5 Kasım 2012 Pazartesi

Unutulmuş bir acaip adam... - Abdullah Muradoğlu


Unutulmuş bir acaip adam...

Bu ara İtalyan düşünür Giuseppe Mazzini'ye kafayı takmış durumdayım.. Merkez Kitapları'ndan çıkan, Mazzini'nin gazete yazılarından oluşan "Avrupa'da Demokrasi üzerine düşünceler" kitabını henüz okudum.
1800'lerde yaşayan Mazzini, İtalyan şehir devletlerinin birleşmesini savunan örgütlere liderlik yapmış bir isim.
Bu örgütler arasında "Yeni İtalya" ile "Carbonaria" da var (Illuminate diye iddia edilen masonik bir örgüte başkanlık ettiği de rivayet olunur).
Mazzini bir ayaklanma yüzünden idama mahkum edilince İngiltere'ye kaçtı.
Öte yandan Mazzini "Tek bir Avrupa" fikrinin ilk savunucuları arasında. "Avrupa Kongresi" toplamayı akıl etmiş bir adam, Avrupa Birliği'nin fikir babası.
Aynı dönemlerde Londra'da bulunmalarına rağmen Mazzini ile Marx acaba yüzyüze gelmiş mi?
Marx'ın Das Kapital'ini okuyamadıysam bile ne "Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı"sında, ne "Felsefenin Sefaleti'nde, ne "Fransa'da Sınıf Savaşımları"nda, ne de "1844 Felsefe Yazıları'nda Mazzini'yle ilgili bir bilgiye rastlayamadım. Oysa Mazzini İngiltere'deki İtalyan işçilerini örgütlüyordu, dolayısıyla yolu Marx'la çakışıyordu. Marx ve Engels'in Mazzini'nin liberal-demokrat milliyetçiliğine karşı savaşım verdiklerini söylediklerini biliyoruz ama.
Mazzini ve Marx'ın ortak oldukları tek nokta Prodhoun'dan hazzetmemeleri. Marx'ın "Felsefenin Sefaleti" isimli kitabı Proudhoun'un "Sefaletin Felsefesi"ni eleştirisidir. Müthiş bir polemiktir.
* * *
Mazzini sosyalistlerin öfkesini üzerine çekmiş bir isim.
Engels bir arkadaşına yazdığı mektupta Mazzini'yi "gerici" diye nitelendiriyor, İtalyan işçilerin Mazzinici olduğuna dikkat çekiyordu. Sebebi, Birinci Enternasyol'un önünde Mazzini'nin kaya gibi durmasıdır. Marx işçileri "Enternasyonal" çatısı altında toplamaya çalışırken Mazzini ise İtalyan işçileri ayrı bir yöne çağırıyordu.
Öte yandan Marx'ın "Komünist Manifesto"su ile Mazzini'nin desteklediği "Kardeş Demokratların Avrupa Demokrasisine Manifestosu" karşı karşıyaydı.
Mazzini yayımladığı makalelerde Komünistlerle polemiğe de girdi. Komünist bir toplumda işçi sınıfı ile yönetici sınıf arasındaki ayrımı yorumlarken yaptığı öngörüler şapka çıkartacak türdendir.
Mesela:
"Ortak mülkiyetin denetimini elinde tutan keyfi bir şefler hiyerarşisine sahip olmak zorunda kalırsınız: özel bir eğitimle zihnin efendileri; tek tek herkesin işine, kapasitesine ve ihtiyaçlarına karar verme yetkisiyle vücudun efendileri.. Ve bütün bu dayatılmış ya da seçilmiş şefler, hangisi olduğu fazla önemli değil, yetkilerini kullandıklarında eski çağlardaki köle efendilerinin konumunda olacaklar, temsil ettikleri çıkar kuramından etkilenen ve ellerinde toplanan muazzam yetkinin baştan çıkardığı bu şefler bu durumu kalıcılaştırmaya çalışacaklar; eski kastların kalıtsal diktatörlüğünü yeniden başlatmaya uğraşacaklar".
1872'de ölen Mazzini proletarya diktatörlüğünün alacağı şekli önceden kestirmiş..
Yani Mazzini bürokratik sosyalist bir elitin imtiyazlı "yeni bir sınıf" oluşturduğunu Milovan Djilas'tan seksen yıl kadar önce görmüş sevgili okurlar.
* * *
Mazzini, İstanbul'daki İtalyan Hayriye Cemiyeti'nin onursal başkanıymış ayrıca.
Cemiyete yazdığı birkaç mektup da sözkonusu kitapta yer alıyor.
Mazzini'nin Jöntürkler'le ilişkisi olmuş mu, bilmiyoruz ama Avrupa'daki ilk kuşak Jöntürkler'in Mazzini'nin "Yeni İtalya" örgütünden esinlendikleri rivayet olunur.
"Marx haklı mıydı" tartışmaları yapılırken Mazzini'ye değinmeden geçmek olmazdı. Unutulmuş bir adam Mazzini, ama tarih unutturmaz.

Hiç yorum yok: