25 Ağustos 2012 Cumartesi

'Türklük, Kürtlük...' - Türk milliyetçiliği neymiş! -Arslan Tekin

"(...) Kürt sorununu Türk sorunundan ayıramayız. / Başka bir deyişle, Türkiye içinde Kürtlük kavramının öne çıkarılması Türklük kavramının da tanımlanmasını gerektiriyor.
Bu ise bana göre çok güç değil. / Ulus devletler bağlamında bir ulus devlete ait olmanın ön koşulu etnik köken olmadığına göre, anadili Türkiye Türkçesi olsun ya da olmasın, bu dili sonradan öğrenmiş ya da öğrenmemiş olsun, kendini Türk olarak duyumsayan herkes Türk, benim daha çok benimsediğim bir adlandırmayla Türkiye Türk'üdür. 
Türk sözünden tedirginlik duyan varsa, aynı şeyi Türkçe sözü için de duyması kaçınılmaz olur... / Türkçe ya da Türkiye Türkçesi bu coğrafyada bin yıldan fazla bir süredir büyük çoğunluğun konuştuğu, ulusu birleştiren, ulus yapan ortak dildir. / Bu dil 20. yüzyılda çağdaş bir edebiyat ve bilim dili olmayı da başarmıştır. 
Dünya bu coğrafyada, bugün Türkiye sınırları içinde yaşayan insanları Türk diye adlandıra gelmiştir. (...) Türklüğün, Türkiye Türklüğünün ne olup ne olmadığının bilimsel bir irdeleme amacıyla değil de yadsımacı bir anlayışla tartışma masasına yatırılması, eğer derin bir bilgisizlik sonucu değilse ve bunu yapanlar Türklerin kendileriyse, insanın kendi ulusuna ihanet etmesinden başka bir anlam taşımaz.
(...) Kürt kökenli Türkiye yurttaşını da salt etnik aidiyetiyle tanımlamak, ırkçı bir anlayıştır ve bütün ırkçılıklar gibi yanlış, sakat, ayrımcı, kan dökücüdür. / Kürt asıllı bir Türkiye yurttaşının kendini Türkiye Türk'ü olarak hissetmemesi için herhangi bir engel bulunmamaktadır. (...) / Kürt kökenli, sayısız devlet adamı, işadamı, şair, yazar, sanatçı, dün olduğu gibi bugün de gözler önündedir. / Türkiye'nin, Türkiye Türklüğünün mayasında ırkçılık yoktur.
Kendini bir Türkiye Türk'ü değil de Türkiye Kürt'ü olarak hisseden bir Türkiye yurttaşının önünde de etnik aidiyet gibi ulus devletler öncesine ait bir kavramı öne çıkararak bölücü olmamak, "ulus yıkıcılığı" yapmamak koşuluyla, bugün artık herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Türkiye Türklüğü bence ulusu birleştiren gerçekçi bir kavramdır. / Irkçılıkla ilgisi yoktur.
Sadece Türk dediğimiz zaman da kastettiğimiz, kastedilmesi gereken budur. (...) / Aynı ulus içinde ikinci bir ulusal dil zorlaması, eşyanın doğasına aykırı, bilim dışı, sonuçta da ulusun bölünüp parçalanmasına yol açarak emperyalizm dışında kimsenin işine yaramayacak bir dayatmadır." 

***

Yer darlığından tamamını veremediğim yazıyı Ataol Behramoğlu yazmıştır. ( "Türklük, Kürtlük, Türkiyelilik", Cumhuriyet, 18 Ağustos 2012). Behramoğlu, Milliyetçilerin literatüründe eskiden "Rusçu" olarak vasıflandırılan bir "komünist" şairdir. Özellikle halk şairlerinin söyleyişine yaklaşan şiirlerini severim. 
A. Behramoğlu'nun yazısını -dili hariç- benim yazı niyetine okuyunuz! Kimi komünistler A. Behramoğlu gibi özünü sahiplenmiş, kimi komünistler ise, "Yeminli Türk düşmanları"nın cephesine geçmiştir. Ne yazık ki, bunların sayısı daha çoktur.
Bir "Çinci" parti başkanının "Türk milliyetçiliği" hakkındaki görüşünü de yarın vereceğim.


Türk milliyetçiliği neymiş!

Dün, Türk milliyetçilerinin literatüründe "Rusçu" diye adlandırılan "komünist" şair-yazar Ataol Behramoğlu'nun yazısını, altına imza atacağım bir yazı diye vermiştim ve bugün izafi olarak, "Çinci" diye vasıflandırılan bir parti başkanının Türk milliyetçiliği hakkındaki görüşünü vereceğimi belirtmiştim.
İşçi Partisi Başkanı Doğu Perinçek hâlen "Ergenekon" davasından mahpus.
Çok önemsediğim bir kitabı var: "Perinçek-İsviçre Davası 'Ermeni Soykırımı' Yalanı AİHM'de".
Doğu Perinçek, "Ermeni soykırım iddiaları emperyalist bir yalandır" dediği için İsviçre mahkemelerinde muhakeme edilmiştir. O muhakeme sırasında ben de Perinçek ve arkadaşlarıyla, bir gazeteci olarak, Lozan'daydım ve olup bitenleri dört gün köşemde yazdım.
Perinçek, Lozan'da mahkûm edildi. Çünkü İsviçreliler, "Ermeniler soykırıma uğramamıştır" diyenleri cezalandırıyor. Bu Ermeni Diasporasının bir zaferidir. İsviçre'nin kararını Perinçek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıdı... Bugün yarın kararın çıkması lâzım.
Burada dünkü yazıya bağlı olarak, "bilimsel sosyalist" [komünist] (mahkemedeki sözüdür. s. 22) Doğu Perinçek'in, Türk milliyetçiliği hakkındaki görüşlerini vereceğim.
Bakın Türk milliyetçiliğini nasıl değerlendiriyor:
"Türk milliyetçiliği ırkçı değildir. Türkler bir etnik grup değildir. Bilimsel açıdan bakarsak, Türk ırkçılığının temelinin olmadığı da görülür. Bugün Pasifik Okyanusu'ndan Atlas Okyanusu'na kadar uzanan alanda yaşayan halkların hepsi Türklerle şu veya bu oranda akrabadır. Hatta Amerika'da bile akrabalarımız bulunmaktadır. Türkler dünyanın en geniş alanlarına yayılmış kavimlerdir. Her yerde karışmış ve kaynaşmışlardır. Türk imparatorluk kültürü, aslında çok geniş bir coğrafyadaki halkları bir arada yaşatma kültürüdür. Irkçılığın böyle bir tarih ve böyle bir zeminde tutması mümkün değildir.
Türkler etnik bir grup değil, büyük bir millettir.
Türkler'in, Müslümanlığı kabul eden Ermenileri kendilerinden görmeleri de, ırkçılığa ne kadar yabancı olduklarını gösterir. Birinci Dünya Savaşı sırasında 400-600 bin arasında Ermeni'nin Müslüman olduğu bilinmektedir. Türkler onları bağırlarına basmışlardır. Evlenmişlerdir. 70 milyonun içinde Ermeni kökenli veya Ermenilerle karışmış olanların sayısı 6-7 milyona kadar ulaşmış olmalıdır.
Eğer Türkler ırkçı olsaydı, onları bağırlarına basar mıydı? Hitler bunu yapar mı?" (s. 40)

***

"Türklük"ten vazgeçersek PKK'yı caydırırız ahmaklığına düşenler genlerimizle oynamaktadırlar!
Yeni Anayasa isteyenler ve kendilerini yalnız "Müslüman" veya "İslâmcı" diye niteleyenler, "bölücüler"in, Türk düşmanlarının, Türkiye üzerinde emelleri olanların değirmenine su taşımaktadırlar.
"Komünistler" bile "Türk", "Türk milliyetçisi" tarifinde gerçekleri ortaya koyarlarken, "muhterem İslâmcılarımız" Kur'ân'a bile karşı gelerek "Türk"le hesaplaşabilmektedirler.
"Türk"e sahip çıkan komünistler mi daha "inançlı", "Türk"ü silmek isteyen "İslâmcılar" mı?

Hiç yorum yok: