5 Haziran 2012 Salı

Kapitalist sisteme çomak sokmanın yolları - www.egonomik.com - Caner


Bankalar, internet ve telefon firmaları sizden e-faturaya geçmenizi istediklerinde bunuağaçlar kesilmesin diye yaptıklarını söylerler. Bu kocaman bir yalandır. Aslında binlerce kişiye fatura göndermek oldukça maliyetli bir iştir. Eğer sizin gibi bir kaç bin kişiyi daha e-faturaya ikna edebilirlerse o minik kağıt parçalarını üretip nakletmedikleri için çok büyük kârlar elde ederler. İşte bu yüzden asla e-fatura kullanamam.
Dev firmaların yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerinin %90′ı palavradır. Bu projelerin çoğu vergiden kurtulmak ve bunu kullanarak tüketicinin gözüne şirin gözükmek için hayata geçirilir. Zaten gerçekten samimi olan bir firma yaptığı iyilikleri “bakın biz nekkadar da iyi bir firmayız, böyle heppi iyilikler yapıyoruz” diye insanların gözüne sokmaz, duygu sömürüsü yapmaz. İyiliğin gizli olanı makbuldür der, bu tür reklam kampanyalarına itibar göstermem.
Marketlerde en küçük alışverişlerimde dahi özellikle banka kartı (kredi kartı değil nakit kart) kullanırım. Çoğumuz para üstü olarak bize verilmesi gereken ve fakat yuvarlanan o kuruşları umursamadığımız için marketler milyonlarca lira haksız kazanç elde ederler. Bu sayede en azından o gün için benim üzerimden para kazanmamalarını sağlar, mutlu olurum.
Müşterisi olduğum banka cep şubesi kullanılarak yapılan havale ve EFT’lerden işlem ücreti almıyor. Sırf o 1 ila 3 lira bankanın kesesine kalmasın diye Opera Mobile Emulator kullanır,havale ve EFT işlemlerini cep telefonumdan yapıyormuş gibi bankayı kandırırım. Bu kadarcık olsun zarar verebiliyor olmak bile bana tarifsiz bir zevk verir (ki muhtemelen bunu paylaştığım için bu açığı kapatacaklardır).
Gözümün içine baka baka yalan söyleyen, her faturada farklı rakamlar telaffuz eden GSM operatörlerine karşı uzun zamandır ön ödemeli hat kullanırım. Ne yüklersem onu kullanırım, kimse bana zırt parası, zort gecikmesi diye kuruş kuruş iteleyemez.
Son zamanlarda moda olduğu üzere GSM firmaları için çalışan, insanların yolunu kesip zamanını çalan “bizim operatöre geçin size süper avantajlar sağlayalım” diyen şu tiplerden “ben zaten sizin operatörü kullanıyorum ki” diyerek tek hamlede kurtulurum. Çünkü bilirim ki onlar için halihazırdaki müşteri zaten çantada kekliktir. Tüm avantajlar, indirimler ve diğer cafcaflı şeyler yeni müşteriler kazanmak içindir.
Bir üst pakete geçin daha kârlı çıkın” anafikrine sahip tüm telefon görüşmelerine karşı tüm duyularım kapalıdır. Eğer karşımda herhangi bir hizmetin bir üst tarifesine geçmemi isteyen bir operatör varsa o telefonun beni sağmak, üzerimden daha fazla para kazanmak amaçlı açıldığını bilir, tüm tekliflerine inatla “hayır” derim. Bir firma asla ve asla daha az kazanacağı bir ürün veya hizmeti satmak için çağrı merkezi kurup, onlarca operatöre maaş ödemez.
Hiçbir kampanyayı, indirim sezonunu, fırsatı veya fırsat sitesini takip etmem. Eğer bir fotoğraf makinasına ihtiyacım varsa onu en ucuz biçimde satın alabilmenin yollarını ararım. Ama sırf bir sitede %44 indirime girdiği için o an ihtiyacım olmayan bir fotoğraf makinasına para vermem. Ya da bilmem hangi kartla çok ucuza gidilebildiği için Fethiye turuna katılmam. “Ama çok ucuuuz” olması ihtiyaç duymadığım bir şeye para vermem için geçerli bir sebep değildir.
Kredi kartı kullanmak müşteriye de küçük esnafa da zarar verir. Siz kredi kartı ile alışverişyaparsınız esnaf zarar görür, banka kazanır. Siz bonus/puan harcarsınız esnaf zarar görür, banka kazanır. Siz kredi kartınızın minimum tutarını ödemezsiniz, icralık olursunuz banka kazanır. Esnaf taksitli alışveriş parasını toplu olarak almak ister, zarar görür, banka kazanır. Bu güçlüyü daha da güçlendirip zayıfı ezen ve istisnasız her koşulda bankanın kazanmasını sağlayan, tam anlamıyla bir Yahudi sistemidir. Alım gücü düşük (bir başka deyişle fakir) vatandaş ile kazancını garantiye almak isteyen satıcı arasında sözüm ona bir güven köprüsükurar ve bu köprüden geçmek isteyen herkesi gıdım gıdım tırtıklar.
İşte sözün özü de bu aslında “tırtıklamak“. Bu ufak, zararsız gibi görünen kavramı asla hafife almamak gerek çünkü kapitalist sistemin devleri hep bu tırtıklamalar ile büyür, tıpkı okyanusların en büyük hayvanları olan balinaların en küçük hayvanlar olan planktonlar ile beslenmesi gibi.

Hiç yorum yok: