BAŞLARKEN
“Soğuk savaş döneminde ABD, demokratik yolla iktidara gelmiş bir İran
hükümetinin devrilmesinde rol oynamıştı.”
Barack Obama, ABD Başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından “tarihi bir
itiraf”ta bulunuyordu. Bu itirafın anlamı şuydu: “ABD, 1953 yılında Muhammed
Musaddık'ın devrilmesinde rol oynadı.” Yıllardır süregelen bir iddiaydı. ABD Başkanı
tarafından iddianın doğrulanması bu iddiayı yıllar önce dile getirenleri haklı çıkartıyordu.
Aslında Obama'dan önce 2000 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright
da bunu açıklamış ve İran halkından özür dilemişti.
Musaddık kimdi ve devrilmesine giden süreçte neler yaşanmıştı? Ortadoğu'nun “makus
tarihini” anlamak için bu soruların cevapları çok önemli...
İNGİLTERE VE İRAN PETROLÜ
İran, 20. yüzyılın başlarında İngiltere'ye yakınlaşan bir politika güttü. Bu yakınlaşma
sonucunda 1901 yılında İran petrolleri üzerinde İngiliz egemenliği etkisini
göstermeye başladı. İngilizlerin İran petrolü üzerindeki egemenliği, Rıza Han
döneminde -1933'te- kısıtlanarak da olsa sürdü.
İNGİLİZ-İRAN PETROL ŞİRKETİ
İran petrolünü işletme imtiyazı, İngiltere ile İran arasında ortaklaşa kurulan
İngiliz-İran Petrol Şirketi'nin elindeydi. Bu şirketin sahibi olduğu Abadan rafinerisi
dünyanın en büyük rafinerisiydi. İngilizlerin bu ticari ilişkiden kazancı oldukça fazlaydı.
Çıkartılan petrol gelirlerinin yalnızca yüzde 16'sını İran'a veriyordu.
PETROLÜ MİLLİLEŞTİRME FİKRİ
Zaman içerisinde, İran petrolleri üzerindeki İngiliz hegemonyası ülkede ve
parlamentoda tepkilere yol açtı. Ülke genelinde “petrolü millileştirme” fikri
geniş kitleler tarafından dillendiriliyordu. Parlamentoda, Musaddık'ın liderliğindeki
Milli Cephe Partisi petrolün millileştirilmesinin ateşli savunucusuydu. Musaddık, yapılan
anlaşmalarda İran'ın ekonomik çıkarlarının zedelendiğini düşünüyordu. Ona göre bunu
düzeltmek için petrol millileştirilmeliydi. Bu politikasıyla, İran siyasetinin gözde
isimlerden biri olmayı başarmıştı.
MUSADDIK İSMİ ÖNE ÇIKIYOR
Musaddık, yaşı ilerlemiş ve birtakım rahatsızlıkları olan bir politikacıydı. Ancak,
buna rağmen politikada oldukça aktifti. Propagandalarına, yaşına ve hastalıklarına
rağmen devam ediyordu.
Musaddık, hukuk eğitimi almış; Belçika ve İsviçre'de öğrenim görmüştü. Yaklaşık olarak
30 yıldır siyasetin içindeydi. Siyasette birçok görevde bulundu. Bir dönem Maliye,
Adalet ve Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. 1925'de şahlığını ilan eden Rıza Şah
Pehlevi'ye tepki gösterdi ve görevinden alındı. 1949'da ise Milli Cephe Partisi'ni kurdu.
Musaddık'ın Milli Cephe Partisi'ni toplumun farklı kesimlerinden kişiler destekliyordu.
Halk, ona büyük umutlar bağlamıştı. Musaddık'ın siyasi kariyerinde önünü açan
gelişme ise Başbakan Ali Razmara'nın suikaste kurban gitmesiyle gerçekleşti. 12 Mart
1951'de Ali Razmara'nın suikaste uğraması sonucu başbakanlık koltuğu boşaldı.
Başbakanlık koltuğunun en önde adayı ise oluşturduğu politiklarla halk arasında büyük
sevgi kazanan Musaddık idi. Nitekim 27 Nisan 1951 günü parlamentoda yapılan oylamada
Musaddık seçildi.
PETROLÜ MİLLİLEŞTİRME KANUNU
Başbakanlık koltuğuna oturur oturmaz hemen bir kanun teklifi üzerinde çalıştı. Bu
kanun teklifi, siyasi hayatı boyunca dile getirdiği petrolü millileştirme kanunuydu.
İngiliz-İran Petrol Şirketi millileştirilecekti. Tasarıda şirketin sahiplerine tazminat
ödenmesi de kararlaştırıldı. Bu kanun tasarısı mecliste hemen kabul edildi. Ardından da
senato ve Şah tarafından onaylandı.(3 Mayıs 1951)
Musaddık'ın hamlesi İngiltere'yi çok kızdırmıştı. İngiltere, konuyu Lahey Adalet Divanı'na
getirdi. Buradan tedbir kararı çıktı. Asıl karar verilinceye kadar da ortak bir yönetimle
şirketin üretime devam etmesi gerektiği belirtildi. Musaddık, Lahey'in bu kararını
uygulamadı.
Ancak, (İngiliz hükümetinin emri üzerine) İngiliz teknik elemanların iş bırakmasından
dolayı petrol üretiminde sorunlar yaşanmaya başladı. İran bunun üzerine verdiği
kararları uygulamayan şirketlere ceza veren bir yasa çıkarttı: Sabotajlarla Mücadele
Yasası.
İki ülke arasındaki gerginlik bir süre sürdü. Bir ara İngiliz birlikleri petrol rafinerlerinin
yakınlarına kadar savaş gemilerini gönderdi, ancak çatışma yaşanmadı.
1952'de Musaddık Şah'tan yetkilerinin genişletilmesini istedi. Şah, Musaddık'ın bu
isteğini kabul etmedi. Musaddık'ı görevden almak istedi. Ancak halkın baskısı
üzerine bunu yapamadı. 1953 yılında ise bu sefer Musaddık'ı görevinden aldı. Yerine
de ordu komutanı Muhammed Fazlullah Zahidi'yi getirdi. Musaddık yanlılarının da
harekete geçmesi üzerine ülke karıştı. Şah, Musaddık'ın güçlenmesi üzerine ülkeyi
terk ederek Roma'ya kaçtı. Ancak, ilerleyen günlerde ibre tekrardan Zahidi'ye döndü
ve Musaddık teslim olmak zorunda kaldı. Zahidi, Roma'da bulunan Şahı da çağırdı.
Musaddık, 73 yaşında “vatana ihanet” suçlamasıyla 3 yıl hapis cezası aldı.
1967 yılında da yaşamını kaybetti. Şah ise Musaddık'ın ardından petrolde ödünler
vermeye başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder