22 Ağustos 2013 Perşembe

‘Demokratik darbe’ kuramının mucidini takdimimdir-Mars’a ve darbeye meraklı bir Türk genci-Taha Kıvanç

‘Demokratik darbe’ kuramının mucidini takdimimdir

Mısır’da demokrasiye müdahaleye Batılı yönetimlerin seyirci kalmasının ardında bir ‘strateji’ değişikiği seziyor ve onu destekleyecek bir ‘kavramlaştırma’ bulunabileceğini düşünüyordum da, değişikliğin fikir babasının bir Türk olabileceğini aklımın ucundan bile geçirmemiştim...

Mısır’da demokrasiye müdahaleye Batılı yönetimlerin seyirci kalmasının ardında bir ‘strateji’ değişikiği seziyor ve onu destekleyecek bir ‘kavramlaştırma’ bulunabileceğini düşünüyordum da, değişikliğin fikir babasının bir Türk olabileceğini aklımın ucundan bile geçirmemiştim...



Şimdi sizlere o fikir babasını takdim ediyorum: ABD’nin Portland kentinde bulunan Lewis & Clark Hukuk Fakültesi’nden Ozan Varol...

Kendisini tebrik ediyorum. Akademik araştırmacı olarak girdiği ilk günden başlayarak yaptığı birkaç yayınla, adım adım, “Darbe var, darbecik var...” görüşünü işlemiş... İşlemiş ve birileri üzerinde etkili de olmuş...

Uzunca çalışmasının başlığı da olan icat ettiği kavram ne demek istediğimi herhalde açıklayacaktır: ‘The Democratic Coup d’Etat’ (‘Demokratik darbe’)... Ozan Bey’in hemen bütün yayınları kavramı zihinlere yerleştirmeye yarayacak çalışmalar: ‘Halkının çoğunluğu müslüman olan bir ülkede lâiklik mümkün müdür?’ diye sormuş bir çalışmasının başlığından... Onu takip eden çalışmasıise ‘Anayasal demokrasinin koruyucusu olarak asker’ başlığını taşıyor...

Sonrasında ‘demokratik darbe’ kavramına geçiş zor olmamış tabii...

Hep böyle olur: Bir yerde karşıma çıkan tuhaflığın peşine düşünce önceleri hiç aklıma gelmeyen ayrıntılar çıkıverir karşıma. CBC News’den Daniel Schwartz adlı birinin Mısır’daki askeri darbeyi geçmişte Türkiye’de yaşananlarla karşılaştıran makalesindeki saçmalıklar dikkatimi çekti. Schwartz 1960’da Menderes hükümetini deviren darbeye benzetmiş Mısır’da yaşananı; ama Menderes’in günahı olarak kayda geçirdiklerinin çoğu darbecilerin bile iddiasından ileri şeyler...

“Nereden çıkarmış bunları?” diye merakım kabarınca, yazının ortalarında kaynak olarak daha önce adını işittiğimi sanmadığım Ozan Varol’un ismiyle karşılaşıverdim. “Kimmiş bu?”sorumun cevabı için yaptığım araştırma karşıma ‘demokratik darbe’ kavramını ve mucidini çıkardı...

Şöyle diyor ‘Demokratik darbe’ çalışmasında Ozan Bey“Bu makalemde, ‘demokratik darbe’ dediğim, genellikle ihmal edilmiş bir kavramın tipik özelliklerini ve anayasal sonuçlarını ele alıyorum. Akademik hukuk literatüründe bugüne kadar bütün askeri darbeler demokrasi-karşıtı çerçevede değerlendirilmiştir. Bu alışıldık çerçeveye göre askeri darbeler tamamen demokrasi-karşıtıdır ve sivil yöneticileri yerinden edip ülkelerini sonsuza kadar kendileri yönetmeyi düşünen iktidara aç askerler tarafından gerçekleştirilmiştir. Kabul edilmiş görüşe göre, bütün askeri müdahaleler istikrara, meşruiyete ve demokrasiye darbe indirir.”

Anladığınız üzere, Ozan Varol,alışıldık çerçeveye meydan okuyor kendi icadı olan ‘demokratik darbe’ kavramıyla... Okuyalım: “Mısır ve Türkiye’de 2011 yılında yürüttüğüm saha çalışmasına dayanan bu makale, alışıldık görüş ile üzerine dayandığı kabullere meydan okuyor. Her askeri darbe demokrasi-karşıtı yönlere sahip olsa da bazı darbeler belirgin biçimde bazılarından daha fazla demokrasiyi teşvik eder. Otoriter ve totaliter rejimlere karşı halk muhalefetine bir cevap teşkil ettiği, o tür rejimleri devirip özgür ve âdil seçimlere yol açtığı için...”

Washington’daki ‘Neo-Çılgınlar’ takımının bile aklına gelmeyen parlak bir fikir bu. Bulunca mal bulmuş mağribi gibi sarıldıklarına adım gibi eminim... Gen. Sisi’ye de okutmuşlarsa bu çalışmayı, adam da kendisini ‘demokratik darbe’ yaptığına inandırmış olabilir...

Ozan Varol’un çalışmasında sunduğu darbe-sonrası yol haritasıyla Sisi Paşa’nın ilân ettiği arasında da yakınlıklar var.

Meraklandınızsa okumaya devam edebiliriz: “Demokratik darbeyi müteakip, ordu, demokratik seçimler yapılana kadar ülkeyi geçici bir hükümet oluşturarak yönetir. Demokratik geçiş süreci boyunca ordu sürece yakın ilgisini esirgemez ve bu arada yazılacak yeni bir anayasaya siyasi tercihlerini yansıtmaya çabalar...”

Kolay mı bu? Zorluğunu bildiği için 1960’da Türkiye’de, 1974’te Portekiz’de, 2011’de Mısır’da yaşananlardan hareketle üç farklı yöntem öneriyor Ozan Varol: Prosedürü önplana alan... Özü önemseyen... Kurumsal...

Türkiye ile Mısır arasında da darbeye müstahaklık açısından fark görmüyor mucidimiz...

Yarını bekleyeceksiniz...

Şimdi sizlere o fikir babasını takdim ediyorum: ABD’nin Portland kentinde bulunan Lewis & Clark Hukuk Fakültesi’nden Ozan Varol...

Kendisini tebrik ediyorum. Akademik araştırmacı olarak girdiği ilk günden başlayarak yaptığı birkaç yayınla, adım adım, “Darbe var, darbecik var...” görüşünü işlemiş... İşlemiş ve birileri üzerinde etkili de olmuş...

Uzunca çalışmasının başlığı da olan icat ettiği kavram ne demek istediğimi herhalde açıklayacaktır: ‘The Democratic Coup d’Etat’ (‘Demokratik darbe’)... Ozan Bey’in hemen bütün yayınları kavramı zihinlere yerleştirmeye yarayacak çalışmalar: ‘Halkının çoğunluğu müslüman olan bir ülkede lâiklik mümkün müdür?’ diye sormuş bir çalışmasının başlığından... Onu takip eden çalışmasıise ‘Anayasal demokrasinin koruyucusu olarak asker’ başlığını taşıyor...

Sonrasında ‘demokratik darbe’ kavramına geçiş zor olmamış tabii...

Hep böyle olur: Bir yerde karşıma çıkan tuhaflığın peşine düşünce önceleri hiç aklıma gelmeyen ayrıntılar çıkıverir karşıma. CBC News’den Daniel Schwartz adlı birinin Mısır’daki askeri darbeyi geçmişte Türkiye’de yaşananlarla karşılaştıran makalesindeki saçmalıklar dikkatimi çekti. Schwartz 1960’da Menderes hükümetini deviren darbeye benzetmiş Mısır’da yaşananı; ama Menderes’in günahı olarak kayda geçirdiklerinin çoğu darbecilerin bile iddiasından ileri şeyler...

“Nereden çıkarmış bunları?” diye merakım kabarınca, yazının ortalarında kaynak olarak daha önce adını işittiğimi sanmadığım Ozan Varol’un ismiyle karşılaşıverdim. “Kimmiş bu?”sorumun cevabı için yaptığım araştırma karşıma ‘demokratik darbe’ kavramını ve mucidini çıkardı...

Şöyle diyor ‘Demokratik darbe’ çalışmasında Ozan Bey“Bu makalemde, ‘demokratik darbe’ dediğim, genellikle ihmal edilmiş bir kavramın tipik özelliklerini ve anayasal sonuçlarını ele alıyorum. Akademik hukuk literatüründe bugüne kadar bütün askeri darbeler demokrasi-karşıtı çerçevede değerlendirilmiştir. Bu alışıldık çerçeveye göre askeri darbeler tamamen demokrasi-karşıtıdır ve sivil yöneticileri yerinden edip ülkelerini sonsuza kadar kendileri yönetmeyi düşünen iktidara aç askerler tarafından gerçekleştirilmiştir. Kabul edilmiş görüşe göre, bütün askeri müdahaleler istikrara, meşruiyete ve demokrasiye darbe indirir.”

Anladığınız üzere, Ozan Varol,alışıldık çerçeveye meydan okuyor kendi icadı olan ‘demokratik darbe’ kavramıyla... Okuyalım: “Mısır ve Türkiye’de 2011 yılında yürüttüğüm saha çalışmasına dayanan bu makale, alışıldık görüş ile üzerine dayandığı kabullere meydan okuyor. Her askeri darbe demokrasi-karşıtı yönlere sahip olsa da bazı darbeler belirgin biçimde bazılarından daha fazla demokrasiyi teşvik eder. Otoriter ve totaliter rejimlere karşı halk muhalefetine bir cevap teşkil ettiği, o tür rejimleri devirip özgür ve âdil seçimlere yol açtığı için...”

Washington’daki ‘Neo-Çılgınlar’ takımının bile aklına gelmeyen parlak bir fikir bu. Bulunca mal bulmuş mağribi gibi sarıldıklarına adım gibi eminim... Gen. Sisi’ye de okutmuşlarsa bu çalışmayı, adam da kendisini ‘demokratik darbe’ yaptığına inandırmış olabilir...

Ozan Varol’un çalışmasında sunduğu darbe-sonrası yol haritasıyla Sisi Paşa’nın ilân ettiği arasında da yakınlıklar var.

Meraklandınızsa okumaya devam edebiliriz: “Demokratik darbeyi müteakip, ordu, demokratik seçimler yapılana kadar ülkeyi geçici bir hükümet oluşturarak yönetir. Demokratik geçiş süreci boyunca ordu sürece yakın ilgisini esirgemez ve bu arada yazılacak yeni bir anayasaya siyasi tercihlerini yansıtmaya çabalar...”

Kolay mı bu? Zorluğunu bildiği için 1960’da Türkiye’de, 1974’te Portekiz’de, 2011’de Mısır’da yaşananlardan hareketle üç farklı yöntem öneriyor Ozan Varol: Prosedürü önplana alan... Özü önemseyen... Kurumsal...

Türkiye ile Mısır arasında da darbeye müstahaklık açısından fark görmüyor mucidimiz...

Yarını bekleyeceksiniz...

Mars’a ve darbeye meraklı bir Türk genci


Etrafımızdaki coğrafyada meydana gelmekte olan hareketlenmelere ‘demokratik darbe’ kuramıyla katkıda bulunanın bir Türk hukukçusu olduğunu fâş edince aldığım ilk tepki şaşırtıcıydı. Bir dostum, “Aman ne büyük olay” diyebildi sözgelimi...

Gerçekten çok büyük bir olay değil. 27 Mayıs (1960) darbesine de ülkemizin anlı şanlı hukukçuları fetva vermişlerdi; hatta Milli Birlik Komitesi “Acaba idam olmasa mı?” tereddüdüne kapıldığında, İstanbul Üniversitesi’nin ‘ordinaryus’ unvanlı profesörleri Ankara’ya kadar gidip “Aman ha, birkaç idam olmazsa darbeniz meşruiyetini kaybeder” aklını bile vermişlerdi...

Ozan Varol’un yaptığı daha basit: İtibarlı hukuk dergilerinde çıkan kapsamlı birkaç makalede, “İslâm Dünyası’nda lâiklik zor” diye başladığı“Asker demokratik sistemin koruyucusudur” diye devam ettirdiğigörüşlerini, 2011 yılında Türkiye ve Mısır’a uğradıktan sonra, “Her darbe demokrasiye karşı sayılmaz, İslâm Dünyası’ndaki askeri müdahaleler demokratik darbedir” teziyle taçlandırmış bulunuyor... (Yazımın internet versiyonunda verdiğim linklerden yazılara ulaşılabilir. TK)

Yol haritası olarak, askerlere, “Gözünüzün sürekli üstünde olacağı bir yönetim tarzına ulaşmak için sivilleri kullanın” aklını veriyor Ozan Bey, ama tezini yeniden elden geçirip askere‘sürekli iktidar’ talebine kadar da işi vardırabilir...


Dostum Türkiye ölçeğinden bakıp keşfimi fazla önemsememekte haklı olabilir, ama olayı benim için önemli kılan ‘darbe’ kavramına ‘iğrenç’ bir sözcük olarak baktığı bilinen Batılı zihinleri bu tezin etkilemesi... Obama bir türlü ‘darbe’ diyemediyse, AB ülkeleri yönetimleri darbeyi kınamakta tereddüt etmekteyse, büyük ihtimalle, Ozan Varol’un tezlerinden zihinlerinin karışması yüzündendir...

Mısır’daki askeri müdahaleye ‘demokratik darbe’ damgasını vurmaya yarayan tezin Harvard International Law Journal’de yayımlandığını söylemekle yetineyim. Orada çıkan bir makale Washington’dan Londra’ya ve Berlin’e kadar dikkate alınır...

Nasıl alınmasın? ‘Demokratik darbe’ çalışmasında Bazı darbeler, otoriter ve totaliter rejimlere karşı halk muhalefetine bir cevap teşkil ettiği, o tür rejimleri devirip özgür ve âdil seçimlere yol açtığı için, belirgin biçimde bazılarından daha fazla demokrasiyi teşvik eder...” diyor Ozan Varol...

Askerin demokrasinin koruyucusu olduğunu ileri sürdüğü çalışmasında ise, “Türkiye ve Portekiz’de 1960 ve 1974’te gerçekleşmiş darbeler yeni elde edilmiş demokrasilere nasıl kurumsal hayati destek sağlamışsa, bu tezin Mısır’a uygulanabilir bir yönü de var” diyor...

Mısır’daki darbe sonrası yaşananlara bakılınca Batı’da bu tezin bayağı taraftarı olmuş besbelli...

Keşke Amerikalılar genç Ozan’ı Mars’a gönderselerdi...

Ülkemiz NASA tarafından Mars’a gönderilecek ‘Apex’ ve ‘Athena’ adlı uzay araçlarını yönlendirecek altı kişilik kumanda heyetinde yer alacağı haberiyle duydu ilk kez Ozan Varol adını... 2000 yılıydı. Ozan o sırada ABD’de Cornell Üniversitesi’nde astronomi okuyordu. Henüz birinci sınıf öğrencisiyken okuluyla NASA arasında ortak bir proje yürütüldüğünü öğrenip derhal bir mesajla“Beni de alın” demişti.

“Mars’ta bir Türk var” başlıklıhaberi9 Ocak 2000 tarihli Radikal’den okuyalım: Azmin zaferi-
Proje sorumlusu Dr. Steven Squyres'e e-mail gönderip görev almak istediğini söyleyenOzan'a, yaklaşık 500 sayfalık bilimsel metinler ve iki haftalık bir süre verilmiş. Gece gündüz demeden metinleri okuyan OzanSquyres'in yaptığı sözlü sınavdan başarıyla çıkmış. Başarısını ‘Çok istiyordum’ diye açıklayan Ozan, böylece beşi ABD'li olan ekibe tek yabancı üye olarak girmeyi başarmış.”

Aynı haber benzer bir coşkuyla Milliyet’te de yer almış olmalı ki, ertesi gün, gazetenin okur temsilcisi Yavuz Baydar“Bu kadar da abartmayalım” demiş değerlendirme yazısında...

Üsküdar Amerikan mezunu Ozan Varol hukuka astronomiden sonra merak sarmış olmalı...

Henüz 30 yaşında olduğuna göre daha kendisinden çok söz ettirebilir...

Hiç yorum yok: