Türkiye’nin yakın tarihi hâlâ cevap bulmamış birçok olayla doludur. Bu olaylar döneme ait birçok belgenin ortaya çıkmasıyla yeni yeni sorgulanmaya ve gerçeklerin önündeki engellerin kaldırılmasıyla yerli yerine oturmaya başladı.
Koca bir imparatorluğun yıkılıp Cumhuriyet’in kurulmasıyla yepyeni bir dönem başlamıştı. Mustafa Kemal Atatürk inkılâplara hız vermiş, toplumu dönüştürmeye çalışıyordu. Bu yönde Saltanat ve Halifelik kaldırılıyor; Harf İnkılâbı, Şapka Devrimi gibi reformlar yapılıyordu.
Ancak halk her şeyi benimsemiş değildi. Cumhuriyet’e geçilmiş ama demokrasi unutulmuştu. Ülkede tek parti yönetimi vardı. İnsanlar şimdiki durumun Osmanlı döneminden ne farkı kaldığını sorgulamaya başlamıştı. Kurtuluş Savaşı’nın ünlü komutanı Kazım Karabekir, “Kurtuluş Savaşı’yla bağımsızlığımız kazandık ama tek partiyle özgürlüğümüzü kaybettik” demişti.
İnkılâplar yapılıyor, ancak bunların halk tarafından benimsenmesi kolay olmuyordu. Bunlara paralel olarak bazı provokasyonlar da olmuyor değildi. 1930 Menemen olayı bunların en tipik ve bedeli en ağır olanıydı.
Menemen Olayı’nın başlamasıyla ilgili iki temel iddia var. Birinci iddia şöyle: 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte halifelik kaldırılmış, laik bir dünya görüşü benimsenmişti. Türbeler, mahalle mektepleri kaldırıldı. Tarikatçılık, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, büyücülük, muskacılık vb. 13 Aralık 1925 tarih ve 677 sayılı kanunla yasaklanmıştı.
İşte yeni rejimin eski ayrıcalıklarını yok ettiğini iddia eden, başında İstanbul merkezli Nakşibendi şeyhi Şeyh Esad’ın bulunduğu grup, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın olaylı İzmir gezisini bahane ederek böyle bir olay girişiminde bulunmuştur.
İkinci iddia : Serbest Cumhuriyet Fırkası Halkla Bütünleşiyor
Kubilay olayı olarak da bilinen Menemen Olayı 1930’da Ali Fethi Okyar tarafından Atatürk’ün tavsiyesiyle kurulmuş olan Serbest Cumhuriyet Fırkası’yla da ilişkilendirilir. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın tersine özel teşebbüsü savunan Serbest Fırka kısa zamanda halkın ilgisine mazhar oldu.
Cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve laikliği savunan Serbest Fırka ayrıca anayasada belirtilen hakların herkes için eşit olarak hayata geçirileceğine de güçlü vurgu yapıyordu. Ayrıca ülkenin kalkınmasında yabancı sermayeye gerek olacağı savunuluyor; ekonomik anlayışta ve girişimlerde liberalizmin benimseneceği ve ferdi girişimlerin destekleneceği açıklanıyordu.
Bu fikirlerle ortaya çıkan Serbest Fırka 1930 Ekim ayında yapılan yerel seçimlerde oldukça başarılı sonuçlar almıştı. Serbest Fırka’nın seçim öncesi İzmir ve çevresinde halkın geniş destek verdiği bir parti olarak ortaya çıkmış olması ve Ali Fethi Bey’in olaylarla geçen İzmir ve Ege seyahati esnasında halkın bu partiye ve liderlerine gösterdiği coşkulu tezahüratlar, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın belli kesimlerince hoş karşılanmamakta ve hatta endişe duyulmaktaydı.
Halkın bu partiye olan desteğini çok abartılı şekilde M. Kemal Paşa’ya aktaran Cumhuriyet Halk partililer Mustafa Kemal Paşa’yı da ikna etmişler ve bu partinin kapatılmasını istemişlerdi. Bunun üzerine Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın Başkanı Ali Fethi Bey’le görüşen Mustafa Kemal Paşa, bu görüşmede ondan partisini kapatmasını istemişti. 17 Kasım 1930 günü Parti Başkanı Ali Fethi Bey, İçişleri Bakanlığı’na bir dilekçe ile başvurarak partisinin kapandığını bildirmişti. Bir iddiaya göre halkın Serbest Fırka’ya olan yoğun ilgisini gören Cumhuriyet Halk Partililer bir daha böyle bir olay yaşanmasın diye Menemen Olayı’nı planlamışlardı.
Genç Türkiye Cumhuriyeti 1925’teki Şeyh Sait İsyanı’nın şokunu atlatamadan bu kez Menemen Olayı’yla sarsılmıştı. Niçin böyle bir olay yaşandığı devletin zihninde de soru işaretlerine sebep olmuştu. Olayların bastırılmasından sonra Dolmabahçe Sarayı’nda Mustafa Kemal Paşa başkanlığında bir toplantı yapıldı.
Olaylar sonrası Menemen, Manisa ve Balıkesir’de sıkıyönetim ilan edildi. Asteğmen Kubilay ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’nin cenazeleri Menemen’de defnedildi. Peşinden bu üç isim anısına Menemen’in Ayyıldız Tepesi’nde anıt dikildi.
Dönemin tanıklarına göre Mustafa Kemal bu olaya çok sert tepki gösterdi.Yunan İşgalinin ıstırabını yaşamış bir bölgede bu olayın meydana gelmesi üzerine, bazı kaynaklara göre, ilçenin haritadan silinmesini emretti. Ertesi gün de, "Böyle emirler verirsem, uygulamayın, sonra bir daha sorun" dedi. Ancak olayın niteliği ve cereyan ediş şekli nedeniyle çileden çıktığı kesin. 28 Aralık 1930'da orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında, "Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkâr bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu belirtti.
Menemen olayıyla ilgili en ilginç iddia ise Yalçın Küçük’ten geldi. Küçük’e göre 1930’da halkın çok yoksul, ekonomik durum parlak değildi ve bu makûs tabloyu örtbas etmek için Menemen Olayı planlanmıştı.
Gerçek böyle midir, değil midir bilmiyoruz. Tek bildiğimiz ortada açık bir komplonun olduğu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder