26 Ocak 2013 Cumartesi

Rus sopasından kaçan dedeleri bize sığınmıştı-Erhan Afyoncu


300 yıl önce Rus sopasından kaçarak Türkiye'ye sığınan İsveç Kralı Demirbaş Şarl, beş yıl üç ay ülkemizde kalmış, borçlarını da ödememişti.
İsveç ile ilişkilerimiz 16. yüzyılın sonlarında başladı. İsveç Kralı Üçüncü Johann Sigismund, 1587'de Üçüncü Murad'dan kendisinin Polonya tahtına adaylığını desteklemesini istedi. Osmanlı İmparatorluğu bu seçi­me destek verdi ve Sigismund, Türk yardımıyla Lehistan tahtına geçti.
İSVEÇ KRALI ÇAR PETRO'YA MAĞLUP OLDU
Otuz yıl savaşları sırasında İsveç, Dördüncü Murad'dan yardım istediyse de, Osmanlı yönetimi Avusturya ilişkilerinin bozulmasını menfaatine uygun görmediği için yardım etmedi. 1657'de Dördüncü Mehmed'den Polonya'ya karşı Kırım Tatarları'nın yardımını istemek için gelen İsveç elçisi Ralamb da istediği desteği alamadı. İkinci Viyana kuşatmasında bazı İsveçliler Haçlı birliğinde yer aldılar. Ancak 17. yüzyılın sonlarında iki devletin ilişkileri düzeldi.
İsveç Kralı Demirbaş Şarl, kendisine karşı ittifak kuran Danimarka, Rusya ve Lehistan'ı mağlup etmişti. Osmanlı hükümeti, Avrupa'nın kuzeyindeki gelişmeleri yakından takip ediyordu. Demirbaş Şarl, 1707'de Rusya'nın işgaline girişti. Rus Çarı Petro, meydan muharebesine girmeyerek geri çekildi. Geri çekilirken de her tarafı yaktırıp, yıktırdı. Holovcin'de meydana gelen muharebeyi yine İsveç kazandı ancak yiyecek sıkıntısından dolayı İsveç ordusu Moskova'ya doğru gidemeyerek, Ukrayna'ya yöneldi.
Demirbaş Şarl, asker, mühimmat sıkıntısına rağmen sefere devam ettiyse de İsveç ordusu ağır kış şartlarında büyük kayıplar verdi. İsveç Kralı, Ukrayna'da Vorskla Nehri'nin kenarında bulunan Poltava'da Rus ordusuyla karşılaştı. İsveç Kralı, muharebeden birkaç gün önce yaralandığı için savaşı iyi yönetemeyerek, 8 Temmuz 1709'da Poltava Muharebesi'nde Ruslar karşısında ağır bir mağlubiyet aldı. Şarl, sedye üzerinde savaşmaya bir süre daha devam etmesine rağmen askerlerinin bir kısmının teslim olması sonucu kaçarak, beş gün beş gece süren zorlu bir yolculuğun ardından Osmanlı Devleti'ne sığındı.
Rus ordusu, İsveçliler'i takip bahanesiyle Osmanlı sınırını geçerek, Özi kenarında kayık bekleyen İsveç askerlerine saldırdı. İsveç Kralı kurtulmasına rağmen, askerleri çoğu Ruslar tarafından öldürüldü.
İKİ HAFTA DİYE GELDİ, BEŞ YIL KALDI
Üçüncü Ahmed, durumu haber alınca Şarl'ın misafir olarak kabul edilip, bir kral gibi muamele edilmesini, masraflarının Osmanlı Devleti tarafından karşılanmasını emretti. Krala Osmanlı topraklarında mülteci olarak kaldığı müddetçe maaş bağlandı. Demirbaş Şarl'ın Osmanlı topraklarına sığındığındaki niyeti en fazla iki hafta burada kalarak, tekrar kuvvet toplamak üzere ülkesine dönmekti. Ancak Osmanlı ülkesinde mülteci olarak beş yıl üç ay kaldı.
İsveç Kralı'nın sığınmasıyla gerilen Osmanlı-Rus ilişkileri, Rus Çarı Birinci Petro'nun Osmanlı'ya karşı uzlaşmaz ve düşmanca siyaseti sonucu savaşla sonuçlandı. Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Temmuz 1711'deki Prut Muharebesi'nde Ruslar'ı mağlup etti.
Osmanlı yönetimi, savaştan sonra Rusya ile anlaşmazlığı uzatmak istemediği için Şarl'ı ülkesine göndermek istedi. Fakat kral yolun güvenli olmadığını öne sürerek, gitmek istemedi. Bu yüzden sultanla arası bozuldu ve hırsını sultanın gönderdiği hediyelerden çıkardı. Ne erzaklarını isterim ne de atlarını diyerek sultanın kendisine hediye ettiği 20 atı karargâh içinde vurdurttu. Ancak kralın ve elçilerinin yaptığı girişimler işe yaramadı. Sultanın fermanıyla kral zorunlu olarak 1713'te Bender'den Dimetoka'ya getirildi.
Demirbaş Şarl, 1714 Ağustos'unda padişahtan izin isteyerek Osmanlı topraklarından ayrıldı ve 1714 Kasım'ında ülkesine ulaştı.
BORÇLARINI EKSİK ÖDEDİLER
Osmanlı yönetimi, beş yıl üç ay ülkesinde kalan İsveç Kralı ile maiyetinin masraflarını karşılamış ve borç para vermişti. Ülkesine dönerken de Demirbaş Şarl'dan borçları karşılığında iki senet alınmıştı. Osmanlı yönetimi borçları bir süre istemedi. Borçların unutulduğunun zannedildiği bir sırada Bâbıâli, yani Osmanlı hükümeti krala verilen 3 milyon gümüş taleri istemek üzere 1726 Ağustos'unda Kozbekçi Mustafa Ağa'yı İsveç'e elçi olarak gönderdi. Mustafa Ağa, bir yıl Stokholm'de kaldıktan sonra borcun çok az bir kısmını tahsil ederek geri döndü. 1733'te Mehmed Said Efendi, alacakları tahsil etmek ve ittifak meselesini konuşmak üzere İsveç'e gitti. Ancak Said Efendi, İsveç ekonomisinin bozukluğu yüzünden parayı tahsil edemedi.
1734'te İstanbul'da maslahat­güzar olarak görevlendirilen Höpken ve Karlson'a borçların yarısının ödenmesine de razı olunduğu bildirildi. Fakat İsveçliler, tamamından vazgeçile­bileceği ümidiyle bu miktarı da ödemediler.
İsveç Kralı Frederik bir müddet sonra, İstanbul'a elçi göndererek, paraları olmadığını borçlarını silah vererek ödemeyi teklif etti. Osmanlı yönetimi alacağını başka türlü tahsil edemeyeceğini anlayınca, bu teklifi mecburen kabul etmişti. İsveç, 1738'de Osmanlı'ya tam teçhizatlı ve yetmiş iki toplu bir savaş gemisiyle 30 bin süngü­lü tüfek, biri havan olmak üzere yedi top vermeyi taahhüt etti. Verilecek silahların değeri İsveç'in borcunu karşılamıyordu. Ancak Sultan Birinci Mahmud, aradaki dostluğa binaen kalan alacağını bağışladıysa da İsveç vadettiği silahları tam olarak veremedi.
İsveç yönetimi Sverig adını taşıyan bir gemiyi yola çıkardıysa da gemi Cebelitarık'ta battı. Otuz iki toplu Patrioten gemisi ise 10 bin tüfek yük­lü olarak 1739 Şubat'ında İstan­bul'a gelebildi. Görüşmeler neticesinde alacak 19 bin tüfeğe indirildi. 1740'ta bir İsveç gemisi 6 bin tüfekle İstanbul'a geldi ve görüşmeler sonucunda geri kalan 13 bin tüfekten vazgeçildi.

Hiç yorum yok: