30 Kasım 2012 Cuma

National Geographic İstanbul’u dünyaya rezil etmiş -egonomik.com


National Geographic’in Dolandırıcılar Şehri isimli bir belgesel programı varmış. SunucuConor Woodman isimli amca dünyanın ünlü kentlerini dolaşıp turistleri orada karşılaşabilecekleri olası dolandırıcılık, yan kesicilik gibi tehlikelere karşı uyarıyormuş. Şimdiye kadar Arjantin ve Brezilya gibi bir çok ülkeyi dolaşmış, son olarak geçtiğimiz günlerde yolu güzel memleketimizin incisi İstanbul’a düşmüş.
Taksiciler tarafından dolandırılmış, İstiklal Caddesi’nde yürürken hanutçuların teklifiyle bir mekana gitmiş ve bir kaç içecek karşılığı 1.700 TL ödemek zorunda bırakılmış. Tüm bunları yaşadıktan sonra belgeseli bitirirken “Türk polisleri sizin dolandırılmanızı pek umursamıyor” gibisinden bir şeyler söylemiş. Bizim medyamız da bu olayı “National Geographic İstanbul’u dünyaya rezil etti” başlığıyla haber yapıp İstanbul’un imajının zedelendiğinden bahsetmiş.
Şimdi şunu merak ediyorum, İstanbul zaten yan kesicisiyle, dolandırıcısıyla, tinercisiyle çoktan zedelenmeyi hak eden bir imaja sahip değil mi? Halis muhlis bu memleketin insanları olarak İstanbul’un bilmediğimiz bir muhitinde taksiye binerken aklımızdan “Ulan bu şimdi beni uzun uzun dolaştırır, buraları biliyormuş gibi görüneyim.” türü düşünceler geçmiyor mu? Kimse gücenmesin fakat İstanbul taksilerinin güvenilirliği zaten ortada.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilileri söz konusu belgeseli izlediklerini ve yaşananların “kurgu” olduğunu söyleyerek yorum yapmak istemediklerini belirtmişler.
Yolcunun elindeki telefonu gasp edip hareket halindeki trenden atlayanlar gördüm. Meydanlarda çanta çalıp, telefon çalıp kaçan gaspçılar, insanları tehdit edip zorla sigara veya para almak isteyen tinerciler gördüm. Bizzat Kadıköy’de elini montumun cebine sokmuş bir yan kesici yakaladım. Rahmetli dedem, teyzem, dayım ve annem yan kesici kurbanı. Otobüslerinde minibüslerinde “Döte sahip çıkın” anlamına gelen “Değerli eşyalarınıza dikkat edin” yazan tabelalar asılı bir memleketten bahsediyoruz ve hepsinin son derece gerçek olduğuna yemin edebilirim. Daha düne kadar değnekçiler yüzünden arabanızı park edecek yer bulamazdınız, Allah’tan İspark bu değnekçilik olayını resmiyete döktü de artık en azından arabanızın başına bir iş geleceğinden endişe etmiyorsunuz.
Bu örnekler çoğaltılır da çoğaltılır. İstanbul kendi insanı için bile can ve mal güvenliği sağlayamayan bir memleketken elin gavuru olayı yerinde inceleyip “Burası turistler için güvenli değil” dediğinde alınganlık gösteriyoruz, imajımızın zedelendiğinden bahsediyoruz.
Hayır nasıl olmalıydı onu merak ediyorum.
Gelin turistler gelin, biz turistleri yolunacak kaz gibi gören insanların bolca bulunduğu bir memleketiz. Güvenilmez adalet sistemimizle, hiçbir caydırıcılığı olmayan cezalarımızla iki yıl hapis cezası alıp yarısını yatıp çıkacağını bilen gaspçı ve dolandırıcılarımızla barışık yaşamayı öğrendik siz de öğrenirsiniz. Belki üç bira için 1.700 lira ödersiniz, Sultanahmet’ten Eyüp’e gitmek için taksiye 200 TL verirsiniz ama olsun siz yine de burada gördüklerinizden kimseye bahsetmeyin ki imajımız zedelenmesin.

Hiç yorum yok: