24 Kasım 2012 Cumartesi

Fevzi Çakmak ve inkılâplar Kazım GÜLEÇYÜZ

Türkiye gazetesi yazarı Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Mareşal Fevzi Çakmak’la ilgili yazısında, onun, zaferden sonraki bütün icraatlarında M. Kemal’i desteklediğini belirtirken, “Onun planladığı inkılâpların icrasını nasıl İnönü yürüttüyse, Çakmak da elinde tuttuğu ordu gücü ile destek verdi. Bu ikisi, Atatürk inkılâplarının yerleşmesinde iki anahtar şahsiyettir.


Toplantılarda Atatürk yalnızca kendisinin görüşünü alırdı” demiş ve şöyle devam etmiş: 

“Emsalsiz sadakati sebebiyle Kuzu Paşa diye tanındı. Eski harflerle Fevzi ile kuzu kelimesinin yazılışı arasında bir nokta farkı vardır. Bununla da yetinmeyen mebuslar kendisini Öküz Paşa diye andılar. Reisicumhura çektiği ve 12 Eylül 1929 tarihli Milliyet’te neşredilen telgrafı şöyledir: ‘Yüksek dehâlarının ve mucizeler yaratan isabetli ve kuvvetli irade ve idarelerinin hârikanümâ bir yâdigârı olan zafer bayramını bütün silâh arkadaşlarım nâmına tebrike müsâreat eder, Cumhuriyet Ordusunun lâyezal merbutiyet ve tâzimatlarını arz ederim efendim.’ ” 

“ ‘Benim Dinim’ adıyla manzum dinî kitaplar onun emriyle dağıtılmıştır. Asrîlik hareketine verdiği destek nazara alınarak, dindarlığındaki samimiyeti zaman zaman şüpheyle karşılanmıştır. Anlaşılıyor ki, siyasete ilişmedikçe, bu kadarcık dindarlığa tahammül edilmiştir” diyen Ekinci, bilâhare, yıllar evvel Antepli bir harp gazisinden işittiği şu sözleri naklediyor: “Çakmak, sadece namaz kılan bir paşaydı, o kadar! Anteb’e geldiğinde, bütün hocaefendiler etrafına toplanıp o günlerde dindarların yaşadığı sıkıntıları şikâyet ettiler. Not aldı. Sonradan o hocalar zamanın hükûmeti tarafından tek tek cezalandırıldı.”

Prof. Ekinci, yazısını şöyle noktalamış:

“Çakmak öncelikle bir askerdi. Verilen emri herşeyin üzerinde tutardı. Bu sebepledir ki, bütün cumhuriyet kabinelerinde yer alıp, önüne gelen kararı tereddütsüz imzalamış; Ankara’ya karşı çıkan isyanlarda ve bilhassa Şark harekâtında insanların başına suçlu-masum ayırmadan bomba yağdırmakta tereddüt etmemiştir.” (3.10.12)

Ekinci bir sonraki yazısında da şöyle demiş:

“Cumhuriyetin ilânında karşılaştığı güçlüklerden ürken M. Kemal Paşa, Çakmak’a cumhurbaşkanlığı teklif etmişti. Denendiğini düşünen Çakmak teklifi zekice geri çevirmiş; ‘Senin cumhurbaşkanlığını bütün varlığımla desteklemeye hazırım’ diyerek M. Kemal’in önünü açmıştır. Birkaç sene sonra M. Kemal’in icraatlarını diktatörce bulan Kâzım Karabekir ve arkadaşları, Çakmak’a gelerek bir hükümet darbesi yapıp kendisini cumhurbaşkanlığına getirmeyi teklif etmişler; Çakmak bunu da reddetmiş ve teklifi M. Kemal’e bildirmiştir. M. Kemal’in milletvekilliğinden ayrılma teklifini hemen yerine getirmiştir. Bu hadiseler, Çakmak’a olan itimadı perçinlemiştir. Atatürk’ün ölümünde, imkânı olduğu halde cumhurbaşkanı olma tekliflerini geri çevirmiş; ‘Ordu emrinizdedir Paşam!’ diyerek İnönü’yü cumhurbaşkanı yapmıştır.” (10.10.12)

Bu bilgiler, Çakmak’ın niye “üçüncü rükün” olduğu konusuna yeterince ışık tutuyor, değil mi?

Hiç yorum yok: