15 Nisan 2013 Pazartesi
BULGAR BOYLARININ ORTA İDİL BÖLGESİNE GÖÇÜ VE NOVİNKOVSK KURGANLARI-Dinçer Koç∗
Özet
Doğu Avrupa Türk tarihinin en önemli tarihi figürlerinden biri olan
Bulgarların Büyük Bulgar Devleti dağıldıktan sonra Hazar Kağanlığı’nın
hâkimiyetine giren boylarının VII. yüzyılın sonlarından X. yüzyılın başlarına
kadar olan tarihleri yazılı kaynakların yetersiz olması nedeniyle doğru bir
şekilde aydınlatılamamıştır. Bundan dolayı Bulgar boylarının bu süreçteki
tarihleriyle ilgili ana kaynaklar arkeolojik kalıntılardır. Bu manada X.
yüzyılda İdil Bulgar Devleti’nin kurulmuş olduğu Orta İdil bölgesinin
Türkleşme süreci ve Bulgar boylarının buraya gelmelerinin tarihlerinin
aydınlatılmasında en önemli veriler onlar tarafından bırakılmış olan
mezarlıklardan elde edilmektedir.
Rusya Federasyonu Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nin güney sınırlarında
bulunan Samara ve Ulyanovsk bölgelerinde tespit edilen Novinkovsk
kurgan mezarlıkları Bulgar boylarının Orta İdil bölgesine girişlerini
simgeleyen ve onlara ait en eski arkeolojik kalıntıları içeren kaynaklardır.
Bu makalenin amacı Novinkovsk kurganlarından elde edilen materyaller
ışığında erken dönem Bulgarların kültürünü ve onların Orta İdil bölgesine
VII. yüzyılın sonlarından geç olmamak üzere girmiş olduklarını
aydınlatmaktır.
GİRİŞ
Bugün Kazan Tatarlarının da yaşadığı ve IX-X. yüzyıllar sınırlarında İdil
Bulgar Devleti’nin kurulmuş olduğu Orta İdil bölgesinin1 Türkleşmesi süreci
yeterli yazılı kaynakların olmayışı nedeniyle arkeolojik araştırmalara dayalı
olarak incelenmektedir. Araştırmacıların büyük kısmı bölgenin Türkleşme
sürecini; VII. yüzyılın sonundan başlayarak iki yüzyıldan uzun bir zaman
diliminde tekrarlanan dalgalar şeklinde ezelden beri Fin-Ugorlara ait
topraklara Bulgar Türklerinin girmeleri ile başlatır2. Tarihi hadiselerin
gidişatı da bu görüşü destekler.
Bilindiği üzere 626 yılında Avar Kağanlığı’nın Sasanilerle
gerçekleştirdiği İstanbul kuşatmasının başarısızlıkla sonuçlanmasından
sonra Karadeniz’in kuzeyindeki Bulgar boyları üzerindeki siyasi baskı da
azalır3. 630-631 yıllarında Batı Gök-Türk Kağanlığı’nda da iç çatışmaların
yaşanması Bulgar boylarının bağımsızlığını kolaylaştırır4. Bu karışık
milletler arası durum Kubrat Han5 idaresinde Bulgar Türklerinin
Karadeniz’in kuzeyinde bir devlet kurmalarıyla neticelenir6. Bu sebeple
Patrik Nikephoros “Kısa Tarih”inde bildirdiğine göre 635 yılında: “Tam da o
zamanlarda Organa’nın akrabası Hunno-Hundurların hükümdarı Kubrat
Avar Kağanı’na karşı ayaklandı ve onun etrafındaki bütün halkı
aşağılamalara tabi tutarak öz topraklarından kovdu. Herakleios’a elçiler
gönderdi ve onunla barış imzaladı. Onlar ömürlerinin sonuna kadar bunu
muhafaza ettiler. Herakleios da ona hediyeler gönderdi ve ‘patrikios’ unvanını
verdi”7. Ancak yine Bizans kaynaklarından öğrendiğimize göre Kubrat
Han’ın ölümünden sonra oğulları onun birbirlerinden ayrılmamalarına dair
vasiyetine uymadılar ve taht kavgası içerisine girdiler. Bu durumdan
yararlanan Hazar Türkleri Büyük Bulgar Devleti’nin hâkimiyeti altındaki
Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlara sahip olma düşüncesiyle harekete
geçtiler. A. P. Smirnov Bizans yazarı Theophanes’in bu konuyla ilgili kaydını
şöyle aktarmaktadır:
“…Bulgarların ve Kotragların hükümdarı olduğu söylenen
Krobat (Kubrat), Konstantin devrinde vefat etti ve beş erkek
çocuğu kaldı. O (Kubrat), onlara (oğullarına) başka bir halkın
köleleri olmamalarını ve her zaman kendileri hüküm sürsünler
diye hiçbir zaman birbirlerinden ayrılmamalarını ve vatanlarını
terk etmemelerini vasiyet etti. Onun ölümü üzerinden biraz
zaman geçtikten sonra beş oğlu aralarında anlaşmazlığa
düştüler ve herkes kendi hâkimiyetindeki halkıyla dağıldı. Büyük
oğul Batbayan ata topraklarının doğu kısmını alarak vatanında
kaldı. Kotrag adındaki ikinci kardeş Don Nehri’ni geçerek büyük
kardeşinin karşısına yerleşti. Dördüncü ve beşinci kardeşler İster
Nehri’ni, ya da Tuna, geçtiler ve onlardan biri Pannonya’ya
Avarlara gitti ve Avar Hakanı’nın hâkimiyetine girdi ve
kuvvetleriyle orada kaldı, diğeri ise Ravenna’da Pentapolis’e
yerleşti ve Hıristiyan Kralı’nın hâkimiyetini tanıdı. Sonra,
Asparuh adındaki beşinci kardeş Dnyeper ve Dnyesteri geçerek
Olga’yı (bu nehirler Tuna’dan daha kuzeydedirler) istila etti,
Tuna ve bu nehirler arasına burayı tehlikesiz ve her taraftan
aşılması güç olarak bilip yerleşti. Zira burası önden bataklık
diğer taraflardan ise nehirlerle çevrili idi ve bundan dolayı
ayrılarak zayıflayan halk için düşmanlara karşı büyük emniyet
sağlıyordu.
Onların beş parçaya ayrılmaları ve bu zayıflamadan dolayı
önceleri Sarmatya olan Berdziliya ülkesinin içersinden çıkan
büyük Hazar kabilesi Kaspiy Denizi’ne (Hazar Denizi) kadar
bütün ülkeye hâkim oldu ve ilk Bulgarya’nın hükümdarı büyük
kardeş Batbayanı kendi tebaası yaptı ve o günden beri ondan
haraç alıyor…”8
Kayıttan da anlaşılacağı üzere Bulgar boylarının bir kısmı Hazar
hâkimiyetine girmek istemeyerek vatanlarını terk etmişlerdir. Fakat
onların önemli bir kısmı da Hazarlara itaat etmiştir. Bu durum uzun
vadede İdil Bulgar Devleti’nin kurulmasına zemin hazırlamıştır. Zira
Hazarlara boyun eğen Bulgarların kuzeye hareket ederek İdil Bulgar
Devleti’nin temellerini atmaya başladıklarını söylemek mümkündür.
Arkeolojik bulgulara göre Orta İdil’e ulaşan Hazar boyları (Bulgar boyları)
Kama ağzına kadar İdil’in her iki yakasına da sahip çıkmışlardır9. Bilindiği
üzere İdil Bulgar Devleti’ni meydana getiren etnik unsurlar Eskil boyu
haricinde daha önce Hazar Kağanlığı bünyesinde yer alan Türklerdi. İşte
Hazarların baskısı altındaki Bulgar göçebelerinin bir kısmı VII. yüzyılın
üçüncü çeyreğinden geç olmamak üzere Azak yanı bozkırlarından Orta İdil
bölgesine doğru hareket etmeye başlamışlardır10. Bu Türk boylarından
Bulgarlar, Bersulalar, Eskiller, Suvarlar ve Barancarlar X. yüzyılın başında
Orta İdil bölgesinde Bulgar boylar konfederasyonunu meydana
getireceklerdi11.
Bulgar boylarından hangisinin Orta İdil’e önce girdiği belli değildir.
Ancak onlara ait olduğu arkeologlarca ifade edilen kurgan mezarlar son
yıllarda Rusya Federasyonu’nun Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nin
güneyinde yer alan Samara ve Ulyanovsk bölgelerinde ortaya çıkarılmıştır.
Arkeologlarca VII. yüzyılın sonları olarak tarihlendirilen bu kurganlı
mezarlıklar, bir kısmının bulunduğu köyün adına istinaden “Novinkovsk
tipi” olarak adlandırılmıştır. Arkeologlar da Novinkovsk kurganlarına
dayanarak Bulgar boylarının Orta İdil’e ilk göç hareketlerini tamamen
dayanıklı olarak Kubrat’ın Büyük Bulgar Devleti’nin dağılması ile bağlantılı
kılmaktadırlar12. Novinkovsk tipi kurganların araştırmacılarından G. İ.
Matveeva Bulgar boylarının bir kısmının Asparuh önderliğinde Tuna’ya
göç ettiği sıralarda Novinkovsk mezarlarını bırakan nüfusun Orta İdil
bölgesine göç ettiği düşüncesindedir13. Novinkovsk II mezarlığındaki
kafataslarını incelenmesi sonucunda antropolog N. M. Rud şu hükme
varmıştır: “bu mezarlığı bırakmış olan nüfus, kronolojik ve odontolojik
göstergeler kompleksine göre Volga (İdil) çevresi ve Don çevresi Bulgar
göçebe soylarının yayılma çevresine dâhildir ve antropolojik içerik
açısından da karmadır14. Sonuç olarak antropologlar (İ. R. Gazimzyanova,
N. M. Rud, A. A. Hohlov) Orta İdil’in erken Bulgar kurganlarının
kafataslarının analizine dayanarak Mongoloid ve Evropeoid hatları olan
karma yapıyı ve farklı kökenleri ön plana çıkarmaktadırlar15.
NOVİNKOVSK KURGANLARININ TARİHLENDİRİLMESİ
Avrasya’nın Ortaçağ arkeolojik kalıntılarının geniş fonundaki kemer-kayış
takıları üzerinde ayrıntılı araştırmada bulunan A. V. Bogaçev, Novinkovsk
tipi eserleri için kronolojik çizelge hazırlamış olup Samaralı arkeologların
son buluntularına da dayanarak Pereştepinsk16-Şilovsk seviyesini ortaya
çıkarmayı başarmıştır. Bu katman VII. yüzyılın ikinci yarısına
tarihlendirilmiştir17. Novinkovsk tipi kurganların tarihlendirilmesi
açısından nümizmatik veriler de oldukça ilgi çekicidir. Şilovsk
kurganlarında iki adet altın Bizans sikkesi bulunmuştur. Bu sikkelerden
birinin üzerinde Bizans İmparatoru Herakleios (610-641) ve onun oğlu
Herakleios–Konstans’ın (641-668) tasvirleri bulunmaktaydı. Bu sikke VII.
yüzyılın 20’li yıllarına aittir. İkinci para ise ayrı basım Bizans sikkesiydi.
Üzerinde Bizans imparatorlarından birinin yüzü tasvir edilmişti ve etrafı ne
olduğu belli olmayan işaretlerle özellikle de Bizans harfleriyle yazılmıştı. Bu
sikkelerin basımı üzerinden mezara koyulmasına kadar yaklaşık 20 yıl
geçtiği tahmin edilmektedir18. Bu da Şilovsk kurganlarının VII. yüzyılın
ikinci yarısına ait olduğu sonucunu çıkarmaya sebep teşkil etmektedir.
NOVİNKOVSK KURGANLARININ ÖLÜ GÖMME RİTÜELİ
Arkeologlar VII. yüzyılın ikinci yarısı ile VIII. yüzyılın üçüncü çeyreği
arasındaki zaman dilimine ait Novinkovsk tipi olarak adlandırılan bu
kalıntıları Bulgar göçebelerinin Orta İdil’de bıraktığı en eski kültür katmanı
olarak değerlendirmektedirler. Son 30 yıl boyunca Samara ve Ulyanovsk
bölgelerinde incelenen yaklaşık üç yüz kadim Bulgar defni arkeologlarca üç
gruba ayrılmıştır: 1)Taş-toprak set altına gömülen definler 2)Toprak set
altına gömülen definler 3)Kurgansız yeraltı mezarları… Bunlardan en
yaygın olanları taş-toprak set altına gömülen kuyulu kurgan mezarlarıdır.
Toprak set içine kireç taşlarıyla örtülmüş bütün kurganlar Samara Luka19
ve özellikle de onun güney kısmında yer almaktadır. Kurganlar oval
şekildedir. Çapları 3 ile 15 metre arasında değişmektedir. Toprak setlerin
üstü taşlarla kaplanmıştır. Toprak setlerin içinde ve defin seviyesindeki
toprağın altında atların dişleri, kemikleri, kafatasları ve ayak kemikleriyle
karşılaşılmaktadır20. Mezarlarda at iskeletleriyle karşılaşılması eski Türk
inancı gereği Gök-Tanrı ve atalara hayvan kesilmesi geleneğinden
kaynaklanmaktaydı21. Zira eski Türklerde ölünün arkasından düzenlenen
“yuğ” adını verdikleri cenaze törenlerinde ölenin atları, kuyrukları
kesilerek kurban edilirdi22. Kadim Bulgarların da kurban hayvanı olarak
atları kullandıklarını söylemek mümkündür. En makul kurban olan at
iskeletlerine Asya Hunlarına ait Pazırık gibi kurganlarda ve diğer Türk
topluluklarına ait mezarlarda sıklıkla rastlanılmaktadır23. Eski Bulgarlara
ait birçok mezarlarda da at iskeletlerine rastlanılmıştır. Nitekim Tuna
Bulgarlarına ait Pliska kalesinde yığma toprak şeklinde bulunan mezarda
da at iskeleti bulunmuştur24. Ayrıca kadim Tuna Bulgarları atkuyruğunu
bayrak olarak bile kullanıyorlardı25. Mezarlarda at kemiklerinin bulunması
Bulgarlar da ahret yolculuğuna inanış geleneğini de ortaya koymaktadır26.
Zira Türklerin mezarlara koydukları atlar inanışlarına göre onları cennete
götürecekti. Kadim Bulgarlarda da var olduğu anlaşılan bu inanışın
Oğuzlarda da mevcut olduğundan İbn Fadlan bahsetmektedir 27.
Novinkovsk kurganlarının toprak setlerinin altında 1’den 12’ye kadar
defin bulunmaktadır. Mezarların şekli genellikle dikdörtgendir. Mezarların
genişliği ve uzunluğu defnin beden yapısı ve büyüklüğüne bağlı olarak
değişmektedir. Ancak Novinkovsk II mezarlığında merkezi kurganlardaki
defin kamaraları 3,5x2,5 metreye kadar büyük boyutlara ulaşabilmektedir.
Mezarların derinliklerinin sosyal statülere göre değiştiği anlaşılmaktadır.
Mezarların ezici çoğunluğu tek definlidir sadece Brusyansk II’de bir mezar
ve Novinkovsk II mezarlıklarından dördü çift definlidir28.
Brusyansk II mezarlığında definlerin yaklaşık yarısı iskeletleri
içermektedir. Kemiklerin çoğu anatomik düzendedir. Mezarların on
tanesinde kemikler kırıktır ve küme olarak yığılmışlardır. Aynı sayıda
mezarda da kemikler rast gele mezarın dibine saçılmıştır. Novinkovsk II
mezarlığında da dört tanesi hariç bütün yetişkin mezarları rahatsız
edilmiştir. Bazısının göğüs kafesi bozulmuş bazısının kemikleri çukurun
dibine dağıtılmış veya yığınlanmıştır. Kemiklerin tahrip edilmesi korkudan
ölüyü etkisiz hale getirme ritüeli maksadıyla yapılmıştır29.
Definlerin durumunun tespit edilebildiği hallerde kemiklerin sırt üstü
şekilde yatırıldıkları anlaşılmıştır. Novinkovsk II mezarlığının%39’unun
Brunyansk II mezarlığının da %40’nın başı doğuya yöneltilmiştir. Aynı
mezarların kuzey-doğu yönlü olanlarının oranı ise %10 ve %41,9’dur.
Brunyansk II mezarlığında mezarların yalnızca %1’nin güney veya güneydoğuya
yönlendirildiği gözükmektedir30.
Novinkovsk tipi mezarların%7’sinde iskeletlerin üzerinde güçlü bir
ateş tesiri gözlemlenmiştir31. At kemiklerine rastlanılmıştır. Mezarların
çoğunda defin envanterleri çıkarılmıştır. Bunların %40’ı keramik
parçalarıdır. Erkek defin envanterleri arasında silahlar, at koşumu, kemer
takımı, süs eşyaları, kaplar v.s. vardır32.
Kadim Bulgarların diğer bir mezarlık tarzı (taş içermeyen) toprak setli
kurganlar altındaki çukurlara ölü gömmedir. Bunlar Ulyanovsk
bölgesindeki Urensk II33, Şilovsk ve Staromaynsk ile Samara bölgesindeki
Brusyansk III mezarlıklarıdır. Bu tip kurganların toprak setleri yuvarlak
şekilde planlanmış ve çapları 18–40 metre arasında değişmektedir.
Yükseklikleri ise 0,25-3,0 metre arasındadır. Bazı kurganların toprak setleri
içerisinde tahta parçaları ve sütunlar tespit edilmiştir. Mezar çukurlarının
%80’i dikdörtgen, %20’si ise ovaldir. Kural olarak toprak setler mezar
çukurunun üzerini kapatmıştır. Bütün dikdörtgen çukurlar kuzey-güney
istikametinde yöneltilmiştir. Çukurların köşeleri at dişleri ve kafatasları da
dâhil hayvan kemikleri ve keramik parçalarıyla doldurulmuştur.
Kurganların toprak setlerinin altında ikiden fazla defin yoktur.
Mezarlardaki kemiklerin birçoğu yağmalama sonucunda tahrip edilmiştir.
Kemiklerin etkisiz hale getirilmesi rituelini de gözden kaçırmamak gerekir.
Brusyanovsk III mezarlığındaki kurgan definlerinin bir grubunun
güneyindeki çıkış seviyesi üzerinde bütün halinde at iskeleti bulunmuştur.
Atın kemikleri anatomik düzende durmaktaydı. Mezarın üzeri tomruktan
döşeme ile kaplanmıştı. Yarım daire planındaki mezar çukuru 5 metre
çapındaydı. Mezar çukuru derinlemesine olarak 0,5 metre ölçüsünde
kazılmıştı. Mezarın dibinde tüm döşemeye serilmiş şekilde olduğu anlaşılan
bordo renkte kumaş parçaları gözlemlenmektedir. İnsan iskeleti mezarın
dibine yığılmıştı. Tam da burada gömü envanterleri bulunmuştur: anfor, at
koşum takımı eşyaları (koşum plakaları ve tokaları, gem v.b.), silah
örnekleri (mızrak uçları, harman döveni), şamdan ve oyun kemikleri…34.
Gömü envanterleri ve tarzı burada defnedilen zatın sosyal statüsüyle
diğerlerinden ayrılmaktadır.
Yukarıda anlattığımız kurganda olduğu gibi Bulgarların ölülerini
eşyalarla defnetmeleri hususunda Bulgarların torunları olan Kazan
Tatarlarının şu atasözü oldukça manidardır: “Ulige de mal kirek, tirige de
mal kirek” (ölüye de mal gerek, diriye de mal gerek)35.
Mezarlarda çok sayıda bıçak bulunmuştur. Bıçaklar genellikle
cenazenin kemer bölgesinde veya elin sağ tarafında bulunmaktaydı36. Bu
da Bulgar savaşçılarının silah takımları arasında bıçağın önemli rolünü
simgelemekteydi. Sonuç olarak Novinkovsk mezarlıklarından anlaşıldığı
kadarıyla kadim Bulgarlar ölen savaşçıları başları doğuya veya kuzeydoğuya
gelecek şekilde sırtüstü uzatarak mezar çukurunun dibine
yatırıyorlar ve çeşitli eşyalarla birlikte gömüyorlardı37.
Novinkovsk tipi Bulgar arkeolojik kalıntılarının en yakın benzerleri
Kuzey Kafkasya’da da ortaya çıkarılmıştır. 1969 yılında M. G. Magomedov
tarafından Güney Dağıstan’da 12 adet kurgan incelenmiştir. Bu kurganlar
Şilovsk kurganıyla oldukça benzer yapıdaydı. Mesela kurganların çapları
Şilovsk’taki gibi 50 metreydi. Dromoslar kuzey-güney, katakomblar (yer altı
mezarları) doğu-batı yönlüydü. Katakombların tonoz biçiminde kemerli
olması ve kömür koyulması gibi özellikleri de Şilovsk kurganlarına
benzemekteydi38. Ayrıca buradaki definler sırt üstü yatırılmış eller gövde
boyunca uzatılmıştır ki, bu tür ölü gömme ritüeli Bulgar-Savirler’e özgüydü.
Kuzey Kafkasya’daki Çir-Yurt kurganlarının başka bir özelliği ise
Novinkovsk ve Şilovsk kurganları gibi çok sayıda silah ve at koşum
takımlarını içermesidir. Ayrıca Çir-Yurt kurganlarında Şilovsk kurganında
da bulunduğunu yukarıda ifade ettiğimiz Bizans hükümdarı Herakleios
(610-641) ve Herakleios-Konstants’ın tasvirini içeren altın sikkeler
bulunmuştur39. Kuzey Kafkasya’daki Verhne-Çiryurt kurganlarındaki
kafatasları da kadim Bulgarlara ait Ulu-Tarhan (Bolşe-Tarhan)
mezarlığındaki40 kafataslarıyla aynı antropolojik özelliklerdedir41. Sonuç
olarak tüm bu benzerlikler Bulgar ve akraba boyların Karadeniz’in kuzeyi
ile Kuzey Kafkasya’dan Orta İdil’e göç ettiklerini simgeleyen maddi
delillerdir.
NOVİNKOVSK TİPİ MEZARLARDAN ÇIKARILAN ENVANTERLER
Eski Türkler ölülerini pek çok eşya, yiyecek ve içecek ile beraber
gömerlerdi. Çünkü ölünün bu dünyada kullandığı her şeyin öteki dünyada
da işine yarayacağına inanırlardı. Bundan dolayı ölüyle birlikte eşyaları ve
atları da gömülürdü42. Kadim Bulgarlara ait Novinkovsk kurganları da bu
inanışı simgeleyen eşyaları içermektedir. Zira kadim Bulgarlar da diğer
akraba Türk grupları gibi ölümden sonra gerçek hayata benzer bir şekilde
olan ahrete gittiklerine inanıyorlar bu yüzden de cenazelerini yeni
hayatlarında da onlara lazım olacağına inandıkları çeşitli eşyalarla birlikte
gömüyorlardı43. Bu manda Novinkovsk kurganlarında kemer takımları,
çeşitli silahlar, at koşum aletleri, süs eşyaları, gündelik yaşam gereçleri ve
keramik kalıntıları bulunmuştur.
Kemer Takımları
Erkek mezarlarında bulunan kemer takımları Ortaçağ dönemi
göçebelerinin askeri donanımlarındandı. Çeşitli türde kayışlar yardımıyla
ona kılıçlar, meç şeklinde kısa kılıçlar, hançer, okluk gibi silahlar
tutturuluyordu. Kemer takım ucu ve tokalar dışında çeşitli türlerde plakalar
ve farklı tipte halkalarla süslenen kemer takımlarının niceliği göçebe askeri
teşkilatında savaşçının sosyal statüsünü belirliyordu.
Arkeologlar Novinkovsk kurganlarından elde edilen kemer tokalarını
şöyle tarif etmektedirler: “Bulgarlarda kemer garnitürü olarak toka, plaka
ve uç ön plandaydı. Kemer tokalar çerçevesinin dikimle bağlanma tarzına
göre bütün olarak dökümlü ve mafsallıdırlar. Çerçeveleri oval, önden
kalınlaşan ve arkadan çakılmış gibi veya dik açılı-yamuk şekildedir.
Çerçevesinin ön yüz kısmı ağzını sabitleyip oturtmak için yataklıdır. Demir
çerçeveli tokalar bronz ve gümüş olanlardan farklı olarak dikdörtgen veya
yuvarlak şekilde yapılmıştır”44.
Orta İdil’deki kadim Bulgar mezarlarında iki farklı görünüşlü kemer
ucuna rastlanılmıştır: kemerin çerçevesi içinden geçen ve esas kemerin
bitiminde yer alan uçlar; kayışların altına bağlı ve kemerden sarkan şekilde
uçlar45.
Kemerlere takılan plakalar çeşitli şekillerdedir. Kare, yarı oval ve nal
şeklindedir. Bunlardan bazıları preslenmiştir. Çoğunluğu dökmedir ve
yarısından fazlası da geometrik şekilli ve yarıktır46.
Silahlar
XIX. yüzyılın ünlü Tatar Tarihçisi Ş. Mercani Bulgarların savaşçı
kimlikleriyle ilgili olarak şöyle demektedir: “Bulgar halkı yiğit, yürekli,
bahadır, savaşçı… bir halktır. Bunun için savaş aletlerini kutsal görürler,
saygı duyarlar ve bu vasıfları ile de öğünürler”47. Bu saygıdan dolayıdır ki,
Eski Bulgarlar erkek ölülerini silahlarla beraber gömüyorlardı. İbn Fadlan
da Bulgarların ölülerinin kabirlerine silahlarını koyduklarını haber
vermektedir48. Üstelik bu silahlar değerli madenlerden yapılmaktaydı.
Bundan dolayı eski Bulgar definleri yağmalanmıştır ve arkeolojik kazılarda
ancak silah takımlarının mevcut olanları ortaya çıkarılabilmiştir.
Kadim Bulgarlara ait delici-dürtücü silahları Novinkovsk II ve Şilovsk
kurganlarında bulunan iki tane kılıç ve meç de denilen Novinkovsk II
kurganlarında bulunan bir adet pala temsil etmektedir. Pala düz saplı, düz
ve tek ağızlı demirlidir. Genel uzunluğu 86 cm’dir. Kılıçlardan birinin
(Novinkovsk II) demiri eşit derecede olarak hafif eğriltilmiştir. Kabzası ise
keskin kısmına doğru kavislidir. Genel uzunluğu 95 cm’dir. Kılıç kumaş
kaplamalı ağaç kın içerisinde bulunmaktadır. Şilovsk kurganından çıkarılan
diğer bir kılıç ise 82 cm uzunluğunda keskin kısmı hafif kavisli, kolun bel
verdiği yeri 20 milimdir. Kabzası hafiften demir yönüne doğru eğimlidir.
Kılıcın ağzı düz ve kalıp biçimindedir. Bu kılıç ta demir kılıç askısı
kentleriyle kaplanmış ağaç kın içersinde muhafaza edilmiştir. Kının alt
kısmı metal temrenlerle süslenmiştir49. Kılıcın kadim Bulgarlar açısından
bir savaş silahı olmasının yanı sıra kutsal bir değeri de vardı. Zira kadim
Tuna Bulgarlarında bir kimseyi herhangi bir işe yemin ettirerek başlatmak
için bir kılıcı ortaya koyup onun üzerine and içirmek âdeti varmış50.
Kurganlarda bulunan mızrak uçları dar, ucu baklava dilimi şeklinde
eşkenar dörtgen kesitli ve dibine doğru genişleyen şekildeydi. Farklı
kurganlardan (Brusyansk II ve III, Novinkovsk II) toplanan mızrak uçları
oldukça benzer şekildedir51.
Ok yayları kemik levhadan yapılmış demiri ok çengelli, uçlu ve
karmaşık bir yapıda olan Hun tipindeydi52. Erken Bulgar mezarlık
komplekslerinde bulunan ok uçları hazırlanış malzemelerine göre
demirden ve kemikten olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Demir okların
uçları üç kenarlı ve çıkıktır. Bazısının ucu tonoz biçiminde kemerlidir. Bir
kısmının ucu kule biçimindedir53.
Novinkovsk II mezarlığındaki kurganlardan birinde birkaç tırpanlı ağzı
olan ve muhtemelen savunma silahı olarak kullanılan balta bulunmuştur.
Brusyansk III kurganlarından birinde harman döveni şeklinde bronzdan
yapılmış bir silah bulunmuştur. Aynı silahın demirden olanı Maloryazansk I
mezarlığında bulunmuştur54.
Tüm bu silah türlerinden kadim Bulgarların demircilik ve maden
işleme zanaatında oldukça ileri seviyede oldukları sonucunu çıkarmak
mümkündür.
At Teçhizatları
Novinkovsk tipi kurgan ve mezarlarda at koşum takımları dikkat
çekmektedir. Bunlar arasında atları yönlendirmek için kullanılan çok sayıda
gem (kayış dizgin takımı) bulunmuştur. Kadim Bulgar dizgin takımları hafif
gem veya saç bandı ve dizginlerin zıvanasından oluşmaktadır. Kadim Bulgar
atlıları demirden iki parçalı hafif gem kullanıyorlardı. Novinkovsk tipi
Bulgar dizgin takımlarının tipleri şu şekildeydi: halkasız ve mezmursuz hafif
gemli dizgin takımları, halkalı fakat mezmursuz, halkalı ve mezmurlu tipte
olanlar…55.
Kadim Bulgar üzengileri ise kavisli şekillerdeydi. Üzengiler üst
kısımlarının biçimlendirilmesi tarzına göre iki kısma ayrılıyorlardı. Bunlar,
üzenginin üst kısmı çekiçlenerek kayış bağlanması için delik açılan geniş
kavisli görünümlü ve üst kısmı yassılaştırılmış ayrıca orta kısmı kayış
bağlanması için dikdörtgen şeklinde delinmiş yatay kavisli görünümlüdür.
Bunların dışında at koşum takımlarının süslenmesi için kullanılan kemikten
yapılmış tokalar ile demir, gümüş ve altından yapılmış plakalara da
rastlanılmıştır56.
El Aletleri
Novinkovsk tipi kurgan mezarlarda bulunan kadim Bulgarlara ait emek
aletleri arasında demirden yapılmış demirci kıskacı, balta, çapa, pulluk
parçaları, 10-12 cm uzunluğunda ağaç saplı ve tek ağızlı kırık bıçaklar,
demir çubuklar, kare ve dikdörtgen kesimli demir kapsül-iğneler, balık
avlamak için kullanılan olta tığları ve şamdan bulunmaktadır57. Bu aletler
kadim Bulgarların göçebe yaşamlarının yanı sıra tarımla uğraştıklarını ve
aynı zamanda da balıkçılıkla da meşgul olduklarını ortaya koyan maddi
delillerdir.
Süs Eşyaları
Altın, gümüş ve bronzdan yapılan küpeler eski Bulgarlar arasında
oldukça yaygın olarak kullanılan süs eşyalarındandı. Aşağı kısımları oyuk
veya tüm dökümlü bilye, çubukçuk ve boncukla lehimlenmiş oval veya
yuvarlak halka şeklinde ortası açık Saltovo58 tipi oldukça fazla sayıda küpe
kalıntılarına Novinkovsk tipi kurganlarda rastlanılmıştır. Küpelerden başka
hepsi bronzdan yapılmış yuvarlak veya yarı yuvarlak kesitli bilezikler; altın
ve bronzdan yapılmış halkalı ve yarı yuvarlak kesitli yüzükler, boncuklu
gerdanlıklar, oyuklu çıngıraklar da Novinkovsk tipi kalıntılarda bulunan
eski Bulgar süs eşyalarındandır.
Maloryazansk ve Brusyansk II mezarlarındaki kadın definlerin
kafataslarının altında duran iki tane bronz ayna bulunmuştur. Her iki ayna
da yuvarlak şekildedir. Aynaların sapının kalın yeri değirmi olarak
kapanacak şekilde dairesel bezeklerle süslenmişti. Şelehmet kurgan-toprak
mezarlarından birinde de yuvarlak ayna parçası bulunmuştur. Aynalardan
başka toplu iğneler ve bronz levhadan yapılmış penslere (cımbız) de
rastlanılmıştır59. Brusyansk III mezarlığında göçebe soylu birine ait olduğu
anlaşılan üçayaklı demir bir şamdan bulunmuştur60.
Rojdestvensk III mezarlığında bulunan 9 adet düğme ( 5 gümüş ve 4
altın düğme) ile Brusyansk II mezarlığında bulunan 3 adet gümüş düğme de
süs eşyaları kabilindendi. Bunlar madenin döküm yapılarak preslenmesiyle
hazırlanmışlardı61. Rojdestvensk mezarlığında altın dökümlü yassı şekilli
düğmeler bulunmuştur. Brusyansk III mezarlığının 2 numaralı
kurganındaki bir definde rozet şeklinde kalıpla preslenerek bezeklenmiş
yarı küresel düğmeler bulunmuştur62. Tüm bunlar kadim Bulgar
zanaatkârlarının yüksek üretim kapasitesini ortaya koymaktadır.
Ulyanovsk bölgesindeki Şilovk köyüne yakın olan mezarlığın
kurganlarından birinde oldukça ilgi çekici ve büyük bir ustanın elinden
çıktığı belli olan benzersiz şekilde hazırlanmış üzeri resimli kemikten
yapılmış levhalar bulunmuştur. Levhalardaki bütün resimleri tasvirleri
bakımından üçe ayırabiliriz: 1)İki şefin kozmik mücadelesi, pençelerinin
altında iki tavşanın oturduğu iki kanatlı ejderhaların çatışmasının tasviri,
2)İnsanın ve ayının mücadelesi, antilop veya alageyik (sığın)’in kavgası
3)İnsanların – bozkırlıların (hafif dökümlü elbiseli ve yaylarla) ve ağır
silahlı yaya ve atlı askerlerin (örme zırh gömlekli, miğferli ve mızraklı)
savaşı… Parçalardan birinin üzerinde ise surların arkasında duran ağır
silahlı savaşçıların kale muhasarasını içeren tasvir bulunmaktadır63.
Tüm levhalar yüksek sanat örnekleridir ve elbette yerli değillerdir.
Türklerde ejderha gökyüzü alanlarının sakinidir. Yer üzerinde (Altaylıların
ve Tuvalıların anlayışına göre) ejderha şahsi mücevherlerle alakalıydı ve
onları kişileştiriyordu. Altaylılarda tavşan postu avda başarıyı simgeliyordu
ve onu insanlarla iyi ruhlar arasında arabulucu tasviri olarak
kullanıyorlardı. Av tasvirinin alageyiği parçalayan ayıyla birlikte işlenmesi
ve otçul yırtıcı hayvanın ıstırap sahnesi Sibiryalı halklar tarafından
işlenmiştir. Galiba bütün ayı tasvirleri de Türk ve Ugor halklarından
kaynaklanmaktadır64. Şilovsk levhalarına çok yakın stiliyle kemik levhaya
dörtnala koşan süvari tasviri Kuzey Kafkasya’daki kurgan mezarlığı
Çiryurt’ta bulunmaktadır65. Bu tasvirler Bulgar Türkleri tarafından Orta
İdil’e getirilmişti. 1996 yılında Samara bölgesinde Brusyan köyüne yakın
erken Bulgar kurganında Şilovsk’takilere benzer kemik levhalar
bulunmuştur. Bunların Şilovsk’taki benzerlerinden tek farkı üzerinin
bitkisel öğelerle bezeklenmiş olmasıdır66. Fakat önemli olan tüm bu
levhaların benzerlerinin Altay ve Sibirya’daki VII-VIII. yüzyıllara ait Türk
mezarlarında ve Doğu Avrupa ile Kuzey Kafkasya’da bulunmasıdır67. Bu da
İdil’deki kadim Bulgarların Sibirya yani Türk kökenini ortaya koyan
delililerden biri olmalıdır.
Keramik
Pagan Bulgar mezarlarının karakteristik özelliklerinden biri çok sayıda
keramik kalıntılarını içermesidir. Örneğin Tuna Bulgarlarına ait Pliska
kalıntılarında ortaya çıkarılan mezarda da çok sayıda keramik kalıntılarına
rastlanılmıştır68. Tuna Bulgarları gibi onlara akraba kadim Bulgar
boylarının Orta İdil’de bıraktıkları Novinkovk tipi mezarlarda da ağaçtan,
bronzdan (Osinovsk mezarlığında bulunan bronz bardak), deriden
(Osinovsk mezarlığında bulunan deri ağızlı tulum) ve balçıktan yapılmış
çömlek-kap kalıntılarına ve parçalarına rastlanılmıştır. Novinkovsk
kurganlarında ortaya çıkarılan kadim Bulgar keramik çömlekler
hammaddesine göre çömlek ve alçıdan yapılanlar olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır. Çömlekler genellikle yetişkin definlerinde alçı kaplar ise
çocuk definlerinde gözlemlenmektedir. Gerek taş salmalı kurganlarda
(Malaya Ryazan, Brusyansk II, Osinovka) gerekse de toprak setli
kurganlarda (Uren II) Saltovo tipi69 kulplu veya kulpsuz çömlek testiler
bulunmuştur. Testiler gövdesinden boğazına geçerken daralan Saltovo tipi
görünümdedir70. Testilerin rengi kahverengiye çalmaktadır ve üzerleri
yatay oluk şeklinde çiziklerle bezeklenmiştir. Kurganlarda az sayıda
kâselere da rastlanılmıştır71.
Çömleklerin hepsi tacıyla birleşiktir. Boyun kısımları geniştir. Çömlek
biçimindeki bazı keremikler çömlekçi tezgâhında hazırlanmamıştır.
Bunların üzerleri cilalanmamıştır ancak titizlikle tadil edilmiştir.
Kalıplanmış olan çoğunlukta ise bitkisel katkılar, şamot bulunmaktadır ve
bazen de iri ki, ondan dolayı kabın üzeri yumrulu bir karakter
kazanmaktadır. Kapların renk gamması kül rengi ve kahverenginin farklı
tonlarındadır. Kırıkların kırılma yüzeyleri daha çok siyahtır. Kapların
yarısından fazlasının tacının kenarı parmakla basılarak çukurlanmış ve eğik
kakmalarla bezeklenmiştir72. Kadim Bulgar çömlek tipi kaplarının en yakın
benzerleri Ulu-Tarhan ve Kaybelsk gibi İdil Bulgar kalıntıları arasında ve
Saltovo-Mayatsk kültürü kalıntılarında bulunmaktadır73.
Burada kısaca gömülme tarzlarını ve envanterlerini incelediğimiz
kuyulu kurganların Sibirya ve Altay kökenli Türk, daha ziyade de erken
Bulgar nüfusuna ait olduğunu şunlarla kanıtlanmak mümkündür:
“1)Mezarlarda kadim yüzeyde ve de kuyularda at kemikleri, 2)Merkez
mezarlarda köşelerin dökme-doldurulması, 3)Çoğunlukla kuyu kazılarak
defnedilmesi, 4)Erken dönem Bulgar kapları ile karşılaştırılabilen Saltovo
kapları…”74.
Novinkovsk tipi kalıntıların benzerlerinin Altay bölgesinde de
bulunduğunun altını çizmek gerekmektedir75. Zira Altay bölgesinde de taş
doldurmalı kurganlar mevcut olup, bunların altında da başı doğuya bakan
savaşçılar gömülmüştür. Bu komplekslerin tarihi V. A. Mogilnikov’un
ifadesine göre VI-VII. yüzyıllar I. Gök-Türk Kağanlığı’nın devri olarak tespit
edilmektedir. Zira Altay’daki Kudırga mezarlığındaki kurganda 575-577
yıllarına ait madeni paralar bulunmuştur76.
SONUÇ
Sonuç olarak yukarıda kısaca envanterlerini tarif ettiğimiz VII. yüzyılın
ikinci yarısı ile VIII. yüzyılın üçüncü çeyreğine kadar olan zaman sürecinde
Bulgar göçebelerince bırakıldığı araştırmacılarca ifade edilen kurgan mezarlarına
dayanarak Bulgar göçebelerinin Orta İdil bölgesine ilk olarak
Kubrat Han’ın Büyük Bulgar Devleti’nin dağılmasıyla birlikte geldiklerini
söylemek mümkündür. Böylece bölgenin daha geniş bir şekilde Türkleşmesi
dönemi de başlıyordu.
Bulgarlar Samara bölgesine geldikten sonra bir süre daha yarı göçebe
olarak yaşamaya devam etmişlerdir. Bu yüzden uzun süreli kalıcı
yerleşimler bırakmamışlardır. Tam da bu sebepten dolayı Bulgarların VIIVIII.
yüzyıllardaki tarihlerini öğrenmek hususunda ana kaynaklar kurgan
mezarlıklardır.
∗Dr., İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi ABD, e-mail:
dincerkoc23@gmail.com.
1İdil Nehri’nin orta akımının her iki kenarı boyunca kuzeyde Kazan Nehri güneyde de Samara
bölgesindeki Jigulevsk dağlarına kadar olan coğrafyayı ifade eden Orta İdil bölgesinde Bulgar
boylarının yayıldıkları ana topraklar: batıda Svyaga; kuzeyde Kama (sonraları Meşa ve
Kazanka nehirleri); doğuda, Bulgarlar zaman zaman Beloy ve hatta Yayık (Ural) nehirlerine
kadar ulaşmış olsalar da, Şeşma ve İk nehirleri; güneyde de Samara bölgesindeki Jigulevsk
dağları arasında kalan bölgedeydi, İstoriya Tatarskoy ASSR, Tatknigoizdat, Kazan, 1973, s.14-
15.
2Rıza Bagautdinov - Huzin Fayaz, “Rannie Bulgarı Na Sredney Volge”, İstoriya Tatar S
Drevneyşih Vremen v Semi Tomah Tom II Voljskaya Bulgariya i Velikaya Step, İzdatelstvo Ruhil,
Kazan, 2006, s.116.
3Bkz.: İsmail Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı: 626 İstanbul Muhasarası”,
Karadeniz Araştırmaları, Say. X, Yaz 2006, s.1-24.
4Bkz.: M. İ. Artamanov, Hazar Tarihi Türkler, Yahudiler, Ruslar, Çev. D. Ahsen Batur, 2. bs.,
Selenge Yayınları, İstanbul, 2004, 217-218; Ahmet Taşağıl, Gök-Türkler I, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, 2003, Ankara, s.92-93.
5Kubrat Han ve Büyük Bulgar Devleti ile ilgili bilgi için bkz.: Ali Ahmetbeyoğlu, “Kubrat Han ve
Büyük Bulgar Devleti’nin Kuruluşu”, Karadeniz Araştırmaları, Say. XIII, Bahar 2007, s.35-42.
6Osman Karatay, “Doğu Avrupa Türk Tarihinin Ana Hatları –Altın Orta Öncesi Dönem-“,
Karadeniz Araştırmaları, Say.III, Güz 2004, s.26.
7V. F. Geninig - A. H. Halikov, Rannie Bolgarı Na Volge (Bolşe-Tarhanskiy Mogilnik), İzdatelstvo
Nauka, Moskova, 1964, s.110.
8A. P. Smirnov, Voljskie Bulgarı, Trudı GİM, Vıp. XIX, Moskova, 1951, s.9-10; Theophanes’in bu
kaydının nerdeyse aynısı başka bir Bizans yazarı Nikephoros’un kısa tarihinde de
bulunmaktadır, bkz.: Peter B. Golden, Hazar Çalışmaları, (Çev. Egemen Çağrı Mızrak), Selenge
Yayınları, İstanbul, 2006, s.56-57.
9İstván Zimonyi, The Origins Of The Volga Bulgars, Szeged, 1990, p.92-93.
10Ş. F. Muhamedyarov, Osnovnıe Etapı Proishojdeniya i Etniçeskoy İstorii Tatarskoy Narodnosti,
Moskova, 1968, s.8; İ. R. Tagirov, “İdil Bulgarları”, (Çev. İlyas Kamalov), Avrasya Fatihi
Tatarlar, Haz. İlyas Kamalov, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 2007, s.38-39.
11F. Ş. Huzin, Voljskaya Bulgariya v Domongolskoe Vremya (X – Naçalo XIII Vekov), İzdatelstvo
Fest, Kazan, 1997, s.45.
12İ. N. Vasileva, Srednevekove: “Period Obreteniya Rodinı Bolgarami. Voljskaya Bolgariya,
Zolotaya Orda (VII-XV vv.)”, Sergievskiy Rayon. Drevnost i Srednevekove. Arheologiçeskie
Oçerki, Samara, 1997, s.226-227.
13G. İ. Matveeva, Mogilniki Rannih Bolgar Na Samarskoy Luke, Otv. Red. V. B. Kovalevskaya,
İzdatelstvo Samarskiy Universitet, Samara, 1997, s.42.
14N. M. Rud, “Antropologiçeskie İssledovaniya Srednevekovogo Naseleniya İz Novinkovskogo
Kurgannogo Mogilnika”, Arheologiçeskie İssledovaniya v Srednem Povolje, Samara, 1987, s.141.
15R. S. Bagautdinov vd., Prabolgarı Na Sredney Volge (U İstokov İstorii Tatar Volgo-Kamya),
Samara, 1998, s.32.
16Büyük Bulgar Devleti’nden kalan en dikkat çekici arkeolojik eser Ukrayna’nın ortalarında
Dnyeper Nehri’nin sol tarafında bulunan Mala Pereşçepino köyündeki meşhur gömüttür.
Burada üst seviyede Kubrat’a ait olduğu sanılan eşyalar vardır: içmek için altın boynuz, altın
kaplamalı ahşap asa, plakalarla süslü kemer takımı vs. İki altın yüzükte monogram Yunan
yazısıyla damgalanmış şu ifadeler vardır: “Hobratu patrikiu-Hobrat Patrikiy’e”. Başka bir
yüzükte ise “Batorhanu patrikiu-Batorhan patrikiy” yani Organa’ya ait şeklinde bir yazı vardı.
Ayrıca Şilovsk kurganlarında olduğu gibi Pereştepinsk gömüsünün de en geç tarihli madeni
paraları (642-646 yıllarında basılanlar) II. Konstans’a aittir, (Raşo Raşev, “Velikaya
Bolgariya”, İstoriya Tatar S Drevneyşih Vremen v Semi Tomah Tom II Voljskaya Bulgariya i
Velikaya Step, İzdatelstvo Ruhil, Kazan, 2006, s.46-47; A. Rona-Tas, “Kubrat Han’ın Büyük
Bulgar Devleti”, Türkler, C.II, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s.625-626.
17Bagautdinov vd., a. g. e., s.29.
18Bagautdinov vd., a. g. e., s.108-109.
19Samara Luka İdil Nehri’nin büyük ve gökkuşağı benzeri bir kavisidir, uzunluğu 200
metreden fazladır. Yükseklerdeki büyük oynama Jigulevsk dağlarının yapısında keskin bir
şekilde ifade edilmiş olup buradaki rakım oynamaları 300 metreyi aşan sınırlarda görülür. Bu
dağların tam rakımı 374 metredir. Sert yamaç ve dik kayalar şeklinde İdil Nehri’ne
inmektedirler. Jiguli, düzlük Zavolje’den keskin farklılık gösteren kendine özgü dağlık bir
alandır, R. G. Fahrutdinov, Arheologiçeskih Pamyatniki Voljsko-Kamskoy Bulgari i Ego
Territoriya, Tatknigoizdat, Kazan, 1975, s.43.
20Vasileva, a. g. m., s.227; G. İ. Matveva - A. V. Bogaçev, “Pamyatniki Rannebolgarskogo
Vremeni”, İstoriya Samarskogo Povoljya S Drevneyşih Vremen Do Naşih Dney. Ranniy Jeleznıy
Vek i Srednevekove, Moskova, 2000, s.158, Bilindiği üzere eski Türklerde atlar Gök-Tanrı için
kurban edilmekteydi. Bu manada G. M. Davletşin’in aktardığına göre Fiofilakt Simokatta
Proto-Bulgarların inançlarına ilişkin şöyle demekteydi: “Türkler ateşi her şeyin üstünde
tutmaktadırlar ve ona derin saygıları vardır. Hava ve suyu da kutsal tutarlar. Yerde marş
söylerler, yeri ve göğü yaratan teke (bir ilaha) eğilirler ve onu Tanrı olarak adlandırırlar. Ona
at, öküz ve küçükbaş hayvanları kurban ederler”, G. M. Devletşin, Voljskaya Bulgariya:
Duhovnaya Kultura Domongolskiy Period X-Naç. XIII vv., Tatarskoe Knijnoe İzdatelstvo, Kazan,
1990, s.58.
21İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, 15. bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1997, s.307.
22İbrahim Kafesoğlu, Türk Bozkır Kültürü, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları,
Ankara, 1987, s.91.
23Bahaeddin Ögel, İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi Orta Asya Kaynak ve Buluntularına
Göre, 5. bs., Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2003, s.265-268; V. Beşevliyev, “Proto –
Bulgar Dini”, Çev. T. Acaroğlu, TTK Belleten, C.IX, Say. 33, 34, 35, 36, 1945, s.245.
24Géza Fehér, Bulgar Türkleri Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1999, s.79.
25Beşevliyev, a. g. m., s.223.
26Gening - Halikov, a. g. e., s.24-25; Eski Türklerde (Gök-Türkler) ölüler defnedilirken ceset
ölen zatın silahları ve kurban edilen atının külleri ile birlikte gömülür ve onun bu ata binerek
cennete gideceğine inanılırdı, Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi Türk
Dünya Nizamının Milli İslami ve İnsani Esasları, C.1, 10. bs., Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1997,
s.56.
27İbn Fazlan, Seyahâtname, Önsöz ve Tercüme: Prof. Dr. Ramazan Şeşen, Bedir Yayınevi,
İstanbul, 1995, s.40.
28Matveeva - Bogaçev, a. g. m., s.158-160.
29Bagautdinov vd., a. g. e., s.23.
30Matveeva - Bogaçev, a. g. m., s.160.
31Eski Bulgarlarda, Savirlerde ve Saltovo mezarlarında ateş kültüne rastlanılmıştır. Ateş kötü
ruhlarla mücadele aracıydı, Davletşin, a. g. e., s.61.
32Bagautdinov vd., a. g. e., s.24; Matveeva - Bogaçev, a. g. m., s.161
33Urensk II mezarlığı Ortaçağa ait kurganları içermektedir. Üç kurgan açılmıştır. Bunların
yükseklikleri 30, 40, 280 cm, çapları 19, 33, ve 39 m.’dir. Toprak setlerin altında gediklerce
kesilen hendekler tespit edilmiştir. Kurganın içinde 4 hendek 770 x 165 cm ölçüsünde
dikdörtgen alanı sınırlandırmıştı. Hendekler at çene kemiği dâhil hayvan kemikleri ile
doldurulmuştu. Kurgan altında dağıtılmış olarak 1-2 defin ortaya çıkarılmıştır. Mezarlardan
birinin dibinde kömür katmanı, bir başkasının yan kısmının altında inek ve at ayak kemiği ile
kafatası bulunmuştur. 2. kurganda bir defnin kemikleri dağılmadan korunmuştu, sırt üstü
şekilde yatırılmış ve başı kuzey-batı istikametinde yöneltilmişti. Defnin başında kap, iri bir
hayvanın omurga parçası ve aynı şekilde koyun kafa ve ayak kemikleri duruyordu. Kap ve
eşya parçaları diğer definlerde de tespit edilmiştir, E. P. Kazakov, Kultura Ranney Voljskoy
Bolgarii, İzdatelstvo Nauka, Moskova, 1992, s.40.
34Bagautdinov vd., a. g. e., s.80-83; Matveeva - Bogaçev, a. g. m., s.162.
35Davletşin, a. g. e., s.65.
36Bagautdinov vd., a. g. e., s.128.
37Vasileva, a. g. m., s.228.
38YA. F. Fedorov - G. O. Fedorov, Rannie Turki Na Severnom Kavkaze (İstoriko-Etnografiçeskie
Oçerki), İzdatelstvo Moskovskogo Universiteta, Moskova, 1978, s.100.
39Fedorov - Fedorov, a. g. e., s.60-62.
40Ulu Tarhan mezarlığı İdil Nehri’nin orta akımının neredeyse merkezinde ve sağ tarafında
bulunan Tarhanka Deresi’nin solunda yer almaktadır. Mezarlık A. H. Halikov’un idaresinde
1950 yılında gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Bu mezarlıkta
358 adet mezar tespit edilmiştir. Mezarların analizine göre cenazeler genellikle sırt üstü
yatırılmışlardı. Mezarlardan 184 tanesi doğu-batı istikametinde geri kalanları ise hafif doğukuzey
doğu – batı-güney batı (47 adet), doğu-güney doğu – batı-kuzey batı (51 adet), kuzeygüney
(8 adet) v.s. yönlendirilerek çoğunun başları batı yönüne gelecek şekilde gömülmüştür.
Bu mezarların gömülme tarzları, çıkarılan tüm eşyalar (sikkeler, kap-kacak, çömlek,
mücevher, tarım aletleri v.s) A. H. Halikov ve Gening tarafından detaylı olarak incelenmiş ve
Saltovo tipi olarak öz Bulgarlarla ilişkilendirilmiştir. Ulu Tarhan mezarlığının
tarihlendirilmesi açısından nümizmatik verileri önemlidir. Bu mezarlıkta bulunan sikkelerden
biri 30 yıl hüküm süren Sasani Drahma Hosroy II’nin adına (619 yılı) Hamedan para
sarayında basılmıştı. Başka bir Harezm tipi sikke de ise Muhammed yazmakla beraber
Halife’nin ismi okunamamaktadır. Ancak VIII. yüzyıla ait olduğu tespit edilmiştir. Diğer bir
sikke ise Abbasi dirhemidir. Bunun da 775-809 yılları arasına ait olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca eski eşyaların karşılaştırılarak incelenmesi de bu mezarlıkta gömülen insanların VIIVIII.
yüzyıllar arasında Orta İdil’de olduklarını göstermektedir. Tüm bu araştırmalar
neticesinde Ulu Tarhan Mezarlığı’nın VII. yüzyılın sonları ile VIII. yüzyıllarda Azak Denizi ve
Don Nehri civarlarından göç eden Bulgarlara ait olduğu kanıtlanmıştır, bkz.: Gening - Halikov,
a. g. e., s.8-66; Kazakov a. g. e., s.33-57.
41Fedorov - Fedorov, a. g. e., s.59.
42Jean-Poul Roux, Orta Asya Tarih ve Uygarlık, Çev. Lale Arslan, 2. bs., Kabalcı Yayınevi,
İstanbul, 2006, s.64.
43Vasileva, a. g. m., s.227.
44Matveeva - Bogaçev, a. g. m., s.162.
45Bagautdinov vd., a. g. e., s.84-89.
46Matveeva - Bogaçev, a. g. m., s.163-164.
47Şehabeddin-i Mercani, Müstefâdü’l Ahbâr Fi Ahvâl-i Kazan ve Bulgar (Kazan ve Bulgar’daki
Durum Hakkında Faydalanılan Haberler), Metni Yay. E. N. Hayrulin, Türkiye Türkçesine Akt.
Dr. Mustafa Kalkan, AKDTYK Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 2008, s.104.
48İbn Fazlan, a. g. e., s.67.
49Bagautdinov vd., a. g. e., s.111-113.
50Beşevliyev, a. g. m., s.220.
51Bagautdinov vd., a. g. e., s.113-115; Matveeva - Bogaçev, a. g. m., s.165.
52Hun yayları hakkında bkz.: Ögel, a. g. e., s.103-105.
53Bagautdinov vd., a. g. e., s.116-120.
54Bagautdinov vd., a. g. e., s.115; Matveeva - Bogaçev, a. g. m., s.165.
55Bagautdinov vd., a. g. e., s.124-127.
56Bagautdinov vd., a. g. e., s.121-128; Matveeva - Bogaçev, a. g. m., s.165.
57Bagautdinov vd., a. g. e., s.123-128.
58Saltovo-Mayatsk kültürü Bulgarların da dâhil oldukları Hazar Kağanlığı hâkimiyetindeki
göçebe Türkleri temsil eden arkeolojik kültürdür. Bu kültür VIII-IX. yüzyıllarda Azak yanı ve
Don çevresindeki bozkır ve orman-bozkır kuşağında yerleşen ve yarı göçebe olarak yaşayan
Bulgarlar tarafından bırakılmıştır. Adı ise Ukrayna’nın Harkov bölgesinde ortaya çıkarılan
çok sayıda arkeolojik kalıntıları da kapsayacak şekilde Mayatsk şehri buluntuları ile Saltovo
katakomb mezarlıklarından gelmektedir, S. A. Pletneva, “Vostoçnoevropeyskie Stepi vo
Vtoroy Polovine VIII-X v.: Saltovo-Mayatskaya Kultura”, Arheologiya SSSR Stepi Evrazii v
Epohu Srednevekovya, Otv. Red. S. A. Pletneva, İzdatesltvo Nauka, Moskova, 1981, s.62.
59Bagautdinov vd., a. g. e., s.98-104.
60Matveeva - Bogaçev, a. g. m., s.166.
61Bagautdinov vd., a. g. e., s.100.
62Matveeva, Bogaçev, a. g. m., s.166.
63Bagautdinov vd., a. g. e., s.26-27.
64Bagautdinov vd., a. g. e., s.29-31.
65Arheologiya SSSR Stepi Evrazii v Epohu Srednevekovya, Otv. Red. S. A. Pletneva, İzdatelstvo
Nauka, Moskova, 1981, s.178.
66Bagautdinov vd., a. g. e., s.31.
67Arheologiya SSSR, s.124-127; 163-164.
68Fehér, a. g. e., s.79.
69R. Bagautdinov ve F. Huzin’e göre Novinkovsk tipi mezarların yalnızca kuzey yönelimli
olanlarında Saltovo tipi kaplar bulunmaktadır ki, böylece bu mezarlar VII. yüzyılın ikinci
yarısı ile VIII. yüzyıllara dayanmaktadır, Bagautdinov - Huzin, a. g. m., s.116-117.
70Bagautdinov vd., a. g. e., s.139-143.
71Matveeva - Bogaçev, a. g. m., s.166-168.
72Bagautdinov vd., a. g. e., s.143.
73Gening - Halikov, a. g. e., s.31-43.
74Bagautdinov – Huzin, a. g. m., s.117.
75Bagautdinov vd., a. g. e., s.170.
76V. A. Mogilnikov, “Sibirskie Drevnosti VI-X vv.: Tyurki”, Arheologiya SSSR Stepi Evrazii v
Epohu Srednevekovya, Otv. Red. S. A. Pletneva, İzdatelstvo Nauka, Moskova, 1981, s.32.
KAYNAKÇA
AHMETBEYOĞLU, Ali, “Kubrat Han ve Büyük Bulgar Devleti’nin Kuruluşu”,
Karadeniz Araştırmaları, Say. XIII, Bahar 2007, s.35-42.
Arheologiya SSSR Stepi Evrazii v Epohu Srednevekovya, Otv. Red. S. A. Pletneva,
İzdatelstvo Nauka, Moskova 1981.
ARTAMANOV, M. İ., Hazar Tarihi Türkler, Yahudiler, Ruslar, (Çev. D. Ahsen
Batur), 2. bs., Selenge Yayınları, İstanbul 2004.
BAGAUTDİNOV, R. S. - BOGAÇEV, A. V. - ZUBOV, S. E., Prabolgarı Na Sredney
Volge (U İstokov İstorii Tatar Volgo-Kamya), Samara 1998.
BAGAUTDİNOV, Rıza – HUZİN, Fayaz, “Rannie Bulgarı Na Sredney Volge”,
İstoriya Tatar S Drevneyşih Vremen v Semi Tomah Tom II Voljskaya
Bulgariya i Velikaya Step, İzdatelstvo Ruhil, Kazan 2006, s.116-123.
BEŞEVLİYEV, V., “Proto – Bulgar Dini”, (Çev. T. Acaroğlu), TTK Belleten, C.IX,
Sayı: 33, 34, 35, 1945, s.213-261.
DAVLETŞİN, G. M., Voljskaya Bulgariya: Duhovnaya Kultura Domongolskiy
Period X – Naç. XIII vv., Tatknigoizdat, Kazan 1990.
GENİNG, V. F. – HALİKOV, A. H., Rannie Bolgarı Na Volge (Bolşe-Tarhanskiy
Mogilnik), İzdatelstvo Nauka, Moskova 1964.
FAHRUTDİNOV, R. G., Arheologiçeskih Pamyatniki Voljsko-Kamskoy Bulgari i Ego
Territoriya, Tatknigoizdat, Kazan 1975.
FEDOROV, YA. A. – FEDOROV, G. S., Rannie Tyurki Na Severnom Kavkaze,
İzdatelstvo Moskovskogo Universiteta., Moskova 1978.
FEHER, Géza, Bulgar Türkleri Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara
1999.
GOLDEN, Peter B., Hazar Çalışmaları, (Çev. Egemen Çağrı Mızrak), Selenge
Yayınları, İstanbul 2006.
HUZİN, F. Ş., Voljskaya Bulgariya v Domongolskoe Vremya (X – Naçalo XIII
Vekov), İzdatelstvo Fest, Kazan 1997.
İBN FAZLAN, Seyahâtname, Önsöz ve Tercüme: Prof. Dr. Ramazan Şeşen, Bedir
Yayınevi, İstanbul 1995.
İstoriya Tatarskoy ASSR, Tatknigoizdat, Kazan 1973.
KAFESOĞLU, İbrahim, Türk Bozkır Kültürü, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü
Yayınları, Ankara 1987.
-------, Türk Milli Kültürü, 15. bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul 1997.
KARATAY, Osman, “Doğu Avrupa Türk Tarihinin Ana Hatları –Altın Orta Öncesi
Dönem-“, Karadeniz Araştırmaları, Sayı: 3, Güz 2004, s.1-70.
KAZAKOV, E. P., Kultura Ranney Voljskoy Bolgarii, İzdatelstvo Nauka, Moskova
1992.
MANGALTEPE, İsmail, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı: 626 İstanbul
Muhasarası”, Karadeniz Araştırmaları, Say. X, Yaz 2006, s.1-24.
MATVEEVA, G. İ., Mogilniki Rannih Bolgar Na Samarskoy Luke, İzdatelstvo
Samarskiy Universitet, Samara 1997.
MATVEEVA, G. İ. – BOGAÇEV, A. V., “Pamyatniki Rannebolgarskogo Vremeni”,
İstoriya Samarskogo Povoljya S Drevneyşih Vremen Do Naşih Dney. Ranniy
Jeleznıy Vek i Srednevekove, Moskova 2000, s.155-188.
MERCANİ, Şehabeddin-i, Müstefâdü’l Ahbâr Fi Ahvâl-i Kazan ve Bulgar (Kazan ve
Bulgar’daki Durum Hakkında Faydalanılan Haberler), Metni Yay. E. N.
Hayrulin, Türkiye Türkçesine Akt. Dr. Mustafa Kalkan, AKDTYK Atatürk
Kültür Merkezi Yayınları, Ankara 2008.
MOGİLNİKOV, V. A., “Sibirskie Drevnosti VI-X vv.: Tyurki”, Arheologiya SSSR
Stepi Evrazii v Epohu Srednevekovya, Otv. Red. S. A. Pletneva, İzdatelstvo
Nauka, Moskova 1981, s.29-43.
MUHAMEDYAROV, Ş. F., Osnovnıe Etapı Proishojdeniya i Etniçeskoy İstorii
Tatarskoy Narodnosti, Moskova 1968.
ÖGEL, Bahaeddin, İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi Orta Asya Kaynak ve
Buluntularına Göre, 5. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2003.
PLETNEVA, S. A., “Vostoçnoevropeyskie Stepi vo Vtoroy Polovine VIII-X v.:
Saltovo-Mayatskaya Kultura”, Arheologiya SSSR Stepi Evrazii v Epohu
Srednevekovya, Otv. Red. S. A. Pletneva, İzdatelstvo Nauka, Moskova
1981, s.62-75.
RAŞEV, Raşo, “Velikaya Bolgariya”, İstoriya Tatar S Drevneyşih Vremen v Semi
Tomah Tom II Voljskaya Bulgariya i Velikaya Step, İzdatelstvo Ruhil,
Kazan 2006, s. 36-47.
ROUX, Jean-Paul, Orta Asya Tarih ve Uygarlık, Çev. Lale Arslan, 2. bs., Kabalcı
Yayınevi, İstanbul 2006.
RUD, N. M., “Antropologiçeskie İssledovaniya Srednevekovogo Naseleniya İz
Novinkovskogo Kurgannogo Mogilnika”, Arheologiçeskie İssledovaniya v
Srednem Povoljye, Samara 1987, s.136-154.
SMİRNOV, A. P., Voljskie Bulgarı, Vıpusk XIX, Trudı GİM., Moskova 1951.
TAGİROV, İ. R., “İdil Bulgarları”, (Çev. İlyas Kamalov), Avrasya Fatihi Tatarlar,
Haz. İlyas Kamalov, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2007, s.35-62.
TAŞAĞIL, Ahmet, Gök-Türkler I, TTK Yayınları, Ankara 2003.
TURAN, Osman, Türk Cihan Hakimiyeti Mefküresi Tarihi Türk Dünya Nizamının
Milli İslami ve İnsani Esasları, C.I, 10. bs., Boğaziçi Yayınları, İstanbul
1997.
VASİLEVA, İ. N., “Srednevekove: Period Obreteniya Rodinı Bolgarami. Voljskaya
Bolgariya, Zolotaya Orda (VII-XV vv.)”, Sergievskiy Rayon. Drevnost i
Srednevekove. Arheologiçeskie Oçerki, Samara 1997, s.217-250.
ZIMONYI, İstván, The Origins of The Volga Bulgars, Szeged 1990.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder