1922′de “Hilafet için bütün Türk milleti kanını dökmeye hazırdır” diyen İnönü, 2 yıl sonra hilafetin kaldırılması durumunda İngiltere’nin Musul’u Türkiye’ye verebileceğini açıkladı. Musul Kürtleri, halifeliğin kaldırılmasının ardından Türkiye’yle yollarını ayırdı. İngiltere de Musul’u Türkiye’ye vermedi.
“Halifeliğin kaldırılması” isimli kitabıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarına ışık tutan Yrd. Doç. Ali Satan, İsmet İnönü ve Musul’la ilgili çarpıcı gerçekleri gün yüzüne çıkardı. İsmet İnönü’nün, hilafetin kaldırılması durumunda, İngiltere’nin Musul konusunda Türkiye’ye zorluk çıkarmayacağını İzmir’de yaptığı toplantıda kurmaylarıyla paylaşması İngiliz resmi raporlarında yer aldı.
İslam birliği anlamına gelen Pan-İslamizm fikrine karşı olan İngiltere’nin, halifenin himayesinde 1924′te yapılması planlanan İslam Konferansı’ndan rahatsız olduğu ve Ankara hükümetinin de buna göre hareket ettiği ortaya çıktı.
ANKARA’NIN TAVRI
Halife himayesinde 1924 Temmuz’unda Hicaz’da bir İslam Konferansı toplanması için çalışmalar yapan İslam ülkeleri ayrıca kendi ordusunu kurması ve bunun halife tarafından kontrol altında tutulmasını planlıyordu. Bu gelişmelerden rahatsız olan İngiltere, halifeliği bir güvenlik sorunu olarak görüyordu. Ankara hükümeti de İngiltere’nin duyduğu rahatsızlığın farkında olarak hareket ediyordu. Yeni Türkiye’nin kabulü ve uygar dünya ile iyi ilişkiler geliştirebilmesi için halifeliğin kaldırılması diplomatik bir koz olarak düşünülerek 3 Mart 1924 kaldırıldı.
GENERALLERLE TOPLANTI
İstanbul’da bulunan İngiliz yetkililerin hazırladığı resmi bir raporda da halifeliğin kaldırılmasıyla ilgili İsmet İnönü’nün çarpıcı ifadeleri yer aldı. İsmet Paşa İzmir’de generallerle yaptığı görüşmede, “Hilafeti kaldırarak hanedanı sürgüne gönderip hanedan arazisine el koymak İngiltere’nin Pan-İslamizm endişelerine mani olabilir. Böylelikle İngiltere hükümetinin Musul meselesinde Türkiye’ye daha az problem çıkarmaya meyilli olduğunu söyleyebilirim” dedi.
Ancak Musul konusunda gelişmeler Türkiye’nin beklediği şekilde olmadı. Musul’da nüfusun çoğunluğu milliyetçi düşünceden uzak olarak dini duyarlılıkları sebebiyle İstanbul’daki halifeye bağlılık duyan Müslüman Kürtler’den oluşuyordu. Kürtler, İslam’a olan bağlılıkları dolayısıyla Türkiye’yi Irak’a tercih ederken, halifeliğin kaldırılması İngiltere açısından mükemmel fırsat olarak değerlendirildi. Türkiye’nin yakın, orta ve uzun vadede ortaya çıkması muhtemel Pan-İslamik tehlikeyi ortadan kaldıran diplomatik jesti, İngiltere tarafından aleyhte kullanıldı. İngiltere Musul’u Türkiye’ye vermedi.
İNGİLTERE’DEN ÖVGÜ
Yaşanan bu gelişmelerin ardından İngiltere Dışişleri Bakanlığı yetkilisi D.G. Osborn’dan Türkiye ve Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili ilginç bir açıklama geldi. Osborn açıklamada şunları söyledi: “Osmanlı halifeliği kaldırıldı. Bütün hanedan üyeleri son padişahın ardından sürgüne gidecekler.
Kemal, Türk İmparatorluğu’nun çöküşüne sebep olan her şeyi temizlemeye yeni Türk devletine doğru ve taze bir hamle yaptırmaya hep kararlıydı. Bunun sonucudur ki kapitülasyon kalktı, Rumlarla Ermeniler kovuldu, İstanbul’un başkentliği reddedildi. Saltanat devrildi şimdi de halifelik kaldırıldı. Tamamen barışçı yollarla muazzam bir ihtilal yapıldı. Kemal’in cesaretine, kararlılığına ve devlet adamlığına hayran olmamak elde değil.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder