16 Şubat 2012 Perşembe

Ne vaat etmeli? - Mahir Kaynak

İki ülkede iki işçi, aynı makinanın başında, aynı malları, aynı kalitede üretsinler. Bunlardan daha gelişmiş ülkede çalışan diğerinden çok fazla ücret alır ve yaşam kalitesi diğerinden çok ilerdedir. Öyleyse kişinin refahını sadece ürettiği ile ölçemeyiz. Bu iki ülkedeki öğretim üyeleri aynı konuları okutsalar ve aynı düzeyde olsalar bile biri diğerinden çok fazla kazanır. Yani kişi sadece kendi kalitesi ve çalışmasıyla belli bir yaşam düzeyi sağlayamaz, kaderi ülkesinin gelişmişliğine bağlıdır. Bunun dışında güvenliği de ülkesinin gücüne bağlıdır. Mesela Irak’ta yaşayan bir insan, ne kadar değerli olursa olsun, ülkesine yönelik bir operasyonda hayatını kaybedebilir, hiçbir günahı olmayan çocukları da ölmeseler bile sefalete mahkum olur.


Seçim sürecinde, bazı partiler daha fazla, halka neler vereceklerini vaat ettiler. Bunun geçerliliğini irdeleyelim. Fakirlere para dağıtırsanız bunu önce yiyeceğe ayıracaktır. Parayı dağıttığınız anda ülkede yiyecek üretimi artmayacağı için ya hedefinize ulaşamazsınız ya da birinin yediğini kısar diğerine verirsiniz. Yani hedef ülkenin kalkınması ve üretimin halkın ihtiyaç önceliklerine göre yapılmasıdır. Kalkınmayı sadece milli geliri büyütmekle ölçmek hatalıdır. Mesela üretim artışı sadece lüks mallarda olursa milli gelir artar ama halkın büyük bir bölümünün refah düzeyi değişmez. Ne talep edilirse onun üretimi artar denir ama bu süreç de karmaşıktır ve devletin bir iktisat politikası olmalıdır.
Suudi Arabistan zengin bir ülkedir ama geliri petrol ihracından doğar ve dar bir     kadronun kontrolündedir. Bu ülke gerekli gereksiz bazı işler yaratarak halka bu parayı dağıtmak zorundadır. Dağıtan güç istediğine verir çünkü istihdam işçinin kalitesine göre yapılmamaktadır ve nitelikli işlerde yabancılar kullanılır. Böyle bir ülkede herkesi en     iyi okullarda okutsanız bile demokrasi gerçekleşmez çünkü parayı dağıtanı desteklemek zorunda kalınır.
Ülkeyi yönetecek kadrolar ülkenin bütünü için projeler gerçekleştirmeli ve bu projeler ileri teknoloji kullanmalıdır. Mesela bir uçak aldığınız zaman siz ABD’de fabrikada çalışan işçi ve mühendislerin yüksek yaşam koşullarını sağlarsınız, buna karşılık gömlek ihraç ederseniz Amerikalı sizin düşük gelirli bir işçinizin geçimine katkı yapar.
İktisadı rakamlara indirgemek, bu rakamların neleri içerdiğiyle ilgilenmemek ciddi hatalara yol açar. Bunun en büyük örneği Çin’dir. Herkesin gıpta ettiği büyüme rakamlarına ulaştılar ama ürettiklerini ihraç ediyor ve karşılığında ithalat yapmayıp mal sattığı ülkeyi borçlandırıyordu. Bu süreç sonsuza kadar süremezdi. Ekonomik kriz olarak adlandırılan olay bana göre bir operasyondu ve borçlu ülkeler ödeme yapmadan borçlarından kurtulacaktı. Bu çok karmaşık süreci basit bir örnekle açıklamaya çalışalım. Yunanistan bir adasını büyük bir para karşılığında yabancıya satsın. Adada egemenlik Yunanistan’da olacak sadece sahibinin adı yabancı olacaktır. O kişinin adadan elde ettiği geliri ülkesine götüreceğinden emin miyiz? Ya da eğer o adaya bir Yunanlı sahip olsaydı parasını bu ülkede tutar mıydı? Son zamanlarda ülkemizin dışına yapılan gelir transferlerinin ne kadarının vatandaşlarımıza ait olduğunu biliyor muyuz?

Hiç yorum yok: