden Demirbank batırıldı? Ulus-devletin tasfiye edilmesi için ulusal sermayenin ve bundan beslenen ulusal ordunun tasfiye edilmesi gerekiyor da ondan.

Hiç yorum yok: