Menderes, 28 Şubat ve Türkiye'nin kaderi

Menderes'in idam gerekçesi de, bugün ademe mahkûm ediliş gerekçesi de, darbelerin temel gerekçesi de tabansız ve dayanaksız nedenlerle Türkiye'nin rayından çıkarılan tarihî kaderini yeniden rayına oturtma, çökertilen omurgasını yeniden canlandırma girişimlerini engellemektir. Yani Menderes'in idamı da, başımıza gelen darbeler de, Türkiye'nin tarihî yürüyüşünü durdurma teşebbüslerini durdurma girişimleridir.
Şöyle ki: Türkiye, Selçuklu ve Osmanlı medeniyet tecrübeleriyle dünya tarihinin yapılmasında hem kilit bir rol oynamış; hem Doğu'dan Moğol istasıyla, Batı'dan Haçlıların saldırılarıyla İslâm medeniyetini çökertme girişimlerini püskürtmüş; hem de İslâm medeniyetine yeni bir ruh, dinamizm ve canlılık / vitalite kazandırmış büyük bir tarihî tecrübe ve meydan okuma geliştirmiştir.
Türkiye'nin Selçuklu ve Osmanlı üzerinden geliştirdiği meydan okumaya Batılılar, ancak 16. yüzyıldan sonra başarılı bir cevap üreterek karşılık vermişlerdir. Ama bu kez Batılıların geliştirdiği meydan okuma, Hıristiyanlığa değil, sekülerliğe dayalı bir meydan okumadır. Dün nasıl Haçlılar, Selçuklu ve Osmanlı'yı önlerindeki en büyük engel olarak görüyor idi iseler; 16. yüzyıldan itibaren de seküler Batılılar, Osmanlı'yı sömürgeci ve emperyalist dünya hâkimiyeti hedeflerinin önündeki en büyük engel olarak görmeye başlamışlardı.
Sonunda seküler Batılılar, 20. yüzyılın başına gelindiğinde tüm diğer medeniyetleri tarihten sildiler. Ve Osmanlı'yı durdurmayı başardılar.
Ancak seküler Batılıların önündeki en büyük hedeflerden biri, Türkiye'nin ya mutlaka doğrudan Batılılar tarafından sömürgeleştirilmesi; ya da medeniyet iddialarından vazgeçmesini sağlayarak kendi-kendini sömürgeleştirecek, bütün iddialarını terk etmesisini sağlayacak sekülerleşme projesini Türkiye'ye kabul ettirmekti.
Türkiye Batılılar tarafından fiilen sömürgeleştirilemedi; ama sekülerleştirilerek medeniyet iddialarından vazgeçirildi. Böylelikle Türkiye'nin kaderi tersyüz edilmiş oldu. Türkiye mecrasını yitirdi ve sonu nereye varacağı belli olmayan ama kesinkes seküler Batılıların karikatürü olmasıyla ve tarihte tatile çıkmasıyla sonuçlanan bir maceraya sürüklendi.
İşte Menderes, Türkiye'yi sürüklendiği maceradan kurtarmaya ve toplumun ruhunu, temel dinamiklerini ve tarihî derinliğini yeniden harekete geçirmeye çalışan tarihî bir dönüşüm ve sıçrama gerçekleştirmişti. Menderes'in idam nedeni, Türkiye'nin yeniden tarihî misyonunu ve iddialarını üstlenmeye kalkışmasını ve toplumun yeniden iddia sahibi bir devlete sahip olmasını sağlayacak büyük atılımlara imza atmasıydı.
Nesil Yayınları'nın parlak editörlerinden Cem Sökmen, Mehmet Niyazi Bey'le bir nehir röportaj kitabı hazırlıyor. Kitapta Mehmet Niyazi Bey, Menderes'in idam ederken söylediği sözleri birinci elden bir tanığın, Menderes idam edilirken yanında bulunan din adamı Mehmet Haşim Özcan'ın ağzından aktarıyor.
Menderes idam edilmeden önce şunları söylüyor: "Silahların gölgesine sığınan efendilerinize, benim ayaklarım titremeden idam sehpasına gittiğimi söyleyebilir misiniz? Ben onlara müteşekkirim. Yıllar önce milletimin yoluna koyduğum başımı o zaman alabilirlerdi. Almadıkları için ben milletime onca yıl hizmet etme şansını buldum. Onlar benim dirimden korktular. Hâlbuki ölümüm daha kuvvetli olacak. Çünkü milletimin bağrına ektiğim tohumlar yeşerecek onlar..."
Mehmet Niyazi Bey, Menderes'in idam edilişine ilişkin de şu tespitleri yapıyor: "Bağdat Paktı'nı Türkiye adına 3 adam imzalıyor. Menderes, Polatkan ve Zorlu. Batı'da, 'Bunlar Osmanlı İmparatorluğu'nu hayal ediyorlar, ekonomileri de iyi gidiyor, ordularını da maalesef modernize ettiler, toplumun İslâmî değerlerini yeniden canlandırdılar' tarzında konuşuluyor. 1958'de Bağdat Paktı'nın Ankara'da bir toplantısı varken oraya gelmek üzere olan Irak'ta Faysal'a karşı bir darbe yapıldı. Başbakan Nuri Sait Paşa öldürüldü. Beşikteki çocuklar kurşuna dizildi ve Irak, Bağdat Paktı'ndan çekildi. Daha sonra Pakistan'da bir darbe yapıldı. İskender Mirza İngiltere'ye sığındı. Türkiye yalnız kaldı. 1960'ta burada darbe yapıldı. Cemal Gürsel orduyu 'Türkiye batıya bağlılığını ispat etti' diyerek selamlıyor."